İstanbul, Bahreyn İçin Haykırdı-FOTO-VİDEO
Suud rejiminin Bahreyn'i işgal edip halkı katletmesini protesto eden İstanbullu Müslümanlar Suud konsolosluğuna akın etti. GÜNCELLENDİ
İsra Kültür Merkezi'nin öncülüğünde Bahreyn Halkı İle Dayanışma Platformu tarafından organize edilen yürüyüşte, 4 Levent metrosunda buluşup konsolosluğa doğru akın eden Müslümanlar Bahreyn halkı ile dayanışmasını gösterdi.
Ellerindeki meşale ve dövizlerle yürüyüşe geçen protestocular tekbir getirip "Katil Suud Hesap Verecek" "Suud Diktası Amerikan Kuklası" "Kahrolsun Amerika" "Kahrolsun İsrail" "Bahreyn halkı Yalnız Değildir" "İstanbul'dan Bahreyn'e Direnişe Bin Selam" "Heyhat Minnezzilleh" "İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti" "İslam Dinimiz Özgürlük Yolumuz" "Zamanın Yezidi Kral Abdullah" "Her Gün Aşura Her Yer Kerbela" "Beşinci Filo Bahreyn'den Defol" sloganlarını attı.
Yürüyüşün sonunda Suudi Arabistan rejiminin İstanbul konsolosluğu önünde kitlesel bir basın açıklaması yapıldı.
Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı ve konsolosluğunun önüne polis barikatlarının kurulduğu protesto eylemi, organizasyon adına Abbas Kadıoğlu'nun sunumuyla başladı.
Eylemde, Fatih Akıncıları Onursal Başkanı Mehmet Şahin ile, Tevhid Haber internet sitesi yayın yönetmeni İbrahim Küçük birer konuşma yaptı.
Tevhid Haber internet sitesi yayın yönetmeni İbrahim Küçük'ün Konuşması:
Resulullah, "iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız" diyor. Yine bir gün Resulallah, Kabe'nin karşısına geçiyor ve "Ey Kabe, çok hoşsun. Mis kokulusun. Fakat bil ki mü'minin kalbi senden daha da kıymetlidir" diyor.
Resulallah, mü'minin kalbini, Kabe'den daha güzel görüyor. Allah'ın kitabına ve resulüne iman etmiş olan bizler buraya neden geldik? Bizler buraya Allah'ın rızasını elde etmek için geldik.
Peki biz birbirimizi sevmedikçe iman etmiş olmuyorsak aynı kitaba ve Allah'a iman etmiş olduğumuz, mü'min kardeşlerimiz dünyanın değişik coğrafyalarında lime lime doğranırken acaba biz, Sünnisiyle ve Şiisiyle, kolları ve bacakları parçalanırken bizler ne yapacağız?
Şuurlu Müslümanlar olarak bizler, Şii-Sünni diye bir savaşın olmayacağını göreceğiz. Bunun yerine tarihten beri gelen hilafet ve saltanat savaşı, imamet ve saltanat savaşı olacak.
Dünyanın kalbi, Kabedir. Kabe'nin adalet damarları, özgürlük damarları, izzet damarları tıkanıktır, şeref damarları tıkanıktır şuanda tıkalıdır. Kabe, dünyaya özgürlük, adalet, izzet, şeref ve merhamet pompalayamazsa bilin ki Kudüs asla kurtulamayacaktır. Kudüs'ün özgürlük kanını, Kabe pompalayacaktır.
Biz, bunu Kur'an'da nasıl görüyoruz. O meşhur üçlü. Kuran'da zikredilen Firavun, Karun ve belam üçlüsü vardır. Küresel Firavun, Suud eliyle küresel belamiyet oluşturmuştur. Müslümanların Kabesi, bu belamiyetin esareti altındadır. Müslümanlar dilediği gibi konuşamamakta, görüşememektedir.
