"Milliyetçi Kürtlerin İslam Karşıtlığı"
Avukat Emin Güneş'in Hürseda haberde yayımlanan yazısını iktibas ediyoruz
Kürt milliyetçilerine göre Kürtlerin düşmanları Araplar, Farslar ve Türklerdir. Bir Kürt ırkçısının bu bakışı gayet normaldir. Çünkü kendi topraklarının bu kavimlerin işgali altında olduğunu düşünür. Buna mukabil Arap, Fars ve Türk ırkçılarına göre de en büyük tehlike ve tehdit Kürtlerdir. Bunlar ülkelerini bölmeye ve düşmanlar için yutulabilir küçük lokmalar haline getiren hain ve işbirlikçilerdir.
Bu yaklaşımların uzlaşacağı anlaşacağı ortak bir zemin bulmak mümkün değildir. Çünkü bir taraf inkârı dayatıyor, diğer taraf ayrılmayı… Sonuçta tarafların kan ve gözyaşından başka hasılatı olmuyor.
Tarih bize göstermiştir ki, acı çeken mazlum Kürtlerin mağduriyetine neden olanlar “dagırker(İşgalci)” olarak tanımladıkları kavimlerden çok maalesef yine Kürtlerdir.
Kısaca örnek vermek gerekirse:
- Şeyh Abdüsselam Barzani’yi evinde uykudayken ödül için yakalatan Sofi Abdullah Kürt’tür.
- Şeyh Abdüsselam Barzaniyi göstermelik yargılama ile idam eden Musul valisi Diyarbakır Süleyman Nazif Kürt’tür.
- Dersim ve Zilan katliamlarında etkin rol alan İnönü Kürt’tür.
- Şeyh Said kıyamını bastırmada etkin rol alan Çemilı Çeto Kürt’tür.
- Şeyh Said’i İhbar eden bacanağı Binbaşı Kasım Kürt’tür.
- Kürt ulusal kongresini toplanmasına engel olanlar Kürt’tür.
- Örgüt içi infazlar ve çukur siyaseti ile binlerce genci öldüren örgüt Kürt’tür.
- Yüzbinlerce Kürdün topraklarını terk ederek muhacir olmasına ve Türk’lere sığınmasına sebep olan örgüt Kürt’tür.
- Kerkük’ün Erbil’den kopmasına neden olan Goran ve Talabani ailesi Kürt’tür.
- Kürtleri bombalayan güçleri topraklarına davet eden üs veren her türlü işbirliğinden kaçınmayanlar Kürt’tür.
Anlaşılan O ki Kürtler Qazi Muhammed’in vasiyetnamesini hiç dikkate almamışlar:
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…
Kardeşlerim,
Artık düşmanlarınıza aldanmayın, Kürtlerin düşmanları hangi milletten ve gruptan olursa olsun, düşmanlarımızdırlar, merhametsizdirler, vicdansızdırlar, size acımazlar. Sizi birbirinize kırdırırlar, yalan dolanlarla, para-pulla sizi karşı karşıya getirirler….”
Bu vasiyetname acı bir tecrübenin ürünüdür ancak ders alınmadığı ortadadır. Kürtler sırtlarını asli düşmanlarına dayamakta, onlarla işbirliğine gidip birbirlerine karşı silahlanmaya devam etmektedir.
Kürt milliyetçileri yaşanan hak kayıpları ve mağduriyetlerden İslam’ı sorumlu tutmaktadırlar. İleri sürdükleri safsataya göre: “Dagırker dedikleri kavimler madem Müslümandırlar o halde bu zulümleri onlara sanki dinleri emrediyormuş gibi sorumlu İslam’dır. Ümmetçilik ve müminlerin kardeşliği anlayışı haklarımızı ve özgürlüklerimizi almaya engeldir” diyorlar.
Müslümanları, kendilerini dinle uyutan hainler olarak görürken İngiltere, Fransa, Amerika ve İsrail’i dost ve kurtarıcı görmektedirler.
Oysa Kürt Şeyh Saidi idam eden Türkler, Türk İskilipli Atıf hocayı da idam etmişlerdi.
Kürt Qadı Muhammedi idam eden İran’ın Şahı, Fars Nevvab Safevi’yi de İdam etmişti.
Kürt Leyla Kasım ve arkadaşları Cevad Hemevendi, Neriman Fuad Mesti, Hesen Heme Reşid ve Azad Süleyman Miran’ı idam eden Saddam, Arap Muhammed Bakır es- Sadr’ı da idam etmişti.
Demek ki katil diktatörler insanları ırkları nedeniyle değil inanç ve düşünceleri nedeniyle katlediyorlar. Özellikle saltanatları için tehdit gördüklerini ortadan kaldırıyorlar.
Bu katil diktatörlerin ortak yönü İngiltere, Fransa, Amerika ve İsrail’in dost ve müttefiki olmalarıdır. Tıpkı Kürt milliyetçileri gibi!
Kürt milliyetçilerin en büyük düşman ilan ettikleri İran İslam Cumhuriyeti Qadi Muhammedin katili Şah Rıza Pehlevi’nin tahtını yıkmış, yeryüzünü ona dar etmiştir. Pers milliyetçisi Şah, kendisi gibi diktatör Arap milliyetçisi Enver Sedat’a sığınarak orada gebermiştir. Samimi bir Kürt sadece bu nedenle dahi İslam Cumhuriyetine minnettar olmalıdır.
Her vesile ile İslam’a saldıran Kürtçülerin, “Kürdistan Sor’u” topraklarına katıp Sibirya’ya ölüme gönderen Rusya’ya bir şey dedikleri yok!
1991’de George H. W. Bush’un çağrısıyla ayaklanan Kürtlerin, Saddam’ın helikopterlerden gaz döküp ateşe vererek yakmasına, yüz binlercesinin Türkiye ve İran’a sığınması ve on binlercesinin yollarda ölmesine sebep olan Amerika’ya bir şey dedikleri yok!
Müslüman Kürtlerin Mazlum Filistin halkına verdiği destek ve Kudüs’ün özgürlüğü için yaptıkları mitinglere saldırmalarının nedeni asla Kürtlerin hatırına değildir. Onların isyanı bu mitinglerde dostları Amerika ve İsrail’in lanetlenmesinedir. İslam Cumhuriyetine düşmanlığın en başa konmasının nedeni de budur.
İslam Cumhuriyetine düşmanlık o kadar gözlerini karartmış ki çocuk tecavüzcüsü 21 kişinin seri katili Muhammed Bijeh’i (1)“annesinin gözleri önünde asılan KÜRT” diye yutturmaya kalktılar.
Kendilerini Kürdistan’ın yegâne sahipleri sanan bu ahmak taife “işgalciler! topraklarımızı terk edin…!” diyorlar. Bunu söyleyenler bindelik dilime girmeyenlerdir. En yoğun nüfusa hükmeden bir parti İran, Irak, Suriye ve Türkiye’yi demokratikleştirme derdinde. İkinci büyük çoğunluk, iktidarlardan nemalanma peşinde. Vesselam. (Hürseda)