İbrahim Karagül
Kim Baasçı? Ben mi!
Galiba derdimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Ya da bazıları anlamamak, yazdıklarımızı özellikle bir yerlere çekmek için gayret sarfediyor. Bu anlayışsızlığın masum bir şey olmadığının farkındayım. Ortada iyi niyet olmadığının, daha insaflı olayım, en azından cümlelere iyi niyetle bakılmadığını bilincindeyim.
Birileri, kendilerince bir yola girmişler. Haklı olabilirler. Bir çok konuda onlarla aynı düşünüyorum. Ama yanlarında göremedikleri kişilere yönelik tuhaf ithamlarda bulunuyorlar. Etkinliklerine katılmayanları belli bir safa hapsediyorlar, tanımlıyorlar, yargılıyorlar.
Durdukları yer, aslında hepimizin durması gereken yer. Doğrusu da, şu an olan da bu. Ama bir tarafa bakarken diğer tarafları görememek, görmek istememek, zihinsel bir körlükten başka bir şey olmasa gerek.
Bunu yapmayanları "Baasçı" olmakla suçlamak nasıl bir anlayış! Burada yıllardır yaptığımız her şeyi bir kenara atıp, sadece kendi gündemlerine sıkışmadığımız için Baasçı suçlamasını yöneltenlere karşı iyi niyet beslememiz mümkün değil. Aslında bu aptalca suçlamaları, hakaretleri muhatap bile almam.
Ama hassas bir dönem yaşanıyor bütün bölgede. Son derece kırılgan ve yanlış anlamaya müsait. Dahası, yüz yıl sonra karşılaştığımız bir kırılma olabilir bu. Öyleyse, bazı şeyleri çok daha dikkatlice irdelememiz, tartışmamız, geleceğe bakabilmemiz lazım. Öyleyse ortada bir sorumluluğumuz var ve eleştirileri de, suçlamaları da, önerileri de dikkate almak zorundayız.
Ben ne yazmışım dün?
"Arap iç savaşı başladı" başlığı altında Suriye-Lübnan-İran aksı ile Suudi Arabistan-Ürdün ekseninin çatıştığını, bölgesel düzeyde güç mücadelesi yaşandığını, Libya'dan Yemen'e ve Bahreyn'e kadar özgürlük taleplerinin arkasında hem bölge için güç mücadelesinin hem de bölge dışı hesapların yapıldığını yazdım.
Yanlış mı? Kesinlikle hayır. Libya'da Kaddafi rejimini değiştirmek için harekete geçenlere tam destek verirken Bahreyn'de aynı niyetle sokaklarda kanı akıtılanlara neden destek vermiyoruz? Suriye'de Esad rejimini yıkmaya çalışanlar için Türkiye'de kamuoyu oluşturulurken Yemen'de olanlara neden sessiz kalıyoruz?
Ya da şöyle söyleyelim: S. Arabistan Bahreyn'deki ayaklanmayı bastırıyor, tanklar, askerler gönderiyor. Yemen'dekini bastırıyor, hava saldırıları bile düzenliyor? Aynı S. Arabistan Libya'da Kaddafi rejimine karşı, Suriye'de Baas rejimine karşı özgürlük isteyenleri destekliyor.
Tam tersi de var: İran, Bahreyn'de ayaklanan Şii çoğunluğa destek veriyor. Aynı İran, Yemen'de ileri karakol oluşturmaya çalışıyor. Lübnan'da olduğu gibi.
Batılı ülkeler; ABD ve Avrupa, Libya'da rejimi değiştirirken, Suriye'de isyanı beslerken Suudi rejimini güçlü tutuyor, Yemen yönetimine destek veriyor, Bahreyn yönetimine karşı sokakların ezilmesi için Suudi ordusunu bölgeye sevkediyor.
Harita bu değil mi?
Özgürlük ve hak talepleri asla sorgulanamaz, yargılanamaz. Bu bölge despot rejimler coğrafyası. Ama, yukarıdaki haritada, özgürlük ve hak taleplerinin arkasında nelerin yattığı görünmüyor mu? Bunların olması bile hak taleplerini sorgulamamıza izin vermiyor. Bu talepler yerine gelmeli. Rejimler değişmeli ya da kendi halklarıyla barışmalı.
Biz burada, özgürlük isteyenleri desteklerken, bu kirli hesapları, güç çatışmalarını da görmek, anlamak, izlemek istiyoruz ve gerçekten endişe duyuyoruz. Neden mi? Bu güç mücadelesi, o masum talepleri ezip geçecek de ondan.
Korkunç bir dezenformasyon olduğu belli. Libya'da var, Suriye'de var. Ama çift taraflı var. Belli olan başka şeyler de var: Avrupa Birliği ülkeleri Libya'ya kara operasyonu hazırlığı yapıyor. EUFOR belki ilk kez böyle kapsamlı kara operasyonuna girişecek. Libya operasyonuna karşı olan Almanya, askeri operasyonun liderliğini istiyor.
İngiltere, maden asker gönderemiyoruz, o zaman Libya'ya özel güvenlik şirketlerini gönderelim önerisi getiriyor. Irak'ta on binlerce ölümün sorumlusunun bu özel güvenlik şirketleri, daha doğrusu paralı askerler olduğunu bilmiyor muyuz? Peki böyle bir ortamda Libya'da hangi hak taleplerini gerçekleştireceğiz? Yarın Suriye'de aynısı olmayacak mı? Neoconlar, Suriye olunca neden hemen harekete geçti? İsrail, Suriye konusunda neden bu kadar istekli?
Bir çok boyut var tartışmamız gerekenler. Biz burada bunlara dikkat çekmeye çalışıyoruz. Madem bir dalga var, bir hareket var, bölgede ciddi değişimler yaşanacak... O zaman kimlerin ne kadar etkili olduğunu, ne kadar yönettiğini, ne amaçlar için harekete geçtiğini de bilmeyelim mi?
Kör olmak isteyenler varsın olsun. Biz bu tutumumuzla özgürlük taleplerine onlardan daha güçlü destek veriyoruz. Heyecan ve düşüncesizlikle çıkılan yol, yeni acılar getirebilir, onu anlatmaya çalışıyoruz. Yüz yıldır bu bölgede yaşanan acının ne olduğunu iyi biliyoruz çünkü. İnanın burnunuzun doğrusuna gitmeye devam ederseniz aynı hüsranı bir kez daha yaşayacağız. Hama'daki Baas katliamını bu yüzden de unutmuyoruz...
Bu ihtimalleri dikkate almaya davet eden cümlelerin sahibine "Baasçı" diyebilen ahmaklara "hadi ordan" demekten başka cümlemiz yok.
yenişafak