Hakan Albayrak
Kır zincirini Kahire!
Mısırlı bir yetkiliyle Gazze meselesini konuşuyorduk. "Refah sınır kapısında Filistinlilere müşkülat çıkarmak hoşumuza gitmiyor, ama İsrail'le anlaşmamız bunu gerektiriyor" dedi. "Anlaşmayı yırtıp atsanız ne olur?" diye sordum. "Mısır'da fitne çıkarırlar" diye cevap verdi.
Mısır yönetimi, İsrail'in hatırı için Filistinlilerin emdikleri sütü burunlarından getirmeye devam ediyor...
Amerika Birleşik Devletleri'nin ve genel olarak uluslararası sistem lortlarının istekleri doğrultusunda İhvan-ı Müslimin'le, Hizbullah'la, bilumum "fundamentalist" Müslümanlarla mücadeleye de devam ediyor...
El-Ezher şeyhlerine Batı'nın ağzına layık fetvalar verdirmeye de devam ediyor...
1798-1802 Fransız işgalini "Mısır'ın Batı uygarlığı ile tanışarak aydınlanma yoluna girmesi" diye kutlamaya da devam ediyor...
Devam ediyor da ne oluyor?
1974 itibarı ile ABD ve diğer Batılı devletlere yanaşmaya başlayan, 1977'de İsrail'i ziyaret eden, 1978'de İsrail'le barış anlaşması imzalayan ve Mısır devletinin selametinin garanti edilmesi karşılığında emperyalistlere / Siyonistlere teslim olan Enver Sedat'ın yolunu ısrarla takip etmekle hangi fitnenin önüne geçebiliyor?
Kendi halklarının ve bütün İslam dünyasının nefretini kazanmak pahasına İsrail'le iş tutan ve Batı'nın dümen suyunda giden Mısırlı idareciler, onca fedakârlıklarına rağmen hâlâ İsrail'in ve Batı'nın komplolarına maruz kalıyorlar.
Kendi halklarını kaybettiler, ama Siyonistlerin / emperyalistlerin dostluğunu da kazanamadılar.
Fitneyi bastırmak için, çaresiz, İsrail casuslarını tutukluyorlar şimdi.
Üstelik, Müslüman çoğunluğu karşılarına almaları yetmezmiş gibi, bir de Hıristiyan azınlığın şiddetli muhalefetiyle uğraşmak zorunda kalıyorlar.
İroniye bakar mısınız: Bir tarafta İsrail'in hatırı için tutuklanan İslamcılar, öbür tarafta İsrail casusu oldukları gerekçesiyle tutuklanan iş adamları... Bir tarafta Batı'nın hatırı için ezilen Müslümanların öfkesi, öbür tarafta Batı'nın kışkırttığı Hıristiyanların öfkesi...
Hüsnü Mübarek rejimi kimseye yaranamıyor.
Denge hesapları yerlerde sürünüyor.
Mısır devletinin selameti için verilen tavizler hiçbir işe yaramıyor.
Bu sokak çıkmaz sokak.
Kahire'ye vaziyet eden kadrolar, ey!
Tuttuğunuz yolu değiştirin.
Ülkenizin ve bütün İslam dünyasının düşmanlarını dost bellemekten, onlara güvenmekten, onları sırdaş edinmekten ve onların hatırı için Müslümanlara zulmetmekten vazgeçin!
Kıpti Hıristiyanların sorunlarını da giderin!
Halkınızla barışın!
İhvan-ı Müslimin'le, HAMAS'la, Hizbullah'la safları sıklaştırın!
Refah sınır kapısını ardına kadar açıp Gazze'yle kucaklaşın!
Komşunuz Sudan'la bütünleşin!
Suriye ve İran'la ilişkilerinizi düzeltin!
Türkiye'nin bölgesel entegrasyon çabalarına destek verin, hatta bu davanın önde gideni olun!
Bize parlak bir ufuk gösterin, önümüze düşün, bize liderlik yapın, sizi takip edelim!
İsrail'in, ABD'nin bir dediğini iki etmediğiniz halde onlardan şamar oğlanı muamelesi görüyorsunuz; bu zillete daha fazla katlanmayın, kırın zincirinizi, Arap dünyasının ve bütün İslam dünyasının kahramanı olun!
Evet, böyle bir kulvar değişikliği yaptığınızda büyük bir risk almış olacaksınız; ama, görüyorsunuz işte, zaten büyük bir risk altındasınız.
Boğulacaksanız büyük denizde boğulun!
yenişafak