"Müslümanların Korkaklığı Güçlü Konuma Getirdi"

"Müslümanların Korkaklığı Güçlü Konuma Getirdi"

Vakit Gazetesi Dış Politika Yazarı Ahmed Varol, Müslümanların korkaklığının "Siyonistleri" güçlü konuma getirdiğini söyledi.


İsrail'in esasında güçlü olmadığını belirten Varol, dün Kağıthane'deki Kudüs Çadırı'nda yaptığı konuşmasında müslümanları cesur olmaya çağırdı.

Varol'un konuşmasını sunuyoruz:

Allah'a hamdolsun. Resulüne ve onun ashabına salatu selam olsun. Hepinize hoş geldiniz diyorum. Bu davaya göstermiş olduğunuz hassasiyetten dolayı teşekkürlerimi azrediyorum. Bu programı tertip eden kardeşlerime de gösterdikleri gayretten dolayı özellikle teşekkürler ediyorum. Allah hepinizden razı olsun.

Değerli kardeşlerim öncelikle şunu bilelim ki Filistin davası Kudüs ve Mescidi Aksa davası bütün dünya Müslümanları olarak hepimizin ortak davasıdır. Bu davadaki hassasiyetimizin derecesini arttırabilmemiz için önce çağdaş emperyalizmi uluslararası emperyalizmi İslam coğrafyasını parçalayıp çizmiş olduğu sınırların kafalardan atılması gerekir. Yani önce o kafalara çizilen sınırları aşmamız ve bir ümmet bilinci bir kardeşlik bilinci ve ortak yara ortak dava bilinci içerisinde hareket etmemiz ve bu şekilde yaklaşmamız gerekir.

Değerli kardeşlerim uluslararası Siyonizm ve onun arkasında duran emperyalizm İsrail işgal devletini ancak İslam ümmetinin birlik ve bütünlüğünü tehdit eden, Osmanlı devletini ve onun oluşturmuş olduğu çatıyı yıktıktan sonra böyle bir şey gerçekleştirebildi. Buda gösteriyor ki aslında ümmetin gücü, bütün dünya Müslümanlarının birliği gücü bu çatıyı oluşturmak ve o birlikteliği sağlamakla mümkün olmaktadır. Yoksa aslında Siyonist işgalciler güçlü oldukları için bu işgali devam ettiriyor değiller. Biz gücümüzü kaybettiğimiz için bu dağılmadan parçalanmadan o istemediğimiz arzulamadığımız sınırların çizilmesinden kaynaklanıyor. Ve bu sınırların kafalara çizilmesi de dediğim gibi ciddi bir sorun oluşturmuştur oradan başlamak gerekiyor. Bu kafalara çizilen sırları aşmakla başlamamız gerekiyor.

14 mayıs tarihi yani beş gün sonra Siyonist işgal devletinin kuruluşunun ve yahut ta kuruluş ilanının 62. Yıl dönümüdür. Buna Filistinliler NEKBE diyor yani büyük felaket. Türkiye'de ne yazık ki bizim normalde karşı çıktığımız bir söylem resmi ağza yansımışsa bu ciddi bir sorundur. Biliyorsunuz bun bi süre önce gerçekleştirilen KPDS sınavında bir soruya yerleştirilen ifade "İsrail bağımsızlığını ilan ettiğinde beş komşusu tarafından işgal edildi" neyin bağımsızlığından söz ediyorsun sen? Hangi bağımsızlık? Burada bir işgal söz konusu sadece ve sadece Siyonist işgalci zihniyetin söyleminde var bu ifade. Amerika bile bu ifadeyi kullanmıyor. BM Teşkilatında bile böyle bir bağımsızlıktan söz edilmiyor. Filistin topraklarının bölünmesinden söz ediliyor. İsrail işgal devletinin ilanı ile birlikte Filistin topraklarının bölünmesinden söz ediliyor. Bir bağımsızlık hikayesi BM'nin kararlarında bile yok. Neyin bağımsızlığı? Bu söylem bu ifade sadece uluslar arası siyonizmin ifadesidir.

Ve dediğim gibi bu söylemde bu ifadede dile getirilen husus 5 gün sonra 62. Yıl dönümü olacak. Bu, Filistin'de büyük felaket olarak isimlendiriliyor. Ve bizimde Filistin davasının arkasında duran insanlar olarak aynı söylemi seslendirmemiz lazım. Siyonistlerin söylemini değil. Biraz önce sorulara yansıdığı ifade ettiğim o söylem uluslararası siyonizmin söylemidir. Ve bunun üzerine gidilmesi lazım ne işi var uluslararası Siyonizm söyleminin Türkiye'deki resmi bir sınavın ifadesinde. Bunun üstüne ısrarla gidilmesi lazım.