"Libya'daki falanın kafasına sıkın!", "Mısır'dakinin kafasına sıkın!" diyenler var ama "Suud'un kafasına sıkın!" diyen yok. Libya'daki Müslüman muhterem de Bahreyn ve Suud'daki Müslüman "haşa" Müslüman değil mi?
Alimler, peygamberin varisleridir. Fakat sadece sarık ve cübbeyle peygamber varisi olunmaz. İlmi, takvası ve cesareti olacak. Gelene ağam gidene paşam diyenler, peygamber varisi olunmaz. Eğer Libya'dakinin başına sıkılması gerekiyorsa Suud'dakinin de başına sıkılmalıdır."
Şahin'in konuşması:
Şehid Metin Yüksel, dava arkadaşlarına yaptığı bir konuşmayı hatırlatarak konuşmama başlamak istiyorum. Şehidimiz, dava arkadaşlarına şöyle seslendi: Bizler, söz veriyoruz. Yeryüzünün neresinde olursa olsun zalim ve zorba yöneticilere karşı kıyam eden Müslümanların yanında yer alacağız.
Şehidlerin yolunu sürdürmek onların sözlerini miras edinmekten geçer. Şehidlerin yolunu sürdürmek onların yükselttiği mücadele bayrağına sahip çıkmaktan geçer. Birinci dünya savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasıyla birlikte tüm İslam coğrafyası gibi Libya da emperyalistlerin işgaline ve baskılarına maruz kalmıştır. Ortadoğu halkları yıllardır bu baskılar altında kalarak sindirilmiş ve susturulmuştur.
Libya halkının onur ve özgürlük için meydanlara dökülmesiyle birlikte yeni bir direniş meşalesi, tüm Ortadoğu'yu adeta kasıp kavurmuştur. Ortadoğu'da bu sürece nasıl gelindiğini görmek için geriye dönüp bakmak gerekiyor. İran İslam devriminin gerçekleştirilmesi, Bosna ve ardından Afganistan, Çeçenistan cihadlarının başlamasıyla ümmet, yeniden onuru şerefi ve özgürlüğü öğrenmeye başlamıştı.
İhvan-ı Müslimin'in çevredeki Müslümanları bilinçlendirmek için yaptığı çalışmaları, şehidimiz Hasan el Benna'yı ve Seyyid Kutub'u da bu münasebetle rahmetle anıyoruz. Emperyaist ve Siyonist baskılar altında inim inim inleyen bölge halkı daha sonra Hizbullah ve Hamas'la yeniden şaha kalkmış, Müslümanlara onur, izzet ve şerefin nasıl kazanılacağını adeta bir öğretmen gibi öğretmişlerdir.
Bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dak, emperyalizmin, Siyonizmin ve onların uşakları durumundaki diktatör rejimlerin, gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Tunus ve Mısır'da halkın sokaklara dökülerek elde ettikleri zaferi, Amerika kendi lehine çevirebilmek için çevrede dört dolanmaktadır. Ama Heyhat! Müslümanlar artık bu oyunlara gelmeyecektir, Amerikan emperyalizmine ve Siyonizme asla geçit vermeyecektir.
Amerika, Körfez bölgesinde farklı bir oyun, alçakça bir oyun sergiliyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez Konseyi, Bahreyn'e girerek farklı bir oyun sergiliyor. Daha dün Yemen'de 50'ye yakın insan acımasızca katledilmiştir.
Amerika'nın ve Suudi Arabistan'ın hesabı nedir. Bahreyn'e neden girdi. Hepinizin de bildiği gibi beşinci filo, Bahreyn'dedir. Amerika'nın bölgede çok sayıda üssü, savaş gemisi ve savaş uçağı bulunmaktadır. İşte bütün çırpınmalarının, halkı acımasızca katletmelerinin sebebi budur. Biz, buradan Bahreyn'deki halkı katledenleri uyarıyoruz. Onlar bilsinler ki "bizleri öldürmekle asla ve asla bu hareketin sonunu getiremezsiniz.
