İşte ÜAK"ın gizli ajandası

İşte ÜAK"ın gizli ajandası

YÖK, bugün ilahiyat fakültelerinin kontenjanlarını belirlemek için toplanıyor. YÖK toplantısı öncesi son hamlesini yaparak ilahiyatların...

YÖK, bugün ilahiyat fakültelerinin kontenjanlarını belirlemek için toplanıyor. YÖK toplantısı öncesi son hamlesini yaparak ilahiyatların kontenjanlarının artırılmasına engel olmak isteyen Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Mustafa Akaydın, ilahiyatların altyapı sorununun bulunduğu ve akademik kadronun yetersiz olduğu yönünde açıklama yaparak ilahiyat gerçeğini saptırdı.

İmam hatiplilerin ilahiyat fakültelerinden başka hiçbir fakülteye gitmemesi gerektiğini savunan ÜAK Başkanı Mustafa Akaydın, öğrencisizlikten ötürü kapılarına kilit vurulma noktasına gelen ilahiyat fakültelerini de imam hatiplilere çok gördü. Akaydın, kontenjan artırımına gidilmemesi gerektiğini savunurken söylediği "altyapı sorunu, akademik kadro yetersizliği ve ihtiyacın bulunmaması" gibi gerekçelere dayandırmasını mevcut tablo şu şekilde yalanlıyor:
- İlahiyat mezunlarına ihtiyaç duyulan çok sayıda alan hariç, sadece 13 bin din kültürü öğretmenine ihtiyaç var. 15 bin caminin ise imamı bulunmuyor.
- 1997 yılında 3288 kontenjanın ayrıldığı ilahiyatlarda hayırsever desteğiyle fizikî imkânlar iki katına çıkmış durumda. 2007'de ise kontenjan 440.
- Akademik kadro artıyor, öğrenci kontenjanı düşüyor. 1 öğretim elemanına 8 öğrencinin düştüğü ilahiyatlarda, artık 2 öğretim elemanına 1 öğrenci düşüyor.
- Öğrenci alımlarına izin verilmeyen 3 ilahiyat fakültesi 2006-2007 yıllarında mezun veremedi.
RAKAMLAR AKAYDIN'I YALANLIYOR
Mustafa Akaydın, kontenjanların artırılmasını son derece sakıncalı bulduğunu ve artırılmaması gerektiğini belirtirken rakamlar aksini söylüyor. Nüfus, sınava giren öğrenci sayısı, ilahiyatlara talep, fizikî imkân, akademik kadro, eleman ihtiyacı artıyor; tüm bu verilere rağmen YÖK marifetiyle ilahiyatların kontenjanları düşürülüyor. İşte, Akaydın'ı yalanlayan veriler:
Yıl 1990, nüfus 56 milyon, sınava giren 773 bin, kontenjan 2022.
Yıl 1997, nüfus 63 milyon, sınava giren 1 milyon 399 bin, kontenjan 3288.
Yıl 2000, nüfus 67 milyon, sınava giren 1 milyon 534 bin, kontenjan 2073.
Yıl 2006, nüfus 73 milyon, sınava giren 1 milyon 678 bin, kontenjan 801.
Yıl 2007, nüfus 73 milyon, sınava giren 1 milyon 776 bin, kontenjan 440.
KONTENJAN SAVAŞI AÇANLAR 28 ŞUBAT ZİHNİYETLİ
İlahiyat kontenjanlarının azaltılmasının, 28 Şubat zihniyetinin ürünü olduğunu belirten Türk Eğitim Sen İstanbul Bölge Başkanı Yardımcısı Doç. Dr. Hanefi Bostan, "İlahiyatlarda fizikî imkân ve akademik kadro fazlasıyla yeterli. Hatta birçok öğretim üyesi şu an ders veremiyor, öğrencisi yok. Öğrenciler okumak istiyor ama 28 Şubatçılar buna engel olmaya çalışıyor. Şu an Türkiye'de çok ciddi ilahiyat mezunu ihtiyacı var. Kaldı ki olmasa bile insanlar okumak istiyorsa buna nasıl engel olunabilir? Kontenjanlar ÜAK'ın konusu değildir. Konusu olmamasına rağmen gerçekleri çarpıtıyor, siyaset yapıyor, siyasi davranıyor ve akademik kadro ile fizikî imkânın yeterli olmadığı yalanını söylüyor" dedi.
AKAYDIN'A GÖRE TEZİÇ YAPARSA İYİ, ÖZCAN YAPARSA KÖTÜ
ÜAK'ın açıklamalarını yetkisiz ve siyasi bulduğunu söyleyen Doç. Dr. Hanefi Bostan, Akaydın'ın siyasi hareket ettiğine şu çelişkisini örnek gösterdi:
"Erdoğan Teziç ve önceki dönemlerde YÖK'e çağrılarak rektör adaylarının mülâkata tabi tutulması yanlıştı, bu yanlışlığı mevcut YÖK yönetiminin de sürdürmemesi gerekiyor. ÜAK'ın geçmiş dönemlerde yapılan mülâkatları eleştirmeyip, mülâkat geleneğini sürdüren mevcut YÖK yönetimini eleştirmesi de yanlış. Teziç'i eleştirmeyip Özcan'ı eleştirmesi siyasi görülür. Rektör adaylarına yönelik yapılan mülâkat, üniversite camiasında abesle iştigal olarak karşılanıyor."
DARBE VE ÇETELER ORTAYA ÇIKINCA OYUN BOZULDU
1961 darbesinden sonra Türkiye'yi dinsizleştirme ve laikleştirme çalışmaları başlatıldığını, 1971 ve 1980'lerde devam ettiğini; ancak Özal'ın iktidarı döneminde bu sürecin yavaşladığını hatırlatan Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Selçuk Özdağ da, "Kendi zümrelerini ve konumlarını korumak isteyenler nihayet Türkiye'ye 28 Şubat'ı yaşattılar. 61'de darbeyi kullandılar ve Menderes'i astılar. 1971'de 68 kuşağı ile Marksizmi aşılamak istediler. 78 kuşağı ile millî ve manevi değerlere savaş açtılar; camileri ve Kur'an Kursları'nı kapatmak gibi çalışma içerisine girdiler. Şimdi de bunu devam ettirmek istediler; ancak AKP oyunu bozdu, darbeleri ve çeteleri ortaya çıkardı. AKP'nin oyun bozması nedeniyle dinsizleştirme politikalarına eğitim kurumlarında ağırlık verdiler. Emperyalizm bir ülkeyi ele geçirmek için millî ve manevi değerlere saldırır. Türkiye'yi ayakta tutan da budur" diye konuştu.
'DİNÎ EĞİTİMİ NASIL ENGELLERİZ' DERDİNDELER
ÜAK Başkanı ve çevresinin ilahiyat fakültelerine şaşı baktığını, iyi niyetli olmadıklarını savunan Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslâm Enstitüleri Mezunları Derneği (TİYEMDER) Genel Başkanı Selahattin Yazıcı ise "ÜAK Başkanı'na ait iddialarının gerçekle uzaktan yakından ilgisi yok. Önce, imam hatiplilerin sadece ilahiyat fakültelerine gitmelerini istiyorlar; sonra, ilahiyat fakültelerine de kimsenin gitmemesini istiyorlar. Türkiye'de dinî eğitime yönelik ambargo vardır" dedi. Yazıcı, hayırseverlerin katkılarıyla ilahiyat fakültelerinin 10 yıl öncesine göre fizikî mekânlarının iki kat büyüdüğünü, akademik kadronun da fazlasıyla mevcut olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Tüm bunlara rağmen kontenjanlar her geçen gün düşürülmektedir. Din eğitimine karşı aldıkları tavrı 'bizim niyetimiz budur' şeklinde açıklamak yerine, yalanlarla 'sakıncaları' dile getirilmektedir. Türkiye üniversitelerini getirdikleri nokta ortadadır ve dünya üniversiteleri arasında yüz karası olarak durmaktadır. Bırakın dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında yer almayı, Tanzanya Üniversitesi'nden dahi geri kalmış üniversitelerimiz vardır. 2 milyon öğrencinin üniversite kapısında beklemelerinin ve hazırlık sürecindeki harcamalarının heba olmasının müsebbibidirler. Ancak bunu dert etmezler, 'dinî eğitimi nasıl engelleriz' derdindeler."