Abdurrahman Dilipak
“Minik fare kükredi, bir aslan miyav dedi”
1990’ların başındaki bu çocuk şarkısını hatırladınız mı? “Bir aslan miyav dedi / Minik fare kükredi / Fareden korktu kedi / Kedi pır uçuverdi.. Yalan mı?, Tuhaf mı? / Yoksa inanmadın mı?”.. Bakmışınız bu şarkı çalarken fonda çizgi film kahramanları Tom ve Jerry bir iksir içip bir anda bir deve dönmüşler ya da bizim Temel Reis, bir kutu ıspanak konservesini mideye indirince Herkülleşivermiş.
Bizim Bill’in adamları anlatacağım hikayeden hoşlanmayacaklardır ama, anlatayım. Geçtiğimiz hafta 3 önemli dergi, kapaktan çok önemli mesajlar verdi.
The Economist’in kapağında İngiltere’nin Brexit sonrası, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’nın AB ile birleşme talebine karşı tavrı sorgulanıyor. İngiltere parçalanıyor mu? Dün ABD parçalanıyor mu diyorduk, bugün İngiltere parçalanıyor mu sorusu gündeme geldi ve dergi kapağının diğer can alıcı bir konusu KİMERA! Evet bu kelimeyi bundan sonra daha çok duyacaksınız.
Time dergisi “İnsanın Ölümsüz Olduğu Yıl 2045” kapağı ile çıktı. İmza. Lev Grossman. İnsanoğlu bir yandan ölüm silahlarını tanıtıyor, öte yandan ölümsüzlükten söz ediyor.
National Geographic dergisi de aynı konuyu kapak yapmış: Evrimi Kendi Ellerimize Alıyoruz: GELECEKTE İNSAN. Yani Transhumanizmden söz ediyor. Siborg, Klonoid canlılar. Geleceği hesaplamak için “7 Gerçek”ten söz ediyor. Ve bunları “şimdi bilmen gerek” diyor.
Biz Montrö’yü, Yunanistan’la yaşanan Ankara krizini konuşurken, dünyada başka şeyler oluyordu.
Newsweek dergisi kapaktan ABD’nin 7 Ekim 2001’de girdiği Afganistan’dan 20 yıl sonra çıkmaya hazırlandığı haberini veriyordu. Yeni savaşlar siber ordular ve alçak irtifa uyduları, 5G üzerinden RF ve Laser silahlarının kullanıldığı yıldız savaşları şeklinde olacak. 3. Dünya Savaşının siber orduları Humanoidler burnumuzun dibinde, Suudi Arabistan’daki NEOM şehrinden sonra, şimdi İran’da da üretilmeye başlanacak. Ve bu arada ABD, yeni savaş stratejine uygun NGAD, 6. Nesil savaş uçağını havada test etti. Ruslar ve Çin de, uzun zaman gizledikleri, açıklamadıkları yeni teknolojilerini açıklamaya başladılar.
Maske, Mesafe, Musluk, HES tekerlemesini bir kenara bırakıp, şu konulara odaklanmamız gerekiyor: Neuralink, Nesnelerararası iletişim, Starlink, Chip, Glabal Performance Pass. Global Health Pass., mRNA, Sentetik et, Clonoid, Siborg, GPT3, Digital Checking, Digital monitoring, Siber Politic Control, Kripto para bu ve buna benzer konular. Bakın mutasyon sadece CoVID ile ilgili değil. CoVID, bunun ilaç ve aşılarının sebeb olacağı mutasyon çok daha tehlikeli. İnsanoğlu mutasyona uğratılıyor. Bakın dünya bir siber diktatörlük tehdidi ile karşı karşıya. Bu KİMERA konusu ayrıca önemli.
Bizde birileri “Yapay zeka ile yeniden doğuş” diye övünürken, AB yapay zekayı sınırlandırmak için çalışma başlattı. Yapay zekanın insan üzerinde sebeb olacağı mutasyon konuşuluyor bilim çevrelerinde. Bizde “akıllı ev”, “akıllı şehirler” gökdelen dikilir gibi 5G desteğinde inşa edilmeye devam ediyor. “Bu gidiş nereye” diye soran da yok maalesef, siyaset, bürokrasi, sermaye, media, STK, dini çevrelerden.. Uyarıları dinleyen de yok.