Heyhat minnez zille! Zillet bundan böyle Müslümanlardan uzaktır. Çünkü Müslümanlar onuru ve izzeti öğrenmişlerdir."
Platform adına Nureddin Şirin tarafından okunan basın bildirisinin ardından Suud Kralı Abdullah'ın büyük bir posteri ile, Amerikan, İngiliz ve İsrail bayrakları ateşe verildi.
Eylemin sonunda, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki halk ayaklanmalarında şehid düşen kardeşlerimizin anısına Ayvaz Şeren tarafından "Kerbela mersiyesi" okundu.
BASIN BİLDİRİSİ
SUUD KATİLLERİ DÖKTÜKLERİ KANDA BOĞULACAKTIR
Değerli basın mensupları, saygıdeğer kardeşlerim,
Bismillahirrahmanirrahim.
İnna lillah ve inna ileyhi raciun
Yüzyıllar öncesinde olduğu gibi, tarih bize İslam yurdundaki zalim ve canilerin o kanlı ve vahşi yüzünü bir kez daha bize gösteriyor. Kendilerini "Mekke ve Medine'nin hizmetçisi" diye takdim eden İslam kılıklı hicaz işgalcisi Suud rejimi, oldukça kabarık olan zulüm ve katliam defterini yeni baştan dolduruyor. Suudilerin kanlı ellerinden yine Müslüman kanları damlıyor; cinayetkar Suud güçleri Müslümanları acımasızca yine katlediyor.
Emin belde Mekke'nin hürmet ve kudsiyetini çiğnemekten, Allah'ın evinin yanı başında beytullah ziyaretçilerinin kanını dökmekten geri durmayan Suud katilleri, bu kez, Bahreyn topraklarında arsızca işgal ve tecavüzlerine devam ediyor. Yahudilerin Filistin'de gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamların bir benzerini Suudiler Bahreyn'de barbarca sergiliyor.
Bizler buraya bu Suud rejiminin konsolosluğu önüne, bu cinayet ve saldırıları telin etmeye, hak, adalet ve özgürlük talebiyle ayağa kalkan şerefli Bahreynli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, diktatörlük rejimine ve işgalci Suud güçlerine karşı haklı başkaldırılarını sonuna kadar desteklediğimizi ilan etmeye geldik.
Amerikan efendilerinin talimatıyla Bahreyn'e girip masum ve savunmasız insanların üzerine kurşun ve bomba yağdıran Suudiler, sadece Bahreyn'deki kardeşlerimizi katletmiyor. Onların saldırısı tüm İslami ve insani değerlere karşı barbarca bir saldırıdır. Onlar bir halkın masuniyetini zorbaca çiğneyip insanlık suçu işliyorlar. Onlar silahsız ve barışçıl gösteri düzenleyenlerin üzerine tanklarını sürerek savaş suçu işliyorlar.
Türkiyeli Müslümanlar olarak bizim talebimiz, nazi ve siyonistleri bile geride bırakan bu kan içici cellatların, emperyalizmin kuklası olan bu hain zorbaların, ümmet ve insanlık önünde yargılanmaları ve hak ettikleri cezaya çarptırılmalarıdır.
İslam'ın hukuk ilkeleri, evrensel hak ve adalet ölçüleri böylesi zalimler karşısında bütün insanlığın ayağa kalkıp gayri meşru iktidarlarına, zulüm, yağma ve fesat üzerine kurulu saltanatlarına son vermeyi gerektiriyor. Biz buraya bu gerçeği bir kez daha haykırmak için geldik.
Değerli kardeşlerim,
Bizler hangi ırk, kavim ve mezhepten olursa olsun, dünyanın her bir yanındaki Müslümanları kardeşimiz olarak biliyoruz. Peygamberimizin buyurduğu üzere, "Müslümanların dertleriyle ilgilenmeksizin sabahlayanlar Müslüman değildir." Bir müslümanın acısı bütün Müslümanların acısıdır. Bir müslümanın onuru bütün Müslümanların onurudur. Bir müslümanın feryadı bütün Müslümanların feryadıdır.
