Medyadan Başörtüsüne Çifte Standart
Başbakan Erdoğan'ın başörtüsü yasağının kalkması yönündeki açıklamaları, bir anda 'siyaset-yargı' çatışmasını gün yüzüne çıkardı..Peki bu haberler nasıl yansıtıldı?
Medya özgürlükte sınıfta kaldı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya gezisi sırasında, üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkması yönündeki açıklamalarına MHP'nin de 'anayasa değişikliği yapalım' diyerek destek vermesi Türkiye'de bir anda 'siyaset-yargı' çatışmasını gün yüzüne çıkardı..
Peki ne oldu, kim ne dedi de bu noktaya gelindi?
Öncelikle bu süreçte kim ne dedi, ona bakalım...
Yargıtay Başkanı Abdurrahman Yalçınkaya: "Eğitim ve öğretim kurumlarında bazı giysilerin kullanılmasının özgürlük sayılıp, özgürlükler içine alınmasının mezheplerin, cemaatlerin ırkçı örgütlerin ayrılıkçı güçlerin sembollerini rahatça kullanacakları, yayacakları, eğitim görenleri örgütleyerek huzursuzluğa, saflara ayıracağı, eğitim ve öğretim kurumlarının yukarıda sayılan etkin örgütlerin alanı haline getireceği, laik ve üniter yapıya aykırı bir faaliyet alanına dönüştüreceği Yüce milletimiz ve ülke ile milletin koruyucusu olan yasalar önünde sorumluluğun anayasa ve yasalar gereği bu yönde beyan ve faaliyetlerde bulunan siyasi partilere ait olacağı gözden kaçırılmamalıdır.
Siyasi partiler; mevzuatın veya yasal ve anayasal yapının değiştirilmesi konusunda girişimde bulunurken önerilen kuralların ve buna ulaşmadaki faaliyetlerin her bakımdan yasal ve demokratik olmasına dikkat etmelidir. Önerilecek değişikliğin kendisi temel demokratik prensiplerle anayasada belirtilen insan hakları ile, Atatürk Milliyetçiliği ile laik ve sosyal hukuk devleti ile bağdaşmalıdır."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: "Başörtüsü, din ve vicdan özgürlüğüne girmezmiş, ne özgürlüğüne girer? Bu ülkede kuvvetler ayrılığı prensibi varsa bu ülkede yasama yargı birbirine etki etmeyecekse herkes yerini bilsin. Kimse yasama organının üstünde kendini göremez. Yargı makamı isası rey makamı değildir..."
Meclis Başkanı Köksal Toptan: "Erkler ayrığı, bu 3 gücün, yasama yürütme ve yargının uyumlu çalışmasını, belli şartlar dışında birbirine müdahale etmemesini, üstünlük taşımamasını gerektirir. Bunun istisnası, hukuk devletinin bir gereği olarak yürütmenin kimi çalışmalarını idareye, yasama organı çalışmalarının da belli şartlarda anayasal yargı denetimine tabi olmasıdır. Bu denetim yollarının şart ve şekilleri, koşulları, konuları, yolları hem anayasa hem de ilgili yasalarla açıkça belirlenmiştir.
Bu çerçevede olması lazım gelen şudur: Türk milleti adına seçilmiş en büyük organ olan TBMM, anayasa ve içtüzük kurallarına göre yasa yapar ve usulüne göre bu yasa yürürlüğe girerek, herkes için bağlayıcı ve uyulması gereken norm halini alır. Konumu; sosyal, ekonomik, siyasal gücü ve durumu; düşüncesi ve ideolojisi ne olursa olsun, herkes buna uymak zorunda olur. Millet adına TBMM tarafından kullanılan yasama yetkisi mutlaktır. Bu yetkiyi kısıtlayabilecek, kullanımını engelleyebilecek, bölecek veya gölgeleyebilecek hiçbir güç yoktur.''
MHP'li Oktay Vural: ''Lafla peynir gemisi yürümüyor. Hiçbir kurum TBMM'nin görevini yapmasını engelleyemez. Kim engelleyecekmiş bizi? Bizim irademiz durduğu sürece kimse bir şey yapmaz. Kurumların ifadeleri üzerinden siyaset üreterek, bu konu çekişme alanı halinde getirilmemeli''
PEKİ BU HABERLER NASIL YANSITILDI?
Yargı kurumlarına yönelik Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın açıklamaları oldukça dikkat çekici...
Her iki açıklama da Türkiye'de demokrasi vurgusu yapıyor ve kanun çıkarma erkinin Meclis'te olduğunu belirtiyor...
Ancak bu noktada gözlerden kaçan nokta basının bu vurguları yansıtma biçiminde...
Örneğin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yukardaki açıklaması, açıklamanın yapıldığı geçtiğimiz Cumartesi günü Doğan Grubuna bağlı Hürriyet'in internet sayfalarında uzun süre yeralmadı..
Açıklama hiç görülmedi...
Ancak, Başbakan'ın özgürlükçü çıkışına Yargıtay ve Danıştay'ın verdiği tepki hep manşetlerden verildi..
Aynı şekilde TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın bugünkü açıklaması da yine aynı internet sayfasında sadece bir başlık olarak yeralırken, bu açıklamalara yönelik yargıçların örgütlendiği YARSAV'ın açıklaması yine en üstten sunuldu...
Oysa, TBMM'nin onurunu ve itibarını korumak görevi birinci olarak TBMM Başkanı'nın..Köksal Toptan'ın...
Bu derece önemli bir açıklamayı Hürriyet'in internet sayfası neredeyse saklayacak bir şekilde küçük gördü...
(cafesiyaset)