Konya'da 88. Başörtüsü Eylemi
Konya İnanç Özgürlükleri platformu 88. eylemini gerçekleştirdi.
Din ve dini değerler asla bu vahşi cinayetlerin bir parça bile sebebi olamaz. Çünkü din, adaleti, iyiliği ve güzel olanı emreder. Din bilgiyle kuşanmayı, ahlaki prensipler çerçevesinde toplumsal ilerlemeyi emreder. Bir dönem genelkurmay başkanlığı yapmış bir şahsın bir televizyon programında serdetmiş olduğu sözler dudak uçuklatacak cinstendir. İnandıkları dinin peygamberine olan sevgilerini bir program vesilesi ile ifade eden minik yüreklerin bu eylemi, bir dönem ülkemize karanlık bir süreç yaşatan 27 Nisan muhtırasının temel sebebi olarak belirtilmiş ve bu durumun ülkemizi götüreceği karanlık noktalara işaret edilmiştir diyen Turgut sözlerine şöyle devam etti.
Basın açıklamasının tam metni:
Rahman, Rahim Allah'ın adıyla,
Görmüyor musun kendilerini temize çıkaranları? Oysa Allah dilediğini temize çıkarır; hiç kimse de kıl kadar bir haksızlığa uğramaz. Bir bak! Nasılda Allah adına yalan uyduruyorlar! Bu kadarı günah olarak onlara yeter. (Nisa Suresi 49-50. Ayetler)
Her toplumun, kendi inanç değerlerinin üzerine bina ettiği örf, adet ve gelenekleri vardır. Her ne kadar inanç değerleri, bu bahsi geçen olgulara şekil veren ana tema olsa da, bu olgular tarihin seyri içerisinde gelişen siyasal, sosyal ve ekonomik olaylardan da olumlu veya olumsuz etkilenirler. Nihayet bütün bunlar uzun bir süreç içerisinde toplumun kültürünü oluştururlar.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi örf ve adetleri veyahut da töreleri oluşturan pek çok unsur vardır. Bizim söylemek istediğimiz, daha doğrusu karşı çıktığımız husus, vahşice işlenen bir katliamın ardından töre denilen olgunun sorumlu tutulması ve nihayet töre üzerinden toplumun temel dinamiği olan dini değerlerin tartışmaya açılmasıdır.
Bir defa tartışmanın göbeğinde olan güneydoğu halkına, yeterli eğitim, sağlık, ekonomik imkânlar sunmayan ve bu halkı faşizan bir akılla aşağılayıp terörün kucağına iten töre değildir. Hele dini değerler hiç değildir. Bu katliamın sorumlusu, töre üzerinden dini değerleri sorgulamaya açan, halkına tepeden bakan, ekâbir, kökten laik zevatın müntesibi olduğu baskıcı ve zorba zihniyettir.
Din ve dini değerler asla bu vahşi cinayetlerin bir parça bile sebebi olamaz. Çünkü din, adaleti, iyiliği ve güzel olanı emreder. Din bilgiyle kuşanmayı, ahlaki prensipler çerçevesinde toplumsal ilerlemeyi emreder. Din fenalığı, haksızlığı, fesadı ve toplumsal cehaleti men eder. Din toplumsal barışın ve istikrarın tek adresidir. Çünkü din insanları yüreklerinden yakalar. Kalplerini fetheder. İnsanoğluna ahlaki bir sorumluluk bilinci yükler. Durum böyle iken dini ve dini değerleri tartışmaya açmak güneşi balçıkla sıvamaya çalışmaktır.
Bir dönem genelkurmay başkanlığı yapmış bir şahsın bir televizyon programında serdetmiş olduğu sözler dudak uçuklatacak cinstendir. İnandıkları dinin peygamberine olan sevgilerini bir program vesilesi ile ifade eden minik yüreklerin bu eylemi, bir dönem ülkemize karanlık bir süreç yaşatan 27 Nisan muhtırasının temel sebebi olarak belirtilmiş ve bu durumun ülkemizi götüreceği karanlık noktalara işaret edilmiştir. Bu ne kötü bir anlayıştır? Bu ne biçim bir hazımsızlıktır? Söyleyelim. Bu anlayış, Güneydoğu'yu bu gün içinden çıkılamaz hale getiren terör ve katliam bataklığına sürükleyen anlayıştır. Bu anlayış, hem doğuda, hem batıda toplumsal savruluşun sebebi olan, toplumun dimağını dumura uğratan anlayıştır. Bu anlayış, batıdan devşirdikleri laik, modern ve maddeperest bir dünya görüşünü zorla topluma enjekte ederek ve yine zorla toplumu değerlerinden kopararak mutasyona uğratan anlayıştır. Ancak yine de toplum direnmeye devam etmektedir ve değerlerinden hala vazgeçmiş değildir.
Artık anlamanız gerekir biçtiğiniz don gömlek topluma dar geliyor. Topluma sunduğunuz reçeteler toplumu tedavi etmiyor. Şapkanızı önünüze alıp düşünün. Siz peygamberin 10 yılda Medine'de inşa ettiği medeniyetin, oluşturduğu toplumsal istikrarın ve huzurun 80 yıla rağmen yakınından bile geçemediniz. Öyle ise vazgeçin laikçi baskıdan, modernist despotizmden. Bırakın insanlar hür iradeleri ile tercihlerini yapsınlar. Bırakın insanlar dinlerini özgürce yaşasınlar. Toplumsal huzurun reçetesi baskı ve zorbalık değildir.
Dünya tarihinde kara bir nokta olan 14 Mayıs günü, nekbe yani büyük felakettir. Siyonist İsrail terör devletinin kurulduğu, kurdurulduğu gündür. İslam coğrafyasını işgallerle, kan gölüne çeviren onları enderin acıların içine atan vahşi batının, Orta Doğuya ektiği günah tohumunun adıdır İsrail terör devleti. Bize bu acıyı yaşatan batıya lanet olsun. Kahrolsun bütün işgalci katiller.
Hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği, adaletin tesis edildiği, zulmün olmadığı ve fitnenin yok olduğu bir dünyada yaşama umudu ile Hepinizi 89. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.