Konuşulan o fotoğraf... Bir köyde 2 muhtar olmaz

Herkes "o fotoğraf"ı konuşuyor... Türkiye"de "ilk"lerin yaşandığı şu son günlerde; "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk" yaşandı ve "istifa" eden "4 komutan"la ilgili kriz, "4 saatte" aşılarak "sivil irade"nin güçlülüğü gösterildi.
"İlk"ler, daha sonra da yaşanmaya devam edildi... Jandarma Genel Komutanı Org. Necdet Özel; önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı"na daha sonra da Genelkurmay Başkanvekilliği"ne atanarak, Yüksek Askerî Şûra"nın zamanında toplanması sağlandı.
Yine, "Türkiye"de ilk" defa;
YAŞ toplantısına 14 yerine 9 general ve oramiral katıldı... Böylece, "kuvvet komutanları" olmadan da YAŞ"ın toplanabileceği görülmüş oldu.
YAŞ"TA TEK BAŞINA!
YAŞ"ta en önemli değişiklik; "toplantı masası"ndaki "oturma düzeninin değiştirilmesi"ydi... YAŞ"a "başkanlık" eden Başbakan Tayyip Erdoğan, aynen Bakanlar Kurulu toplantılarında olduğu gibi, "masanın başında, tek başına" oturdu... Oysa, daha önce YAŞ toplantılarında, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, devamlı "yan yana" oturuyorlardı... Genelkurmay Başkanlığı"na vekâlet eden Org. Necdet Özel, toplantı masasında, "Başbakan"ın sağındaki ilk koltukta" yer aldı.
İşte bu fotoğraf, başta "köşe yazarları" olmak üzere, hemen herkes tarafından tartışılıyor.
Ağırlıklı görüş şu:
"Olması gereken buydu."
İkinci görüş;
"Org. Necdet Özel, henüz Genelkurmay Başkanı olmadığı için, Başbakan"ın yanındaki masada oturmadı."
Üçüncü görüş;
"Bunda abartacak ne var?.. Genelkurmay Başkanları, 27 Mayıs 1960 Darbesi"nden önce de Başbakan"ın sağındaki koltukta otururlardı."
Doğrusunu söylemek gerekirse;
Askerî vesayet "gen"lerimize işlediğinden, Yüksek Askerî Şûra"da; "Genelkurmay Başkanı"nın, Başbakan"ın sağında oturduğu" bir fotoğrafı hiç hatırlamıyoruz.
TALEP, ÖZEL"DEN GELDİ!
Gelelim, Org. Necdet Özel"in; "Henüz Genelkurmay Bakanı olmadığı için" böyle oturduğu meselesine...
Açık ve net söyleyelim;
Sayın Necdet Özel "Genelkurmay Başkanı" olduktan sonra da bu "oturma düzeni" böyle devam edecektir.
Çünkü bu oturma düzeni; "Bizzat Org. Özel"in Org. Aslan Güner"e verdiği talimatla" böyle yapılmıştır!.. Yani, "Şûra Başkanı" olması sıfatıyla, Başbakan Erdoğan"ın "masanın başına" oturmasını sağlayan Org. Necdet Özel"den başkası değildir.
Bu fotoğraf;
Türkiye"de "askerî vesayet"in sona ermeye başladığını göstermesi açısından son derece önemlidir.
Bir "simge"dir!..
"Son söz sahibi"nin "sivil irade" de olduğu, dosta-düşmana gösterilmiştir... Bu fotoğrafın "kalıcı" olacağını düşünüyorum.
Kalıcı olmaması için de, hiçbir sebep yok... Çünkü, Org. Necdet Özel, hem "iyi bir asker", hem de "demokrasi ve hukuka bağlı" bir komutandır.
ORG. ÖZKÖK"ÜN ROLÜ
Bu sürecin tohumları; bizlerin "Eski Genelkurmay Başkanı" dediği, birçok askerin ise "eskimeyen Genelkurmay Başkanı" olarak gördüğü Org. Hilmi Özkök döneminde atılmıştır.
Org. Özkök, "yoğun saldırı"lara ve "linç kampanyaları"na maruz kalıp; yemeğini evinden getirdiği "sefer tası"ndan yemek zorunda kalma pahasına, "orduyu demokratikleştirme" konusunda büyük çaba harcamıştır.
Rahatlıkla söyleyebiliriz ki;
Orduyu "27 Mayıs 1960 çizgisi"nden uzaklaştırıp "demokratik çizgi"ye çekme konusunda Org. Özkök"ün sarf ettiği gayret, takdire şayandır.
İşte şimdi, Org. Necdet Özel, o çizgiyi bir adım daha ileri taşıyıp, "askerî vesayet"e son verme yolunda önemli bir adım atmıştır.
AMİR İLE MEMUR EŞİTTİ!
O fotoğraf, "olması gereken" fotoğraftır!..
Düşünebiliyor musunuz;
Bir "durum değerlendirmesi"nin yapıldığı masada "işveren" ile "işçi" aynı masada ve "yan yana" oturuyor!..
Hiç, olur mu bu?..
Herkes "haddini" bilecek!..
Ve tabiî, "yerini" de!..
