Konya'da 86. Başörtüsü Eylemi
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 86. başörtüsü eylemini gerçekleştirdi.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 86. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim Allah'ın adıyla
Allah'ı bırakıp tapındığınız her şey, gerçekte sizin ve atalarınızın isimlendirdiği (anlamsız) isimlerden öteye geçmemektedir. Çünkü bunlar hakkında, hiçbir delil inmemiştir. Hüküm yalnız Allah'a aittir. O da sadece kendisine kulluk etmenizi emrediyor. İşte dosdoğru olan tek din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler (Yusuf Suresi 40. Ayet)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
İsimler, isimlendirmeler, izafi bir değer taşır. Kimine göre doğru olan, kimine göre yanlıştır. Bazen isimler hakikatleri ifade etmez. Bilinen gerçeklerin üzerleri, kelimelerle örtülür. Hak ve hakikatlere, mezar olur kelimeler. Kavramlarla oynanır; kafalar karıştırılır. İğdiş edilir zihinler. Ülkemiz, yeni bir anafora tutulmakta. Yeni bir kavram kargaşasıyla perde çekilmekte gerçeklerin üzerine.
Yeni anayasa tartışmaları, ''sivil'' ve ''askeri'' isimlendirmeleri üzerinden yapılmakta. Darbe anayasası olarak nitelendirilen mevcut anayasa, askeri -militarist- yapısı itibariyle eleştirilmekte, hak ve özgürlüklere vurulan prangaların sivillerin yaptığı anayasayla giderileceği söylenmekte. Militarist anlayışlar, üniformaya, rütbeye indirgenmekte. Üniformalılar yapınca kötü, fraklılar ve kravatlılar yapınca iyi olacağı zannedilmektedir. Anayasa tartışmaları basit, şekilci bir anlayış üzerinden devam etmektedir.
Bizim mevcut anayasaya olan tenkitlerimiz, şekilci değil öze yöneliktir. Kaynağı hak olmayan, hakka dayanmayan, hak ve özgürlükleri hedeflemeyen, kısaca adalet üzerine olmayan anlayışadır muhalefetimiz. İş böyle olunca üniformalılarla, kravatlıların yaptığı yasalar adalet üzerine tesis edilmemiş, hak kaynaklı ve hakkın hakimiyeti üzerine kurulmamışsa, birbirlerinden hiçbir farkları olmayacaktır. Fark sadece şekilde ve isimde kalacaktır. Basiret ehli, adaletle şekli kandırmacayı birbirinden ayırt edecektir.
Eli kanlı terör örgütü İsrail'in, katil ve soykırımcı yöneticileri hakkında, onların savaş suçlusu oldukları ve yargılanarak cezalandırılmaları istemiyle ülkemizde açılan davanın ilgili mahkemelerce kabul edilmeyişi, adalet mekanizmaları üzerinde var olan tedirginliği arttırmış, bu mahkemelerin ''adalet anlayışı''na olan güvenimizi bir kez daha sarsmıştır. Reel politik ve konjonktür bir kez daha hukukun önüne geçmiş hak ve adalet telaffuz edilen bir söylemden ibaret kalmıştır.
ÖZGÜR-DER aleyhine açılan kapatma davası hak ve özgürlükler mücadelesine açılan bir kapatma davasıdır. Özgür-Der'in şahs-ı manevisinde, tüm özgürlük taleplerine, hak arayışlarına ve adalet mücadelesine açılmış bir davadır bu. Bugün Özgür-Der'in yanında olmak, adalet mücadelesinin yanında olmaktır. Mazlumların yanında olmak, adaleti sahiplenmek, hak sözü söylemek ve iyinin özgürlüğünü talep etmek suç ise, ülkemizde cezalandırılmayı hak etmiş milyonların olduğu kanaatindeyiz.
