Küresel 28 Şubat'a Karşı Küresel İntifada!
Sakarya Başörtüsü Platformu 129. Başörtüsü Eylemini gerçekleştirdi.
“Küresel 28 Şubat’a Karşı Küresel İntifada!”
SAKARYA- Sakarya Başörtüsü Platformu 129. Başörtüsü Eylemini gerçekleştirdi. 28 Şubat sürecinde yaşananların değerlendirildiği açıklamada gelinen noktada baskı ve yasakların çözüm getirmediğinin bir kez daha gün yüzüne çıktığı belirtildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu 129. basın açıklamasını gerçekleştirdi. Açıklamayı SABED Üyesi Ömer SEVİM okudu. Açıklamada; 27 Şubat 1997’de MGK Kararları ile İslami inanç ve değerlere “bin yıl sürecek bir savaş” ilan ederek her türlü baskıyı meşru kabul edenlerin uyguladıkları politikaların, aradan geçen 11 yıllık süreçte iflas ettiği dile getirildi. SEVİM; Anayasa değişikliği sonrasında bazı üniversitelerde geç de olsa hatadan dönülmesine rağmen, birçok üniversitede yasağın sürdürülmeye çalışılarak suç işlendiğini, medyanın; başörtüsünü, Kur’an ı ve namazı suç unsuru gösterme eğilimli haberleri gündeme getirdiğini belirterek; “Böylece sorunun başörtüsüyle değil Allah’ın diniyle olduğu açığa çıkıyor.” dedi.
CHP ve DSP Milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsü özgürlüğünün iptali ile ilgili dava açtıklarını söyleyen SEVİM konuşmasını; “Üstelik dava dilekçelerinde ‘türbana değil, başörtüsüne karşıyız’ yalanına kendileri bile inanmadıkları için, ‘dini amaçlı örtünmeye de karşı çıktıklarını’ yazmak zorunda kalıyorlar.” sözleri ile sürdürdü.
Yasakçıların toplumsal bir tabandan mahrum olduklarını, İslami değerlere saldırma cesaretlerini ise militarist oligarşiden aldıklarını dile getiren SEVİM şunları söyledi: “Oysa görülmelidir ki, 28 Şubat’ta ‘sokaktaki kadınların bile başını açacağız’ diyenler, bugün tüm güçlerini ellerinde kalan üniversitelerdeki yasağın kalkmaması için harcamaktadır. Son yaşananlar bile tek başına, baskı rejiminin tutunacak ne kadar da az dalı kaldığını göstermiyor mu?” Halkı birbirine düşüren şiddet politikalarının acıdan başka bir şey vermediğinin, adalet ve özgürlük paydasında bir zemin oluşturulmadan barış ve huzurun temin edilemeyeceğinin belirtildiği açıklama; “Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, bir kez daha Tevhid, Adalet ve Özgürlük çağrısı yapıyoruz. Sakarya Başörtüsü Platformu, yerel ve küresel 28 Şubatçı zorbalara karşı Küresel İntifada çağrısı yapmaktadır. Çağrımız vicdan sahibi herkesedir: Gelin, adil ve özgür bir gelecek için dayanışma içinde yükselen bir ses de biz olalım!” sözleri ile sona erdi.
“Yasakçılar Halka Hesap Verecek” ve “Direne, Direne Kazanacağız” sloganlarının atıldığı eylemde platform mensuplarınca “Başörtüne Sahip Çık”, “Yasak Sürüyor; (D)uyuyor musunuz?”, “Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz” yazılı dövizler ve “Başörtüsü İslam’ın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir” ve “Tevhid – Adalet – Özgürlük” yazılı pankartlar taşındı.
SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU 129.BASIN AÇIKLAMASI
“Küresel 28 Şubat’a Karşı Küresel İntifada!”
27 Şubat 1997’de alınan Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla, İslami inanç ve değerlere karşı ‘bin yıl sürecek bir savaş’ ilan etme cüreti gösterenlerin, bugün geldikleri nokta ibret vericidir. Topluma yönelik her türlü baskıyı meşru kabul edenler, bugün kendi elleriyle kurdukları düzeni ayakta tutabilmek için bir avuç rektör azınlığının arkasına sığınıyor. Anayasa Mahkemesi’ne, hukuku bir kez daha ayaklar altına alması için baskı yapılıyor. Kartel medya, tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi provokatörlük görevini kimseye bırakmıyor. Hiçbir toplumsal desteğe sahip olmayan bir takım ‘sözde’ sivil özde ‘militer’ toplum kuruluşları, başörtüsü üzerinden İslami değerlere saldırıyor. Tüm bu yaşananlar, açık bir ‘savaş’ ilanının 11. yılında nasıl bir yenilgiye doğru gittiğini; yasak ve şiddet kullanarak, hiçbir toplumsal soruna çözüm getirilemeyeceğini ortaya koyuyor.
Anayasa değişikliğiyle güçlenen kamuoyu baskısı sonuç vermeye başlamıştır. Sakarya Üniversitesi’nde olduğu gibi bazı rektörler geç de olsa hatalarından dönmüş ve yasaktan vazgeçmiştir. Buna karşılık birçok rektör, suç işlemeye devam ediyor. Yasakçılar tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi üniversitelerde ‘ikna odaları’ kurarak psikolojik işkence uyguluyor. Kartel medya, yasaya uyan rektörleri fişlerken, jurnallemek için hastanelerde ve okullarda ‘başörtülü’ arıyor. Bu başörtüsüyle de sınırlı kalmıyor, namaz kılınan odalar ‘örgüt evi’, okudukları Kur’an ve namaz kıldıkları seccadeler birer ‘suç aleti’ymiş gibi gösteriliyor. Böylece sorunun başörtüsüyle değil Allah’ın diniyle olduğu açığa çıkıyor.
CHP ve DSP milletvekilleri ise Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak başörtüsü özgürlüğünün yok sayılmasını istiyor. Üstelik dava dilekçelerinde ‘türbana değil, başörtüsüne karşıyız’ yalanına kendileri bile inanmadıkları için, ‘dini amaçlı örtünmeye de karşı çıktıklarını’ yazmak zorunda kalıyorlar. Onlara hukuk danışmanlığı yapan Sabih Kanadoğlu gibi özgürlük düşmanları ise utanmadan başörtülülerin ‘ikinci sınıf vatandaş’ olduğunu söyleyebiliyor!
Ne kadar kuru gürültü çıkarırsa çıkarsınlar, yaşananlar, yasakçıların kayda değer bir toplumsal tabana yaslanmadıklarını ortaya koyuyor. 28 Şubat darbesinin aktörlerine karşı duydukları ideolojik sadakatle hareket eden tüm bu yozlaşmış yapılar, İslami değerlere bu kadar pervasızca saldırma cesaretini militarist oligarşiden almaktadır. Oysa görülmelidir ki, 28 Şubat’ta ‘sokaktaki kadınların bile başını açacağız’ diyenler, bugün tüm güçlerini ellerinde kalan üniversitelerdeki yasağın kalkmaması için harcamaktadır. Son yaşananlar bile tek başına, baskı rejiminin tutunacak ne kadar da az dalı kaldığını göstermiyor mu?
Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, bir kez daha Tevhid, Adalet ve Özgürlük çağrısı yapıyoruz. Adalet ve özgürlük paydasında bir zemin tesis edilmeden, bu coğrafyada barış ve huzurun temin edilemeyeceğine inanıyoruz. Bu açık daveti anlamayanlar, bizim yerel ve uluslararası bir takım güç odaklarının çıkar hesaplarına kurban edilen gençler için ne söylediğimizi elbette anlayamayacaktır! Evlat acısı çeken annelerimizin gözyaşları üzerinden siyaset yapanların, hangi hesaplar peşinde koştuklarını görüyor ve bu yolun çıkmaz olduğunu söylüyoruz. Halkı birbirine düşüren şiddet politikalarının acıdan başka hiçbir sonuç vermediğini belirtiyoruz.
Sakarya Başörtüsü Platformu, Türkiye’de, Irak’ta, Filistin’de, Çeçenya’da, Afrika’da, Afganistan’da, Pakistan’da ve zulmün gezindiği tüm coğrafyalarda barışın, huzurun, adaletin, güven ve kardeşliğin ancak İslam’la mümkün olduğunu savunmaktadır. Yerel ve küresel 28 Şubatçı zorbalara karşı Küresel İntifada çağrısı yapmaktadır. Çağrımız vicdan sahibi herkesedir: Gelin, adil ve özgür bir gelecek için dayanışma içinde yükselen bir ses de biz olalım!