Biraz önce sayın Yalçın Topçu bey bir konunun üzerinde durdu. OECD. Bu ayın sonuna doğru Siyonist işgal devletinin OECD üyeliği oylanacak ve Türkiye'nin de veto hakkı var. Bakın gerçekten one minute olayı bu benzeri çıkışlarla arap dünyası ve Filistinliler arasında Türkiye'ye karşı olumlu bir yaklaşım oluşmuştur. Ve ciddi bir ümit teşekkül etmiştir. Eğer ki bugün Siyonist israil'in OECD üyeliği reddedilmezse o ümit tam anlamıyla bir hayal kırıklığına dönüşecek. Bu açıdan basit gibi görünebilir ama Siyonist söylemin Türkiye'de sınav metinlerine taşınmasına da one minute denilmesi lazım . Çünkü bu Şimon Peres'in kafası. Şimon Peres gelmiş sorulara kafasını sokmuş. Yarın bir gün o Şimon Peres OECD'ye üye olmak için bir başka delikten kafasını sokmaya çalışacak. Yani aynı şekilde one minute tekrar edebilmemiz lazım. Bu konuda ki kararlılığımızı ortaya koyabilmemiz lazım. Aksi takdirde o sözünü ettiğim ümit tam anlamıyla bir hayal kırıklığına dönüşür. Böyle bir şeye fırsat verilmemesi lazım. Öyle bir şey Türkiye açısından son derece olumsuz bir imaj oluşmasına yol açar. Ve verilen bu ümitlerin de zayıf kaldığı görülür. Onun için böyle bir şeye fırsat verilmemesi lazım.

Bugün biraz önce Bülent beyinde üzerinde durduğu gemi kafilesi ciddi bir çıkıştır. Bu kafilenin arkasında diplomatik düzeyde çok ciddi bir şekilde durulması gerekir. Bu insani bir faaliyettir. insani yardımların oraya ulaştırılma çalışması var ve buna hiç kimse karışamaz. Kimsenin tepki göstermesi söz konusu olamaz çünkü orda 1.5 milyon insan ciddi bir vahşetle karşı karşıyadır. Düşünebiliyor musunuz o insanlar her taraftan kuşatma altına alınmışlar. İlaçlarını gıda maddelerini sokabilmek için bırakın diğer ihtiyaçları zaruri ihtiyaçlarını sokabilmek için yerin altından tünel kazmak zorunda kalıyorlar. Ve bu tünellere zehirli gaz sıkılıyor ve insanların zorunlu ihtiyaç maddelerini karşılayabilmek için girdikleri o tünellerde Mısır'ın - ki burada tam bir işbirlikçi anlayışla karşı karşıyayız – sıkmış olduğu zehirli gazlarla biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde 4 kişi hayatını kaybetti. 8 kişide ağır bir şekilde yaralandı. Ya bunlar insan bunlar fare değil daha önce yazılarımda da dile getirmiştim. Bu insanlara hayvanlara karşı bile kullanılması yasaklanmış olan zehirli gaz sıkıyorsun nasıl olur böyle bir şey?

Maalesef Filistinlilere karşı bu uygulamalar yapılırken dünyada hiç kimseden ses çıkmıyor. Aynı şey Avrupa 'da bir yerde ki – bırakın zaruri ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan insanların üzerine zehirli gaz sıkılmasını – eroin temin etmek için uyuşturucu temin etmek için girmiş olsaydı birisi bir tünele ve üzerine zehirli, bir gaz sıkılmış olsaydı bütün dünya ayağa kalkardı. Ama Filistinli karşısında bütün dünya sessiz. Ve bugün bize düşüyor işte o sesi yükseltme görevi. Hep birlikte sesimizi yükseltmek zorundayız. Bugün dokuz tane gemi oraya yardım ulaştırmak için hazırlık yapıyorsa ve Siyonist işgalci ben vururum deme cesareti gösteriyorsa bu biraz da onu böyle demesine sessiz kalmamızdan kaynaklanıyor.

İster diplomatik düzeyde diyin ister resmi düzeyde isterseniz ne derseniz deyin. Batı yaka da İHH'nın temsilciliğini yapan İzzet kardeşimizin tutuklanmasından sonra kimseden ses çıkmayınca bu sefer işgalci Siyonist gemiler yaklaşırsa vururum diyor. Eğer o İzzet kardeşimizi rehin alınmasında ciddi bir tavır konulmuş olsaydı. Siyonistler böyle deme edepsizliğini gösteremezdi. Onun için bu adamların bu edepsizliğinin önünün kesilmesi lazım.

Allahın izniyle eğer ki biz onların korkaklığından istifade edersek göreceksiniz nasıl geri adım atıyorlar. "tahsebuhum cemian ve gulubuhum şedda" diyor cenabı Allah Kur'an-i Kerim'de "sen onları derli toplu zannedersin ama kalpleri dağınıktır" ve "nerede bir gürültü duysalar aleyhlerine zannederler" bu derece korkaktırlar bunlar. Allah-u Teala tescil etmiş bunların korkaklığını. Ama biz onların korkaklığından istifade edemedik şimdiye kadar ve de bunun tam tersi bir şekilde onların korkaklığından daha fazla bir korku üzerimize hakim olmaya başladı. Şimdi işte o korkuyu üzerimizden atarsak göreceğiz ki onların korkaklığında istifade etmenin siyasetini stratejini geliştirmek mümkün olabilirmiş.

