Kürtlerin Evren Heykeli
Mehdi Zana 11 yıllık hapislikten sonra dedi ki: Biz Kürtler Diyarbakır"a Kenan Evren"in som altından heykelini diksek onun hakkını ödeyemeyiz....
Nazım Alpman/İnternethaber
Bu yıl İstanbul"daki 1 Mayıs "unutulmayacak tarihler" arasına girdi.
Bazı yazarlar, Şişli"deki panzerli, gaz bombalı, tazyikli su sıkmalı müdahaleyi, 1 Mayıs 1977"den bu yana en büyük şiddet olarak yorumladılar.
1 Mayıs, 1935 yılından itibaren resmi tatil olarak "Bahar Bayramı" şeklinde kutlanıyordu. Sonra 1 Mayıs"ın Bahar değil işçi bayramı olduğu ortaya çıktı. O dönemin Türk-İş yöneticileri "1Mayıs"ın işçilerle bir ilgisi yoktur" diye demeçler verdikten sonra her biri bir Avrupa ülkesindeki 1 Mayıs törenlerine davetli olarak giderlerdi. İçlerinde Moskova"daki en görkemli 1 Mayıs"ı izlemek için kura çektiklerini de sendikaların danışmanları görüp anlatıyorlardı.
EN YETKİLİ İMZA
Neyse sonunda 12 Eylül geldi. İlk icraatlarından biri olarak 1 Mayıs"ı yasal tatil olmaktan çıkarttılar. Bu yasal düzenlemenin altındaki en yetkili imza dönemin Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı Kenan Evren"in adı vardı.
Bu 1 Mayıs"ta bendeniz İzmir"de 12 Eylül"ün lideri "1 Mayıs"ı yasaklayan general" Kenan Evren ile birlikteydim.
1 Mayıs"ta 1 Mayıs"ı yasaklayan kişiyle birlikte olmak tuhaf bir duygu oluşturuyor. Tabii Kenan Paşa bugün 90 yaşında sağlıklı bir ihtiyar olarak , o eski günleriyle kıyaslanacak yerde değil. Ancak Paşa"nın fikri yapısında da bir değişiklik yok.
Örneğin 1 Mayıs"ı yasaklamak konusunda doğru yaptıklarını düşünüyordu:
-O kadar çok tatil vardı ki, sadece 1 Mayıs"ı değil başka tatilleri de kaldırdık. 27 Mayıs, 19 Mayıs"ın bir gününü 23 Nisan"ı" Sonra yeniden koyduk 23 Nisan"ı"
Paşa sadece işçilere mahsus bir bayramın anlamlı olmadığını da düşünüyordu:
-Şimdi işçilerin bayramı olacak da memurların olmayacak mı? Eee sonra köylüler de var. Herkes bayram isterim diye sıraya girecek. En iyisi hepsini kaldırmaktı, kaldırdık!
PİCASSO"NUN RESMİ ÇOK BASİTTİ
Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı görevini de hayırlısıyla tamamlayıp Marmaris"i intikal edince, herkesin bildiğinin aksine "can sıkıntısından" resme başlamamış:
-Ben zaten resim yapardım. Ama general olduktan sonra artık yapamaz hale gelmiştim.
-O halde ne zaman resme başladığınızı söyler misiniz?
-Askeri okuldayken kara kalem yapıyordum. Orta okul son sınıfta, başladım. Sonra da devam ettim. Kıtaya çıktığımda da hep resim yaptım.
-Ne oldu o resimleriniz?
-Hepsini arkadaşlarıma verdim. Hiç birini almadım.
-Yani siz yeniden resme başladığınızda acemi değil, kıdemli bir ressamdınız?
-Elbette, bir hoca geldi, önce kara kalem çalışacağız dedi. Ben karakalem desenleri yapınca, hoca tamam efendim, siz doğrudan yağlı boyaya geçebilirsiniz dedi.
-Picasso resmi önünde söylediğiniz cümlenin alt yapası var demek ki?
-O da şöyle oldu. Amerika"dayız, bir eve gittik. Adam resim koleksiyoneri. O tablolara bakarken, Picasso"nun resmine geldi. Şöyle bir şey yapmış. Beyaz tuvale bir sarı, bir de siyah daire çizmiş, bırakmış" Artık ne demek istediyse" Bu kadar yalın bir resim olunca "bunu ben de yaparım" dedim. Aman efendim kıyamet koptu.
ARTIK RESMİ BIRAKTIM
Kenan Evren sanat çevrelerince çok eleştirilen ressamlığa, Marmaris"te bir kültür merkezi yapabilmek için kaynak yaratmak amacıyla başladığını söyledi. O da turizme katkı için"
-Yazın çok iyi oluyor ama kış kimse kalmıyordu Marmaris"te" İn-cin top oynuyor. Dedim ki buraya bir kültür merkezi yapalım, insanlar kışın da gelip gitsinler. Netice olarak bir kültür merkezine karar verdik. Ama para yok. Ne yapalım? Ben dedim resim yapayım, onları da biraz pahalı satarız, gelen para ile de bir takım hayır işleri yaparız. Nitekim yaptık da"
-Şimdi de yapıyor musunuz?
-Artık bıraktım.
-Niye?
-Benim aileden gelen bir şeyim var, ellerim titriyor. Onun için bıraktım artık, olmuyor!
Gerçekten de Paşa"nın ellerinde hafif bir titreme dikkat edince fark ediliyor.
Kenan Paşa"nın ressamlığından meslektaş olarak rahatsızlık duyan sanatçılar artık rahatlayabilirler, çünkü Paşa boş tuvallerini başkalarına vermiş.
KÜRTLERİN EVREN HEYKELİ
Biz Kenan Evren ile belgesel kanalı İZTV için "12 Eylül ve sanat" ana başlıklı bir söyleşi yaptık. Ancak 12 Eylül"e gelince siyaset dışında durabilmek mümkün olabilir mi?
Paşa 12 Eylül filmlerini izlemiyormuş. Ama gazetelerde yazılanları okuyormuş:
-İşkenceleri anlatıyorlar" O da neymiş cezaevlerinde bunları yürütmüşler, İstiklal Marşı söyletmişler. Ne var bunda? Biz okullarda da çocukları böyle yürütmüyor muyuz? Türküm, doğruyum, çalışkanım diye" Hiç kimse 12 Eylül öncesinden söz etmiyor. Tam 5 bin kişi ölmüştü. Niye onun filmini de yapmıyorlar?
Paşa siyasi konulara girince ben de sorularımı esirgemedim:
-1989"de Diyarbakır eski Belediye Başkanı Mehdi Zana 11 yıllık hapislikten sonra tahliye olmuştu. O gün evinde söyleşi yaptım. Sizinle ilgili olarak dedi ki: Biz Kürtler Diyarbakır"a Kenan Evren"in som altından heykelini diksek onun hakkını ödeyemeyiz.
-Yok canım onlar benim heykelimi falan dikmezler! Zaten istemem de"
-Efendim şunun için söylüyor: Diyarbakır Cezaevi"nde 12 Eylül"de o kadar zulüm yapıldı ki, bütün Kürtlerin gözleri açıldı. Bunu biz anlatamazdık, Kenan Evren anlattı! O yüzden size Kürt devrimcilerin teşekkür borçları varmış.
-Cezaevlerinin müdürleri vardı, her şeyi ben idare edemem ki. Ben o dönemde yargıya hiç baskı yapmadım. Sadece bir kere hakimlere davaları çabuk bitirin dedim o kadar!
Kenan Evren söyleşiye başlarken "bu 15-20 dakikada biter değil mi?" diye sormuştu. Konular öyle yayıldı ki, kendisi bile 90 dakikanın nasıl geçtiğini anlayamadı:
-Sen beni bir buçuk saattir konuşturuyorsun, nelere geldik yine? Hadi yeter bu kadar!