Abdurrahman Dilipak
Kamu düzeni
Kamu düzeni sağlanmadan neyi sağlayabilirsiniz ki!
Yeni bir kamu düzeni sağlanacaksa da bunun garantisi bir düzen içinde bu işlerin yapılıyor olmasıdır. Bir kere bu meşruiyet temelini yok ederseniz, yeni bir düzen tesis edemezsiniz. Ya da açılan yol, yol olmaz. İhkak-ı hak düzeninde kamu düzeni yok olur ve hukuk düzeni yol geçen hanı olur.
Birileri Türkiye’yi Suriye’ye, Irak’a çevirmeye çalışıyor sanki. Bindikleri dalı kesmeye çalıştıklarının farkında değiller..
Ahmet Davutoğlu son akil adamlar toplantısının açılışında buna vurgu yaptı.
Demokrasiden söz edilerek demokrat olunmuyor. Güneydoğu’da hemen bayram sonrası PKK ve BDP’nin halkı, silahlı direnişe çağırması, bölgede halkın haraca bağlanarak terörize edilmesi, olaylar sırasından kurban eti getiren bir gencin balkondan atılarak infaz edilmesi, 2 Arap turistin öldürülmesi, başı taşla ezilip yakılan bir kişinin fotoğrafları ve buna benzer vahşet görüntüleri barış sürecini ciddi anlamda gölgeledi.
Sahi ne oldu, bu arada da bir anda barış çabaları bir kenara bırakıldı ve Güneydoğu’da gezi parkı benzeri bir takım olaylar yaşandı.
Rojava-Kobani diye sokağa dökülenler, askere - polise saldıranlar, taş attıkları çevrelerden destek istiyorlar..
Herkes bu süreçte Apo’nun nerede durduğunu merak ediyor. Apo tavşana kaç, tazıya tut mu diyor, yoksa örgüte söz mü geçiremiyor. Yoksa, Kürt hareketi içindeki derin ve paralel yapının uyuyan hücreleri mi harekete geçti.
Yaşanan olaylardan sonra kamu düzeninin tahkim edilmesi için yeni yasal düzenlemeler geliyor. Hükümet, hem iç, hem dış politika konusunda son derece aktif.. Bir yandan da teşkilat çalışmaları devam ediyor. Bölgede askeri hareketlilik sürerken yargı ve polis bir yandan da paralel yapı ile başetmeye çalışıyor..
Bir hafta sonra 29 Ekim, ardından 10 Kasım var.. Bu günler muhalefet için kriz vesilesi.. Birilerinin işi gücü marka krizler üretmek.. Öfke üretmek..
Zaten Aralık’ta bütçe görüşmeleri başlayacak.
Sessiz ve derinden seçime hazırlık da bir yandan başlar artık. Kongreler bu açıdan önemli.
Sonuçta bu şekli ile demokrasi pahalı ve yavaş işleyen bir düzen. Hele Türkiye örneğinde görüldüğü gibi terör ve demagoji, sistemi daha da sorunlu hale getiriyor.. Zaten öteki uygulamaları görünce insanlar ölümü görüp hastalığa razı oluyor.
Sonuçta, bütün olumsuzluklara rağmen gelişmeler doğru yönde ve ileri doğru.
Görünen o ki, Türkiye’de ve bölgede hiç bir şey bugünden yarına düzelmeyecek. Çok sabırlı olmamız gerekiyor. İnsanlar bu süreçte yaşananlardan kendilerine göre dersler çıkartıyorlar.. Pahalı ama yararlı dersler bunlar.
Güneydoğu’da son yaşanan olaylar insanlarda barışı kaybetmenin faturası konusunda düşünmeye sebep oldu.. Barışa alışan halk, barıştan vazgeçmek istemiyor..
Bana göre bu süreçten geri dönülmeyecek. Bunun garantisi bu milletin sağduyusu ve iktidarın, kararlı ve cesur tavrı.
Konjonktüre bağlı iç ve dış şartlar sebebi ile gelişmeler çok hızlı olmasa da, istikamet belli..
Bu krizin kökleri çok derinlerde. Aslında çatırdayan, 1. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen ve bu düzenin sınırları, rejimleri ve iktidarları, bu düzenin dayandığı kavram ve kurumlar.. Bu da hemen hallolacak bir şey değil.
Selam ve dua ile.
NOT:
Akil adamlar toplantısı sırasında rahatsızlanmam sebebi ile telefonla ve sosyal mediada geçmişolsun dileklerini ileten kardeşlerime teşekkür ediyorum. Marfan sendromu hastası olmam sebebi ile Yüksek tansiyonun aort damarı üzerindeki olumsuz etkisinin sebeb olacağı komplikasyonların önlenmesi için, cerrahi müdahele sözkonusu idi, ama tomografi sonuçları acil bir müdaheleye ihtiyaç olmadığını gösterdi.
Bu vesile ile Başbakanlık sağlık ekibindeki refakat eden doktor arkadaşlara, Siyami Ersek kalp hastahanesi yönetici ve personeline, iki gün oyunca yapılan tahlil ve değerlendirmelerde görev alan hastahane personeline ve özellikle Doç. Dr. Ahmet Ekmekci’ye teşekkür ederim..
yeniakit