Sakarya Başörtüsü Platformu Adına SABED Sapanca Bilgi Eğitim Dayanışma Derneği
www.basortusuplatformlari.org
www.ozgurder.org
SAKARYA- Sakarya Başörtüsü Platformu 129. Başörtüsü Eylemini gerçekleştirdi. 28 Şubat sürecinde yaşananların değerlendirildiği açıklamada gelinen noktada baskı ve yasakların çözüm getirmediğinin bir kez daha gün yüzüne çıktığı belirtildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu 129. basın açıklamasını gerçekleştirdi. Açıklamayı SABED Üyesi Ömer SEVİM okudu. Açıklamada; 27 Şubat 1997’de MGK Kararları ile İslami inanç ve değerlere “bin yıl sürecek bir savaş” ilan ederek her türlü baskıyı meşru kabul edenlerin uyguladıkları politikaların, aradan geçen 11 yıllık süreçte iflas ettiği dile getirildi. SEVİM; Anayasa değişikliği sonrasında bazı üniversitelerde geç de olsa hatadan dönülmesine rağmen, birçok üniversitede yasağın sürdürülmeye çalışılarak suç işlendiğini, medyanın; başörtüsünü, Kur’an ı ve namazı suç unsuru gösterme eğilimli haberleri gündeme getirdiğini belirterek; “Böylece sorunun başörtüsüyle değil Allah’ın diniyle olduğu açığa çıkıyor.” dedi.
CHP ve DSP Milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsü özgürlüğünün iptali ile ilgili dava açtıklarını söyleyen SEVİM konuşmasını; “Üstelik dava dilekçelerinde ‘türbana değil, başörtüsüne karşıyız’ yalanına kendileri bile inanmadıkları için, ‘dini amaçlı örtünmeye de karşı çıktıklarını’ yazmak zorunda kalıyorlar.” sözleri ile sürdürdü.
Yasakçıların toplumsal bir tabandan mahrum olduklarını, İslami değerlere saldırma cesaretlerini ise militarist oligarşiden aldıklarını dile getiren SEVİM şunları söyledi: “Oysa görülmelidir ki, 28 Şubat’ta ‘sokaktaki kadınların bile başını açacağız’ diyenler, bugün tüm güçlerini ellerinde kalan üniversitelerdeki yasağın kalkmaması için harcamaktadır. Son yaşananlar bile tek başına, baskı rejiminin tutunacak ne kadar da az dalı kaldığını göstermiyor mu?” Halkı birbirine düşüren şiddet politikalarının acıdan başka bir şey vermediğinin, adalet ve özgürlük paydasında bir zemin oluşturulmadan barış ve huzurun temin edilemeyeceğinin belirtildiği açıklama; “Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, bir kez daha Tevhid, Adalet ve Özgürlük çağrısı yapıyoruz. Sakarya Başörtüsü Platformu, yerel ve küresel 28 Şubatçı zorbalara karşı Küresel İntifada çağrısı yapmaktadır. Çağrımız vicdan sahibi herkesedir: Gelin, adil ve özgür bir gelecek için dayanışma içinde yükselen bir ses de biz olalım!” sözleri ile sona erdi.
“Yasakçılar Halka Hesap Verecek” ve “Direne, Direne Kazanacağız” sloganlarının atıldığı eylemde platform mensuplarınca “Başörtüne Sahip Çık”, “Yasak Sürüyor; (D)uyuyor musunuz?”, “Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz” yazılı dövizler ve “Başörtüsü İslam’ın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir” ve “Tevhid – Adalet – Özgürlük” yazılı pankartlar taşındı.
SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU 129.BASIN AÇIKLAMASI
“Küresel 28 Şubat’a Karşı Küresel İntifada!”
27 Şubat 1997’de alınan Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla, İslami inanç ve değerlere karşı ‘bin yıl sürecek bir savaş’ ilan etme cüreti gösterenlerin, bugün geldikleri nokta ibret vericidir. Topluma yönelik her türlü baskıyı meşru kabul edenler, bugün kendi elleriyle kurdukları düzeni ayakta tutabilmek için bir avuç rektör azınlığının arkasına sığınıyor. Anayasa Mahkemesi’ne, hukuku bir kez daha ayaklar altına alması için baskı yapılıyor. Kartel medya, tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi provokatörlük görevini kimseye bırakmıyor. Hiçbir toplumsal desteğe sahip olmayan bir takım ‘sözde’ sivil özde ‘militer’ toplum kuruluşları, başörtüsü üzerinden İslami değerlere saldırıyor. Tüm bu yaşananlar, açık bir ‘savaş’ ilanının 11. yılında nasıl bir yenilgiye doğru gittiğini; yasak ve şiddet kullanarak, hiçbir toplumsal soruna çözüm getirilemeyeceğini ortaya koyuyor.
