Nureddin Şirin
Müslümanım Diyenler Seyrede Dursun Al-i Suud...
Müslümanım Diyenler Seyrede Dursun "Al-i Suud" Müslüman Kanı İçmeye Devam Ediyor
Yemen"in kuzeyinde yaşanmakta olan insani trajedi üzerine yaptığımız yayınlar, yayınladığımız video ve fotoğraflar, bir "müslüman" olmaktan öte, bir "insan" olarak kanımız dondururken, dünya müslümanlarının, özellikle de sorumluluk mevkiinde bulunan kurum ve İslami kanaat önderlerinin suskunluk ve tepkisizliği, kuşkusuz ki kendisini "Mekke ve Medine"nin hizmetçisi" olarak tanımlayan Suud Kralı Abdullah"ın Müslümanlara yönelik sürdürdüğü saldırı ve katliamlarını kolaylaştırmaktadır.
İslam tarihinin en büyük ihanet ve nifak çetesi olan Suud ailesinin tüm tarihi boyunca Müslümanlara sapladığı zehirli hançerlerin sonucu İslam Ümmeti büyük bir zillet ve esaret karanlığına sürüklenirken, kana susamış bu katillerin ellerinden damlayan Müslüman kanı nedense vicdanları pek kanatmıyor!
Acaba, İngiliz emperyalizminin mukaddes Hicaz topraklarına sapladığı bu zehirli hançer İslam Ümmetine ne kadar daha ihanet etmeye, ne kadar daha Müslüman kanı dökmeye devam edecek?
Tarihin derinliklerine fazla inmeden, bu Suud hanedanının Hicaz topraklarında gayri meşru bir saltanatı nasıl kurduklarına kısaca bir göz atacak olursak, Merhum Mehmed Akif"in deyimiyle "ibret alınsaydı eğer tarih tekerrür eder miydi?" sözünde olduğu üzere, yaşadıklarımızın tarihin tekerrüründen başka bir şey görmeyeceğiz.
".
Muharrem ayına az kaldı.
1 Muharrem"le birlikte yeni bir hicri yılımıza gireceğiz; 10 Muharrem"le birlikte de "Aşura"yı bir kez daha anacağız; 1 Muharrem"in sevinç ve coşkusu yerine 10 Muharrem"in hüzün ve elemine bırakacak.
1 Muharrem, Hz. Resul-i Ekrem"in hicreti; Mekke"den Medine"ye; "zulmet diyarı"ndan "nûr diyarına" hicretin tarihi. Çekilen 13 yıllık eziyet ve işkencenin ardından Muhammedî nizamın tesis edildiği yeni bir dünya. Özgür, aydınlık ve kutlu bir dünya.
Mekke cahiliyyesinin putperest güçlerinin tüm azgınlık ve zorbalığına rağmen söndüremedikleri tevhid meşalesi artık egemen bir İslam ülkesinde en yükseklerde yanmaya devam edecek; yükselen kutlu sancak özgürce dalgalanacak ve ilahi risaletin kurtuluş sedası bütün dünyada yankılanmaya başlayacak"
Küfür ve şirkin durduramadığı bu kutlu sefer, İslam kisvesine bürünmüş nifak ve ihanet çetelerinin şeytanca planlarıyla sırtından vurulacak; Bedir"de hüsrana uğrayan putperestlerin İslam kılıklı torunları yenilgilerinin intikamını Kerbela"da Muhammed"in (s.a.v) torunlarından alarak, Hakk-batıl savaşının sadece şekil değiştirdiği ortaya konulacak"
"Kanım dökülmeden ayakta durmayacaksa ceddim Muhammed"in dini, ey kılıçlar gelin alın beni, parçalayın, parça parça edin bedenimi" diye haykıran Hüseyin"in bedenine, Müslüman kılıklı İbn-i Ziyad"ın gönderdiği cellatların elinden yüzlerce ok saplanacak"
Ancak, yaşanın tüm ihanet ve mazlumiyete rağmen, Fatıma"nın emzirdiği Ali oğlu Hüseyin"ın Kerbela"nın kızgın çöllerine dökülen al kanları, kılıçlara galip gelip yüzyıllar sonrasında yeni bir Muhammedî inkılabın müjdesi olacak"
