"Kusura Bakmayın Yahudi Dostlar"
Akşam'dan Oray Eğin, Türkiye'deki Yahudileri bu kez fırçaladı. Nedeni ise çok ilginçti.
Akşam'dan Oray Eğin, Türkiye'deki Yahudileri bu kez fırçaladı. Nedeni ise çok ilginç: Referandumda "Evet" oyu kullanmaları.
Eğin'in "Yahudilerle aramı bozuyorum" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Referandumun Türkiye'deki mevcut rejime bir 'balans ayarı' yapacağı beklentisi içinde sayıları giderek azalmakla beraber kendilerini öncelikle Türk olarak tanımlayan Yahudi vatandaşlarımız da vardı. Bu insanların bir kısmı kendilerine sadece ırklarına ve dinlerine göre yepyeni bir ülkeye göç etme imkanı tanındığı halde doğdukları, büyüdükleri, yaşadıkları ve tarihleri olan toprakları terk etmemekte direnen bir azınlık.
Bu insanlara her türlü 'Git' mesajı verilmesine karşılık da kalmakta ısrar ettiler, ediyorlar. Neden gitsinler? Bu ülkenin Yahudileri de en az İç Anadolu'nun 'evet'çileri kadar topraklarımız üzerinde söz sahibi değil mi?
Bir sene önce Tel Aviv'de Türkiye'den göç etmiş bir taksi şoförüyle konuşuyordum. İstanbul'da finans işinde çalışmasına rağmen daha fazla dayanamamış, taksi şoförlüğü yapmaya razı olup elinde ikinci vatan seçeneğine yönelmiş. Mutsuz, zorlanıyor, dili de konuşamıyor ama Türkiye'de kalıp gündelik baskıya boyun eğmeye tercih ediyor yaşadığı yeni zorlukları.
Türkiye'de Yahudilere yönelik ayrımcılığın ve baskının artmasından şikayet eden dostlara bunun geçici bir dönem olduğunu, Türkler'le Yahudiler'in tarihine bakıldığında Avrupa'ya kıyasla çok daha az 'kara lekemiz' olduğunu anlatmaya çalışıyorum hep. Karşılığında da hep görünmez, henüz yüzeye çıkmamış bir 'xenophobia' (yabancı düşmanlığı) yaşandığından şikayet ediyorlar.
O zaman da yanıtım 'Ben de bu topraklarda kendimi en az sizin kadar azınlıkta hissediyorum' oluyor. Özellikle son zamanlarda da bu ayrımcılığı daha net hissetmeye başladım; yüzde 42 yalnız olmadığımı da gösterdi.
Kendi çalıştığım sektörde bile; şu basındaki zafer sarhoşluğuna, 'Hepinizi yok edeceğiz, sizi sileceğiz' arzusuna bakıyorum da...
Ama en azından Türk aydını kendi içinde bir ayıklama, bir özeleştiri yapacak ve gerekirse 'bölünmeyi' göze alarak, tepkisini koyarak saflara ayrıldı. Bu uyanış yüzünden kendilerine liberal deyip AKP'ye destek veren, totaliter rejime seyirci kalan sözde aydınlar artık sokağa çıkamaz, kıyı şeritlerinde denize dahi giremez oldu. Rejimi koruyan sahillerden, rejimin değiştirilmesini alkışlayanlara tepki o kadar arttı ki Gündoğan'da denize giren Hasan Cemal'in tatil keyfi burnundan geldi.
Türkiye'de yaşayan Yahudiler bunu ne kadar başarıyor, kendilerini ne kadar sorguluyor peki? Bu konuda sınıfta kaldıkları bile kolaylıkla söylenebilir.
Eğer bu ülkenin gerçek Yahudi aydınları, entelektüelleri Cemaat'çilikten sıyrılmamayı, sadece 'din-ırk' esasına dayanarak kendi içlerindeki yandaşlara, yalakalara sahip çıkmayı sürdürürse bir süre sonra şikayetlerine hiç kimse kulak asmamaya başlayacak.
Bu ülkede AKP'ye oy veren Yahudiler olmadı mı? 'Ekonomi çok iyi gidiyor, istikrar bozulmasın' diye AKP'nin ikinci kez iktidara gelmesine 'evet' demediler mi sandıkta? İshak Alaton gibi işadamları yargının kontrol altına alınacağı, AİHM yolunun tıkanacağı bu Anayasa değişikliklerine Cemaat gazetelerinden destek verip 'Evet' diyeceklerini açıklamadılar mı?
Kendi kendisinin Yahudiler'in sözcüsü ilan eden, aklı sıra Anti-Semitizm'e karşı duruş sergilediğini söyleyen sözde entelektüellerden biri şimdi Başbakan'ın en sevdiği Yahudi değil mi? Bütün bu insanlar kendi Cemaat'lerinden açıkça bir tepki gördü mü, en ufak bir dışlanma yaşadılar mı? Hayır. Sadece 'ortak din' esasına dayalı olarak sessiz kalındı, 'Ne de olsa bizdendir, aramızda bölünmeyelim' düşüncesiyle itiraz edilmedi.
Kusura bakmayın Yahudi dostlar...
Siz de tıpkı Beyaz Türkler gibi bu ülke üzerindeki bütün söz hakkınızı kaybetmek üzeresiniz. Nasıl ki Beyaz Türkler'in bir kısmı oy vermek için Çeşme'den, Bodrum'dan dönemedi, bayram tatillerini kesemedi, Türkiye'de Yahudi düşmanlığı artıyor diye haklı olarak feryat eden vatandaşlarımızın da çığlıkları boşa ne yazık ki... Çünkü sessiz kaldınız, bu rejime destek verenleri, Roni Margulies türü yanar dönerlerinize bile sahip çıktınız. Sustunuz, susmaya devam ediyorsunuz ve kendi 'mahallenizi' bile ayıklayamıyorsunuz, 'özeleştiri' mekanizmasını çalıştıramıyorsunuz.
Oysa sadece dine-ırka dayalı 'birlik ve beraberlik' hissiyatı bir yanılsamadır. Yahudi toplumu kendilerinin aleyhinde işleyen bir rejime sahip çıkan Yahudiler'i daha ne kadar tolere edebilir; bunun tartışılması gerekiyor.
Geçenlerde İsrailli bir arkadaşım Yahudi toplumunun hafızasının çok kuvvetli olduğunu, özellikle Mavi Marmara krizini aşamayacaklarını, Türkler'in imajının uzun süre düzelmeyeceğini, iki ülke arasındaki ilişkilerin uzun bir süre onarılmayacak kadar hasar aldığını söylüyordu.
Yahudi toplumunun hafızasının çok iyi olduğu tezine karşı geçmişte de 'geldiklerinde' o dönemin Yahudi aydınlarının, işadamlarının, sanatçılarının bir kısmının tıpkı bugün Margulies, Alaton gibi 'sessiz' kaldıklarını hatırlatırım.