İstanbul'dan Kudüs'e (FOTO)
Üsküdar Meydanı'nda İstanbul'dan Kudüs'e Dayanışma Günleri'nde konuşan Prof. Ahmet Ağırakça, Kudüs davasını savunan hareketlerin Hizbullah...
"Kardeşlik Platformu" ve "Genç Sorumluluk Platformu" tarafından Üsküdar Meydanı'nda organize edilen "İstanbul'dan Kudüs'e Dayanışma Günleri" programının ilk konuşmacısı Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'ydı.
KUDÜS, İSLAM ÜMMETİNİN KALBİDİR
Kur'an-ı Kerim tilaveti ve mealinin okunmasıyla başlayan ve Kudüs TV'den canlı olarak yayınlanan "Kudüs'le Dayanışma Günleri" etkinliklerinde, Kardeşlik Platformu adına söz alan Ahmet Turgut, Fatih'te Ocak ayında düzenlenen ve şimdi Üsküdar'da devam eden etkinliklerin benzerlerini, ilerleyen aylarda da devam ettirmeyi planladıklarını söyledi.
Müslümanların son yüz yıl içerisince ciddi bir kan kaybı içerisinde olduğunu belirten Turgut "Özellikle de Müslümanlarda direniş, mücadele kültürünün günden güne yozlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde dünyayı zulme ve tuğyana boğan sistemler, zümreler olduğu gibi birilerinin de bu zulme karşı haksızlığa karşı dur demesi, hiç olmazsa mücadele yeteneğini, tavrını, meşru çerçevede göstermesi gerekmektedir" dedi.
Turgut, "Kudüs, sadece Ortadoğu'nun, Arapların ya da o bölge için stratejik hesaplar yapan insanların gündeminde olması gereken bir coğrafya değil. Filistin sadece Filistinlilerin değil. Kudüs, İslam ümmetinin kalbidir. Kudüs, tıpkı Mekke gibi bizim için önemlidir" diye konuştu.
KUDÜS, PEYGAMBERİMİZİN EMANETİDİR
Kudüs'ün dindeki yeri üzerine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, müslümanlardan Kudüs davasına olan bağlılıklarını artırmalarını istedi.
Kudüs'ün işgal edildiği 5 Haziran 1967 tarihini asla unutmadığını belirterek söze başlayan Ağırakça "5 Haziran 1967'yi asla unutmadım ve unutmam da mümkün değil. 1967 yılında, 5 günlük savaşta, üç tane devlet Siyonist işgal güçleri karşısında 5 günde mağlup olup maalesef çekip gitmişlerdi. Kudüs, o günden beri işgal altında. 42 yılı geride bıraktık. 43. yıl da bitmek üzere" dedi.
İsra Suresindeki "kulunu, gecenin birinde Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya yürütmüştür" ayetinin, Kudüs'ün kudsiyetine delil olduğunu savunan Ağırakça, konuşmasına şöyle devam etti: Muhammed'in (s.a) o günkü gece yürüyüşüne baktığımız zaman Allah'ın Mescid-i Haram çevresinde peygamberlik görevini verirken bu görevin bir devamı olarak Davud aleyhisselamdan kalan bir emaneti göstermek ve ona teslim etmek üzere, Muhammed'i (s.a) oraya götürdüğünü göreceğiz.
Allah, Mescid-i Aksa'yı, Kudüs'ü Rasulullah'a teslim etmek üzere Kudüs'e götürdü. Artık, Mescid-i Aksa'nın mirasçısı Müslümanlar olduğunu, bütün insanlığa vahiyle bildirmek için Allah, bu mucizeyi yarattı. Allah, peygamberimize Kudüs'ü teslim etti. Ama maalesef biz kaybettik. Rasulullah'a teslim edildi ama biz tembel, çalışmayan Müslümanlar olarak Kudüs için koşmayan insanlar olarak Kudüs'ü bir avuç Yahudi'ye teslim ettik. 1.5 milyar Müslüman öte yanda ise 6-7 milyon Yahudi, bütün dünyada ise 15 milyon Yahudi var.
