Mehmet GÖKTAŞ
Müslümanca Muhalefete Muhtacız
Aslında Müslüman olmak bir anlamda Muhalif olmak demektir. İslam’a “lâ” diyerek, “hayır, kabul etmiyorum, tanımıyorum, reddediyorum” diyerek giriş yapılır.
İyice düşündüğümüzde “lâilahe illallah” demenin yeryüzünün en büyük reddiyesi yani muhalefeti olduğunu anlarız.
Girişten sonra yine aynı şekilde devam eder; “Kafirlere itaat etme, münafıklara itaat etme”(33/1) “Olur olmaz yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp iğneleyen, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günahkâr, huysuz ve sert, bütün bunlardan sonra bir de ne idüğü belirsiz kimselere, serveti ve çocukları var diye sakın boyun eğme” (68/10-14) Dikkat ediniz, bunlar Kitabımızın ilk inen âyetlerindendir.
Gelelim günümüz Türkiye’sinde Müslümanca Muhalefet meselesine.
Günümüz için söyleyeceklerimize itiraz edilebilir, zaten sosyal ve siyaset dünyasında hiç bir zaman iki kere ikinin dört etmediğini biliyoruz. İçinde yaşadığımız dağınıklıktan bunu çok rahat anlarız.
Buna rağmen günümüz siyasetinin en önemli boşluğunun Müslümanca bir muhalefet olduğunu düşünüyorum ve bunu bir çok defa dile getirmiştim.
Muslümanca Muhalefet derken bu görevi sadece siyasi bir partiden değil İslami camialardan, âlimlerden, aydınlardan da bekliyoruz.
Akla ilk gelen soru; “Günümüzün muhalifleri Müslüman değil mi ki” veya “Müslümanlar muhalefet etmiyorlar mı?” denilebilir. Biz ısrarla Müslümanca muhalefet eksikliğini dile getiriyoruz ve hatta bunun yokluğunun bedelini ödüyoruz.
Müslümanca Muhalefet iki noktada kendisini gösterir. Birincisi; rejime muhalefet, ikincisi mevcut yönetime, iktidara muhalefet. Ve Müslüman her iki muhalefetini de Müslümanca yapmak durumundadır.
Bazıları kabul etmese de orta yerde yirmi yıla yakındır İslami yönü ağır basan bir iktidar vardır. Bu iktidara içeriden ve dışarıdan karşı çıkanların önemli bir kısmı da onun bu İslami yönünden olduğu inkar edilemez bir gerçektir.
Peki, böyle bir iktidara bir Müslüman olarak muhalefet edilemez mi? Elbette edilir ve edilmelidir, uyarılmalıdır, hataları söylenmelidir, yanlışlarının karşısına dikilmelidir.
Fakat Müslümanca.
Birincisi; Yanlışlarına karşı çıkıldığı gibi doğruları takdir edilip desteklenmelidir.
İkincisi; Muhalefet ederken yaptığımız muhalefetin İslam Düşmanlarının gelir hanesine kaydolup olmadığına, İslam Düşmanlarıyla aynı safa düşüp düşmediğimize iyi dikkat etmeliyiz. Zaten Müslümanca Muhalefet derken daha çok bunu kastediyorum.
Hür Dava Partisinin bu esaslar üzerine kurulduğunu, bu güne kadar da “Müspet Muhalefet” adıyla buna halel getirmediğini büyük bir kesim görüyor ve izliyor. Yenilenen kadrosuna bu konuda başarılar diliyoruz.