Materyalizm halkların afyonudur

Materyalizm halkların afyonudur

Marx'ın yumurtladığı bir vecize insanlığa çok pahalıya mal oldu...

Hüseyin Hatemi / Yenişafak

Materyalizm halkların afyonudur
Marx'ın kasden veya yanılarak yumurtladığı bir vecîze; insanlığa çok pahalıya mal oldu. Marx, bunun yerine “Karşı-Din halkların afyonudur” deseydi, “Karşı-Din”in pazarı çoktan ortadan kalkabilirdi. (Merhum Şerîatî; Din'e Karşı Dîn) - 1917 Ekim Devrimi; Dağ Vaazi temelinde başlasaydı, hızını sadece zulme karşı kinden değil, sevgiden alsaydı, yüzyıl sona ermeden önce âkıbeti “yaş yetmiş-iş bitmiş” olmazdı. Ateizm ve materyalizm; “bilimsel görüş” olarak, “bilimsel bakış açısı” olarak alınmasaydı, bu bâtıl; Bush ve hempâlarının “hakk” kılığına bürünmüş bâtılına güç vermezdi.

1917 Ekim Devrimi'nin yanlışını Moskova'daki, Lâtin Amerika'daki sağır sultanlar duydu, bizde maalesef daha da duyulmadı. Bu sebeple, halkların afyonu olan “karşı-din” ile, daha da beteri; halkların eroini olan materyalizm ve ateizm çarpışıyor ve “bilimsellik” fiyakasına hak kazanabilmek için; “afyon” değil “eroin” (materyalizm) tercih ediliyor. Sanki AİHM'de bir dava açıp meselâ maymundan gelen şeceremiz kanıtlanırsa, “ateizm”, dolayısıyla “bilim” galip gelecek. Oysa, maymunun da Yaratıcısı yine Allah olduğuna göre, “ateizm”in galip gelmesine imkân yoktur. Ateizm, aklen muhal ve dolayısıyla: bâtıldır. Bu “savaşım”ın amacı; Mutlak Varlık'ı reddetmek değil, O'nun Rabb oluşunu, Sevgi'yi redd etmek, halkı “ümitsizlik” eroini ile zebun kılmak, yabancılaştırmak, köleleştirmek, bu arada kendi gücünü, servetini arttırmaktır.

Bu arada, Sevgi ve Gerçek Ehli ile alay eder, onların defterini dürmeye, Rahmeten-lil-Âlemîn olan Yüce Sevgili'ye karşı karikatür çiziktirtmeye devam ederler. (Humeze, 104/1-3) Bizim sağır sultanlarımızın mekteplileri ile medreselileri de, bir kısmı karşı-din afyonuna, bir kısmı materyalizm eroinine mübtelâ olarak biribirine düşerler. Önce insanları karşı-din afyonuna ve materyalizm eroinine mübtelâ eden, bağımlı kılan, biribirine düşüren emperyalizm de yeni savaşımlar için yeni ideolojik veya gerçek silâhların ticaretini yapmayı sürdürür. Sağır sultanlarımız da zifiri karanlıkta veya alaca karanlıkta biribirlerinin kafasını ve gözünü yarıp çıkarmayı sürdürürler. Bu gürültü ve kargaşada da bilimi, felsefeyi hak getire! Felsefe, “Hikmet Sevgisi” demektir, “eroinmanlık” veya “Kaba güce tapınma”, “servet köleliği” değildir.

Ey Azîzan, iftirak ve iştiyakı şerh eden bir ney olmak için, kendimizi sevgi üstadına teslim etmeliyiz. Gaflette olursak, emperyalizm veletlerinin çakılarıyla yontulmayı “eğitim” sayar, sonunda da heveslerini alıncaya kadar öttürüp sonra atacakları bir “dilli-düdük” haline düşeriz. Dinsizlik dinine karşı, karşı-dinlerin hiçbirisi silâh olarak kullanılamaz. Çünkü dinsizlik dini de bir karşı-dindir ve “dine karşı bilim!” kisvesine bürünüp bu şiârı (sloganı) kullandığı için de karşı-dinlerin en kötüsü hükmündedir.

Tevhid ehli, sevgi ehli derler ki: Allah tekdir vallahi/Sanma ki bir kaç ola! “Bilim Tanrısı” ve “Sevgi Tanrısı” ayırımını yapan, çok şeâmetli bir şirk yoluna girmiş demektir. “Bilim vardır, Sevgiden doğan değerler felsefesi vs., Üstadımız Marx'ın buyurdukları gibi, bir üst-yapı kurumu, bir kurgudan başka birşey değildir, doğadan gelen, bencillik ihtirasıdır, özgecilik vs. değildir” diyerek kahvehane gevezeliğini “bilimsellik” sayanlara deriz ki: -ey Azîzim, şu halde niçin “insanlık onuru, adalet, özgecilik, erdem vs.” gibi boş şeylerle ömrünü heba ediyorsun? Yoksa sen de gerçek kişi, insan değil de bir üst yapı kurgusu musun? Değilsen, bu özgeciliğin nereden geliyor? Yoksa sen de bir bâtılın başka kuşları da çekmek için kafeslediği bir ökse kuşu musun?

Ben Rabbiniz değil miyim? -Belâ! Elbette! Medeniyetin temelinde bu “kaalû belâ” ahdi vardır. Bir yandan Yaratıcı'yı inkâr etme mantıksızlığına düşenlerin, diğer yandan Rabb'i kabul ettiklerini gösteren sevgi savunmaları da bu ahdin bilinç altından yüzeye çıkmasıdır. İnsanı en fazla üzen bir görünüm de, Sevgi'nin Nûr elçilerinin adını kullanarak bâtılın bayraktarlığını yapanların görünümüdür. Bâtıl hemîşe bâtıl-u beyhûdedir velî/Müşkil budur ki sûret-i Hakk'dan zûhur ede!

Sevgi ümîd demektir ey Azîzan! Ye'se kapılmayalım! Sen hakkı elden salma! Hakk seni yahşi gözler!