NEDEN DİRENMİYORUZ?
Şimdi bazen diyoruz ki biz mazlumuz, bize zulmediyorlar, bizi eziyorlar, evlerimiz yakılıyor, çocuklarımız öldürülüyor. Neden? Engel olalım. Niye engel olmuyoruz? Niye direnmiyoruz. Neden karşı koymuyoruz? Karşı koyamadığımızdan ötürü birisi bize gelip bir tokat atmaya kalkınca korkumuzdan başımızı tutuyoruz.
Bugün akşam bir haber vardı. İnsan duyunca kahroluyor. Bu Haliç ülkesindeki bir prens kaybolmuş. Ekonomik kriz döneminde Amerika'ya 7.5 milyar dolar aktardı. Bu sefihlik değil de nedir? Adam Manchester United'i satın aldı. Milyar dolarları oraya yatırdı. Ama Filistin'de evleri olmayanlar var. Evleri Yıkılanlar var. 60 yıldır teneke evlerde yaşayanlar var. Filistinlilerin suçu yok. Onlar gerçekten de mazlum konumdalar. Onların dışında olan bizler ne yapıyoruz. Gerçekten de Kudüs konusunda gayret ediyor muyuz?
Mescid-i Aksa, bizim için çok önemlidir. Çünkü, Mescid-i Aksa ayette Mescid-i Haram'la birlikte anılıyor. Allah adeta şöyle diyor: Bu iki mescidin ismini yan yana aynı ayette andım. Ve sizin peygamberinizi de alıp, bu şehre götürerek ona teslim ettim. Siz de bu şehre sahip çıkasınız."
Şeyh Salah'ın Kudüs için verdiği mücadeleyi hatırlatan Ağırakça "İşgal altındaki Kudüs'te bekleyen murabıtlar var. Ribatlarını, Mescid-i Aksa'da yapıyorlar. Gece gündüz orada duruyorlar. Onların en önemlilerinden birisi ve Şeyhul Aksa olarak bilinen Raid Salah bugün esarette. Yahudilerin, işgal devletinin zindanlarında. Allah onun yardımcısı olsun ve bir an evvel esaretini sona erdirsin" dedi.
KUDÜS'E II. SELAHADDİN'İN ORDUSUYLA GİRECEĞİZ
Ağırakça "İstanbul'un kardeşi olan Kudüs, işgal altında. İsanbul'un kardeşi Kudüs gerçekten de esaret içerisinde. Ama nerede İstanbullular? İstanbullular, zaman zaman Beyazıt Meydanı'nda 5-6 bin kişinin bir araya gelmesiyle Kudüs'ün kurtarılacağını mı sanıyor? Hayır!" diye konuştu.
İşgal altındaki Kudüs'e gidilmesine karşı çıkan Ağırakça, Kudüs'e sadece II. Selahaddin ordusuyla gidilmesi gerektiğini söyledi. Ağırakça "Turizm şirketleri, bazı kardeşlerimizi Kudüs'e götürüyor. Ama ben gidemiyorum. Burada gidemeyecek bir çok kişi de var. Nureddin Şirin de gidemez. Bana geçen dediler ki "Kudüs'e bir seyahat var" gider misin? Çok isterdim ama gidemiyorum ki. Bir gün bana tuzak kuruldu. Tel Aviv Üniversitesi'nden İstanbul Üniversitesi'ne bir yazı: "Arapça bilen bir Ortaçağ tarihçisine altı aylık burs veriyoruz. Bize gelsin" deniliyordu. Orada da benden başka Arapça bilen Ortaçağ tarihçisi yok. Adamlar özelikle bu özellikte birisini istiyorlardı. Ben de olayın farkına vararak gitmedim.
