Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Mitolojik ve ezoterik bir döneme doğru

Ezoterik ve kozmik bir zamandan söz ediyorum. Rahmani bir süreç değil bu, Şeytani bir komplo.. Şeytan’ın hilelerine karşı uyanık olmak gerek. Bize denmedi mi, “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye. Hz. Musa Yakub oğullarını “İns’in Şeytan’ı Firavun”un zulmünden kurtardı. Firavun denizde boğuldu, ama Yakuboğulları denizi geçtiler. Allah onlara ikramda bulundu. 40 gün sonra ise onlardan binlerce kişi, Samiri’nin “altın buzağı”sına taptılar ve sonuçta helak oldular. Şeytan kalbinde hastalık olan Yakuboğulları’ndan birileri ile onların peşinden denizi geçenler arasındaydı. O gün Hz. Musa’nın davetine uyanlar, aslında bir “peygamber soyundan” ve “Sahabe hükmünde” kişilerdiler o an için. O sebeble kimse din ve devlet, güç ve itibar sahiplerini İlah ve Rab edinip onlara mutlak anlamda bağlanmasınlar. Bizim İlahımız ve Rabbimiz yalnız Allah’tır. (cc ve celle şanıhu)

Hatırlayın İsrailoğulları’nın muharref kitaplarında Hz. Adem’in ilk zevcesi olarak sözü edilen Lilith’in dünyada Şeytan’la buluştuğu yer olarak Sina’dan söz edilir. Ve bugün, Tur-i Sina’nın yakınındaki sahil şehri Şarm el Şeyh, dünyanın en turizm, eğlence merkezlerinden biridir ve Şeytan hala orada ziyaretçilerini ağırlıyor. Hatırlarsanız, Şeytani bir zırva olan BM iklim zirvesi de orada yapılmıştı. Bu arada Denizi geçip, önlerinde 2 peygamber ve bir kıta Melek olan Tih çölünde yolunu şaşıran Yakuboğulları 10 günlük yolu, 40 yılda zor geçtiler. Şeytan onların peşini bırakmadı. O toplulukta, erişkin yaşta olanlardan bir düzine kadar kişi dışında kimse Kudüs’ü göremedi.

Şeytan Yakuboğulları’nın peşini hiç bırakmadı. Helenistik dönem, Babil, Bizans ve Roma derken bugün hala bu topraklarda ve dünyanın her yerinde Şeytanlığını yapmaya devam ediyor. Ademoğullarından kimini para, kimini iktidar, kimini güç ve saltanatla, şehvetine esir ederek ya da yeryüzünde bir cennet, vadi ile, kimini (Neuzubillah) Allah’la aldatmaya devam ediyor. Unutmayın, iktidar, güç ve servet de insanı sarhoş eder ve bağımlılık yapar. Bir bakarsınız “toplumu dönüştürmek için yola çıkanlar” kendileri dönüşmüş, gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez olmuş, insanları “cennet vaadi” ile, peşlerinden kendi cehennemlerine sürüklüyorlar. Şeytan İnsanoğluna karşı ilk zaferini Hz. Nuh zamanında kazandı. Bütün bir insanlık içinden kurtuluşa erenler sadece bir gemi dolusu insandı. Onların çocukları da karaya çıktıktan sonra yine Şeytana uyup birbirine düştüler. Hikaye uzun. İsrailoğulları hiç rahat durmadılar. Ve sonunda Şeytana uyanlar Lanetlendiler. Onlar Allah’ın vaadinden yüz çevirip Şeytan’ın peşine düştüler. Peygamberlerini yalanladılar, iftiralar ettiler. Hz. Süleyman onlara Mabed inşa etti, onlar Babil sürgününde, daha önce Mabed’de çalışan bukağılı Şeytanların dostlarına uydular. “Hiram Usta’yı kendilerine rehber kabul eden Tapınak şövalyeleri aynı zamanda bugünkü Masonluğun öncüleridir.. Şeytan Romalı’ları kandırıp önce onları Fuhuş ve zulüm bataklığında yoğurup sonra Kudüs’e getirdi. İsevilere yapmadıklarını bırakmadılar.

