Lübnan'ın Amerikancıları
Lübnanda 14 Martçılar olarak isimlendirilen hükümet kanadıyla, Hizbullahın başını çektiği muhalefet arasında geçen hafta meydana gelen çatışmalarda 64 kişi hayatını kaybetti.
-İRAN-2 ABD-0
Lübnan'da 14 Martçılar olarak isimlendirilen hükümet kanadıyla, Hizbullah'ın başını çektiği muhalefet arasında geçen hafta meydana gelen çatışmalarda 64 kişi hayatını kaybetti. Çatışmaların asıl sebebi ne Hizbullah'ın kontrol altında tuttuğu telefon şebekesinin hükümet tarafından yasadışı ilan edilmesi, ne de Beyrut Havaalanı Güvenlik Müdürü General Vefik Şukeyr'in görevden alınmasıdır. Lübnan'da yaşanan gerginliğin asıl aktörleri Washington ve Tahran yönetimleridir. ABD ile İran bir kez daha ülkedeki yandaşları eliyle Lübnan sokaklarında kozlarını paylaştılar ve tıpkı 2006'da yaşanan Lübnan savaşında olduğu gibi bu raundun galibi de Hizbullah ve İran oldu.
ADEM ÖZKÖSE
[email protected]
Ortadoğu uzun zamandır dünyadaki küresel güçlerin hesaplaşma alanı olarak biliniyor. Lübnan'da son yaşanan gelişmeler de, ülke dışı
güçlerin kendilerine yakın gruplar aracılığıyla birbirleriyle nasıl bir hesaplaşma içine girdiklerini gözler önüne serdi. Lübnan, aslında küresel çapta bir hegemonya imparatorluğu oluşturma çabası güden ABD ile; bu hegemonyaya karşı çıkan İran'ın çoktan beri çatışma ve en ileri muharebe alanı haline gelmişti. Lübnan siyasetinde rol alan iç aktörlere biraz daha yakından baktığımızda ve ülke içi bloklaşmaların kodlarını çözdüğümüzde sanırım kastımız daha iyi anlaşılacak.
LÜBNAN'IN AMERİKANCILARI
Lübnan, Ortadoğu'nun dini ve mezhepsel olarak en karışık ülkesi olsa da, ülkedeki siyasi bloklaşma ne dini ne de mezhepseldir. Lübnan'daki siyasi aktörleri ABD Blok'u ile İran ve Direniş Blok'u diye ikiye ayırabiliriz. 14 Martçılar olarak bilinen ve bugün hükümeti ellerinde bulunduran Amerikancı Blok'un ileri gelen üç ismine ve bu kişilerin ilişkilerine gözattığımızda ortaya daha net bir fotoğraf çıkıyor. Amerikancı Blok'un en önde gelen ismi olan Fuat Sinyora başbakan olmadan önce ABD Yönetimi'nin yoğun şekilde desteğini aldı. 2006 yılında yaşanan savaşta onlarca Lübnanlı çocuğu katleden İsrail'e açıkça destek veren ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'a büyük sevgi ve hayranlık besleyen Sinyora'nın politik manevralarının tamamı ABD'nin çıkarlarına hizmet etmektedir. Amerikancı Blok'un bir diğer ismi ise Dürzi Lider Velid Canbolat'tır. Siz bakmayın Canbolat'ın kendini sosyalist olarak tanımlamasına. Canbolat başı her sıkıştığında ABD'den yardım ister ve Bush'la ilişkilerini iyi tutmaya hep dikkat eder.
SEMİR CACA VE DESTEKÇİLER
Bu blokun bir diğer aktörü ise Sabra ve Şatilla Katliamları'nın bir numaralı sorumlularından olan Lübnan Güçleri isimli grubun lideri Semir Caca'dır. Falanjist Milisler'in liderliğini yapan ve katliamlardaki suçundan dolayı ömür boyu hapse mahkûm edilen Semir Caca, ABD'nin isteği doğrultusunda özgürlüğüne kavuşmuştu. Caca, ABD'nin bu kıyağını unutmadı ve elinden geldiği kadar bu iyiliğin karşılığını vermeye çalışıyor. Bir de bu blokun kanaat önderlerinden oluşan önemli destekçileri var. Bu kişiler Lübnan Müftüsü Muhammed Reşid Kabbani, Maruni Kilisesi Patriği Kardinal Nasrullah Sufeyr, İhvan-ı Müslümin'in Lübnan'daki kolu olan Cemaat-i İslami'nin Lideri Faysal Mevlevi'dir. Ne yazık ki Lübnan İhvan-ı, tıpkı Tarık Haşimi liderliğindeki Irak İhvan'ı gibi bu ülkede de reel-politik kaygılar nedeni ile ABD'ye yakın durmaktadır.
DİRENİŞ BLOK'U VE HİZBULLAH
Amerikancı Blok'un karşısındaki blok olan Direniş Blok'unun en büyük destekçisi her ne kadar İran olsa da, Suriye de bu bloka yoğun destek veriyor. Çünkü Lübnan, Suriye'nin en önemli hayat damarlarından biridir. Washington Yönetimi; Lübnan'daki Amerikancı Blok eliyle Suriye'nin Lübnan'daki etkisini azaltmaya, hayat damarlarını kesmeye çalışmaktadır. Suriye de ABD Yönetimi'nin bu girişimlerini engellemek için yoğun şekilde Direniş Blok'unu destekliyor. Hizbullah'a maddi ve askeri olarak finansmanlık yapan asıl güç olmakla birlikte Direniş Blok'unun en önemli lideri olan Hizbullah'ın Genel Sekreteri Hasan Nasrullah, İran'ın Dini lideri Ali Hamaney'e biatlıdır. Bu nedenle Nasrullah atacağı her adımda İran'ın menfaatlarini ve Ali Hamaney'in isteklerini gözönünde bulundurmak zorunda.
DİRENİŞE DESTEK VERENLER
Direniş Blok'unun diğer mensupları ise Şii Emel Örgütü'nün Lideri Nebih Berri, Maruni Hıristiyanlardan oluşan Ulusal Özgürlük Hareketi'nin Lideri Mışel Aun ve Lübnan'ın Birliği Partisi isimli hareketin Dürzi Lideri Viam Vehhab'dır. Lübnan'daki muhalefeti oluşturan Direniş Blok'una Lübnan İslami Amel Cephesi'nin Lideri Fethi Yeken de destek vermektedir. Yeken yaptığı konuşmalarda sık sık hükümet yanlısı siyasi grupları Amerika ve İsrail tavsiyelerini yerine getirmeye çalışmakla suçluyor.Direniş Blok'unun diğer destekçileri ise Lübnan Tevhid Hareketi'nin Lideri Bilal Şaban, Eski başbakan Sünni Ömer Kerame ve Eski Cumhurbaşkanı Emil Lahud'dur. Ayrıca Lübnan Ordusu'nun Genel Komutanı Mişel Süleyman da Direniş Blok'una yakın duruyor. Bu nedenle Hizbullah, Mişhel Süleyman'ın ülkenin yeni Cumhurbaşkanı olmasını istiyor.
Lübnan'daki bu siyasi bloklaşma ve bu iki blokun arasında yaşanan siyasi gerilim uzun zamandır ülkede yaşanacak olan yeni bir iç savaşın sinyallerini veriyordu. Lübnan Hükümeti'nin Bush'un isteği üzerine Hizbullah'a ait telekomikasyon sistemine el koymaya kalkışması ve Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen Beyrut Havaalanı'nın Güvenlik Müdürü General Vefik Şukeyr'in görevden alınması, iç savaşı tetikleyen iki sebep oldu. Hizbullah'a ait telefon şebekesinin etkisiz hale getirilmesi uzun zamandır İsrail'in de gündemindeydi. Çünkü İsrail tarafından hazırlanan Winograd Komisyonu Raporu'na göre, Hizbullah'ın en önemli gücü telefon şebekesi aracılığıyla elde ettiği istihbarat olarak belirtilmiş ve bu telefon şebekesinin bir an önce Hizbullah'ın kontrolünden çıkarılması istenmiştir. ABD Yönetimi, Lübnan Hükümeti'ne bu yönde talimat verince hükümet güçleri harekete geçti. Fakat Hizbullah, İran'dan aldığı siyasi ve askeri destekle Washington Yönetimi'ne ve destekçilerine 2006'daki savaştan sonra yeni bir ders daha verdi. Hizbullah'ın bir kaç saat içinde Lübnan'ın stratejik noktalarını ele geçirmesi ve Lübnan Hükümeti'ne bütün isteklerini kabul ettirmesi Washington'un yediği golün kanıtıdır. 2006'daki Lübnan Savaşı'nın da galibi olan İran, böylece Amerika'ya karşı 2-0 öne geçmiş oldu. Bakalım asıl büyük maçın galibi kim olacak?
GERÇEK HAYAT
Lübnan'da 14 Martçılar olarak isimlendirilen hükümet kanadıyla, Hizbullah'ın başını çektiği muhalefet arasında geçen hafta meydana gelen çatışmalarda 64 kişi hayatını kaybetti. Çatışmaların asıl sebebi ne Hizbullah'ın kontrol altında tuttuğu telefon şebekesinin hükümet tarafından yasadışı ilan edilmesi, ne de Beyrut Havaalanı Güvenlik Müdürü General Vefik Şukeyr'in görevden alınmasıdır. Lübnan'da yaşanan gerginliğin asıl aktörleri Washington ve Tahran yönetimleridir. ABD ile İran bir kez daha ülkedeki yandaşları eliyle Lübnan sokaklarında kozlarını paylaştılar ve tıpkı 2006'da yaşanan Lübnan savaşında olduğu gibi bu raundun galibi de Hizbullah ve İran oldu.
ADEM ÖZKÖSE
[email protected]
Ortadoğu uzun zamandır dünyadaki küresel güçlerin hesaplaşma alanı olarak biliniyor. Lübnan'da son yaşanan gelişmeler de, ülke dışı
güçlerin kendilerine yakın gruplar aracılığıyla birbirleriyle nasıl bir hesaplaşma içine girdiklerini gözler önüne serdi. Lübnan, aslında küresel çapta bir hegemonya imparatorluğu oluşturma çabası güden ABD ile; bu hegemonyaya karşı çıkan İran'ın çoktan beri çatışma ve en ileri muharebe alanı haline gelmişti. Lübnan siyasetinde rol alan iç aktörlere biraz daha yakından baktığımızda ve ülke içi bloklaşmaların kodlarını çözdüğümüzde sanırım kastımız daha iyi anlaşılacak.
LÜBNAN'IN AMERİKANCILARI
Lübnan, Ortadoğu'nun dini ve mezhepsel olarak en karışık ülkesi olsa da, ülkedeki siyasi bloklaşma ne dini ne de mezhepseldir. Lübnan'daki siyasi aktörleri ABD Blok'u ile İran ve Direniş Blok'u diye ikiye ayırabiliriz. 14 Martçılar olarak bilinen ve bugün hükümeti ellerinde bulunduran Amerikancı Blok'un ileri gelen üç ismine ve bu kişilerin ilişkilerine gözattığımızda ortaya daha net bir fotoğraf çıkıyor. Amerikancı Blok'un en önde gelen ismi olan Fuat Sinyora başbakan olmadan önce ABD Yönetimi'nin yoğun şekilde desteğini aldı. 2006 yılında yaşanan savaşta onlarca Lübnanlı çocuğu katleden İsrail'e açıkça destek veren ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'a büyük sevgi ve hayranlık besleyen Sinyora'nın politik manevralarının tamamı ABD'nin çıkarlarına hizmet etmektedir. Amerikancı Blok'un bir diğer ismi ise Dürzi Lider Velid Canbolat'tır. Siz bakmayın Canbolat'ın kendini sosyalist olarak tanımlamasına. Canbolat başı her sıkıştığında ABD'den yardım ister ve Bush'la ilişkilerini iyi tutmaya hep dikkat eder.
SEMİR CACA VE DESTEKÇİLER
Bu blokun bir diğer aktörü ise Sabra ve Şatilla Katliamları'nın bir numaralı sorumlularından olan Lübnan Güçleri isimli grubun lideri Semir Caca'dır. Falanjist Milisler'in liderliğini yapan ve katliamlardaki suçundan dolayı ömür boyu hapse mahkûm edilen Semir Caca, ABD'nin isteği doğrultusunda özgürlüğüne kavuşmuştu. Caca, ABD'nin bu kıyağını unutmadı ve elinden geldiği kadar bu iyiliğin karşılığını vermeye çalışıyor. Bir de bu blokun kanaat önderlerinden oluşan önemli destekçileri var. Bu kişiler Lübnan Müftüsü Muhammed Reşid Kabbani, Maruni Kilisesi Patriği Kardinal Nasrullah Sufeyr, İhvan-ı Müslümin'in Lübnan'daki kolu olan Cemaat-i İslami'nin Lideri Faysal Mevlevi'dir. Ne yazık ki Lübnan İhvan-ı, tıpkı Tarık Haşimi liderliğindeki Irak İhvan'ı gibi bu ülkede de reel-politik kaygılar nedeni ile ABD'ye yakın durmaktadır.
DİRENİŞ BLOK'U VE HİZBULLAH
Amerikancı Blok'un karşısındaki blok olan Direniş Blok'unun en büyük destekçisi her ne kadar İran olsa da, Suriye de bu bloka yoğun destek veriyor. Çünkü Lübnan, Suriye'nin en önemli hayat damarlarından biridir. Washington Yönetimi; Lübnan'daki Amerikancı Blok eliyle Suriye'nin Lübnan'daki etkisini azaltmaya, hayat damarlarını kesmeye çalışmaktadır. Suriye de ABD Yönetimi'nin bu girişimlerini engellemek için yoğun şekilde Direniş Blok'unu destekliyor. Hizbullah'a maddi ve askeri olarak finansmanlık yapan asıl güç olmakla birlikte Direniş Blok'unun en önemli lideri olan Hizbullah'ın Genel Sekreteri Hasan Nasrullah, İran'ın Dini lideri Ali Hamaney'e biatlıdır. Bu nedenle Nasrullah atacağı her adımda İran'ın menfaatlarini ve Ali Hamaney'in isteklerini gözönünde bulundurmak zorunda.
DİRENİŞE DESTEK VERENLER
Direniş Blok'unun diğer mensupları ise Şii Emel Örgütü'nün Lideri Nebih Berri, Maruni Hıristiyanlardan oluşan Ulusal Özgürlük Hareketi'nin Lideri Mışel Aun ve Lübnan'ın Birliği Partisi isimli hareketin Dürzi Lideri Viam Vehhab'dır. Lübnan'daki muhalefeti oluşturan Direniş Blok'una Lübnan İslami Amel Cephesi'nin Lideri Fethi Yeken de destek vermektedir. Yeken yaptığı konuşmalarda sık sık hükümet yanlısı siyasi grupları Amerika ve İsrail tavsiyelerini yerine getirmeye çalışmakla suçluyor.Direniş Blok'unun diğer destekçileri ise Lübnan Tevhid Hareketi'nin Lideri Bilal Şaban, Eski başbakan Sünni Ömer Kerame ve Eski Cumhurbaşkanı Emil Lahud'dur. Ayrıca Lübnan Ordusu'nun Genel Komutanı Mişel Süleyman da Direniş Blok'una yakın duruyor. Bu nedenle Hizbullah, Mişhel Süleyman'ın ülkenin yeni Cumhurbaşkanı olmasını istiyor.
Lübnan'daki bu siyasi bloklaşma ve bu iki blokun arasında yaşanan siyasi gerilim uzun zamandır ülkede yaşanacak olan yeni bir iç savaşın sinyallerini veriyordu. Lübnan Hükümeti'nin Bush'un isteği üzerine Hizbullah'a ait telekomikasyon sistemine el koymaya kalkışması ve Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen Beyrut Havaalanı'nın Güvenlik Müdürü General Vefik Şukeyr'in görevden alınması, iç savaşı tetikleyen iki sebep oldu. Hizbullah'a ait telefon şebekesinin etkisiz hale getirilmesi uzun zamandır İsrail'in de gündemindeydi. Çünkü İsrail tarafından hazırlanan Winograd Komisyonu Raporu'na göre, Hizbullah'ın en önemli gücü telefon şebekesi aracılığıyla elde ettiği istihbarat olarak belirtilmiş ve bu telefon şebekesinin bir an önce Hizbullah'ın kontrolünden çıkarılması istenmiştir. ABD Yönetimi, Lübnan Hükümeti'ne bu yönde talimat verince hükümet güçleri harekete geçti. Fakat Hizbullah, İran'dan aldığı siyasi ve askeri destekle Washington Yönetimi'ne ve destekçilerine 2006'daki savaştan sonra yeni bir ders daha verdi. Hizbullah'ın bir kaç saat içinde Lübnan'ın stratejik noktalarını ele geçirmesi ve Lübnan Hükümeti'ne bütün isteklerini kabul ettirmesi Washington'un yediği golün kanıtıdır. 2006'daki Lübnan Savaşı'nın da galibi olan İran, böylece Amerika'ya karşı 2-0 öne geçmiş oldu. Bakalım asıl büyük maçın galibi kim olacak?
GERÇEK HAYAT