O zaman şunu söyledim: Eğer bizim Kudüs'e gitmemiz gerekiyorsa biz, II. Selahaddin'in ordusunda Kudüs'e gideriz. Ve Kudüs, fethedileceği zaman gidecek olan orduya katılmalıyız. Eğer Kudüs'ü fethedecek bir kumandanı aramızdan çıkaramazsak inşallah nesillerimizden çıkacaktır. Aramızdan Kudüs Fatih'ini çıkaracak bir ailenin çıkmasını ümid ediyoruz. Anneler, bir Selahaddin doğursun. Babalar da bir Selahaddin yetiştirsin. Rabbimize dua edelim II. Selahaddin çıksın da Kudüs'ü fethetsin. Kudüs için gönülleri çarpan yeni nesiller istiyoruz." dedi.
Ağırakça "Kudüs, fethedilecektir. Kudüs, böyle kalmayacaktır. Kudüs, mutlak surette, özgürlüğüne kavuşacaktır. Çünkü bu Rasulullah'ın müjdesidir. Biz, asla üzülmeyiz, ümitsizliğe kapılmayız. Korkmayınız, üzülmeyiniz, çıkın biraz. Çıkın ve Selahaddin'in yolunu tutun. Eğer mü'minseniz siz üstünsünüz, Kudüs'ü siz fethedeceksiniz.
İslam medeniyeti yeniden intifadaya başladı. İslam medeniyeti ayağa kalkıyor. İslam medeniyeti, ilk günlerdeki gibi yeniden başını kaldırarak, uyuyan devi uyandırıyor" şeklinde konuştu.
YAHUDİLERİN KARŞISINDA ARTIK HİZBULLAH VE HAMAS VAR
Ağırakça "Olmert ve Netanyahu bugün, "mücadele edeceğim" diyor. Onlar mücadelelerini sürdürüyorlar ya biz? Ne kadar devam edecek bu? Zulme karşı ne zamana kadar susulacak?
5 Haziran 1967'de küçüçük bir Siyonist Yahudi devleti, Mısır, Ürdün ve Suriye'yi 5 gün içerisinde mağlup etti. Bundan 10 yıl önce Beyazıt meydanında şunları söylemiştim. Yahudi devleti, şimdiye kadar gerici Arap devletleriyle mücadele ediyordu. Ama bundan sonra gerici, işbirlikçi ve kralların idare ettikleri Arap devletleriyle değil,. Bundan sonra karşılarında İslami hareketleri bulacaklardır. İşte, Lübnan'daki Hizbullah.. Filistin'deki Hamas, onların karşısına dikildiği günden bugüne kadar hiçbir zafer elde edemediler. Hiçbir zaman savaşlarda başarılı olamadılar. 6 gün savaşını gördük. O gün nasıl zafer kazandılar. Yahudiler, 2006'da nasıl çamura saplandıysa geçen yıl Gazze'de de aynı şekilde, bir ay süresince Gazze'ye giremedi. Çünkü onların karşılarında Kral Hüseyin'in Ürdün'ü, Mısır'ın Mübarek'i ve Hafız Esad'ın Suriye'si yoktu. Karşılarında, Nasrullah'ın Hizbullah'ı vardı. Halid Meşal'in Hamas'ı vardı. Ahmed Yasin'in Hamas'ı vardı. O Hamas'la Hizbullah bugün direniş gösteriyor. Bu iki hareket, kitle, Yahudi devletine karşı mücadele ediyor. Diğerleri ise keyiflerine bakıyorlar.
1987'de mübarek intifadanın başlamasından, bugüne kadar uzun yıllar geçti ve önemli mesafeler katedildi. Bu mesafeyi, işbirlikçi Arap devletleri almadı. O mesafeyi alan Şeyh Ahmed Yasin'in kardeşlik ve yürüklilik temeli üzerine kurduğu Hamas hareketidir. Bugün eğer Gazze'de bir varlık gösterilebiliniyorsa bu Ahmed Yasin'in gayretidir. Tekerlekli sandalyede yaşayan bir insan dünyayı titretiyor. Hamas'ın en geç şahsiyetiyle bile konuşsanız karşınızda bir diplomat var dersiniz. Uluslararası ilişkileri, dengeleri bilen, bilgili, kültürlü, Kuran'a bağlı, Rasullulah'ı tanıyan birisi vardır. Karşısınızda hem bir alim hem de bir devlet adamı adayı görebiliyorsunuz. Bunlar gayretle oluyor" dedi.
SINIRLARI AÇIN, 10 MİLYON MÜSLÜMANLA KUDÜS'E GİRERİZ
Ağırakça, Kudüs'ün kurtarılması için İslam ülkelerin sadece sınırlarını açmasının yeterli olacağını söyledi. Ağırakça "Katar'daki bir Kudüs konferansında şunu söyledim: Bugün diplomatik olmayan şeyler söyleyeceğim. Belki kabullenemeyeceğiniz şeyler söyleyeceğim. Kudüs'ün kurtulması için bize İran, Irak, Suriye, Türkiye, Mısır ve Ürdün devletleri, sadece 2 gün süreyle sınırlarını açsın. Başka birşey istemiyoruz. O 2 gün içerisinde İran'dan Pakistan'dan Türkiye'den Erzurum'dan İstanbul'dan 10 milyon insanın Kudüs'e gideceğini düşünün. 10 milyon insan 2 gün içerisinde Kudüs'e varır. Hiç de zor değil. Bize böyle bir imkan tanısınlar, biz Kudüs'ü bir haftada kurtarırız.
Kudüs'ün kurtarıldığını düşünmek, hayal etmek bile güzeldir. Hayal eden insanlar, dünyayı değiştirir. Kudüs'e gidecek orduyu hayal edin. Kudüs'e gidecek orduda yer almayı hayal edin. Hayaller gerçek oluyor bir çok kez. Kudüs'ü fethetmek bizim hayalimizdir. O da gerçekleşecektir" dedi.
Kudüs'le dayanışma günü, Kardeşlik Çağrısı'nın seslendirdiği Kudüs ve özgürlük marşlarıyla Pazar günkü etkinlikler sona erdi.
Kudüs'le dayanışma günlerinin Pazartesi günkü konukları ise Ahmet Emin DAĞ ve Grup Sesleniş.
KARDEŞLİK PLATFORMU: KUDÜS, SAHİPSİZ DEĞİLDİR
Kardeşlik Platformu ve Genç Sorumluluk Platformu tarafından ortaklaşa düzenlenecek Dayanışma Günleri'yle, başta Mescid-i Aksa olmak üzere Filistin'deki İslami mukaddesatı hedef alan saldırılara karşı Kudüs'ün sahipsiz olmadığını mesajını vermeyi hedefliyor.
9 gün sürecek Dayanışma Günleri'nde her gün farklı bir konuşmacı, Filistin davasının dünü ve bugününü masaya yatıracak, her gün farklı bir marş grubu Kudüs ve özgürlük şarkılarını seslendirecek.
Hergün saat 20.00'da başlayacak olan etkinlikler saat 22:00'de sona erecek. Gün içerisinde ise geliri Gazze halkına gönderilecek bir kermes düzenlenecek, Gazze ambargosu ve Mescid-i Aksa konulu sinevizyon gösterimi ve fotoğraf sergisi yapılacak.
Üsküdar meydanındaki İstanbul'dan Kudüs'e Dayanışma Günleri etkinliklerinde, "Kudüs, vahdetin anahtarıdır" , "Kudüs, bize emanettir" , "Filistinli kardeşlerimiz için Mescid-i Aksa için nöbetteyiz" ,"Kudüs, Müslümanlarındır. Bedeli ne olursa olsun geri alacağız" , "Siyonizm, tüm dünyayı tehdit eden bir tehlikedir" , "Filistin, tüm Müslümanların onurudur. Emeksiz, aşsız yaşayabiliriz ama Onursuz asla" , "İlk kıblemiz Mescid-i Aksa, Siyonist işgale terk edilemez" , "Aksa'da yangın 40 yıldır devam ediyor" , "Siyonist işgalciye, Gazze direnişimizle yenilgiyi öğrettik" , "Direnen Filistin kazanacak" , "Filistin'de vurulan kardeşin, ölen sensin" , "Hepimiz, Filistinliyiz" , "Direnen Filistin kazanacak" yazılı dövizler asıldı.
İSRA HABER
velfecr