Konya halkı dün yine ayaktaydı (FOTO)
Konya İnanç Özgürlükleri Platformunun"Gazzenin aydınlık geleceğine bir ışıkta sen ol" sloganıyla başlattığı meşaleli dua eyleminin üçüncüsü...
MAZLUMLAR AYAĞA KALKMADIKÇA ZALİMLER DİZ ÇÖKMEZ
Konya halkı dün yine ayaktaydı. Konya İnanç Özgürlükleri
Platformunun"Gazzenin aydınlık geleceğine bir ışıkta sen ol" sloganıyla
başlattığı meşaleli dua eyleminin üçüncüsü Şerafettin Camiinde kılınan yatsı
namazının ardından hükümet meydanında gerçekleştirildi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan eylemde, gösterilen slaytla beraber
duygu seli yaşandı.
Ellerinde meşaleleri ve ışıklarıyla meydanı dolduran Konyalılar işgalci
İsrail'e lanet okuyup Gazze ve Filistin'deki kardeşlerine Özgür Kudüs'e
ulaşıncaya kadar destek vereceklerini haykırdılar.
İşgalci Siyonist uçaklarının tam 12 yıldır Konya semalarında
tatbikat yapıp Filistin'i, Gazze'yi, Müslümanları bombalamasını
istemediklerini ve bir an önce İsrail'le yapılan bütün anlaşmaların iptal
edilmesini hükümetten talep ettiler.
Platform adına konuşan Ali Eröz "mazlum devlet halkları
zalim devlet yöneticilerine karşı mazlum siyasetçiler de tiranlaşan
siyasetçilere karşı ayaklanmadıkça, zalimlerin dize gelmesi düşünülemez."
dedi
"Konyalı uyuma namusuna sahip çık", "Katil uçaklar
Konyamız'dan defol", "Hamas'a selam direnişe devam", "Hükümet anlaşmayı
iptal et", "Konya'dan Gazze'ye Direnişe Bin Selam" gibi çeşitli sloganlar
atan topluluk Musa Kazım Yılmaz'ın yaptığı duanın ardından ertesi akşam
bulaşma ahdiyle ayrıldılar.
Ali Eröz'ün Konuşmasının tam metni:
Bugünün dünyasının çok büyük bir bölümü, zalim idareciler tarafından
yönetilmektedir. Yönetilen ahalinin çok büyük bir bölümü de, mazlum
olanlardır. Başlığımızdan anlaşılacağı üzere, mazlum olanlar, yani hakkı
olduğu halde hakkını alamayıp, ezilenler, başkalarının verdiği ile yetinmeye
mecbur kalanlar, bu tavırlarından vazgeçip, ayağa kalkmadıkça, bu benim
hakkımdır deyip, sonuna kadar direnme cesaretini göstermedikçe, zalimin
zulmünden kurtulmaları mümkün değildir. Mazlumiyete kader deyip susanlar,
acziyetin mahkumudurlar.
Bundan dolayı da, zalim, merhametsizce yönetim zulmünü sürdürecek,
emredecek, siyasi ve ekonomik gücünü kullanarak, mazlumları ezmeye devam
edecektir. O kadar ki, yaptıkları ile de övünüp, duracaktır. Astığı astık,
kestiği kestik anlayışını sürdürecek, zulüm yapma hakkına sahip oldukları
vehmi içinde, mazlumlara esaret hayatı yaşatmaya devam edecektir.
Onlar, yani zalimler, `alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste` atasözünü
hiç akıllarına getirmedikleri için, zulmün karanlıkları içinde karanlık
icraatlarına, tarihte ve günümüzde gördüğümüz gibi, devamda sakınca
görmeyecek, sonunda da haksızlığın bedeli olan esfeli safiline
yuvarlanacaklardır.
Tarihte peygamberimiz Hz. Muhammed`e Kureyş`in inanmayan ileri gelenlerinin
yaptığı zulüm, Roma`da arenalarda vahşi hayvanlara parçalatılan insanlara
reva görülen zulüm, Firavunların Musa`ya yaptıkları, Hitler`in,
Mussolini`nin, Lenin ve Stalin`in mazlum halklara karşı uyguladıkları zulüm
ile bugünkü emperyalist devletlerin sömürme zihniyetleri sonucu Irak`a,
Afganistan`a, Filistin`e, Çeçenistan`a, Türkistan`a yaptıkları zulümler
farklı değildir.
Zalimler, ellerine geçirdikleri siyasi gücü, ekonomik imkanları sayesinde
vampirleşmekte ve mazlum milletlerin kanını emmekten haz duymaktadırlar.
Amerika, Rusya, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa`nın geri kalmış ülkeleri
bir ahtapot gibi sarması ve o yörelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini
yurtlarına taşıması, zulüm değil de, nedir?
Mazlumlar, birlik ve beraberlik gösteremediklerinden, münferiden baş
kaldırsalar da, haklarını aramaya çalışsalar da, zalimlerin kuvvet
kullanması sonucu, sadece tank paletlerinin altında ezilmektedirler. Bu
durum, gerek dünya siyasetinde ve gerekse iç siyasetimizde farklı değildir.
Güçlü olan, haksız da olsa, rakiplerini güç sebebiyle diskalifiye etmekte,
saha dışına itmektedir. Siyaseten tiranlaşanlar, haksızlıkları kendileri
için hak telakki etmektedirler.
Zalimler, rakiplerini imha için her türlü hile ve desiseye baş vurmakta,
buna da politika demektedirler. Siyaseten tiranlaşanlar, muhalefet edenleri
hazmedememekte ve yok etmek için her türlü fiile tevessül etmektedirler.
Bunu da disiplin gereği, birliği sağlamak için yaptıklarını söyleyerek,
gerçek maksatlarını gizlediklerini sanmaktadırlar.
İşledikleri ve işlemeyi düşündükleri zulme müteallik fiillerini realize
etmek için de, uşak, bende olabilecek tiynetsiz kişileri taşeron olarak
kullanmakta ve becerisi olan, ehliyetli olanları yok etmek için tedbir
üzerine tedbir almaktadırlar. Kendilerine evet veya peki diyenlere sahip
çıkmaktadırlar. Hayır diyenleri kabiliyetleri ne olursa olsun, imha etmekte
veya en azından gölgelemektedirler. Bunu yaparken de, Allah`tan korkmamakta,
kuldan utanmamaktadırlar. Bu da, siyaseten zulmün bir başka versiyonudur.
Onun için, mazlum devlet halkları zalim devlet yöneticilerine karşı, mazlum
siyasetçiler de tiranlaşan siyasetçilere karşı ayaklanmadıkça, zalimlerin
dize gelmesi düşünülemez. Bilmem, anlatabildim mi?