Bizim Tarsus’lu, Yahudi asıllı Saul, Romalıların İsevi’leri takip etmeleri için görevlendirdikleri bir ajandı aslında. Şeytan Mesih kılığında onu Şam sokaklarında yakalayıp, kendine varis yaptı. O kişi daha sonra Hz. İsa’yı İlah ve Rab ilan edecektir. “Haç” ve “Teslis” aslında onun icadı. Kendilerine göre Hz. İsa Rab ve İlah olunca kendileri de aynı zamanda “Resul” oluyordu. Şeytan Saul kılığında Risalet iddiasında bulundu böylece. Bugünkü Papa da, sanki aslına rücu ederek, Şeytanla kucaklaşıyor gibi. Bu arada biz Nasraniler gibi “İsevi”, Yahudiler gibi “Musevi” ya da “Muhammedi” değiliz. Biz Müslümanlardanız (Elhamdülillah) ve bütün peygamberlere iman ettik. Hz. Muhammed (sav) da İslam’ın son peygamberidir. O alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberidir.

Saul’un macerası Şam’da başladı, Hatay üzerinden Konya, Ankara, İzmir ve yedi pagan tapınağı bölgesinden sonra Selanik ve Kayseri’de devam ederken, Roma polisi bu eski ajanlarını yakalayıp Roma’ya götürdüler. Artık yeni adı Pavlus olmuştu. Hz. İsa yaşarken ona ilk iman edenlerden biri Edese kıralı idi. Bu anlamda Urfa’ya, Anteb’e, Maraş’a, Hatay’a, Kilis’e, Haleb’e dikkat! Babil sadece Irak’ta değil. Babil’in sınırları bu coğrafyayı da içine alır. Ve bu coğrafya, Yahudi ve Hristiyanlar açısından Ezoterik şifrelerle doludur.

Allah irade buyurdu ve Şeytan Nebukadnezar eliyle Süleyman mabedini yıktı ve Yahudileri Bablil’e sürgün etti (MÖ 538) ve Tevrat’ı yok etmeye çalıştı. Babil sürgünü sonrası Üzeyir aleyhisselam Tevratı yeniden topladı. Bunun üzerine Yahudiler Üzeyir aleyhisselama (Haşa) “Allah’ın oğlu” dediler. Sonra yine o kitabı da tahrif ettiler. Saul’ün çocukları Bizans'ı ele geçirip, İznik’te, (1. Konsül MS 325) İncil’i 4’e indirdiler. Konsüle katılanlardan pek az ruhban direndi. Teslis ve haç’ı reddeden 3 aziz vardı aralarında: Aya Yorgi, Aya Sotri, Aya Ayani idi. (Allah onlardan razı olsun).

Tarsus’lu Saul’ün çocukları “coğrafi keşifler” diye, 1500 sonrası dünyada yaşayan dört büyük ırktan biri olan Kızılderilileri yok etti, yine dört büyük ırktan bir diğeri olan kara derilileri köleleştirildi, bir diğer ırk olan sarı ırkı sömürgeleştirdi, beyazların pek azı dünyaya hakim oldular. Bu katliam Nuh tufanından sonra dünya ölçekli en büyük katliamlardan biridir. Batı uygarlığı (?) Kızılderililerin kanları, kara derililerin gözyaşları, servetler ve alın terleri ve sarı ırkın çalınan alın terleri ve servetleri üzerine inşa edilmiştir. Bu arada Haçlı seferleri ile Şeytan Roma askerlerini Allah'la aldatarak Müslümanların üzerine saldırttı. Saül’ün çocukları bu kez İslam’a ve Müslümanlara karşı savaşıyordu.

