Mazlum-Der'den Suç Duyurusu ve Basın Açıklaması

Mazlum-Der'den Suç Duyurusu ve Basın Açıklaması

MAZLUMDER Genel Sekreteri Emre YURTALAN'ın "İletişim Kayıtlarının Tamamının İzlenmesini Talep Etmek Ve Buna Dair Karar " konulu basın açıklaması ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na İlgililer hakkında yapmış olduğu Suç Duyurusu...

İLETİŞİM KAYITLARININ TAMAMININ İZLENMESİNİ TALEP ETMEK VE BUNA DAİR KARAR VERMEK SUÇTUR.

Hukuk devletinde, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olması, her kişi ve kurumun yasalara uyma/bağlı olma yükümlülüğü vardır.İzleme –dinleme talebinde bulunabilecek olan Emniyet, MİT, bölgesi ile sınırlı kalmak üzere Jandarma taleplerini yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun yapmak zorundadır.

Suçlu/şüpheli –masum ayrımı yapmaksızın herkesi potansiyel suçlu muamelesi altında bıraktıracak şekilde hukuksuz talepler hak ihlali oluşturmaktadır. Genel ve soyut yetki ile izleme-dinleme talebinde bulunabilme ve yeterince denetime açık olmama hususları dikkate alındığında; başta haberleşme hürriyeti, özel hayatın gizliliği ve suçların şahsiliği ilkeleri çiğnenmektedir.

Dinleme, izleme hakkında verilen mahkeme kararlarının tek başına varlığının işlemin hukuka uygun olacağı anlamına gelmemektedir. Verilen mahkeme kararlarının kişilere özel kararlar olması gerektiği, tüm Türkiye'deki kişiler için izleme kararı verilmesi hali açıkça suç oluşturmaktadır. Ayrıca dinlenecek telefon ve iletişim araçlarının uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodundan belirlenebilenlerin somut ve açık bilgilerinin var olmadan verilen mahkeme kararlarıyla da açıkça suç işlenmiştir. Bu sebeple bu kayıtları talep eden ilgili kurumların yetkilileri ile kararı veren Mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.

Anayasa'nın 22. maddesi gereğince kural olarak herkesin haberleşme özgürlüğüne sahip bulunduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu açıktır. Türkiye'nin taraf olduğu ve onaylayarak iç hukuk mevzuatına dahil ettiği Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin 8. maddesinde de herkesin haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu hakka bir kamu otoritesinin müdahalesinin, ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda gerekli olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabileceği söz konusu ise de ülke genelinde yapılan bir izlemenin bu durumlar içinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Amacı ne olursa olsun hiçbir kuruma ülkede yaşayan tüm insanları şüpheli görerek ülke genelini kapsayacak şekilde izleme yetkisi verilemeyeceği açıktır. Bu konuda Yargıtay 9. Ceza Dairesinin verdiği kararla da bu durum sabit hale gelmiştir.

Telefon, internet, fax ve benzeri iletişim araçlarının izlenmesine yönelik alınmış mahkeme kararlarının hukuka aykırılığı sabit hale geldiği için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının artık bu kararları uygulamaması gereklidir. Emniyet, Mit ve Jandarma teşkilatlarının da kendisine gelen bu tür verileri kabul etmemesi ve önceki tüm kayıtları imha etmesi gereklidir. Hukuka aykırı elde edilen delilin hiçbir suretle kullanılamayacağı ilkesinden hareketle bu verilerin hiçbir soruşturma ve kovuşturma evresinde kullanılmaması gereklidir. Bu konuda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının en kısa sürede kamuoyunu bilgilendirerek, hangi tarihlerden itibaren hangi kurumlara bu tür verilerin verildiğini açıklamasını ve bu konudaki tüm Mahkeme kararlarının bozulması için gereken girişimleri yapmasını bekliyoruz.

İNSAN HAKLARI VE
MAZLUMLAR İÇİN DAYANIŞMA DERNEĞİ
Genel Sekreter
Av.Emre YURTALAN


------------------------------------------------------------------

SAYI : 06–38–003/08–22
KONU : Suç Duyurusu

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA

MÜŞTEKİ :İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği
Genel Yönetim Kurulu adına, Genel Sekreter Av. Emre YURTALAN


ŞÜPHELİLER : 1- Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı
2- Jandarma Genel Komutanı
3-Milli İstihbarat teşkilatı Müsteşarı
4-Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin tüm iletişim kayıtlarının
İzlenmesine ilişkin karar veren üye veya üyeleri

SUÇ : T.C.K. 132 ila 137 maddeleri
(Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar)
TCK'nın 257. madde (Görevi Kötüye Kullanma Suçu),

SUÇ TARİHİ :2008 yılı Haziran ayı ve öncesi

OLAYLAR :
Şüphelilerin hukuka aykırı dinleme-izleme-iletişimin tespiti yaptıklarına dair
bazı basın yayın organlarında haberler mevcuttur.