The Economist dergisi “İnsan-hayvan kimeraları”nı kapağına taşırken, birçok kişi bunun ne anlama geldiğini bile anlamadı. Kimera, mitolojik bir varlık. Tek bir vücutta farklı DNA’lara sahip canlıları ifade ediyor. Mitolojide Şahmeran dediğimiz insan başlı yılan, uçan at Pegasus, bir başı aslan, bir başı keçi, gövdesi aslan ve kuyruğu yılan olan canlılara bu isim veriliyor. Bugün bu konu niye gündeme geliyor? Bill’in adamları yarı insan yarı hayvan Kimeralar oluşturmak istiyor. Bunu aşı, ilaç, yiyecek ve içecekler üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Bu organ naklinden daha farklı bir konu. Bir süredir sözünü ettiğim, birilerine masal gibi gelen “tavşan gibi üreyen, koyun gibi büyüyen, sincap gibi bir sindirim sistemine sahip, ama insan gibi düşünen canlılar”. Biz diyoruz da, Starlink ve 5G yeryüzünü radyasyona boğacak, onlar genimizde bir değişikliğe yol açarak radyasyondan olumsuz yönde etkilenmeyen, hatta olumlu etkilenen bir şekilde bizi dönüştürmekten söz ediyorlar. Bu fıtratı bozan, insanlığa İlahlık ve Rablik taslayan Şeytani oyunu bozamayacak olursak, bu gidiş insanlığın helakına sebeb olacak. Bakın sentetik et ve Probiotikler üzerinden planladıkları ifsat hareketi bunun ilk adımı.
Aslında Kimera zaman zaman tabii yoldan kendiliğinden gerçekleşebiliyor. Mesela göz renkleri farklı kediler ya da bazı çift cinsiyetli insanlarda olduğu gibi. Kimera, birden fazla canlının hücrelerinden meydana gelen, iki farklı DNA yapısından oluşan tek bir canlı organizmaya deniyor. Bu insan, hayvan ve bitki için olabiliyor. Bu konu zaten bir şekilde türlerin kendi içinde yapıldı, şimdi türler arası bir karma kimlik için çalışıyorlar.
Kimera tabii olarak çift yumurta ikizlerinde, ikizlerden birinin erken ölümü sonucu, ölen ikizin hücreleri öteki tarafından emilerek iki farklı hücre yapılı bir insana dönüşebiliyor. Mesela kan naklinde de benzer durumlar oluşabiliyor ve buna Mikrokimerizm deniyor.
Mesela CoVID biyolojik ajanı, 3 farklı mikroptan sentezlendiği için aslında o da bir Kimera’dır ve mutasyon ve varyantlarda kendi yapısını bu anlamda dönüştürmektedir. Bu konu aşıların mikropla, başka bir canlı organizma üzerinde etkileşmesi sonucu insanlarda ve hayvanlarda Kimera etkisi göstermesi kaçınılmaz olacaktır. Mesela nektarin olarak bildiğimiz; erik şeftali karması meyve, ne olduğunu bilmeden tükettiğimiz bir laboratuvar ürünüdür. Kimera ilk 18. yüzyılın hemen öncesinde portakal üzerinde gözlemlenmiştir. 1907’de Winkler “köpek üzümü” ile “domates” arasında kimeralı sürgünler elde etmişlerdir. Bugün artık gen teknolojisi ile çok daha ileri şeyler yapmak mümkündür.
Yazıyordum ya, artık portakal ağacında karanfil kokulu sarımsak üretebilirsiniz diye. Ama unutmayın bitkilerin ve hayvanların başına gelen sizin de başınıza gelecek. İnsanoğlu maddenin dalga boyu ve frekansına müdahale ederek maddenin yapısını değiştirebiliyor artık. Hücre zarının içine müdahale ve DNA’ya müdahale edebiliyor.
Büyüdük artık değil mi? Bana kalırsa siz, şimdi Maske, Mesafe, Musluğu, HES kodunu bir kenara bırakın ve hep birlikte bu şarkıyı söyleyin: “Minik fare kükredi, bir aslan miyav dedi..”, “Damdan düştü kurbağacık, titretti kuyruğunu, bunu gören jandarma aldı götürdü onu. Kurbağacığa bir mezarcık kazdılar. Mezarının taşına şu cümleyi yazdılar: Damdan düştü kurbağacık..” Biliyorsunuz değil mi, artık hayvanlarla konuşup, bilgisayar oyunu ya da santraç bile oynayabiliyorsunuz, Elon Musk gibi. Kasparov bilgisayarla santraç oynuyordu. Artık insan, hayvan, makine birlikte bir network oluşturuyor. Herhalde konuştuğunuz arkadaşınızı yemeyeceksiniz. Bill amcamız onun için bize “sentetik temiz et” yapıyor. Ankara’daki Bill’in adamları da resmi evrakları tamamlayıp, çalışmaya başladılar bile. Aşı ile birlikte o da hazır olur bu gidişle. Kurban Bayramı mı, amaan canım sende. Selâm ve dua ile.