27 Mayıs 1960"dan bu yana devam eden "oturma düzenleri"nde, Başbakan ile "ona bağlı bir bürokrat" olan Genelkurmay Başkanı"nın "yan yana" oturuyor olmaları, bir anlamda "eşit seviyede" olduklarını gösteren, "abes" bir görüntü idi!..
Şimdi, bu görüntü düzeltilmiştir!..
Evet, askerin "had ve yetki"sini aşarak, Başbakan"a; "seninle eşit durumdayız" deme anlamına gelen o görüntü düzeltilmiş ve olması gereken ilişki, gerçek rayına oturtulmuştur!..
Kaldı ki;
Ne Anayasa"da vardır böyle bir oturma düzeni, ne "kanun"larda, ne de "içtüzük"te!..
Asker askerliğini yapacak,
Hükümet, hükümetliğini!..
Son 50 yıldır bunun "yapılmamış" olması, bugüne kadar yapılanların haklılığını göstermez... Çünkü; daha önce de yazdığım gibi; asker "höt" dediğinde "fötr"ünü alıp giden siyasilerin bulunduğu dönem, çook gerilerde kaldı.
OLMASI GEREKEN BUDUR
Sayın Arınç"ın dediği gibi;
"Bir köyde iki muhtar olmaz!"
Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü"nden emekliliğini isteyen Hilmi Bengi"nin, görevini Kemal Öztürk"e devrettiği törene katılmak üzere bulunduğu Anadolu Ajansı"nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Başbakan Yardımcısı sayın Bülent Arınç demiş ki;
"YAŞ"ın başkanı Sayın Başbakan"dır, kanunda böyle yazıyor. "İyi ama bugüne kadar yanında Genelkurmay Başkanı da olurdu." Doğru olan, başkanın tek başına başkanlık etmesidir.
Mesela Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına ben katılıyorum. Teamüle bakarsanız, Anayasa"da da öyle yazıyor, Milli Güvenlik Kurulu başkanı Sayın Cumhurbaşkanıdır. Sayın Cumhurbaşkanı toplantıda otururken yanında bir başkası bulunuyor mu? Mesela Sayın Başbakan "ben de yanınızda durayım diyor mu" veya böyle bir görüntüye hiçbiriniz rastladı mı?
Bugüne kadar şu veya bu sebeple belki yanlış bir görüntü vardı, bugün bu görüntü olması gereken bir yerde kendisini gösteriyor.
Bizim Anadolu"da bir tabir var, "bir köyde iki muhtar olmaz" derler. Kanun kime başkanlık yetkisini ve imkanlarını vermişse toplantıya o başkanlık eder. Ben de şahsen bu toplantının başkanı olsam yanımda bir başkasının bulunmasını hoş karşılamam. Siz herhalde bu konuda daha hazımlısınız. Şu anda Türkiye"de Yüksek Askeri Şûra toplantısına kanun gereği başkanlık eden Sayın Başbakanımızın böyle bir toplantı düzeninde bulunmasını çok olağan, çok normal, çok doğru, çok haklı karşılamanız lazım."
Sayın Arınç çok haklı...
Bunda hayret edilecek ne var?..
Olması gereken buydu...
Haa, "teamül"ler farklıymış!..
Sen, "yasadışı oturma düzeni"ni, yıllardır "teamül" diye yutmuşsan, bugün "hayret" etmen gayet normal!..
Ama bugün, herkes bilecek ki;
"Hiçbir teamül, Anayasa"nın veya yasaların üzerinde değildir!"
Dolayısıyla; Genelkurmay Başkanları da, Başbakanlara "eşit" veya onların "üstünde" değil, "emrinde" birer bürokrattır!..
YAŞ DA KALKMALI!
Size bir şey söyleyeyim mi;
Bana göre, bir adım daha atılıp, 50 yıldır devam eden "Yüksek Askerî Şûra toplantıları"na da son verilmelidir.
Öyle ya;
27 Mayıs 1960"daki "kanlı darbe"den önce de Yüksek Askerî Şûra yoktu... Sadece "Askerî Şûra" vardı ki, o da "istişâri bir organ"dı...
Ama sonra ne oldu?..
Bir "Yüksek Askerî Şûra" icat edildi ve orada "14 general"e karşılık, sadece "2 sivil" yer aldı...
Bunun adı da "demokrasi"ydi!..
Bir "karar" alınacağında, havaya "14 el" birden kalkıyor, "2 sivil" de mecburen ve mecburiyetten ya onlara uyuyor ya da "asker karşısında eziliyor"du!..
Söyleyin Allah aşkına;
Kararların "14"e 2" ile alındığı bir toplantıda, yani, her defasında "askerin talebinin kabul edildiği" bir toplantıda, Başbakan ve bakan "eziklik" yaşamaz da ne olur?..
Bırakın "Başbakan"ın ezikliği"ni;
Oylamada, her defasında "dediğini kabul ettiren" bir Genelkurmay Başkanı, hiç Başbakan"ı ipler mi?.. Ona tepeden bakıp; "Burada kral benim" demez mi?..
