Abdullah Büyük
Kamuoyuna Saygılarımla İthaf Ediyorum
Bu haftaki sunacağım mesajımızı daha dikkatli okursanız, bundan çok memnun kalacağım. Osmanlının son fıkıh uzmanlarından olan İbn Abidin der ki: Müslüman insan, yaşadığı ülkenin şartlarını bilmezse o cahildir.
1789’dan 1923’e ve 1923’ten 2016’ya kadar bu ülke üzerinde yaşanan olayları kısmen de olsa öğrenmeye çalıştık. Merhum Turgut Özal ve Merhum Necmettin Erbakan gibi dava insanları, ülke Müslümanların ufuklarını açmaya çalıştı. Daha sonra yiğit insan Recep Tayyip Erdoğan devreye girdi.
Hapse atıldı, yılmadı. Mahalle muhtarı olamayacağı söylendi aldırmadı. Partiye oy vermek küfür denildi, arkasına dönüp bakmadı… Daha sonra partiye küfür diyenler, devlet kademelerinde bir yer almak için balıklama atladı. Şimdi bir başka konuya dikkatinizi çekiyorum:
Merhum Necmettin Erbakan Hocamızla özel görüşmek için Konya İl Başkanı Halis Nükte Bey randevu aldı ve gönlüme takılan 8 adet konuyu 3 saat boyunca konuştuk ve ayrıldık. Bir dava adamının cesaretini, derin ufkunu, istikbale nasıl baktığını anladık.
Ve nihayet Muhterem dava adamı Recep Tayyip Bey, ülke direksiyonunun başına geçti ve 15 Temmuz akşam saatlerinde ülkemiz için yepyeni bir dosya açıldı. Bu dosyanın içine girmeden önce, yaşadığım birkaç hatırayı sizinle paylaşmak istiyorum.
12 Eylül 2010 tarihinde Türkiye, anayasa değişikliğine gitti. Bu değişikliğin ülkemizin önünü açacağını, bazı prangaların kırılacağını fark edince o tarihte Zaman Gazetesinde bir mesaj verdim. Umreye gidecek kardeşlerimiz iyi düşünsünler, 12 Eylül referandumu çok önemlidir. Adeta ölüm kalım savaşına benziyor, oyu kullanmak, umreye gitmek kadar önelidir mealindeki mesajımız, ikinci gün farklı anlayanlar tarafından protesto edildi, hakaretler yapıldı. İşte o tarihte dikkat edilecek konuları şöyle dile getirmiştik:
“Bu değişiklik paketi ihtiyaçtan kaynaklanan bir konudur. Referanduma partisel, bölgesel, mevzii, hatta ırksal açıdan bakmak doğru değildir.” diye sesleniyorum. Türkiye açısından önemini de şu tespitlerle ortaya koyuyorum: “Mevcut anayasanın prangalarından kurtulan Türkiye, dünya ekonomisinde, dünya siyasetinde söz sahibi olacak. Sadece Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun hatta bütün dünyanın geleceğini etkileyecek bir halkoylaması olacak. Türkiye’nin gelişmesine, insan hak ve özgürlükleri açısından uygar ülkeler seviyesine yükselmesine, gelişmiş ülkelerdeki standartlarda bir demokrasiye kavuşmasına, hukukun kast sisteminden kurtarılmasına, nitekim ülke idaresinin askerî vesayetten kurtarılmasına hizmet edeceği için bu anayasa değişikliği paketine ‘evet’ denilmeli.”
2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu, Türkiye’de anayasada yapılan birtakım değişikliklerin 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunulmasıdır. 26 maddelik bir değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Referandum sonucunda %57.88 evet ve %42.12 hayır oyu çıkarak anayasa değişiklikleri kabul edildi.
2010 tarihindeki mesajımıza karşı gelenler, hakaret edenler, partiye oy vermek küfür diyenler (bunlar azınlık bir guruptur) 15 Temmuz akşamında tankların üzerinde ölüm-kalım mücadelesi vermedi mi? Verdi. Hem tebrik ediyoruz ve hem de o yiğit Müslüman kardeşlerimizle iftihar ediyoruz.
Şimdi bazı hislerine mağlup olan kardeşlerimiz, bizleri yağcılık yapmakla ve yakışık almayan yanlış yorumlarla sosyal medyada kalem oynatmaya başladı. Masa başında devlet kurup devlet yıkmak toplantıları bir işe yaramadı. İşe yarayan, yiğit insanlarımızın samimi tavırları, tebrik edilecek mücadeleleri oldu.
Biliyor ve inanıyoruz ki, hayır, Allah’ın kudret elindedir. O, rabbani bir gerdanlıktır. Köpeğin boynuna tasma takılır, hanımların boynuna ise gerdanlık takınır. Rabbimiz gerçek mazlumların yaşadığı ülkemize, asil milletimize ve şerefini koruyan Muhterem Recep Tayyip Erdoğan Bey’in boynuna kurtuluş gerdanlığını taktı. Ben öyle inanıyorum, bu fikrime katılmayanlara ise saygım vardır.
Bugün sloganik mantık kaybetti, bugün Pensilvanya mantığı ve projesi kaybetti, bugün partiye oy vermek küfür diyen mantık da kaybetti. Kazanan ise milletimiz ve milletimize hizmet eden yiğit insanlar, ülkesini ve milletini seven kışlalar ve kefenini koltuğunun altında taşıyan, seher vaktinde yaşlı gözlerle şükür secdesine kapanan Recep Tayyip Bey ve arkadaşları kazandı.
Bu mesajımın dışında olan her türlü söz, yorum, iddia, itham, çöplüğe atılacak atık maddeleridir.
Cümlenize selam ve saygılarımı sunuyor ve akıbetin muttakilere ait olduğuna, inancımızın pekiştiğine inanıyoruz. Cümlenizin cumasını tebrik ediyorum.
Önemli not: Ufku daralmış olan kişilere ithaf ediyorum. Şahsımın Pennsylvania’daki zatla görüşmem, 1979 İzmir Hisar Camisinde 10 dakikalık bir ziyaretim olmuştur. Bir de 30 Ocak 2012 tarihinde 9 kişilik bir heyetle Pennsylvania’ya gittik, malum zatla 15 dakikalık bir ziyaret gerçekleşti. Hepsi bu kadar. Şahsımı paralel yapı ile irtibatlandırmak isteyenlere, A’raf Suresinin 179. Ayetini bir daha okumalarını rica ediyorum. Şahsi bir konu ile okuyucularımı rahatsız ettiysem, özür diliyorum.
yeniakit