Ulus devletlerin ve uluslararası düzenin inşası 1600 lerin son çeyreğindeydi. Beytül Hikme'nin yakılması, Timbuktu’nun yağmalanması ardından Endülüs’ün işgali derken Pagan Roma Hristiyan oldu. Ama Roma Hristiyan olurken, Babil Eti, Sümer tanrıları, cinleri, Helenistik dönem paganizmi, Bizans ve Roma, Hind ve Çin mistisizmi harmanlanarak Vatikan’da yeni bir din inşa edildi. Rönesans, Aydınlanma, Fransız devrimi, Sanayi devrimi, 1. Dünya savaşı, 2. Dünya savaşı, soğuk savaş derken bugünlere geldi. Şeytan fitnelerinin en büyüğü için yeniden eski topraklarına geri döndü. Kozmik döngülere bağlı, ezoterik planları ile aramızda. Bugün Yahudi ve İsevi geçinenlerin çoğu Satanist, Pedefolik Siyonist.. Kırmızı buzağı aslında Samiri’nin buzağısına benziyor. Son dönemin en kullanılışlı 4 fitne odağı, Satanizm, Faşizm, Siyonizm, Kapitalizm üzerinden, sağımızdan solumuzdan, önümüzden arkamızda saldırıya hazırlanıyorlar. Hannas’ın vesveseleri ile içimize hulul ederken, Şeytan vaadlerini güncelleyecek. Yalancı Mehdiler, Mesihler, uzaylılar, hepsi bir yerden huruç edecek gibi. “Sır kapıları” dedikleri, uyuyan cinler ve şeytanlar, kozmik döngüler ve buluşmalarla uyandırılacak ve kendilerine verilen anahtarlarla sır kapılarını sandıklarını açarak içindeki şeytanları ve cinleri serbest bırakacaklar. Yuhanna vahyinde bunun antitezi anlatılır. Şeytani uyanışa karşı meleklerin harekete geçmesi anlatılır. Bu senaryonun platosu Arz-ı Mev’ud coğrafyasıdır. Bu hadiseyi TeoPolitik bir akılla okumazsanız hiçbir şey anlamazsınız.

Biz sadece otel yangını, Tarsus ve Hatay’daki kazılar, Mudurnu kazıları iddiaları, Vatikan’ın Satanist Pedefolik Cizvit papa’sının “sır kapısı” dediği Demonizm ve L’exorcisme yasaları çerçevesinde cin ve şeytanları esir tuttukları gizemli odanın kapısının açılması ile ilgili. Birileri kendi inançlarına göre esir şeytan ve cinlerin zincirlerini çözüyor. Yani Papa Prometenin “Pandorasa kutusu”nu açması gibi o da “sır kapısı”nı açıyor. “Tanrı’yı kıyamete zorlamak” için kötülüklerin serbest bırakılması gerek. Doların üzerinde ne yazıyordu, hatırlayın: ordo ab chao; "kaostan gelen düzen". Yani geceden sonra sabahın gelmesi gibi, kaosdan sonra yeni bir düzen gelecek, Altın çağ başlayacak, bunlara göre. Onlara göre bu işler “bulanmadan durulmayacak” ve durulma için Tanrı yer yüzüne geri dönecek Hristiyanlara göre. Yahudiler, farklı bir Mesih bekliyor. Müslümanların daha farklı bir Mesih, Mehdi beklentisi var.

Müslümanlar kurtarıcı beklemez. Kurtuluş onların kendi yapıp yapmadıkları ile ilgilidir. Herhâlukarda içlerinden birini “imam” yaparlar. “İmamlık” sadece “Namazla ilgili değil”dir. İmam ruhban da değildir. Allah’ın ipine tutunurlarsa, Allah (cc)da onlara yardım eder. Bundan sonra başka bir peygamber de gelmeyecek. Bize kitab’da haber verilen, Ahid sandığının ortaya çıkması, Dabbetül Arz ve Yecüc-Mecüc. Kıyametin küçük alametlerinin hemen hemen bir çoğu çıktı. Büyük alametleri ise kapıda gibi sanki. Size ağzınızın tadını kaçıracak bir şey söyleyeyim mi, sona yaklaşırken yine insanların çoğu hüsrana uğrayacak. İstisna olarak sayılan kurtuluşa erenler ise; gerçekten, Allah’a O’nun kitabında belirttiği gibi iman edenler, bu süreçte alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin izinden giderek “veresetül enbiya” ahlakı ile ahlaklanıp, iyi işler yapanlar, insanları hakka ve hayra çağıran, adil şahidler olarak zalimlere karşı Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olanlar, haramdan sakınanlar, kulluk görevini hakkı ile yapanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna! Yahudileri ve Nasranileri Şeytan büyük ölçüde Allah’la aldattı. Onların kitaplarını tahrif etti. Bugün de aynı şeytan, bizim kitabımızı tahrif etmesine izin verilmese de, anlamını çarpıtarak, din ve devlet büyüklerini aldatarak onlar üzerinden dindar geçinen kimi cemaat’ların önde gidenlerini saptırarak insanları Allah’la kandırarak Şeytanlığını yapmaya devam ediyor.