İki şecerenin kavgası yüzyıllar boyu sürüp gelecek; bir taraftan "nur şeceresi", diğer taraftan ise "zulmet şeceresi"; tarih sürekli olarak "tayyibe" ile "habise"nin bitmeyen kavgasını yazacak"
Yeşil saraylar dikilince, ayaklar altına alınmıştı Muhammedi risaletin izzet ve şerefi. Din ve mukaddesat haramzadelerin elinde bir araçtı sadece. Ebu Cehil ve Ebu Leheb"lerin kurulu düzenleri, üzerinde kelime-i tevhid yazılı Yeşil Saraylara dönüşmüş, Mekke"nin putperest ayinlerinin yerini kapıkulu Saray mollalarının vaazları almıştı"
Hamza"nın ciğerlerini sökmeye yemin edenlerin torunları, altın keseleriyle besledikleri mollaların fetvalarını alıp Muhammedi risaletin takipçilerini "İslam hançeri" ile doğramanın planlarını yapacaktı"
Allah, Kur"an ve Peygamber adına uydurulanı sahte bir din, "resmi ideoloji" olarak mescidlerin mihrablarından sunulacak, karşı çıkanlar ise "sapık" "fitneci" "bozguncu" olarak nitelenip haklarında idam fermanları verilecekti"
Nübüvvetin varisi hidayet önderleri ve onların muhlis, sadık, cefakar takipçileri için hayat zindan, işkence, sürgün ve katliamdan başka bir şey ifade etmeyecekti"
Diğer taraftan, Bir grup Kufeli"nin Hasan-ı Basri"ye gelip sinek öldürmenin caiz olup olmadığını sorduklarında, Hasan-ı Basri"nin "siz Peygamberin oğlu öldürülürken caiz midir, değil midir diye sormuyorsunuz da, sineğin öldülmesinin caiz olup olmadığını soruyorsunuz" şeklindeki cevabı gayretsiz, sorumsuz ve gamsız Müslümanların değişmeyen sünneti olarak tarihte yerini alacak, masum ve savunmasız müslümanlar barbarca katledilirken birileri de basit ve seviyesiz gündemlerin ardında koşacaktı"
".
Suud rejiminin ihanet ve katliamları tarihin tekerrüründen ibarettir sadece..
Nur ile zulmetin bitmeyen savaşının günümüzdeki bir yansıması"
Bedr"in intikamını Kerbela"da alanların, aynı intikamı Yemen"in kuzeyinde Saada"da almaya kalkmalarından başka bir şey değil..
Siyonistler Gazze"de yapmıştı, Suudiler de Saada"da yapıyor"
Ebuzer"i Rebeze"de öldüren, Ammar"ı Sıffin"de, Hüseyn"i Kerbela"da, Hucr"i Şam"da katleden zihniyet, Allah"ın evinin ziyaretçilerini Mekke"de, masum ve savunmasız bebekleri Saada"da katletmeye devam ediyor.
"Suç" yine aynı suç.
Sarayların resmi ideolojilerine, İslam kılıklı zorbaların kirli düzenlerine, nifak ve ihanet çetelerinin kara yüzlerine karşı, "zillet bizden uzaktır" diye haykırmanın, zalimlerden tebberi etmenin bedeli"
Peygamberin emaneti mihrab ve minberleri gasp eden haramzade haydutlar, ceplerine dolan dinarların karşılığında "fetva"lar yayınlayacak, Kerbela sahrasında Ali Asgar"ların boğazına saplanan oklar, yüzyıllar sonrasında Saa"da"nın Kerbelasında bebeklerin üzerine fosfor bombası olarak yağmaya başlayacak"
Vurun katiller vurun, bu yaptığınız ilk değil
Şam"ın Yeşil sarayları Şimdi Riyad"da
İster adı Yezid olsun adı ister Abdullah
Hamza"nın ciğerini çiğneyenin torunları son değil"
".
Konuşan konuşsun, susan sussun. Tarihin tekerrür ettiği bu zaman "zillet bizden uzaktır" feryadları hiç dinmeyecek, Kan Kılaca galip gelmişti Kerbela"da, son sözü söyleyen yine özgürler olacak"
Hür insanlara selam olsun"
[email protected]