Muharrem “Haram ay”dır!
Bu ay, bir saldırı olmadan, mal, can, namus, akıl-inanç ve nesil emniyeti konusunda açık ve yakın bir tehlike olmadan savaş başlatılmaz!
1 Muharrem 1441 / Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit
Hicri yeni yılımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Paganların Tanrı kıralı Agustos’a adanan Gregoryen takviminin 31. günü, bu sene Hicri takvimin başlangıcına denk geliyor. Dikkat: Muharrem “Haram ay”dır! Bu ay, bir saldırı olmadan, mal, can, namus, akıl-inanç ve nesil emniyeti konusunda açık ve yakın bir tehlike olmadan savaş başlatılmaz!
Hadi Hicret edelim. Saplandığımız Masiva’dan hicret edelim, nefsimizi Şeytanın elinden kurtaralım..
Bakın Hacca gitmekle, “nasıl olsa tevbe eder günahları sildiririm” diye işlediğiniz günahlardan kurtulamazsınız. Kul hakkına girdiğimiz günahlardan yakanızı kurtarmadan aklanamazsınız. Sadece ahvali şahsiyeye müteallik konularda eğer meşru bir mazeretiniz varsa belki bağışlanırsınız. Yoksa isterseniz yüz kere gidin hacca aklanamazsınız. Bazı günahlar, başka hayır ve ibadetlerle de karşılanmayabilir. Ne ahiretiniz kalır, ne de dünyanız. Ne saadetiniz kalır, ne de sağlığınız. Ömrünüz, paranız ve malınız bereketsizleşir. Bir de bakmışsınız, bütün bunlar “dua ile istenen bir bela”ya dönüşmüş.
Sizi ve kendi nefsimi ehlimi korkutayım ki, belki nefsimizi terbiye eder ve gazaba uğrayanlardan olmayız. Yoksa o zaman, kötüler artar, iyiler sessiz kalırsa, “ıslah ediyoruz diye ifsad eden” içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden “Kerbela” yakamıza yapışır. Pişmanlık ve gözyaşlarının söndüremeyeceği cehennem ateşi çatımıza düşmeden tevbe edin. Helallik isteyin, sırtınızdaki cehennem odunlarına benzeyen haksız para, mal ve makamları sırtınızdan indirin. Kibirden, yalandan, işretten yakanızı kurtarın.
Hicreti konuştuğumuz bugün Muhacir kardeşlerimizi hatırlayalım. Yurtlarından çıkarılanlara kapılarımızı onların yüzüne kapatmaktan söz edenlere yazıklar olsun!
Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem Ayı aynı zamanda İslam inancına göre “4 haram ay”dan biridir. Diğerleri öte yandan yine Aşure Gününün de bu ay içerisinde yer alması nedeniyle Muharrem ay’ı büyük önem taşımaktadır.
Muharrem ayı başlangıcı her yıl bir önceki başlangıç tarihinden 10-11 gün daha erken başlar. Bunun nedeni ise Hicri takvim ve Miladi takvim arasındaki 10 - 11 günlük fark vardır. Bu yıl Hicri yeni yıl 31 Ağustos günü başlayacaktır. Aşure Günü ise 9 Eylül /10 Muharrem Pazartesi gününe denk gelmektedir.
Diyanet Ansiklopedisinde bu konu ile ilgili özetle şu bilgilere yer verilmektedir: (Müellif: Hüseyin Algül) Câhiliye devri Arapları, kamerî esasa göre tesbit ettikleri yılın 12 ayını safer, rebîülevvel, rebîülâhir, cemâziyelevvel, cemâziyelâhir,şâban, ramazan, şevvalden oluşan “olağan aylar” (eşhürün i‘tiyâdiyye) ve zilkade, zilhicce, muharrem, recebden oluşan “4 haram ay” (eşhürün erbaatün hurum) şeklinde ayırıyorlardı. “Haram aylar” tabiri Kur’ân-ı Kerîm’de 2 âyette çoğul (el-eşhürü’l-hurum: et-Tevbe 9/5, 36), 4 âyette de tekil şekliyle (eş-şehrü’l-harâm: el-Bakara 2/194, 217; el-Mâide 5/2, 97) geçmektedir. Tevbe sûresi’nin 2. âyetinde geçen “4 ay” (erbaatü eşhur) ifadesiyle de bir yoruma göre haram aylar kastedilmiştir. Bu aylarda savaş haram kılınmış, işlenen sevap veya günahlara başka zamanlarda yapılanlardan daha fazla mükâfat veya ceza verilmesi, böylece yılın diğer aylarından farklı bir önem ve saygınlığa sahip bulunmaları sağlanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de, gökler ve yeryüzü yaratıldığı zaman Allah katında ayların sayısının 12 ve bunlardan 4’ünün “haram ay” olduğu açıklanıp insanların o aylar içinde Allah’ın koyduğu yasağı çiğneyerek kendilerine zulmetmemeleri istenmiş (et-Tevbe 9/36), ayrıca haram ayda savaşmanın büyük günah olduğu (el-Bakara 2/217), bu aya karşı saygısızlık edilmemesi gerektiği (el-Mâide 5/2) ve saygıya lâyık bir mâbed olan Kâbe ile birlikte haram ayın da insanların iyiliği için bir sebep kılındığı (el-Mâide 5/97) belirtilmiştir. Tefsir ve tarih kitaplarında, haram aylarla ilgili hükümlerin hac ibadetiyle birlikte Hz. İbrâhim zamanında teşri kılındığı, insanların bu aylarda sağlanan güven ortamı içinde hac ibadetini rahatça yaptıkları, Mekke ve çevresinde oturanların da bu vesileyle geçimlerini sağladıkları belirtilmektedir.
Ayetlerde bu çerçevede Hicri takvim başlangıcının önemi yanında nasıl kutlanacağına dair de ipuçları verilmektedir.
İslam, belli zaman ve mekanları savaş dışı tutmuştur. Bunlar insan ve hayvanların bitkilerin hayatlarının devamında fıtri bir mizaç taşımaktadır. Hayvanların göçleri, yavrulama zamanları, dini ibadet sebebi ile insanların bir yerden başka yerlere yolculukları daha güvenli hale getirilmiştir.
Maalesef bugün, Miladi takvim kadar itibar görmemektedir. Bundan “Takvim reformu”nun ve Hicri takvimin yasaklanmasının rolü büyüktür. Hemen şunu belirtelim ki, “Takvim reformu”, yeni bir takvim getirmemiş, İslami olanı yasaklamıştır. Çünkü Osmanlı’da Hicri, Kameri yanında Şemsi takvim de vardı. Rumi takvim diye farklı bir takvim de vardı. Hristiyanlar Miladi takvim uygularken, Yahudiler de kendi takvimini kullanırdı. Kemalist devrimler sonucu sadece İslami olan yasaklanmıştır. Takvim isimleri de aynı şekilde değiştirilmiştir. Bugünkü Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık aylarından sadece 3 tanesi, Ocak, Ekim ve Aralık Türkçedir. Bunların dışında sadece Kasım Arapçadır. Diğerleri İslam geleneğinin dışındadır. İbranice, Süryanice ve İngilizce çoğunluktadır. Miladi Takvim kilise takvimidir. Gregoryen takvim, Jullian takvimi olarak da bilinir.
Her yıl tekrarladığım gibi hicri kamerî ayları tekrar hatırlayalım:1-Muharrem, 2-Safer, 3-Rebiulevvel, 4-Rebiulahir, 5-Cemaziyülevvel, 6-Cemaziyülahir, 7-Receb, 8-Şaban, 9-Ramazan, 10-Şevval, 11-Zilkade, 12-Zilhicce. Bunlardan Muharrem, Sefer, Rebii, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval insan adı. 8 ay böyle. Geri kalanları Cemaziyel evvel, Cemaziyel ahir, Zilkade, Zilhicce! Bunlar tekrarlanan kelimeler. (Haram aylar Bold/İtalik olarak yazıldı)
Allah (cc) arşa ve asra yemin etti! Biz zaman ve mekan boyutunda, fıtrat çerçevesinde kainatla o derin ahengimizi kaybettik.
Asra yemin olsun ki, insanlar hüsrandadır! İman edenler, amel-i salih kullar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna! İnşallah, hüsranda olanlardan olmayalım.. Ama bu bunu yürekten isteyenler, bağışlanmanın gereğini yerine getirenler içindir.
Selâm ve dua ile.