CoVID, mRNA günlerini hatırlayın, o Şeytani plan nasıl tüm insanlığı etkisi altına almıştı. Siyasiler, Bürokratlar, Media, Akademi, Sermaye sahipleri, STK’ları hepsi o yalanlara kandı. Bugün de iklim yalanı, toplumsal cinsiyet, karbon ayak izi yalanları ile insanları kandırmıyorlar mı? Kitapta Allah (cc) bizi uyarmadı mı, İnsin şeytanları “Biz ıslah edicileriz” diye gelecekler, “kulağa hoş gelen şeyler söyleyecekler” ama bizim bilmemiz gereken ise o münafıkların aslında bozgunculuk yapmak için yanımıza geldikleridir. Onlar ağuyu altın tas içinde, bala karıştırıp sunacaklar. Şeytan ve onun dostları her yerdeler, Partiler’de, Dernekler’de, odalarda, sendikalar’da, Tarikatlar’da, Şirketler’de, Kooperatif’lerde insan olan her yerdedir. Hz. İbrahim’den, Hz. İsmail’den, Hz. Haacer’den vazgeçmeyen Şeytan bizden de vaz geçmeyecek.. Hz. Nuh’ın zevcesini ve oğlunu çalan Şeytan bizim zevcelerimiz ve çocuklarımızdan da vazgeçmeyecek. Öyle şeyler görecek, duyacaksınız ki, inanamayacaksınız. Yeni bir mitolojik çağa giriyoruz. Zetalar, Anunakiler, Uzayla ilgili yeni bilgiler, iddialar, uzaylıların dünyayı ziyaretleri, uzaylıların saldırıları ve daha bir çok şey. Orion kuşağı, Mintaka, Alnilan, Alnitak şimdiden konuşulmaya başlandı. “Sır kapısı”nın açılması diye bir şey var biliyorsunuz. Zaman ve mekan boyutunu aşmak için o kapıdan geçmek gerekiyor. İsra/Miraç olayının sene-i devriyesi 26 Ocaktaydı. Gökten meleklerin indiği, tekrar göğe yükseldikleri eşrefi zaman ve eşrefi mekanlar vardır. Mekke ile Kudüs arasında bu anlamda ilginç bir bağ vardır ve bunun ucu İstanbul’a kadar uzanır.

Yeni bir iddia: Işınlanma ve Anti-Yerçekimi Teknolojisi ile ilgili ilk deneyler başarı ile sonuçlanmış (!?). İddiaya göre, bu bilginin kaynağı uzaylılar. Bu konuda, madde-enerji, hayat, zaman ve mekanla ilgili bundan sonra daha çok şey duyacağız. Kahinlere, büyücülere inanmayın, onlara takılmayın. Allahtan korkun, başkalarından değil. Her şey Onun iradesi içindedir. O Allah kendine iman edenleri madden ve manen korur. Rebtilyan’lardan, Anunaki’lerden söz edecekler, “Ahi Evran/Evrensel kardeşlik” geleneğini, “yılan kardeşliği”ne çevirecekler. Niburi, Marduk, Sirius,Tanrıların arabaları” ve uzaylıların dünyayı işgalinden söz edecekler. Bize açıklanan gizemli bir kapı, Yeccüc-Mecüc kapısıdır. Yerden kim nasıl çıkacak onu da tam bilmiyoruz. Onların gizemli varlıklar, cin ve şeytanların farklı görünümleri olabilir, bizim, bizi Allaha ve Resulüne çağıran Rical-ül Gayb’larımız var. Melek dostlarımız var. Hikmet sahibi zatlarımız var. Yalnız, zayıf ve çaresiz değiliz. Bizim Allah’ımız var! Uzay’dan beklediğimiz bir Tarık yıldızı var, bir de Şira! Onlar da büyük hadiselere sebeb olacak, ancak Tarık’ın da Şira’nın da Rabbi Allah’tır. O zaman ne gam!

Ezberlerin bozulacağı, insanların neye ve kime inanacaklarını bilmekte zorlanacakları bir zamana doğru sürükleniyoruz. Şeytan ve onun dostları bütün esbabı cefasını toplayıp geliyor, onların Allah’ın muttaki kullarına, imtihan gereği izin verilenden öte bir şey yapamazlar. Selam ve dua ile

Bu yazı toplam 129 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar