Laikçiler, Halkın Tercihine Saygı Duymalı

Laikçiler, Halkın Tercihine Saygı Duymalı

9 Şubat Cumartesi günü Türk parlamentosunun başörtülülerin üniversitelere girişinin yasaklandığı uzun yıllardan sonra Türkiye’deki başörtülülere...

9 Şubat Cumartesi günü Türk parlamentosunun başörtülülerin üniversitelere girişinin yasaklandığı uzun yıllardan sonra Türkiye’deki başörtülülere üniversitelere girmeleri için izni veren yasayı oylaması, Türkiye’deki başörtü savaşına büyük ölçüde nokta koydu.

AHMED MANSUR
Laikçilerin bu yasa tasarısına karşı çıkışlarını ifade etmek için yandaşlarını topladığı büyük gösterilere rağmen gözlemcilerin çoğunluğu Türkiye’deki başörtü savaşının üniversitelerde başörtüyü kabul eden parlamento oturumunda değil, geçen yılın Ağustos ayında Türkler Abdullah Gül’ü ülkenin Cumhurbaşkanı olarak seçtikleri vakit netleştiği düşüncesinde. Gül’ün eşi Hayrunnisa da Osmanlı hilafetinin düşüşünden ve laik Türkiye devletinin 1923’te ilanından bu yana başörtülü ilk Cumhurbaşkanı eşi oldu. Laikçiler geçen Ağustos ayında Türk Cumhurbaşkanlığı sarayını örtülü bir bayanın işgal etmesini proteste ederek yandaşlarını topladığı vakit, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘başörtünün kişisel bir tercih olduğu ve herkesin saygı göstermesi gerektiğini’ açıklamıştı.

BAŞÖRTÜ HİLAFET ÜLKESİNDE YASAK
Laikçiler kendi fikirlerini, görüşlerini ve yasalarını seksen yılı aşkın süredir Türklere dayattılar. Öğrenimini tamamlamak isteyen her başörtülü kızın önünde Türkiye dışındaki üniversitelerin birine girmek veya kendi evinde oturmak dışında bir tercih kalmadı. İşin ilginç yanı; dindar ailelerin çoğunluğunun kızlarını eğitim için başörtüye saygı gösteren ve bireysel özgürlük olarak gören Müslüman olmayan ülkelere gönderirken, İslâm Konferansı Örgütü’ne üye ve asırlarca İslâm hilafet devletine kucak açmış hatta gölgesi altında İslâm’ın Orta Asya’dan Avrupa’ya ve keza Batı Afrika’ya uzanan büyük bir alanda yayıldığı bir devlette başörtü takamıyorlar.

HALKIN TERCİHİ KABUL EDİLMELİ
Laikçilerin, başörtünün Türk laik sistemini tehdit ettiğini düşündükleri bir yasak ve İslâm’ın sembolü olarak kalması için mücadele etmelerine rağmen, nihayetinde Yüksek Anayasa Mahkemesi’ne başvursalar dahi oylamada AKP lehine başka partilerin de katıldığı yeni yasayı iptal edemezler. Başka noktalar bir yana, bu nihayetinde halkın tercihidir. Zira halklara kendilerini kimin yöneteceğini özgürce seçme hakkı verildiği vakit, bu tercihin sonuçlarının kabul edilmesi gerekir.

HALK DİZGİNLERİ ELİNE ALDI
Laikçiler seksen yıl boyunca Türk devletini ele geçirmekte başarılı olsalar da, halk şu an kendisini temsil edecekleri seçerek dizginleri eline aldı. Belki de bu durum devletleri ele geçiren birçok rejimi nezih özgür seçimler ve halkların gerçek tercihlerinden uzak durmaya sevk edebilir. Çünkü bu gerçek tercihin anlamı basit ifade ile devletlerin gerçek sahiplerine, yani halklara dönmesi demektir.
Abdullah Gül geçen Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarılı olup Cumhurbaşkanlığı sarayına girdiği vakit, Türk medyasının ve hatta dünya medyasının ilgi odağı, ülkedeki laik rejimin sona erdiğini temsil ettiğini düşündükleri Gül’ün eşinin başörtüsü oldu. Başörtüyle ilgili yasaların değiştirilmesi meselesi anlık bir mesele. Sadece altı ay zarfında parlamento üniversitelere dönüşü lehinde oy verdi. Birçok gözlemci savaşın henüz bitmediği ve önünde birçok engelin olduğu görüşündeler. Zira Türkiye’de başörtü savaşı sadece şekil meselesi değil, aynı zamanda laik sistemin özüne ve dinamiklerine dokunan bir mesele.

Katar’da yayımlanan El Vatan gazetesi, 12 Şubat 2008, Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit