İsrail'in 60. Yılı Protesto Edildi (FOTO)

İsrail'in 60. Yılı Protesto Edildi (FOTO)

Yıllardır Filistin halkına zulüm eden İsrail, kuruluşunun 60'ıncı yıldönümünde İHH ve Mazlumder'in İstanbul'da organize ettiği eylemde protesto edildi.

Beyazıt Meydanı'nda bir araya gelen İHH İnsani Yardım Vakfı, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ve çeşitli sivil toplum kuruluşu üyeleri, pankart ve dövizler açıp İsrail aleyhine sloganlar attı.

Grup adına yapılan basın açıklamasında, Filistin'de yaşanan sürecin, tüm bölgenin, dünyanın ve medeniyetler arası ilişkilerin geleceği açısından önemli olduğuna işaret edilerek, İsrail'in bu ülkeye yönelik uygulamaları eleştirildi.

Filistin'de yaşanan olayları konu alan bir resim sergisi de açan grup, ölen Filistinliler için dua okuduktan sonra dağıldı.

Basın açıklamasının metni:

İşgalin 60. yılı, Filistin'in özgürlük miladı olsun!

Sadece Ortadoğu'nun değil tüm dünyanın "barışı"na vurulan darbenin 60. yıldönümü.

60 yıl önce kendisine ait olmayan Filistin topraklarında, hukuki olmayan yöntemlerle ve bölge insanını katlederek kurulan Siyonist İsrail rejiminin ilan ediliş günü.

Şu ana kadar alınmış tüm uluslar arası kararları ihlal eden, ahlaken hiçbir kural tanımayan, yüz binlerce masum insanı katleden, sürgün eden ve hapseden Siyonistler, azınlık durumunda bulundukları 1400 yıllık İslam topraklarını kendi yurtları ilan etmişler ve bu oldu bittiyi 60 yıldır benimsetmeye çalışmaktadırlar.

Osmanlı'nın parçalanış sürecinde işgalciler tarafından bağımsız devlet vaadi ile kandırılmış onlarca halkın birbiriyle kanlı bıçaklı hale getirilmesi ve Siyonistlerin bu kargaşadan yararlanarak dünyanın değişik yerlerinden topladıkları Yahudileri bölgeye taşımalarıyla oluşturulan yapı, İsrail adıyla bu sömürge mirasını günümüze taşımaktadır.

Mazlum ama hak sahibi bir halk olarak; kendilerini savunma, yurtlarını düşman işgalinden kurtarma ve İslam'ın kutsallarını koruma adına onurlu bir mücadele veren, bunun için sayısız bedel ödemiş olan Filistin halkı tüm ambargolara rağmen Müslüman halklara özgürlüğün umudunu aşılamaktadır.

Yaşadığımız gerçeği tanımlamada, öncelikle işgalcinin kimliği, Amerikalı, İsrailli ya da Fransız olması nasıl önemli değilse, direnen kişinin Filistinli, Iraklı ya da Lübnanlı olması da çok önemli değil. Ancak, hafızalarımızı tazeleyip tüm coğrafyamızın parçalanmaya nereden başladığı, nasıl kaosa mahkum hale geldiği düşünüldüğünde tüm olayların merkezinde Filistin davasının bulunduğu ortaya çıkmaktadır.

Filistin'de yaşanan süreç, sadece Filistin'in değil, tüm bölgenin, dünyanın ve dünyadaki medeniyetler arası ilişkilerin geleceğini belirleyecek nihai bir hesaplaşmadır.

Filistin halkı bu sorumluluğun farkında olarak her adımını bilinçli atmakta, İsrail ve Amerika karşısında vereceği her tavizin sadece kendisini değil tüm İslam dünyasını da bağlayacağını çok iyi bilmektedir.

Bu nedenle Filistin basit bir toprak mücadelesi değil, İslam coğrafyasının en önemli sorunudur; Filistin davası ulusal bağımsızlık mücadelesinden öte, hak ile batılın, uluslar arası istikbar ile dünyanın kalanı arasındaki çekişmede en öndeki safta bulunma sorunudur; Filistin sorunu Batının demokrasi tarihinde elde ettiği tüm kazanımların sınandığı, Müslümanlara layık gördükleri özgürlüğün boyutlarının çizildiği gerçek bir laboratuardır.

İslam dünyası, bölgedeki Siyonizm sorununu Filistinlilerin omzuna yıkarak sorumluluktan kaçmak yerine, bu yolda mazlum halka desteğini arttırmalıdır.

Batılı güçler, göstermelik bir bağımsızlıkla Filistinlileri ve dolayısı ile tüm bir İslam alemini kandırmaya çalışsa da, meşruiyetini kutsal değerlerden ve uluslar arası hukuktan alan Filistin mücadelesi, gerçek bir özgürlük için çabalıyor. Ortadoğu bölgesinde fazlasıyla bulunan sözde bağımsız ülkelerden biri olmak yerine, Filistin halkı; terörist ilan edilme, ambargoya uğrama ve katledilme pahasına bölgede Batının yeni bir uydusu olmamaya direniyor.

Bugün içindeki kimi işbirlikçi kafaların yapmaya çalıştığı gibi göstermelik küçük bir otoriteye razı olmaktansa öldürülme, açlığa mahkum olma ve en temel insani imkanların elinden alınması dayatmalarına rağmen İslam dünyasının kutsallarını teslime yanaşmıyor.

Eğer bölgede siyasi istikrar, toplumsal barış, ekonomik kalkınma ve adalet isteniyorsa, her türlü olumlu sürecin başlangıcı Filistin'in özgürlüğünden geçmektedir. Kabul etsin ya da etmesin, 60. yılda tüm dünya buna karar vermek zorundadır.

Bizler bu dönüm noktasının farkında olarak, tüm vicdani sorumluluğumuzla Filistin'in bağımsızlık mücadelesinin yanında olduğumuzu tekrar ediyoruz.

Halkı temsil iddiasındaki siyasilerin de, bu duyarlılığımızın farkında olarak bölgeye bakmalarını bekliyoruz. Ortadoğu'daki huzura darbe vuran Siyonist yapının 60. yılında, ikili ilişkileri daha da geliştirmek ve onların sözcülüğünü yapmak yerine, İsrail'in bölge barışına zarar verdiği gerçeğini görerek ikili ilişkilerin gözden geçirilmesini, Türkiye ile İsrail arasındaki askeri işbirliğinin kademeli olarak azaltılıp bitirilmesini ve bölge barışı için Filistin halkının duruşuna destek verilmesini istiyoruz. İsrail'in, Türkiye tarafından meşru bir devlet olarak tanındığının ifadesi olan konsolosluk ve elçiliklerinin topraklarımızda yer almasını kabullenmiyoruz.

Bizler İsrail'in gayri meşru bir devlet olduğunu bir kez daha yüksek sesle tekrar ediyoruz.

AKV, AKDAV, AKDER, ASDER, EĞİTİM-BİR-SEN, HUKUKÇULAR DERNEĞİ, İHH İNSANİ YARDIM VAKFI, İNSAN VE MEDENİYET HAREKETİ, MAZLUMDER İSTANBUL, MEDENİYETDER, ÖZGÜRDER, TİYEMDER

Fotoğraflar: Hüseyin Kulaoğlu