MAZLUMDER'den basın açıklaması
MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk GERGERLİOĞLU'nun "Çift Başlı Yargı 'Sarıkız' ve 'Ayışığı'na Dokunamıyor" başlıklı basın açıklaması...
ÇİFT BAŞLI YARGI "SARIKIZ" VE "AYIŞIĞI" NA DOKUNAMIYOR
14 Temmuz 2008'de açıklanan Ergenekon iddianamesinde Nokta dergisi ve Taraf gazetesinde yayınlanmış olan Özden ÖRNEK'in günlüklerindeki "Sarıkız" ve "Ayışığı" adı altında ki darbe girişimleri ile ilgili bir iddianın yer almadığı belirtilmektedir . Basına yansıyan haberlere göre Genelkurmay Askeri Savcısı'nın, Ergenekon soruşturmasını yürüten Zekeriya Öz'den, tutuklu bulunan emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Orgeneral Şener Eruygur'la ilgili belgeleri istediği bildirilirken Askeri Savcılığın, iki emekli Orgeneralle ilgili iddialara paralel bir soruşturma başlattığı da belirtiliyor.
Askeri savcılığın Ergenekon iddianamesi ile ilgili olarak belge istemesi olumlu bir gelişme olmakla beraber eksik bir girişimdir. Zira Ergenekon iddianamesinde Sarıkız ve Ayışığı adı verilen darbe girişimlerine yer verilmemiştir. Gerçek anlamda hukuki bir karar vermek için darbe günlükleri soruşturulmalıdır.
Nokta Dergisinin 29.03.2007 - 04.04.2007 tarihli sayısında dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden ÖRNEK' in günlüklerini yayınlayarak Türkiye toplumuna ve hükümetine karşı 2004 yılı içerisinde dönemin Jandarma Genel Komutanı M.Şener ERUYGUR'un aktif rol oynadığı "Sarıkız" ve "Ayışığı" adında iki darbe planın hazırlanıldığı ve dönemin Genel Kurmay Başkanının direnç göstermesiyle bu darbe planlarının uygulanmadığı haberi yayınlanmıştır.
Darbe planlamak 5237 sayılı TCK'nın 309 maddesinde "anayasayı ihlal" başlığı altında suç olarak tanımlanmış olmasına rağmen savcıların soruşturma açamamış olması, hukuk devleti adına kaygı verici bir durumdu. Anayasayı, hukuku ve demokrasiyi askıya almayı amaçlayan "Sarıkız" ve "Ayışığı" darbe planlarına savcıların sessiz kalmaları üzerine İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) -06.04.2007 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (CMK'nın 250.maddesi ile görevli ve yetkili cumhuriyet savcılığı) TCK'nın 309 maddesinde tanımı yapılmış bulunan "cebir ve şiddet kullanarak anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler " şeklinde tanımlanmış suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş olmamıza rağmen sivil savcılık 2007/406 soruşturma ve 2007/106 görevsizlik kararı ile dosyayı 18.07.2007 tarihinde Genelkurmay Adli Müşavirliği'ne göndermiş ve dosyaya aradan geçen 15 aya rağmen herhangi bir işlem yapılmamıştır.
11.04.2007 tarihinde Genelkurmay Askeri Savcılığına da TCK'nın 257 maddesinde tanımı yapılmış bulunan "görevi kötüye kullanmak" suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunduktan sonra askeri savcılık 2007/365 sayılı yazı ile Genelkurmay Adli Müşavirliğinden soruşturma izni istemiş olmasına rağmen savcılığın bu talebine de bugüne kadar verilmiş herhangi bir cevap bulunmamaktadır. Genelkurmay Adli Müşavirliğine 07.04.2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görevsizlik kararı verilerek gönderilen dosyanın neden işleme konulmadığını yazılı olarak sormamıza rağmen bugüne kadar derneğimize verilmiş herhangi bir cevap bulunmamaktadır.
Nokta Dergisi Yazı İşleri Müdürü Alper GÖRMÜŞ hakkında açılan davanın beraatle sonuçlanması üzerine 08.04.2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (CMK'nın 250.maddesi ile görevli ve yetkili cumhuriyet savcılığı) TCK'nın 309 maddesinde tanımı yapılmış bulunan "cebir ve şiddet kullanarak anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler " şeklinde tanımlanmış suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş olmamıza rağmen sivil savcılık Uyuşmazlık Mahkemesinin kararlarına aykırı bir şekilde 09.04.2008 tarihinde 2008/240 soruşturma no ve 2008/66 sayılı görevsizlik kararı ile dosyayı Genelkurmay Adli Müşavirliğine göndermiştir.
Bulundukları makamları kötüye kullanarak toplumda kaos ve anarşi doğuracak, demokrasi ve hukuku askıya alacak şekilde darbe planları yapan emekli kuvvet komutanları hakkında adli ve askeri yargının sessiz kalışlarını hukuk devleti ve insan hakları adına kaygı verici bulmaktayız.
Hukuk devletinde esas olan hukukun, insan hak ve özgürlüklerinin teminatı olarak anlaşılması ve bu yönde işlev görüyor olmasıdır. İnsan hak ve özgürlüklerini tehdit eden, demokrasi ve hukuku askıya alan darbe günlüklerine takınılan tavrın insan hakları ve hukuk adına kaygı verici olduğu bir gerçektir. Türkiye de yargı siyasallaşmaktan ve ideolojik davranmaktan kendini kurtarmadığı müddetçe insan haklarını tehdit eden darbe planlarına göstereceği reaksiyon biçimi bugünkünden pek farklı olmayacaktır.
Türkiye yargısı ve hukuku evrensel standartlara uygun bir şekilde yapılandırılmadığı müddetçe ve çift başlı yargı trajedisi devam ettiği müddetçe bu ülkede yargı, darbecilere dokunamayacaktır.
Türkiye de bugün hala "Sarıkız" ve "Ayışığı" darbe planlarına yönelik bir soruşturma ve kovuşturmanın olmamış olması hukuk sistemimizdeki çarpıklığı açıkça ortaya koymaktadır.
Ergenekon iddianamesinde darbe günlüklerine ilişkin bir iddianın olmamış olmasından dolayı darbe planlayanların ve darbe yapanların yargılanamayacağını Türkiye toplumu bir daha görmüş olmaktadır.
Genelkurmay Adli Müşavirliği askeri savcıya soruşturma iznini derhal vermelidir. Aksi takdirde haklarında darbe planladıkları iddia edilen kişileri korumuş anlamına gelirki uluslar arası kamuoyunda Türkiye Toplumunu yıpratmaya ve küçük düşürmeye yönelik bir amaca hizmet etmiş olur.
Genelkurmay Adli müşavirliğinin soruşturma iznini aradan geçen 15 aya rağmen henüz vermemiş olması AİHS'in açıkça ihlali anlamına geldiğinden dolayı dosyayı AİHM'e taşıyacağımızı kamuoyuyla paylaşmak isteriz.
MAZLUMDER Genel Başkanı
Ömer Faruk GERGERLİOĞLU
14 Temmuz 2008'de açıklanan Ergenekon iddianamesinde Nokta dergisi ve Taraf gazetesinde yayınlanmış olan Özden ÖRNEK'in günlüklerindeki "Sarıkız" ve "Ayışığı" adı altında ki darbe girişimleri ile ilgili bir iddianın yer almadığı belirtilmektedir . Basına yansıyan haberlere göre Genelkurmay Askeri Savcısı'nın, Ergenekon soruşturmasını yürüten Zekeriya Öz'den, tutuklu bulunan emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Orgeneral Şener Eruygur'la ilgili belgeleri istediği bildirilirken Askeri Savcılığın, iki emekli Orgeneralle ilgili iddialara paralel bir soruşturma başlattığı da belirtiliyor.
Askeri savcılığın Ergenekon iddianamesi ile ilgili olarak belge istemesi olumlu bir gelişme olmakla beraber eksik bir girişimdir. Zira Ergenekon iddianamesinde Sarıkız ve Ayışığı adı verilen darbe girişimlerine yer verilmemiştir. Gerçek anlamda hukuki bir karar vermek için darbe günlükleri soruşturulmalıdır.
Nokta Dergisinin 29.03.2007 - 04.04.2007 tarihli sayısında dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden ÖRNEK' in günlüklerini yayınlayarak Türkiye toplumuna ve hükümetine karşı 2004 yılı içerisinde dönemin Jandarma Genel Komutanı M.Şener ERUYGUR'un aktif rol oynadığı "Sarıkız" ve "Ayışığı" adında iki darbe planın hazırlanıldığı ve dönemin Genel Kurmay Başkanının direnç göstermesiyle bu darbe planlarının uygulanmadığı haberi yayınlanmıştır.