Hukuk devletinde, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olması, her kişi ve kurumun yasalara uyma/bağlı olma yükümlülüğü vardır. İzleme –dinleme talebinde bulunabilecek olan Polis, MİT, Jandarma ve suç/şüpheli takibi hususunda Mahkemeler, taleplerini yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun yapmak zorundadır. Ancak hükümlere yeterince uyulmadığı hatta bazı kurumlarca açıkça ihlal edildiğini düşünmekteyiz.

Elbete ki suç işleyen/işleme hazırlığında bulundukları maddi vakıalarla tespit edilen kişiler hakkında güvenlik birimlerinin yasa ve yönetmelikte belirtilen şartlara uymak kaydıyla dinleme-izleme-iletişimin tespiti yapmaları kanunen görev ve haklarıdır. Kamu güvenliği, suç işlenmesinin önlenmesi konularında hizmet edilmesi takdir edilecek bir durum ise de, kanunların dışına çıkarak herkesi, yetkisiz dinleme halinde keyfilik ve başkalarının hak ve özgürlükleri ihlal edilecektir.

Suçlu/şüpheli –masum ayrımı yapmaksızın herkesi potansiyel suçlu muamelesi altında bıraktıracak şekilde hukuksuz talepler hak ihlali oluşturmaktadır. Genel ve soyut yetki ile izleme-dinleme talebinde bulunabilme ve yeterince denetime açık olmama hususları dikkate alındığında; başta haberleşme hürriyeti, özel hayatın gizliliği ve suçların şahsiliği ilkeleri çiğnenebilmektedir.

Şüphelilerin yaptıkları dinleme, izleme-kayıt alma konularında elimizde karar örnekleri ve içerik bilgileri yoktur. Çeşitli basın yayın organlarında içeriğinde şüphelilere ait mahkeme karar içeriklerinden bilgi verilmektedir. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)'ten şüphelilerin son bir yıl içindeki talepleri ile aldıkları mahkeme kararlarının celbi halinde suçlar tespit edilecektir.

Konuyla ilgili yürürlükteki mevzuatımız;

"Ceza muhakemesi kanununda öngörülen telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin" 5.maddesinde; "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edileceği, Tespit işlemi en çok üç ay için yapılabilir ve bu süre bir defa daha uzatılabileceği" belirtilmektedir.

İlgili makamların talep ve kararlarında: "Kararın hangi suçun soruşturulması için istendiği, bu suça ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin neler olduğu, başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmadığı hakkındaki açıklama, bilgi veya belgeler, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliğinin bildirilmesi gerektiği belirtilmektedir"(md.6)
Burada sınırlı olarak bazı suçlar için sınırlı süreli uygulama yapılabilecektir.

"Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına dair usul ve esaslar ile telekomünikasyon iletişim başkanlığının kuruluş, görev ve yetkileri hakkında yönetmelikte";
Polis, MİT, Jandarma ve suç/şüpheli takibi hususunda Mahkemelerden taleplerin gelebileceği,
2803 sayılı Kanun gereğince Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun ek 5 inci maddesine göre "sadece kendi sorumluluk alanında" belirli suçlar için talepte bulunacağı belirtilmektedir.

2937 sayılı Kanun gereğince MİT'e ise "Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir tehlikenin varlığı halinde Devlet güvenliğinin sağlanması, casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin olarak.." geniş ve soyut kavramlara göre yasal anlamda çok geniş bir alanda çalışma yapma yetkisi verilmiştir.
Tüm çalışmalarda: "Hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodundan belirlenebilenler, Tedbirin türü, kapsamı ve süresi, Tedbire başvurulmasını gerektiren nedenler bildirilmelidir.
TİB(Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı)bünyesinde ilgili kurumların temsilcilerinin başkanlığa bağlı görev yapacağı, Örgütlü suçlarda sürelerin müteaddit şekilde uzatılabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, yönetmelik gereği faaliyetlerin ancak Hakim kararıyla belirli bir süre için verilebileceği, gecikmesinde sakınca olan hallerde ise yetkili makamın verdiği talimatın hakim onayına kısa sürede sunulması gerektiği belirtilmektedir.

