MAZLUMDER'den ABD Elçiliği Önünde Eylem
Libya''ya insani yardım bahanesiyle başta ABD ve Fransa olmak üzere batılı devletlerin Libya üzerindeki paylaşım savaşını ve bu savaşta yaşanan sivil kayıpları protesto
Libya''ya insani yardım bahanesiyle başta ABD ve Fransa olmak üzere batılı devletlerin Libya üzerindeki paylaşım savaşını ve bu savaşta yaşanan sivil kayıpları protesto etmek için MAZLUMDER üye gönüllüleri ve STK temsilcilerinden oluşan grup ABD elçiliği önünde meşaleli eylem gerçekleştirdi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk ÜNSAL bir konuşma yaptı. Ardından MAZLUMDER Ankara Şube başkanı Üstün BOL basın metnini okudu.
Libya Saldırısı Bir Yeniden Paylaşım ve Pozisyon Alma Savaşıdır, Özgürleştirme Savaşı Değil!
Tunus ve Mısır halklarının korku duvarlarını aşarak onlarca yıl başlarına bela olan diktatörleri devirmesi Orta Doğuda devrim dalgasını hareketlendirdi.
Bahreyn, Yemen, Suriye, Suud ve Libya halkları da onur için, özgürlük için ve ekmek için barışçı gösteriler yapmak amacıyla sokaklara döküldüler ama bu kez diktatörler silahları ateşlerken acımasız davrandılar.
Orta Doğu'nun eli kanlı diktatörleri yıllarca toplumlarının zenginliklerini kendi küçük çevrelerinin çıkarına ABD'ye, Fransa'ya, İngiltere'ye ve İtalya'ya pazarlarken, halklarını en temel özgürlüklerden yoksun bırakırken, baskının en karanlığını ve en acımasızını uygularken bu emperyalistlerin demokrasiden, barıştan ve özgürlüklerden bahsettiğini duymadık. O destekler, görmezden gelmeler ve sessiz onaylar olmasa idi o büyük suçlar işlenmeyecekti. O halde halkların şikayet ettiği o zulümlerin tek sorumlusu diktatörler değil onlara ses çıkarmayarak, kirli ticaretten alabildiğine nemalanan ve suçun oluşmasına ortak olan batılı emperyalistlerdir de. Halklar diktatörleri, ailelerini ve yakın çevrelerini artık sırtlarında daha fazla taşımama kararlılığını ortaya koyunca bu sefer de barış için özgürlük için ve demokrasi için eski suç ortaklarına bomba yağdırma yarışına giren yine aynı emperyalistler oldu. Diktatörlük döneminden alabildiğine yararlananlar bu kez de devrim sonrasında pozisyon alma yarışına girdiler.
BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan 1973 sayılı karar ile Libya hava sahasında oluşturulan uçuşa yasak bölge ve sonrasında gelişen saldırıları barış, özgürlük ve demokrasi için değil sonraki dönemde pay ve yer kapma savaşı ve yeni istila teşebbüsü olarak görüyoruz. Halkların sağduyusu ve mücadelesi, yıllarca diktatörlere destek vererek köleliği geliştiren batılı emperyalistlerin bu kez özgürlük getirmek için geldiklerine dair yalanını boşa çıkaracaktır. Başlarına tasallut eden işbirlikçileri def etmek için nasıl korku duvarını yıkarak sokaklara döküldülerse bu kez de yeni istilacıları def edeceklerdir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
2003'ten beri Condoleeza Rice'tan, Nicolas Sarokzy'e, Berlusconi'den Tony Blair'e bütün batılı liderlere çadırında el öptüren, ülkesinin doğal kaynaklarını ve daha önce direniş örgütlerine verdiği desteğin bilgilerini pazarlayan, karşılığında "terörle mücadelede güvenilir ortak" unvanı alarak kendi halkını dilediği gibi ezebilme izni alan Kaddafi'nin bugün başına gelenler daha önce Şah'ın, Saddam'ın ve Bin Ali'nin başına gelenlerden farklı değildir. Bütün bir ömrünü Amerika'ya sadakatle hizmet sunmaya adayan Şah ülkesini terk etmek zorunda kalınca hayatında ilk kez Amerika'ya işi düşmüş ama yüzüne kapanan kapılardan başka bir muhatap bulamamıştı. Saddam da yıllarca batılı efendilerinin istediği kanlı bir savaşı komşusuna karşı yürütmüş, sonu, efendisinin elinden gelen bir kiralık katilin sonundan farklı olmamıştı. Tunus diktatörü Bin Ali halkının gazabından kaçana kadar Fransa'nın siyasi, diplomatik ve askeri desteği ile ülkesinde insan katletmeyi sürdürmüş, daha fazla koltuğunda oturamayacak hale gelince uçağına atlamış ama Fransa'nın kapalı kapılarından başka bir manzara görmemişti.
Batılı efendilere uşaklık yapmanın vefa ile karşılanmayacağını tarihten öğrenemeyen Kaddafi, seçim kampanyasını yürütmek için kendisinden para dilenen ve BM kararından vazife çıkararak NATO'daki müttefiklerine dahi haber vermeden saldırıya geçen Sarkozy'nin bombalarından öğrenilmesi gerekenleri öğreniyor.
Bu savaş bir yeniden pozisyon alma ve paylaşım savaşıdır. Emperyalist bir savaştır. Kapitalizmin bunalımını aşmada kullandığı klasiklerden biridir savaş çıkarmak. Silah endüstrisini semizletir; stokları yeniler; gerçek bir laboratuardır; ürünlerin gerçek sahnede test edilmesidir. Karlıdır çünkü maliyeti her zamanki gibi kara derililere yazılır. Bu savaş özgürlüğü değil bir başka köleliği inşa etme savaşıdır. Derhal durdurulmalıdır. Bu savaş, yer alan her devletin sicilinde kara bir leke olarak kalacaktır. Türkiye, topraklarındaki ABD üslerini bu kirli paylaşım savaşında kesinlikle kullandırmamalıdır.
Libya diktatörüne dur demenin yolu, bir vakit kendisine yol veren emperyalistlere vur izni vermekten geçmez. Öyle olması, emperyalistlerin hem diktatörlük döneminde hem de sonrasında kazançlı çıkmasına imkan tanımak demektir. Emperyalistlerin kazançlı çıkması halkların kaybetmesi demektir. Diktatörü durdurmanın yolu elbette vardır; bu yol, şimdiye kadar diktatörün baskısını sürdürmesinde yardım ve yataklık yapan ve dolayısıyla suç ortağı olan güçlerin müdahalesi yerine mağdur olan ve kendi kaderlerini tayin etme doğal hakkına sahip olan güçlerin denetleme, gözetleme ve arabuluculuk yapmasını sağlamaktan geçer.
MAZLUMDER Genel Merkezi
|