Anayasa değişikliğiyle güçlenen kamuoyu baskısı sonuç vermeye başlamıştır. Sakarya Üniversitesi’nde olduğu gibi bazı rektörler geç de olsa hatalarından dönmüş ve yasaktan vazgeçmiştir. Buna karşılık birçok rektör, suç işlemeye devam ediyor. Yasakçılar tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi üniversitelerde ‘ikna odaları’ kurarak psikolojik işkence uyguluyor. Kartel medya, yasaya uyan rektörleri fişlerken, jurnallemek için hastanelerde ve okullarda ‘başörtülü’ arıyor. Bu başörtüsüyle de sınırlı kalmıyor, namaz kılınan odalar ‘örgüt evi’, okudukları Kur’an ve namaz kıldıkları seccadeler birer ‘suç aleti’ymiş gibi gösteriliyor. Böylece sorunun başörtüsüyle değil Allah’ın diniyle olduğu açığa çıkıyor.
CHP ve DSP milletvekilleri ise Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak başörtüsü özgürlüğünün yok sayılmasını istiyor. Üstelik dava dilekçelerinde ‘türbana değil, başörtüsüne karşıyız’ yalanına kendileri bile inanmadıkları için, ‘dini amaçlı örtünmeye de karşı çıktıklarını’ yazmak zorunda kalıyorlar. Onlara hukuk danışmanlığı yapan Sabih Kanadoğlu gibi özgürlük düşmanları ise utanmadan başörtülülerin ‘ikinci sınıf vatandaş’ olduğunu söyleyebiliyor!
Ne kadar kuru gürültü çıkarırsa çıkarsınlar, yaşananlar, yasakçıların kayda değer bir toplumsal tabana yaslanmadıklarını ortaya koyuyor. 28 Şubat darbesinin aktörlerine karşı duydukları ideolojik sadakatle hareket eden tüm bu yozlaşmış yapılar, İslami değerlere bu kadar pervasızca saldırma cesaretini militarist oligarşiden almaktadır. Oysa görülmelidir ki, 28 Şubat’ta ‘sokaktaki kadınların bile başını açacağız’ diyenler, bugün tüm güçlerini ellerinde kalan üniversitelerdeki yasağın kalkmaması için harcamaktadır. Son yaşananlar bile tek başına, baskı rejiminin tutunacak ne kadar da az dalı kaldığını göstermiyor mu?
Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, bir kez daha Tevhid, Adalet ve Özgürlük çağrısı yapıyoruz. Adalet ve özgürlük paydasında bir zemin tesis edilmeden, bu coğrafyada barış ve huzurun temin edilemeyeceğine inanıyoruz. Bu açık daveti anlamayanlar, bizim yerel ve uluslararası bir takım güç odaklarının çıkar hesaplarına kurban edilen gençler için ne söylediğimizi elbette anlayamayacaktır! Evlat acısı çeken annelerimizin gözyaşları üzerinden siyaset yapanların, hangi hesaplar peşinde koştuklarını görüyor ve bu yolun çıkmaz olduğunu söylüyoruz. Halkı birbirine düşüren şiddet politikalarının acıdan başka hiçbir sonuç vermediğini belirtiyoruz.
Sakarya Başörtüsü Platformu, Türkiye’de, Irak’ta, Filistin’de, Çeçenya’da, Afrika’da, Afganistan’da, Pakistan’da ve zulmün gezindiği tüm coğrafyalarda barışın, huzurun, adaletin, güven ve kardeşliğin ancak İslam’la mümkün olduğunu savunmaktadır. Yerel ve küresel 28 Şubatçı zorbalara karşı Küresel İntifada çağrısı yapmaktadır. Çağrımız vicdan sahibi herkesedir: Gelin, adil ve özgür bir gelecek için dayanışma içinde yükselen bir ses de biz olalım!
Sakarya Başörtüsü Platformu Adına SABED Sapanca Bilgi Eğitim Dayanışma Derneği
www.basortusuplatformlari.org
www.ozgurder.org