İHLAL EDİLEN YASA MADDELERİ:

TÜRK CEZA KANUNU- DOKUZUNCU BÖLÜM :

"Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar"
Başlıklı 132 ila 137 maddeleri arasında bildirilen;

Haberleşmenin gizliliğini ihlal(Madde 132)
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması(Madde 133)
Kişisel verilerin kaydedilmesi(Madde 135)
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme(Madde 136)
Nitelikli haller(Madde 137) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
Görevi Kötüye Kullanma Suçu( madde 257.)

Yukarıdaki yasal mevzuat hükümleri ile TİB başkanlığından alınacak karar içerikleri ile basın yayında çıkan haberlerin doğruluğu halinde;

1- Jandarmanın sadece "görev alanı ile sınırlı olarak" çalışma yürütebileceği, tüm Türkiye'deki telefonları dinlemesinin hukuksuz bir fiil olup, açıkça suç işlendiği,

2- Polis, Jandarma ve MİT'in Türkiye'deki tüm telefonları dinleme, izleme yetkisinin olmadığı, ancak hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodundan belirlenebilenlerin somut ve açık bilgilerinin var olması halinde talebin kabul edilebileceği,bunlara uyulmadan yapılan taleplerin kanunen suç olacağı,

3- Dinleme, izleme hakkında verilen mahkeme kararlarının tek başına varlığının işlemin hukuka uygun olacağı anlamına gelmediği, verilen mahkeme kararlarında kişilere özel kararlar olması gerektiği, tüm Türkiye'deki kişiler için karar verilmesi halinin suç işlendiği açıktır. Ayrıca" dinlenecek telefon ve iletişim araçlarının uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodundan belirlenebilenlerin somut ve açık bilgilerinin var olmadan verilen mahkeme kararlarıyla da açıkça suç işlenmiştir.

4- Özellikle, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı,
-Ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edileceği, amir hükümleri aykırı verilen kararların hukuka uygun olmadığı gibi kanunen suç işlenmiş olacaktır.
5- Anayasa'nın 22. maddesi gereğince kural olarak herkesin haberleşme özgürlüğüne sahip bulunduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu açıktır. Türkiye'nin taraf olduğu ve onaylayarak iç hukuk mevzuatına dahil ettiği Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin 8. maddesinde de herkesin haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu hakka bir kamu otoritesinin müdahalesinin, ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda gerekli olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabileceği söz konusu ise de ülke genelinde yapılan bir izlemenin bu durumlar içinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Amacı ne olursa olsun hiçbir kuruma demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan insanları şüpheli görülerek ülke genelini kapsayacak şekilde yetki verilemeyeceği açık olup, bu konuda Yargıtay 9. Ceza Dairesinin verdiği kararla da bu durum sabit hale gelmiştir.

DELİLLER :-03.06.2008 tarihli günlük gazeteler, - Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
(TİB)'ten şüphelilerin son bir yıl içinde aldıkları mahkeme kararları ve talepleri

SONUÇ VE İSTEK: Yukarıda izah ettiğimiz sebeplerden dolayı;

5237 sayılı yasanın 132 ila 137 maddeleri(Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar) ve TCK'nın 257. madde (Görevi Kötüye Kullanma Suçu), işledikleri gerekçesiyle şüpheliler hakkında gerekli tahkikatın yapılarak, suç işlediklerine dair yeterli delillerin varlığı halinde haklarında kamu davası açılmasını talep ederiz. 05.06.2008

MÜŞTEKİ İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği
Adına Genel Sekreter Av. Emre YURTALAN

------------------------------------------------------------------

SAYI : 06–38–003/08–23
KONU : Suç Duyurusu

ADALET BAKANLIĞI'NA
ANKARA

KANUN YARARINA BOZMA TALEBİNDE BULUNAN :İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği Genel Yönetim Kurulu adına Genel Sekreter Av. Emre YURTALAN

ALEYHİNE TALEPTE BULUNULAN : Emniyet Genel Müdürlüğü Ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın talebi ile verilen Türk Telekom AŞ tarafından işletilen sabit telefon veya MOBİL (NMT), Turkcell, Vodafone (Telsim), Avea (Aria-Aycell) GSM şirketleri ile UMTH Şirketleri tarafından işletilen ve telefon üzerinden yapılan iletişime ait sinyal (tüm detay) bilgilerinin kullanıcı ve makine, SMS alıp-gönderme, GPRS bağlantılarının, GPRS üzerinden internet bağlantılarının, Türk Telekom AŞ, internet servis sağlayıcıları ve UMTH firmalarının internet bağlantıları üzerinden DATA ve ses (voip) transferi, DATA hattı üzerinde haberleşme ve FAKS bilgilerinin tamamının veya bir kısmının tarafından temin edilip ilgili kurumlara gönderilmesine ilişkin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi veya başka bir mahkemece alınan kararın Anayasaya ve hukuka açıkça aykırı olması nedeni ile CMK 309. maddesi uyarınca kanun yarına bozulması talebinden ibarettir.
(İlgili Mahkemelerin karar numara ve tarihlerinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından sorularak temini talebi vardır.)

