"Müslümanın Anneannesini Seversiniz"
Gülay Göktürk laikçilere fena şeyler dokundurdu.
Gülay Göktürk/Bugün
Çene Altı Formülü
Bir zamanlar Cem Karaca "işçisin sen, işçi kal" dedikçe işçilerden ne çok küfür işitmiştir kim bilir... Şimdi örtülü öğrencilerden "anneanneleri gibi" kalmalarını isteyenlerin de benzer tepkileri aldıklarından eminim.
Yani, şu çene altı formülasyonunu "çözüm" diye ortaya atanlar hiç çocuk yetiştirmemişler sanki. Şöyle bir tablo hayal edin: Ergenlik yaşında bir kızınız var; çarşıya çıkıyor, kızınıza bir elbise alıyorsunuz. Eve geldiğinizde de müjde verir gibi, "Bak," diyorsunuz, "Sana yeni bir elbise aldım. Tıpkı anneanneninki gibi!" Kızınızın daha o elbiseyi görmeden paketi fırlatıp atacağı kesin değil mi?
Şimdi, Ey laikçiler, size soruyorum; Hanginiz kızınızı anneannesi gibi bukleli-lepiska saçlarla dolaşmaya razı edebiliyorsunuz; ona anneannesi gibi vatkalı ceketler, arkası dikişli naylon çoraplar giydirmeyi başarabiliyorsunuz da, başörtülü kızlardan anneanneleri gibi örtünmelerini talep ediyorsunuz, bir söylesenize... Açık söyleyeyim, bu iş artık hepten traji-komik bir hal aldı.
Koca koca hukukçular, koca koca partiler, hükümet, STK'lar oturmuş baş bağlama modelleri belirliyor, fiyonklu mu olsun, iğneli mi diye kavga ediyorlar. Ve ne kadar ibret verici bir durum ki, bazı genç kızlar, dinlerini kendi seçimleri olarak ve kendi yorumlarıyla yaşamak; yaşayış biçimlerini kendilerine göre modernleştirmek; kendilerini "anneannelerinin" geleneksel tutumundan ayırmak isterken, yöneticileri onlara ille geriye gidip anneanneleri gibi olmaları talimatını veriyor.
Düşünmüyor ki, anneannelerimiz de kendi anneanneleri gibi kalsaydı, şimdi örtülü kadınların hepsi çarşaflı olurdu. Bir zamanlar Cem Karaca "işçisin sen, işçi kal" dedikçe işçilerden ne çok küfür işitmiştir kim bilir. Şimdi örtülü öğrencilerden "anneanneleri gibi" kalmalarını isteyenlerin de benzer tepkileri aldıklarından eminim.
Peki devlet neden Müslümanın ancak "anneannelerimiz gibisi"ni seviyor dersiniz? Çünkü bu Müslüman kadın tipi kamu alanını Kemalistler'e bırakıyor da ondan... Bu Müslüman tipi, aynı zamanda itaatkarlığı, kanaatkarlığı, devlete kayıtsız şartsız biat etmeyi, onun kurallarını sorgulamamayı sembolize ediyor da ondan... Bu Müslüman tipi "anakronik bir tip" ve bir anlamda tesettürün tarihin sahnesinden yavaş yavaş çekilişini sembolize ediyor da ondan... Devlet, geleneksel Müslüman kadın tipinin zaman içinde evrilmesini, farklı bir örtünme biçimiyle modernizme eklemlenmesini kendi modernleşme projesinin iflası olarak görüyor da ondan...
Totalitarizm böyle bir şeydir işte. Can çıkar, totalitarist huy çıkmaz. Ruhlara öyle bir işler ki, bir tarafını düzelteyim derken öbür taraftan bozarsın; reform yapayım derken öyle bir kural koyarsın ki bir çuval inciri berbat edersin...
Özgürlük için bir kuralı kaldırmaya kalkarken, özgürlük karşıtı bir başka tanım getirir, yine totaliter kalırsın. Bu meseleyi baştan beri bir özgürlük meselesi olarak kavramayanların dediklerimden hiçbir şey anlamadıklarının farkındayım. Ama yine de anlama ihtimali olanlar için bir kere daha tekrarlayayım: Üniversitelerde türban sorununun çözümünün tek yolu, devletin öğrencilere kıyafetle ilgili herhangi bir kural dikte etmemesi; kısıtlamayı sadece "kimlik tespitini engellememe" yaklaşımıyla sınırlı tutmasıydı.
Tanımlanmış bir kıyafet (başı açık olmak) yerine yine aynı derecede net tanımlanmış bir başka kıyafet (çene altından bağlamak) getirdikten sonra yapılan işin ne anlamı kalır? İsterseniz bütün öğrencilere 501 Levi's jean giyme kuralı getirin, yaptığınız işin özü değişmez.
AK Parti'nin çözüm önerisinin MHP aşısıyla aşılandıktan sonra aldığı son biçim, yine totaliter bir formül; yine tek tipçi; yine yasakçı; yine bireysel iradeyi hiçe sayıyor ve bütün örtülüleri tek tipleştirmeye çalışıyor. Üstüne üstlük de psikolojik olarak getirilebilecek en itici formül. "Demode" olma zorunluluğu, bir genç kıza yapılabilecek en acımasız kısıtlamadır herhalde...