Darbe planlamak 5237 sayılı TCK'nın 309 maddesinde "anayasayı ihlal" başlığı altında suç olarak tanımlanmış olmasına rağmen savcıların soruşturma açamamış olması, hukuk devleti adına kaygı verici bir durumdu. Anayasayı, hukuku ve demokrasiyi askıya almayı amaçlayan "Sarıkız" ve "Ayışığı" darbe planlarına savcıların sessiz kalmaları üzerine İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) -06.04.2007 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (CMK'nın 250.maddesi ile görevli ve yetkili cumhuriyet savcılığı) TCK'nın 309 maddesinde tanımı yapılmış bulunan "cebir ve şiddet kullanarak anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler " şeklinde tanımlanmış suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş olmamıza rağmen sivil savcılık 2007/406 soruşturma ve 2007/106 görevsizlik kararı ile dosyayı 18.07.2007 tarihinde Genelkurmay Adli Müşavirliği'ne göndermiş ve dosyaya aradan geçen 15 aya rağmen herhangi bir işlem yapılmamıştır.
11.04.2007 tarihinde Genelkurmay Askeri Savcılığına da TCK'nın 257 maddesinde tanımı yapılmış bulunan "görevi kötüye kullanmak" suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunduktan sonra askeri savcılık 2007/365 sayılı yazı ile Genelkurmay Adli Müşavirliğinden soruşturma izni istemiş olmasına rağmen savcılığın bu talebine de bugüne kadar verilmiş herhangi bir cevap bulunmamaktadır. Genelkurmay Adli Müşavirliğine 07.04.2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görevsizlik kararı verilerek gönderilen dosyanın neden işleme konulmadığını yazılı olarak sormamıza rağmen bugüne kadar derneğimize verilmiş herhangi bir cevap bulunmamaktadır.
Nokta Dergisi Yazı İşleri Müdürü Alper GÖRMÜŞ hakkında açılan davanın beraatle sonuçlanması üzerine 08.04.2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (CMK'nın 250.maddesi ile görevli ve yetkili cumhuriyet savcılığı) TCK'nın 309 maddesinde tanımı yapılmış bulunan "cebir ve şiddet kullanarak anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler " şeklinde tanımlanmış suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş olmamıza rağmen sivil savcılık Uyuşmazlık Mahkemesinin kararlarına aykırı bir şekilde 09.04.2008 tarihinde 2008/240 soruşturma no ve 2008/66 sayılı görevsizlik kararı ile dosyayı Genelkurmay Adli Müşavirliğine göndermiştir.
Bulundukları makamları kötüye kullanarak toplumda kaos ve anarşi doğuracak, demokrasi ve hukuku askıya alacak şekilde darbe planları yapan emekli kuvvet komutanları hakkında adli ve askeri yargının sessiz kalışlarını hukuk devleti ve insan hakları adına kaygı verici bulmaktayız.
Hukuk devletinde esas olan hukukun, insan hak ve özgürlüklerinin teminatı olarak anlaşılması ve bu yönde işlev görüyor olmasıdır. İnsan hak ve özgürlüklerini tehdit eden, demokrasi ve hukuku askıya alan darbe günlüklerine takınılan tavrın insan hakları ve hukuk adına kaygı verici olduğu bir gerçektir. Türkiye de yargı siyasallaşmaktan ve ideolojik davranmaktan kendini kurtarmadığı müddetçe insan haklarını tehdit eden darbe planlarına göstereceği reaksiyon biçimi bugünkünden pek farklı olmayacaktır.
Türkiye yargısı ve hukuku evrensel standartlara uygun bir şekilde yapılandırılmadığı müddetçe ve çift başlı yargı trajedisi devam ettiği müddetçe bu ülkede yargı, darbecilere dokunamayacaktır.
Türkiye de bugün hala "Sarıkız" ve "Ayışığı" darbe planlarına yönelik bir soruşturma ve kovuşturmanın olmamış olması hukuk sistemimizdeki çarpıklığı açıkça ortaya koymaktadır.
Ergenekon iddianamesinde darbe günlüklerine ilişkin bir iddianın olmamış olmasından dolayı darbe planlayanların ve darbe yapanların yargılanamayacağını Türkiye toplumu bir daha görmüş olmaktadır.
Genelkurmay Adli Müşavirliği askeri savcıya soruşturma iznini derhal vermelidir. Aksi takdirde haklarında darbe planladıkları iddia edilen kişileri korumuş anlamına gelirki uluslar arası kamuoyunda Türkiye Toplumunu yıpratmaya ve küçük düşürmeye yönelik bir amaca hizmet etmiş olur.
Genelkurmay Adli müşavirliğinin soruşturma iznini aradan geçen 15 aya rağmen henüz vermemiş olması AİHS'in açıkça ihlali anlamına geldiğinden dolayı dosyayı AİHM'e taşıyacağımızı kamuoyuyla paylaşmak isteriz.
MAZLUMDER Genel Başkanı
Ömer Faruk GERGERLİOĞLU