AÇIKLAMALAR :

1- Ceza muhakemesi kanununda öngörülen telekomünikasyon yoluyla yapılan
iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin" 5.maddesinde; "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edileceği, Tespit işlemi en çok üç ay için yapılabilir ve bu süre bir defa daha uzatılabileceği" belirtilmektedir.
Bu denli bir izleme ve dinlemenin yapılabilmesi için bu takibin hangi suçun soruşturulması için istendiği, bu suça ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin neler olduğu, başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmadığı hakkındaki açıklama, bilgi veya belgeler, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliğinin bildirilmesi gerektiği belirtilmektedir"(md.6)
Burada sınırlı olarak bazı suçlar için sınırlı süreli uygulama yapılabilecektir.

2- Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin
değerlendirilmesi ve kayda alınmasına dair usul ve esaslar ile telekomünikasyon iletişim başkanlığının kuruluş, görev ve yetkileri hakkında yönetmelikte;polis, MİT, Jandarma ve suç/şüpheli takibi hususunda Mahkemelerden taleplerin gelebileceği belirtilmektedir.

3- 2937 sayılı Kanun gereğince MİT'e ise "Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen
temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir tehlikenin varlığı halinde Devlet güvenliğinin sağlanması, casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin olarak.." geniş ve soyut kavramlara göre yasal anlamda çok geniş bir alanda çalışma yapma yetkisi verilmiştir.
Tüm çalışmalarda: "Hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodundan belirlenebilenler, tedbirin türü, kapsamı ve süresi, tedbire başvurulmasını gerektiren nedenler bildirilmelidir.
TİB(Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı)bünyesinde ilgili kurumların temsilcilerinin başkanlığa bağlı görev yapacağı, örgütlü suçlarda sürelerin müteaddit şekilde uzatılabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, yönetmelik gereği faaliyetlerin ancak Hakim kararıyla belirli bir süre için verilebileceği, gecikmesinde sakınca olan hallerde ise yetkili makamın verdiği talimatın hakim onayına kısa sürede sunulması gerektiği belirtilmektedir.

4- Anayasa'nın 22. maddesi gereğince kural olarak herkesin haberleşme
özgürlüğüne sahip bulunduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu açıktır. Türkiye'nin taraf olduğu ve onaylayarak iç hukuk mevzuatına dahil ettiği Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin 8. maddesinde de herkesin haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu hakka bir kamu otoritesinin müdahalesinin, ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda gerekli olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabileceği söz konusu ise de ülke genelinde yapılan bir izlemenin bu durumlar içinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Amacı ne olursa olsun hiçbir kuruma demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan insanları şüpheli görülerek ülke genelini kapsayacak şekilde yetki verilemeyeceği açık olup, bu konuda Yargıtay 9. Ceza Dairesinin verdiği kararla da bu durum sabit hale gelmiştir. Bu sebeple tüm ülke çapında iletişim kayıtlarının izlenmesine ilişkin verilmiş bulunan kararların Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından talep edilerek, bu kararlar için kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için işbu başvuruyu yapma zorunluluğu doğmuştur.

SONUÇ VE İSTEM :Yukarıda izah ettiğimiz sebeplerden dolayı;
Anayasanın 22. maddesi, AİHS'nin 8. maddesi, 5237 sayılı yasanın 132 ila 137 maddeleri kapsamında müdahalesi hukuken mümkün olmadığı gibi aynı zamanda suç teşkil eden iletişim kayıtlarının tamamının izlenmesine ilişkin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi veya başka Mahkemelerin verdiği kararların (Kararların TİB'ten sorulmasını talep ediyoruz) CMK 309 kapsamında kanun yararına bozulması için gereğini saygı ile talep ederiz. 06.06.2008


KANUN YARARINA BOZMA TALEBİNDE BULUNAN
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği
Adına Genel Sekreter
Av. Emre YURTALAN