"Mahkeme İnançlarımızı Yasaklayamaz!"
Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD), Anayasa Mahkemesinin iptal kararını protesto etti. Tokatta yapılan başörtüsü eyleminde yasakçılara karşı Müslümanca mücadele çağrısı yapıldı.
Kalabalık bir grup tarafından desteklenen eylemde "Başörtüsü Allah'ın emridir!," "Darbeci yargı hesap verecek!," "İnanca saygı, düşünceye özgürlük!," "Yaşasın başörtüsü mücadelemiz!" sloganları atıldı. Eylem tekbirlerle son buldu.
Haksöz-Haber / Tokat
Basın Açıklamasının Tam Metni
Anayasa Mahkemesi İnançlarımızı Yasaklayamaz!
İslami inancımıza ve Müslüman kimliğimize yönelik baskı ve yasaklar tüm ağırlığıyla devam ediyor. Darbe heveslisi egemen zümre toplumu bir kamplaşmaya, kaosa ve ayrışmaya doğru sürüklemede hiçbir beis görmüyor. Ahlakın yozlaştığı, neslin ifsad edildiği ve evlatların ana katili olmaya başladığı bir vasatta; tüm bu vahşi tablonun adaletten kopuşun neticesi olduğu göz ardı ediliyor. Zorbalık ve zulüm hiçbir şart ve sınır tanımaksızın azgınlaşıyor. Yasakçı firavunlar, kendi çıkarları uğruna halkı köleleştirmek için ellerinden geleni artlarına koymuyor.
Böylesi bir ortamda, Anayasa Mahkemesi'nin hiçbir hak ve hukuku gözetmeksizin başörtümüzü yasaklamasını nefretle kınıyoruz. Müslümanları ilgilendiren tüm davalarda, Müslümanların aleyhinde kararlar çıkmasını kabul etmiyoruz. Halkın büyük çoğunluğunun karşı çıktığını her vesilede söylediği bir ülkede, başörtüsünü yasaklayan, başörtülü hanımları kötü örnek gösteren ve darbe geleneğine arka çıkan bir hukuk anlayışı; kesinlikle "millet" adına karar veriyor olamaz!
Ortaya çıkan durumu iyi incelemenizi istiyoruz: Meclis'in çoğunluğu halkın bu kanayan yarada çözüm beklentisini dikkate alarak, başörtüsüne kısmi serbestlik getiren bir yasa değişikliğine gidiyor ve bu değişiklik iptal ediliyor. Çoğunluğun talebi azgın bir azınlığın egemenliği adına hiçe sayılıyor. Bu durum kabul edilebilir mi? Başörtümüzü yasaklamaya cüret edenler; bu zorbalığı daha ne kadar sürdürebileceklerini zannediyor? Allah'ın ayetlerine karşı, ellerindeki güce güvenerek istikbara kapılanlar, inkâra şartlananlar; yarın halkımıza, Din günü Rabb'imize verecekleri hesabı unutuyorlar mı?
Başörtümüz, yargı kararlarıyla açıkça yasaklanıyor. Kartel medyası başörtülü hanımları fişlemek için kurum kurum dolaşıyor. Liselerde namaz kılan öğrenciler suçluymuş gibi gösteriliyor. Laik-antilaik kutuplaşmasını tetiklemek için türlü oyunlar kurgulanıyor. İslami değerlerimizi yaşayabilmek için verdiğimiz mücadeleye karşı gayri nizami bir harekât tarzı geliştiriliyor. Dış işleri bakanı Ali Babacan, "Türkiye'de Müslümanlar da özgür değil!" dediğinde yaygara koparanlar yasağın katmerleştiği bu tabloyu neyle izah edeceklerdir?
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar göstermektedir ki; başörtüsü yasağının hiçbir hukuki tarafı yoktur. Bugüne kadar halkın talep ve beklentilerine yönelik verilen muhtıralar etkisini devam ettirmektedir. Sorunlarımız her geçen gün büyürken daha fazla ne kadar sessiz ve tepkisiz kalabiliriz? Zulme rıza göstererek Allah'a karşı kulluk görevimizi layıkıyla yerine getirdiğimizi nasıl iddia edebiliriz? İslam'ın emirlerini yasaklayanlara saygı duymamız hangi hakla beklenebilir?
Firavun zihniyetli egemenler, kendi çıkarlarını korumak için halka zulmetmekten başka bir yol bilmiyor. Baskı ve yasakları hukukiymiş gibi göstererek, her türlü hakkı ihlal ediyor. Bu ifsad edici sisteme karşı Peygamberlerin örnekliği ışığında mücadele etmeden geçen her gün hayatımız biraz daha kararacaktır! O halde tevhid ve adaletin hüküm sürdüğü bir gelecek için yasaklara karşı Müslümanca mücadele etmeliyiz.
Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD)