Kavramlar Serisi -19- HÜRRİYET
Yusuf Kerimoğlu'nun "Kelimeler Ve Kavramlar" İsimli Eserinden Alınmıştır.
Hürriyet; Arapça bir kelime olup, hürr kökünden yapma masdardır. Genellikle "köle"nin zıddı mânâsına kullanılır. Ruhlar âleminde iken Allahû Teâla (ec) bütün insanlardan misâk almıştır. Bu bir anlamda; Allahû Teâla (cc) ile insanlar arasında tahakkuk eden manevî bir mukaveledir. Allahû Teâla (cc)'nm gerek kendi hukuku, gerek yaratmış olduklarınm hukuku ile ilgili olarak yapmış olduğu tekliflerinin tamamına emanet adı verilir. Bu emaneti, kendi rızasıyla yüklenmesi sebebiyle insan, yeryüzünde Allahû Teâla (cc)'m halifesi hükmündedir. İnsanın lehindeki ve aleyhindeki haklarına sahip olabilmesine ehliyet denilmiştir. Allahû Teâla (cc)'nın imtihan için beyan ettiği emir ve nehiylerin tamamına teklif adı verilir. Teklif; ehliyete dayanır,ı Dolayısıyla hürriyetin kaynağı fıtrîdir!.. Bir insan; Allahû Teâlâ (cc)'nın indirdiği hükümleri reddeder ve müslümanlara karşı savaşırsa, (savaş sırasında alındığı takdirde) "kölelik" hadisesi ortaya çıkar.
Nitekim İbn-i Abidin "lâkit (bulunan çocuk)" bahsinde şunları kaydeder: "Bulunan çocuk (lakit) bütün hükümlerde hürdür. Hatta (kendisine) kazf isnad edene hadd vurulur. Çünkü Âdemoğlunda asıl olan hürriyettir. Zira insanlar müslümanların en hayırlıları olan Hz. Âdem (as) ile Hz. Havva'nın çocuklarıdır. Bazı insanlardaki kölelik hali ise; daha sonra ortaya çıkan küfür sebebiyle meydana gelmiştir."3 Molla Hüsrev: "Kölelik, tevhid akidesinden yüz çevirmenin cezası olarak, Alû Teâla (cc)'nın koyduğu bir hakirliktir" hükmünü zikretmektedir. Usûl-i fıkıh kitaplarında; "ehliyet ârızalan" izah edilirken kölelik üzerinde hassasiyetle durulmuş ve bunun müktesep (kendi iradesiyle kazandığı) ârızalardan olduğu kaydedilmiştir. Dolayısıyla, kuvvet kullanarak müslüman olan bir kimseyi, köleleştirme (hukukuna tecavüz etme) hakkı hiç kimseye tanınmamıştır. Resûl-i Ekrem (sav)'in hür bir insanı, kuvvet kullanarak köleleştiren bir kimsenin namazının kabul edilmeyeceğini hassaten tasrih ettiği bilinmektedir Dolayısıyla, bir İslâm beldesi kâfirlerin istilâsına uğrasa (Allah muhafaza etsin), orada yaşayan mü'minler "esir" edilebilirler, ancak onlara "köle" denilemez!. Kâfirlerin kuvvet kullanarak köleleştirdiği kimseler, dârû'1-İslâm'a kaçar ve müslüman olurlarsa hürriyetlerini elde ederler. Zira Resûl-i Ekrem (sav) Taif'ten kaçarak Medine'ye gelen ve müslüman olan kölelerle ilgili olarak: "Onlar Allahû Teâla (cc)'nın hürriyetlerini bahşettiği kimselerdir, Allah'ın azadlılarıdır"6 buyurmuştur.
Bir kimse, İslâm'a karşı savaşırken esir edilirse, köle hukuku devam etmektedir. Resûl-i Ekrem (sav) müslüman olan kölelerle ilgili olarak; "Onlar sizin kardeşlerinizdir. Onlara kendi yediğinizden yediriniz, giydiğinizden de giydiriniz. Allahû Teâla (cc)'m kullarına işkence etmeyiniz." tavsiyesinde bulunmuştur. Esasen müslüman olan kölelerin azad edilmelerini teşvik ettiği de bilinmektedir. Nitekim bir hadîs-i şerifte: "Herhangi bir müslüman ki; mü'min bir köleyi azad eder!.. Allahû Teâla (cc) o azad edilen kölenin her uzvû mukabilinde, azad eden kimsenin bir uzvunu cehennem ateşinden kurtarır" müjdesi verilmiştir!..
Keffaretlerde ilk sırada, kölelerin azad edilmesi zikredilmiştir. Sahabe-i Kiram, mü'min kölelerin azad edilmesini sağlamak için ellerinden gelen gayreti sarfetmişlerdir.
Yeryüzünde; Allahû Teâlâ nm (cc) dinine karşı savaşan ve mü'minlerin can emniyetlerini tahrip eden tâgûtî ğüçler bilmelidir ki, kendi hürriyetlerini kendi elleriyle tahrip etmektedirler. Eğer mü'minler bu savaşta galip gelirlerse; tâgûtun askerleri köle hükmünde olacaklardır. Çünkü bu kendi elleriyle kazandıklarıdır!.. Hiç kimseyi suçlama haklan olamaz.
KAYNAKLAR
(1) İmam Abdülaziz el-Buhari, Kesfû'l Esrar, İst.1308, c. IV sh. 238.
(2) İmam-ı Serahsi, Temhidû'I Füsûl fi İlmû'I Usûl, Beyrut: 1393, c. II, sh. 332. Ayrıca Molla Hüsrev, Mir'at el-Usûl, İst.1307 c. I, sh. 591.
(3) İbn-i Âbidin, Reddü'I Muhtar Ale'd Dürri'I Muhtar, İst.1983, c. IX, sh.111.
(4) Molla Hüsrev, Dürerû'I Hükkanı İst. 1307 c. IX. sh. 6.
(5) Sünen-i İbn-i Mâce, İst.1401. c. III, sh.50: "Hür bir insanı zorbalıkla ele geçirip, köle ederek satan ve parasını yiyenin, kıyamet gününde hasmıyım (düşmanıyım)." Dolayısıyla kölelik, kuvvetle ilgili değil, akaidle ilgilidir.
(6) İmam-ı Merginanî, el-Hidaye Şerhû Bidayeti'l Mübtedi, Kahire 1965,
(7) Fethû'l Kadir, Beyrut 1316, c. III, sh.355.
(8) a.g.e., c. III, sh.346.
Kaynak: