İşte Suriye insan hakları raporu
Beşşar Esad dönemi içinde çoğu İhvan mensubu tam 17 bin tutuklu, Suriye istihbaratı tarafından ortadan kaldırıldı.
Suriye İnsan Hakları Komitesi 2008 yılı raporunu yayınladı. Beşşar Esad yönetimi sırasında yaşanan insan hakları ihlallerini konu edinen Komite raporlarının sekizincisi bu. Rapor, 1980'lerde kural haline gelmiş ihlallere Beşşar Esad döneminde sert bir dönüş yaşandığına işaret ediyor. Raporda, Beşşar Esad'ın iktidara gelmesinden bu yana Suriye'de çoğu Mülsülüman 17 bin tutuklunun ortadan kalydırıldığı belirtilirken, ülkenin en büyük hapishanesinde katliam yapıldığı ve Hafız Esad dönemini hatırlatırcasına sayısı tam olarak belirlenemen cinayetlere imza atıldığı vurgulanıyor.
Raporda, Yüksek Devlet Güvelik Mahkemesinde yapılan duruşmaların 2008 Temmuz ayından itibaren kamerayla kayda alınmaya başlandığı, böylece, anayasaya aykırı olarak kurulan gayri meşru bir mahkemenin işlediği adaletsizliklerin izinin sürülebildiği belirtiliyor.
Rapora göre, Suriye otoriteleri, Şam Ulusal Demokratik Değişim Bildirisi adlı muhalif hareketin liderlerini de tutukladı. Aynı raporda, bu muhaliflerin, itibar, adalet veya tarafsızlık yoksunu bir mahkemede yargılanıp cezalandırıldığı da yer aldı.
Devlet otoriteleri, 1980 de çıkartılan bir kanuna dayanarak Müslüman Kardeşler Hareketi mensuplarını, çocuklarını ve akraba ve dostlarını hedef almayı sürdürdüler. Suriye devletinin sınır ötesi şii ideolojilere karşı açık kapı politikası izlediği bir zaman diliminde İslamcılara karşı çeşitli bahanelerle sert önlemler alındı.
Kürt aktivistlerinde aynı şekilde hedef alındığına dikkat çeken raporda Suriye sınırındaki toprakların kullanım ve mülkiyet haklarında düzenlemeye giden 49/2008 sayılı kararnâmeden en çok Kürtlerin etkilendiği belirtiliyor.
Gözaltı merkezlerinde, sorgulama odalarında ve hapishanelerde yapılan işkencelerin alıp başını gittiği ve bilhassa tutuklamanın ilk haftalarında işkence yapmanın olağan hale geldiğine dikkat çekiliyor. Tutukluk süresi boyunca denetim dışı çeşitli ihlaller yapılıyor.
Suriye, 1980'lerde hapishaneye atılıp ortadan kaybolan binlerce kişinin akıbeti hakkında açıklama yapılması için yapılan çağrılara kulak tıkıyor, yurt dışına sürülen binlerce kişinin yurtlarına dönme hakkını inkar ediyor. Suriyeli kişilerin varlıklarını donduran Suriye devleti, onları, vatandaşlık hakkı olan meşru kişiler olarak tanımayı reddediyor
Çeşitli sivil toplum teşkilatları, klüpler, sosyal ve yardımlaşma dernekleri yoğun ateş altında. Bu teşkilatların yönetim kurulu üyelerini resmi yetkililer atıyor ve bu teşkilatların Suriye toplumunun hizmetine koştuğu çeşitli gâyelerin akîm kalmasına yol açılıyor.
Rapor, Suriye hapishanelerindeki tutuklu Arapların durumunun bir güvenlik rejiminde çözülmeden öylece kaldığına dikkat çekiyor.
Yasaklanan web sitelerinin sayısı ise tavan yapıyor. Haber siteleri, dini ve sosyal içerikli sitelerin sansüre uğraması kural haline geldi. Sansür, Suriye rejimine yakın web sitelerini de içerecek şekilde genişletildi. Devlet, yazılı, görsel ve işitsel medya üzerinde tam bir denetim uyguluyor.
Raporda ele alınan çok önemli ihlal vâkalarından birisi Sednaya Hapishanesinde yaşandı: Suriye Jandarma kuvvetleri, hapishanedeki hücrelerin kilitlerini 4 Temmuz 2008 gecesi değiştirir. Ertesi sabah yedek bir başka güç hapishaneye sevkedilir ve hapishanede yapılan arama çalışmalarında Kuran-ı Kerim nüshaları ayaklar altında çiğnenir. İslamcı tutuklular bu hareket karşısında öfkelenir ve nüshaları yerden almak üzere atılırlar. Jandarma ise ateş açarak dokuz kişiyi öldürür. Bu sırada hayatını kaybeden kişilerin isimleri ise şöyle: Zekeriyya Afeş, Muhammed Mahariş, Abdukbâki Hattab, Ahmet Şalak, Muid el Ali, Muhanned el Ömer ve Kadir Alluş. Bunun ardından çıkan arbedede tutuklulardan bazıları Jandarmaya karşı direnç gösterdiğinde onların üzerine de ateş açılır. Haberlere göre 25 tutuklu bu şekilde öldürüldü ancak bu kişilerin kimlikleri bilinmiyor.