Değerli kardeşlerim bu Nekbe'nin 62. Yıl dönümü münasebetiyle çeşitli etkinliklerde düzenlenecek. Yani bu olay nedir, Siyonist işgal devletinin ortaya çıkması nasıl gerçekleşmiştir. Bu konularda çeşitli bilgilendirme faaliyetlerimiz ve konuşmalarımız olacak istifade etmenizi tavsiye ediyorum. İsrail işgal devletinin kuruluşu zannedildiği gibi bir bağımsızlık ilanı değildir. Bu çok açık bir şekilde bir işgaldir. Ve Filistin bir bütündür. Bir İslam toprağıdır. Bu duyarlılığı her tarafa yaymamız gerekiyor. Filistin davasına ümmet bilinciyle kardeşlik bilinciyle sahip çıkmamız gerekiyor. Şunu da vurgulamak istiyorum ki Siyonist işgalin üzerinden 62 yıl geçti ve 62 yıl içerisinde Siyonist işgal uluslararası platformda yasallaşma konusunda istediği düzeye gelemedi. Neden? Çünkü gayri meşru bir işgal var.

İsrail hala bir meşrulaşma hukukileşme sorunu yaşıyor. Yıllardan beri kendi iddialarını kabul ettirebilmek için her türlü oyuna başvurdu. Ama bugün Allah'a şükürler olsun İslam dünyasında Filistin davası konusunda bir bilinçlenme var, Türkiye'de bu duyarlılığı sürekli artmakta olduğunu görüyoruz. Burada şunu hatırlatmak istiyorum ki kimse kendini bir kişi zannetmesin . Herkesin akraba çevresi arkadaş çevresi var. Onun için bu bilinçlenme seferberliğinde herkese bir görev düşüyor. Mutlaka buradaki davaya ve çalışmalar sahip çıkmak ve bu bilgileri her tarafa taşımak zorundayız. Etrafımızdaki insanlara bu duyarlılığı taşımada bizlere de bir görev düşüyor.

Şunu da ifade edeyim ki Filistin bir ribat noktasıdır. Filistin alalade bir mücadele ortamı değildir bir ribat noktasıdır. O noktanın ihmal edilmesi demek Siyonist işgalin kapısının açılması demektir. O yüzden burada mücadele eden insanlarımız bizim adımıza mücadele ediyor, hepimizin adına orda bir ribat noktasını muhafaza ediyorlar. Dolayısıyla bu insanlara sahip çıkmak da bize düşüyor. Gemisiyle , yardımıyla , duasıyla veya bilgilendirme çabasıyla olsun her ne şekilde olursa bu ribat noktasına sahip çıkmak zorundayız.

Mescidi Aksa bizim onurumuzdur. Ümmet olarak uzun süre bizim kıblemiz olduğu gibi yüz yıllarca tevhid mücadelesinin de merkezi olmuştur. Bir çok peygamberin hayatı kısmen yada tamamen oralarda geçmiştir. Orda tevhid mücadelesi verilmiştir. Bugün Siyonist işgal devleti Kudüs'ten islamın izlerini silmeye çalışıyor. Sadece Mescidi Aksa'yla uğraşmıyor. Kudüs'ten tamamen İslam'ın izlerini silmeye çalışıyor. Orada yaşamış yada kalmış insanların izlerini silmek için mezarlıkları bile yok ediyor.

Me'minullah kabristanının üzerine müze inşa ediyor. Neden? Çünkü orada yüzlerce ilim adamı yaşamış ve oraya gömülmüşler. Bunlar orada islamın damgası , mührü durumundalar. O alimler ve önderler orada vefat etmişler. Onun onlar orada islamın mührü konumundalar. Bu mühürleri silmeye çalışıyorlar. Buralarda islamın izlerini silip tamamen Yahudileştirmek için bütün bunlar. Bütün bunlara fırsat vermemeliyiz. Filistin'deki ve Kudüs' teki İslam'ın izlerini kararlılıkla korumalıyız. Bunun için mücadele eden kardeşlerimize destek vermeliyiz. Oradaki Müslümanlar her türlü zorluğa rağmen diyorlar ki "Ben buradaki Müslüman varlığını korumak için mücadele edeceğim." Evini yıkıyorlar çadır kuruyor, çadırı yıkıyorlar. 2. Bir çadır kuruyor. Fakat her halukarda oradan ayrılmıyor. Oradaki İslam ve Müslüman varlığını korumak için bu mücadeleyi veriyor. Bizlerin de mücadelelerinde onların yanında olup destek vermemiz lazım.

Allah hepinizden razı olsun...

israhaber