İsrail, Hürriyet ve Erbakan
İsrail ve Hürriyet 60'ıncı kuruluş yıldönümlerini kutlarken , Milli Görüş lideri Erbakan ev hapsinde
Salih TUNA/Yeni şafak
Demirel'in azınlık hükümetinin Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, Milli Selamet Partisi (MSP) lideri Erbakan tarafından düşürülmüştü.
Milli menfaatlerimize aykırı tutum takınıyor, İsrail'in işgal politikasına, Kudüs'ü başkent ilan etmesine ses çıkarmıyor diye, gensoru verilmişti.
Gensoru, Meclis'te görüşülmüş, ikiye karşı 231 güvensizlik oyuyla kabul edilmişti.
Takvimler, "Bizim çocuklar işi bitirdi" mesajıyla Beyaz Saray'a bildirilen 12 Eylül 1980 askeri darbesinden yedi gün önceyi, yani 5 Eylül 1980'i gösteriyordu.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde her bakımdan bir ilkti bu"
Hayrettin Erkmen'i sekiz aydır yürüttüğü Dışişleri Bakanlığı koltuğundan alaşağı eden gensorunun birçok gerekçesi vardı:
"Göreve başlar başlamaz bizi neticede Avrupa'ya vilayet yapacak, Türkiye'yi İslâm dünyasından ayırıp Batı ile siyasî birleşmeye müncer olacak""
"Ege'deki haklarımızı korumak şöyle dursun, 714 sayılı notamızı sebepsiz olarak kaldırmış, Ege'deki adaların Yunanlılarca tahkim edilmesine ilaveten""
"İran'a reeksport yaptırmam diyeerek, İslâm'a döndüğü için Batılıların koydukları ambargoda İran'ın değil, Batı'nın yanında yer almıştır""
Bu kadarı kâfi; oldukça uzun olan "önerge" hakkında daha fazla konuşarak başınızı ağrıtmaya niyetim yok.
Lakin şu kadarcığına dikkat çekmeme lûtfen müsaade edin:
Mezkur ifadelerden de anlaşılacağı üzre, Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı, İran'a karşı Batı'nın yanında yer aldığı için suçlanmış ve açıkça İran İslam Devrimi arkalanmıştır.
Ayrıca, Batı ile siyasî birleşmeye, estek köstek demeden direkt karşı çıkılmış, bu da Gazi Paşa'nın dış politikadaki tutumuna dayandırılmıştır.
Mesela, Recai Kutan önergeyi savunmak sadedinde, o vakitler şöyle demişti:
"Atatürk, zaferden sonra, doğuda İran, Afganistan, Irak ile Bağdat; Batı'da Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ile Balkan Paktı'nı imzalamıştı""
Gelgelelim, Hayrettin Erkmen'in düşürülmesinin esas nedeni, "İsrail'in emperyalist hedefleri ve tecavüzleri karşısındaki" tutumuydu.
"İsrail'in tecavüzlerinin artması üzerine tertip edilen Amman Konferansı'na bu bakan gitmiyor, onun yerine Sofya'ya gidiyor"" diyerek kıyasıya eleştiriliyor ve Kudüs işgalçisi olarak tanımlanan İsrail rejimiyle, "münasebetlerin kesilmesi lazımdır" deniliyordu.
"Milli Görüş", İsrail'in, Anadolu için bir tehditten ibaret olduğunu 1980'lerde şöyle dile getiriyordu:
"Bilindiği gibi bugünkü İsrail, dünya Siyonizm planının bir adımı olarak kurulmuştur. Theodor Herzl'in yüz sene evvel hazırladığı plan, önce merkezi Kudüs olmak üzere bir İsrail devletinin kurulmasını, sonra adım adım ilerleyerek Fırat, Dicle ve Nil havzalarının, yani Anadolumuzun İsrail'e vilayet yapılmasını esas almaktadır""
Hülasa, İsrail "tehdidine" karşı duyarsız kaldığı gerekçesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı, 5 Eylül 1980'de, Milli Görüş lideri Erbakan tarafından düşürülmüştü.
Aradan 28 yıl geçti"
Türkiye Cumhuriyeti 54'üncü Hükümetin Başbakanı Erbakan, nedeni ne olursa olsun, şimdi ev hapsinde.
Yaşlı bir gazetecinin bir günlük gözaltına alınmasından dolayı yeri göğü inleten necip Türk basınının ağzını bıçak açmıyor.
Erbakan 82 yaşında"
Hayrettin Erkmen'in düşürülmesine vaktiyle feveran eden Hürriyet gazetesi 60 yaşında"
Ne tesadüf: İsrail de 60 yaşında"
İsrail ve Hürriyet gazetesinin 60'ıncı kuruluş yıldönümlerini kutladığı bir zamanda, Milli Görüş lideri Sayın Erbakan ev hapsinde"
Kader mi, yoksa hakimlerin, hükümranların "fermanı" mı bu?
Bilmiyorum!..
İyisi mi, başka bir vesileyle bu köşede misafir ettiğim Camus marifeti bir "mesel"e bırakalım son sözü:
"Kendinizi savunmayacak mısınız?"
"Hayır""
"Ama neden? Bu zorunludur."
"Hayır, sorumluluğun tamamını üstlenmenizi istiyorum