Raporda yer alan bilgiye göre, olay hakkında çelişkili çeşitli haberler geliyor. Bunlardan biri, tutukluların jandarma kuvvetlerine bağlı askerlerden bazılarını rehin aldıkları yönünde. Bir diğeri ise göz yaşartıcı gaz ve sis bombası atıldıktan sonra tutukluların çatıya çıktıkları yönünde. Bir dizi tank ve zırhlı aracın hapishanenin çevresini sararak, yakınlarının akıbeti hakkında araştırma yapmak isteyen ailelerin hapishaneye girişini engellemek üzere kontrol noktası oluşturdukları bilgisi de var ki bu haber doğrulandı. Olay sırasında meydana gelen ölüm ve yaralanma vakalarına Teşriin Askeri Hastahanesinde kurulan özel bir bölüm baktı.
Şiddetin patlak vermesinden sonra Sednaya hapishanesine hiçbir ziyaretçinin girmesine izin verilmedi. O tarihten bu yana serbest kalan kimseler olup olmadığı bilinmiyor. Rapor, Sednaya Hapishanesinde yapılan kıyımın, Tadmur ve el Mezze Hapishanelerinde yapılan kıyımı hatırlattığına, Suriye otoritelerinin geçen zamanla birlikte olayın hatıralardan silinip gideceğine inandığına dikkat çekiyor.
2008 yılı sonuna doğru gözler bu hapishaneye odaklandı. Raporun güvenilir bulduğu bir kaynağa göre olayların yaşandığı Temmuz ayı itibariyle toplam 127 tutuklu öldürüldü.
Suriye İnsan Hakları Komitesi'nin yayınladığı 52 sayfalık rapor, Sednaya Hapishanesi Katliamından başka çeşitli başlıklar altında hak ihlallerine değiniyor. Bunlar arasında, Şam Ulusal Demokratik Değişim Bildirisi mensuplarının tutuklanması, sivil toplum ve insan hakları eylemcilerine yapılan baskı ve tutuklamalar, sürgündeki Suriyeliler, gözaltında ya da tutukluyken kaybolanlar, İslamcı, Kürt, Arap tutuklular, rehin alma, Suriye Hapishanelerinde yaşanan işkenceler, seyahat özgürlüğünün kısıtlanması gibi başlıklar var.
49 / 1980 sayılı kararnâmeden dolayı onbinlerce Suriyeli sürgünde yaşıyor. Bunların bir kısmı komşu ülkelerde diğer kısmı ise daha uzak başka ülkelerde yaşıyorlar. Zor şartlar altında yaşayan bu Suriyelilerin bir başka şansı, ülkeye geri dönmek ve 49 / 1980 çerçevesinde yargılanmak. Irak'ta yaşayan Suriyelilerin bir kısmı ABD ve Irak kuvvetleri tarafından tutuklanıyor veya Suriyeli olduklarından dolayı hizipçi milisler tarafından öldürülüyorlar. Bunun sonucunda, pek çoğu Irakı terk etmek zorunda kaldı. Bunlar arasından Suriye'ye dönenler ise 49 / 1980 uyarınca yargılandılar.
Yemene giden aileler ise çok zor şartlar altında yaşıyorlar. Herhangi bir ülkede ikamet almanın zorluğu, yaşanan sefaleti katmerleştiriyor. Ayrıca sürgünde yaşayan Suriyelilerin özellikle de Bağdat'ta bulunanların, kendileri ve aileleri için pasaport alma şansları da yok çünkü Suriye büyükelçilikleri bu kişilerin karşılayamayacağı çok katı şartlar dayatıyorlar.
Raporda belirtildiğine göre kaybolan tutukluların sayısı inanılmaz boyutlarda. Yaklaşık 17 bin tutuklunun ortadan kaldırıldığına inanılıyor. İnsanların kimileri işkence odalarında, kimileri acımasızlığa mâruz kalarak öldürüldüler; kimileri, kısa yargılamalar sonrasında idam edilerek öldürülürken bazıları da hapishane şartlarından kaynaklanan hastalık ve bulaşıcı hastalıklar sonucunda hayatlarını kaybettiler. Bu kişilerin kitle mezarlıklarına veya kent çöplerinin boşaltıldığı mecralara gömüldüğüne inanılıyor.
HAMA KATLİAMI
Beşşar Esad'ın babası Hafız Esad zamanında da Müslümanlara yapılan katliamlar Suriye'de tavan yapmıştı. Bu katliamlardan en bilineni ise 1982 yılında Hama'da gerçekleştirilen katliam. Şehrin etrafını tank birlikleri desteğiyle saran Hafız Esad'ın kardeşi Rıfat Esad'a bağlı kuvvetler, bir haftada şehirde tam 40 bin Müslümanı katletmişti.
Ertuğrul Aydın/ Dünya Bülteni