27 Mayıs 1960 kanlı darbesinden, yana geçen 50 yıldan beri, bu böyleydi... Eğer bu uygulama devam ediyor olsaydı; "21 milyon oy" alıp, "yüzde 50 ile iktidar" olan Hükümet"in Başbakanı Tayyip Erdoğan, yine "Şûra kararları"na eyvallah demek zorunda kalacaktı.
Yani, "amir" pozisyonundaki Başbakan kendine bağlı ve maaşını kendisinin ödediği "memur"unun karşısında "sığıntı" gibi oturacaktı.
Bu ülkenin adı da "Demokratik Türkiye" olacaktı, öyle mi?.. Sevsinler!..
Uzun lâfın kısası;
"Asker"lerin; bir "muhtıra" verip, "yönetime el koydukları" dönemden, "sivillerin yönetime el koydukları" döneme geçtiğimiz şu günlerde, "simgesel" anlamı büyük o fotoğraf, "kalıcı" hâle getirilmelidir!..
EĞİTİM, GATA VE ORDUEVLERİ
Bunun yolu da, "askerî eğitim sistemini değiştirmek"ten geçer... Askeri eğitim sistemi, "Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı"na bağlanmalıdır ki; Harp Akademileri"nde okuyan öğrenciler, kendilerini "Geleceğin Cumhurbaşkanı" görerek yetişmesinler!..
"Nasıl olsa bir darbe yapar, yönetime el koyarız" düşüncesinden kurtulup, "demokrasi ve hukuka bağlı askerler" olarak yetişsinler!..
Dilerim; Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel arasındaki ilişki, "karşılıklı jestleşme"nin de ötesine geçip; "kurumsal" hâle gelir. Şahsen ben; herkesin, "siyasete uzak" biri değil, "Sadece askerliğe önem verdiğini" söylediği Org. Necdet Özel ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki "uyum"un sonunda, birçok "askerî sorun"a da çözüm bulunacağı inancındayım...
Meselâ GATA,
Meselâ Orduevleri...
Yazılıp-çizilenlere bakılırsa; "GATA"da görevli general" sayısı, "Genelkurmay ve arazide görevli general" sayısından fazlaymış... GATA, bir anlamda "generaller çiftliği" haline gelmiş!..
Bu genarellerin, "GATA"daki saltanatı"na son verilmeli ve gerekiyorsa "arazi"ye gönderilmelidir...
"Orduevleri"ne gelince...
Hemen söyleyeyim; dünyanın hiçbir "demokratik ülke"sinde, "Orduevleri" benzeri bir "saltanatgâh" yok!.. Dolayısıyla, "Orduevleri"ne de bir el atılmalı, oraları "darbe plânları"nın görüşüldüğü ve "saltanat"ların sürüldüğü mekânlar olmaktan çıkarılmalıdır!..
Bütün bunların olabilmesi için de; "simgesel" anlamı büyük olan "o fotoğraf" bir "hatıra fotoğrafı" olmaktan çıkarılıp, "kalıcı" ve "kurumsal" hâle getirilmelidir.
"Özel bir zaman"da göreve gelen Org. Necdet Özel"in, bu yönde atılacak "demokratik adım"lara destek vereceğine ve "sivil iradeye itaat" edeceğine inanıyorum.
Olması gereken budur.

TALAT"IN VEFATI
Tarih 19 Ağustos 2005... Yine bir Salihli dönüşü yazdığım yazıda; "lise"den arkadaşım Talat Zurnacı"nın, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı"na seçilmesini şöyle duyurmuşum:
"Son seçimlerde, AK Parti, SP, MHP, DYP ve ANAP"lı işadamları, "güçbirliği" yapıp, "Sol"un 50 yıllık saltanatı"nı yıkmışlar!.. Bu güçbirliği, Talat Zurnacı gibi, "dinamik, enerjik, atılımcı ve geniş ufuklu" bir başkan kazandırmış Salihli"ye!.. Eski başkanlardan bazıları, "yönetim kurulu" üyelerini toplayıp, "haydi filanca yere kafa çekmeye!" derken, Talat Zurnacı, "Haydi, Çin"e, haydi İtalya"ya, haydi filanca ülkeye" deyip, işadamlarına "yeni ufuklar" açmaya başlamış!.. Herkesin taktirini kazanıp başkan olan Talat Zurnacı"yı tebrik ediyorum."
Evet, 6 yıl önce bunları yazmışım... Daha sonraki yıllarda, Talat Zurnacı"nın girişimlerini, başarılarını, Salihli"ye ve Ege"ye kazandırdıklarını sürekli paylaştım sizlerle...
Aradan 6 yıl geçtikten sonra, bugün ise maalesef, "vefat" haberini veriyorum... Birkaç yıldır "mide"sinden rahatsız olan Talat kardeşim, yoğun direnç göstermesine rağmen, maalesef yenik düşmüş bu amansız hastalığa...
Cenazesi, dün Salihli"de toprağa verilmiş... Merhum Talat Zurnacı"ya Cenab-ı Allah"tan rahmet, kederli ailesine ve arkadaşlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum... Allah, mekânını cennet eylesin kardeşim...

 
akit

Bu yazı toplam 1258 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar