Abdurrahman Dilipak
İşte bu!
"Devrimci Hukuk, Atatürk ve Felsefe" konusunun ele alındığı bir kanaldaki Ceviz Kabuğu programında, Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Vural Savaş ve Prof. Dr. Yaman Örs hukuk anlayışını ortaya koydu. Şecaat arz edeyim derken sirkatin söylemek böyle bir şey olsa gerek..
Aşağıdaki sözleri söyleyen kişi Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı! İyi ki, zaman zaman çıkıp konuşuyorlar da, yurttaşlar da bu insanların ne olduklarını, ne düşündüklerini kendi ağızlarından öğreniyor..
"AKP"yi kapatacaktık, Ecevit engelledi!" diyor. Bu, yargının nasıl siyasi bir etki altında kaldığını gösteriyor.. Bunu derken kendi dönemlerindeki siyasi etkilerden söz etmiyor tabii.. "Bugün yaşanan bütün sorunların siyasetçilerin yasalara aykırı davranması olduğunu" öne süren Vural Savaş, "AKP"yi kapatacaktık onu da Ecevit engelledi. Karar 6"ya 5 de olsa kapanacaktı. Bugün yaşadığımız hiçbir şeyi yaşamayacaktık. Ergenekonlar falan olmayacaktı. Laikliği etkileyecek şeyler kamuoyu yoklamalarıyla değiştirilemez. İnkılâp kanunu, bütün kanunların üstündedi." diyor. Bu ifadeleri mantık açısından sorgulamaya gerek yok..
Ve tabii son cümlesi muhteşem: "İnkılâp kanunu, bütün kanunların üstündedir." Haklı! Bu yasalar değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen yasalardır.. Herkes şapka giymek zorundadır mesela. Hacı, hoca, bey, efendi, paşa demek yasaktır, anlaşıldı mı efendim!?.
Zatıalileri "Laikliği etkileyecek şeyler kamuoyu yoklamalarıyla değiştirilemez" diyor. "Hakimiyetin kayıtsız şartsız millet ait olduğu" iddiası, bu iddiaya göre sadece bir kandırmaca.. Çünki milli iradenin kayıt ve şartı var. Mesela sözkonusu olan "Laiklik" ise bu kamuoyu iradesi ile ilişkilendirilemez..
Laiklik de öyle bir şey ki, her şeyle ilişkili.. Yediğiniz, giydiğiniz, düşündüğünüz her şeyle ilişkilendirilen bir konu.. "Laiklik olmadan Cumhuriyet, Cumhuriyet olmadan Demokrasi, Demokrasi olmadan insan olunmaz" gibi vecizeler de bu zevata aittir.. Laiklik=İnsan olmaz.. Laiklik ise dini bireysel planda vicdanlara, toplumsal anlamde mabedlere hapsetmekle mümkün, bu kafaya göre..
Bunu söylerken laikliği dinleştirdiklerinin farkında değiller. Kendi ideolojilerini dinleştirdiklerinin de.. "Türk"ün dini Kemalizmdir" derken, Kemalizmi dinleştirdiklerinin farkında değiller..
Hani Monark "tek adam" demek. Monarşi tek adam rejimi.. Bunlar Cumhuriyet rejimi altında bir tek adam rejimi ürettiler.. "Türk"ün yeni Amentüsü"nü yazanlar, Mustafa Kemal"e mevlid uyduranlar da bunlar değil mi? Ünlü Kemalist ve CHP"li Osman Nuri Çerman 1960"larda hâlâ Kur"an-ı Kerim"den ahkam ayetlerinin çıkarılıp yerine Nutuk"tan parçalar eklenmesini istiyordu..
Laiklik "din devlet ayrılığıdır" diyenler de kendileri, Diyanet"i devlete bağlayıp, imamları devlet kadrosuna alanlar da.!. "Hacı" demeyi yasaklayıp, "nasıl hacı olunur" onun yönetmeliğini yapanlar da kendileri değil mi? Zorunlu din dersleri adı altında dinin içini boşaltmaya çalışanlar da!
Bir yandan zorunlu din derslerini anayasaya koyuyorlar. Öte yandan;
"irtica ile mücadele, istila ile mücadeleden daha zor ve elzem bir hadisedir" diyorlar.. İslam irtica, Müslüman mürtecidir bunlara göre.. Şeriat tehdittir. 10. Yıl albümünde bir yandan "ümmet leşi"nden söz ederler, öte yandan Hitler"den alıntı yapıp, "Hitler"e ilham kaynağı olmak"la övünürler, "ortak idealler"den söz ederler.. O günki Mustafa Kemal"e "Ulu Önder" diyen Kemalist kadrolar, Mustafa Kemal"e, Almanca "Ulu Önder" anlamına gelen "Führer" unvanlı kartvizit bile bastırdılar!
Vural Savaş"lar daha çok konuşmalı. Onlar konuştukça sırtımız yere gelmez. Daha çok yazmalılar..
28 Şubat yargısı ve yargıçlarının zihniyetini ortaya koymak açısından birkaç isim çok önemli. Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu, Nuh Mete Yüksel, Seyfi Oktay, Abdurrahman Yalçınkaya, Mehmet Moğultay gibi isimler çok önemli.. Bu isimleri unutmak mümkün değil.
Tabii bu kadrolar bunlardan ibaret değil.. Salim Başol, Egeli geleneğinin günümüzdeki yaşayan temsilcileri bunlar.. İstiklal Mahkemeleri"nin mucidi kadroların mirasçıları! O tenkil tedip, tehcir yasalarını çıkaran kadroların devamı..
Vural Savaş"ın zaman zaman çıkıp konuşması gerek.. Böylece anılar canlanıyor, bilinçler yenileniyor.. Bugün bize yapacakları en büyük iyilik, pişmanlıkla ya da övünmek için yaşadıkları zamana dair konuşmaları, yazmaları.. O dönemde kapalı kapılar arkasından ne olup bittiğini ancak onların tanıklıkları ile öğreneceğiz.. Yaşlanınca unutkan oluyor, muhakemeleri zayıflıyor, ama daha çok konuşuyorlar.. Yine de konuşmaları susmalarından daha iyi..
Selâm ve dua ile..
yeniakit