Tunus ve Mısır'da başlayıp bütün Kuzey Afrika ve Ortadoğu'ya yayılan halk ayaklanmalarında nice kardeşimizin zorbaca katledilmelerine tanık oluyoruz. Libya'dan Yemen'e dökülen bütün müslüman kanları bizim kanımızdır. Onların gözyaşları bizim gözyaşlarımızdır. Onlar bizim kardeşlerimiz, annelerimiz ve bacılarımızdır.
İster Yemen'de, ister Libya'da ve isterse Bahreyn'de kardeşlerimizin kanlarını döken diktatörler kuşkusuz ki ilahi adaletin pençelerinde hesap verecek ve onların despot düzenleri tarihin çöplüğüne atılacaktır.
Biz buradan, tarihin en büyük zalimlerinden Suud kralına sesleniyoruz:
İngiliz emperyalizminin nutfelerinden çıkıp Amerikan emperyalizminin kucağında büyüyen ve tarih boyu İslam ümmetine ihanet edip Müslümanları devamlı sırtından hançerleyen Suud hainleri!
Tarih boyu işlediğiniz cinayetleri bugün Bahreyn'de işlemekle, gittikçe kısalan ömrünüzü daha da kısaltmış ve mukadder olan hazin akibetinizin eşiğine yaklaşmış oldunuz. Artık bundan sonra sizin için hüsran ve zilletten, hezimet ve yenilgiden başka bir seçenek yoktur. Sırtınızı dayadığınız Amerika, elinde büyüdüğünüz İngiltere sizin bu ihanet dolu saltanatınızı koruyamayacak ve ilahi adalet önünde, özgürlük sevdalısı, müslüman halkların eliyle ortadan kaldırılacaksınız.
Artık bu ümmetin kaynaklarını daha fazla talan edemeyecek, Müslümanların zenginliklerini batılı efendilerinize peşkeş çekemeyecek, Petro dolarlarla sefahat yapamayacak, mukaddes İslam topraklarını kirli ayaklarınızla çiğneyemeyeceksiniz. Mekke'nin ve Medine'nin gazabı, Kudüs'ün ve Aksa'nın gazabı, ümmetin ve insanlığın gazabı volkan gibi üzerinize yağacak, ebedi azab yurdu olan cehenneme suç ortaklarınızla birlikte yuvarlanacaksınız.
Bekleyin o günü bekleyin" Bekleyin ki, hesap günü gelecek. Bekleyin ki, adalet gerçekleşecek. Mukaddes İslam toprakları Muhammedi İslam'ın sedasıyla yankılanıp şirkin, nifakın kirlerinden tamamıyla temizlenecektir"
Ve sözümüz Bahreyn halkına!
Ey, Hüseyni feryadıyla ayağa kalkan aziz kardeşim! Zillet bizden uzaktır deyip Bahreyn Kerbelasında şehidlerini Rabbine kurban sunan yiğit kardeşim! Zamanın yezidleri ölüm ve kan kussa da, zafer er geç senindir. Sen kanınla yazdın bu destanı, izzet ve şeref senindir.
Şahit olsun zalim ve katiller, bedenlerimizdeki yürek, tenlerimizdeki can ve damarlarımızdaki kan seninledir. Uzattık sana ellerimizi, uzattık sana yüreklerimizi"
Selam olsun şanlı kıyamına! Özgürlük ve adalet feryadına!
Selam olsun yürüdüğün zafere! Selam olsun doğmakta olan fecre!
Ve selam olsun gittikçe yaklaşan ferec'e"
ALLAHUEKBER
İSTANBUL BAHREYN HALKIYLA DAYANIŞMA KOMİTESİ
velfecr