Bu olay bir haddini bildirme operasyonudur. On yıl önce bir millet vekiline de aynı gerekçelerle mecliste haddi bildirilmiş sonrasında bu had bildirme tüm halka yönelik yapılmaya çalışılmıştır. Sonunda ülkemiz halkı, had bildirici, zalim oligarşik anlayışa -kısmen de olsa- haddini bildirmiştir. Ülkemiz halkı bu gün de, daha güçlü ve daha etkili bir şekilde bu baskıcı ve yasakçı anlayışa, tevhid, adalet ve özgürlükten aldığı güçle hadlerini bildirecektir. Adaletin gelişi sessiz, adımları hızlı, şamarı sert olur"
Hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği, adaletin tesis edildiği, bir ülkede yaşama umudu ile 87. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere hepinizi Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
Rahman, Rahim Allah'ın adıyla
Allah'ı bırakıp tapındığınız her şey, gerçekte sizin ve atalarınızın isimlendirdiği (anlamsız) isimlerden öteye geçmemektedir. Çünkü bunlar hakkında, hiçbir delil inmemiştir. Hüküm yalnız Allah'a aittir. O da sadece kendisine kulluk etmenizi emrediyor. İşte dosdoğru olan tek din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler (Yusuf Suresi 40. Ayet)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
İsimler, isimlendirmeler, izafi bir değer taşır. Kimine göre doğru olan, kimine göre yanlıştır. Bazen isimler hakikatleri ifade etmez. Bilinen gerçeklerin üzerleri, kelimelerle örtülür. Hak ve hakikatlere, mezar olur kelimeler. Kavramlarla oynanır; kafalar karıştırılır. İğdiş edilir zihinler. Ülkemiz, yeni bir anafora tutulmakta. Yeni bir kavram kargaşasıyla perde çekilmekte gerçeklerin üzerine.
Yeni anayasa tartışmaları, ''sivil'' ve ''askeri'' isimlendirmeleri üzerinden yapılmakta. Darbe anayasası olarak nitelendirilen mevcut anayasa, askeri -militarist- yapısı itibariyle eleştirilmekte, hak ve özgürlüklere vurulan prangaların sivillerin yaptığı anayasayla giderileceği söylenmekte. Militarist anlayışlar, üniformaya, rütbeye indirgenmekte. Üniformalılar yapınca kötü, fraklılar ve kravatlılar yapınca iyi olacağı zannedilmektedir. Anayasa tartışmaları basit, şekilci bir anlayış üzerinden devam etmektedir.
Bizim mevcut anayasaya olan tenkitlerimiz, şekilci değil öze yöneliktir. Kaynağı hak olmayan, hakka dayanmayan, hak ve özgürlükleri hedeflemeyen, kısaca adalet üzerine olmayan anlayışadır muhalefetimiz. İş böyle olunca üniformalılarla, kravatlıların yaptığı yasalar adalet üzerine tesis edilmemiş, hak kaynaklı ve hakkın hakimiyeti üzerine kurulmamışsa, birbirlerinden hiçbir farkları olmayacaktır. Fark sadece şekilde ve isimde kalacaktır. Basiret ehli, adaletle şekli kandırmacayı birbirinden ayırt edecektir.
Eli kanlı terör örgütü İsrail'in, katil ve soykırımcı yöneticileri hakkında, onların savaş suçlusu oldukları ve yargılanarak cezalandırılmaları istemiyle ülkemizde açılan davanın ilgili mahkemelerce kabul edilmeyişi, adalet mekanizmaları üzerinde var olan tedirginliği arttırmış, bu mahkemelerin ''adalet anlayışı''na olan güvenimizi bir kez daha sarsmıştır. Reel politik ve konjonktür bir kez daha hukukun önüne geçmiş hak ve adalet telaffuz edilen bir söylemden ibaret kalmıştır.
ÖZGÜR-DER aleyhine açılan kapatma davası hak ve özgürlükler mücadelesine açılan bir kapatma davasıdır. Özgür-Der'in şahs-ı manevisinde, tüm özgürlük taleplerine, hak arayışlarına ve adalet mücadelesine açılmış bir davadır bu. Bugün Özgür-Der'in yanında olmak, adalet mücadelesinin yanında olmaktır. Mazlumların yanında olmak, adaleti sahiplenmek, hak sözü söylemek ve iyinin özgürlüğünü talep etmek suç ise, ülkemizde cezalandırılmayı hak etmiş milyonların olduğu kanaatindeyiz.
Bu olay bir haddini bildirme operasyonudur. On yıl önce bir millet vekiline de aynı gerekçelerle mecliste haddi bildirilmiş sonrasında bu had bildirme tüm halka yönelik yapılmaya çalışılmıştır. Sonunda ülkemiz halkı, had bildirici, zalim oligarşik anlayışa -kısmen de olsa- haddini bildirmiştir. Ülkemiz halkı bu gün de, daha güçlü ve daha etkili bir şekilde bu baskıcı ve yasakçı anlayışa, tevhid, adalet ve özgürlükten aldığı güçle hadlerini bildirecektir. Adaletin gelişi sessiz, adımları hızlı, şamarı sert olur"
Hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği, adaletin tesis edildiği, bir ülkede yaşama umudu ile 87. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere hepinizi Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU