"Neden bu kadar çok asker var?"

"Neden bu kadar çok asker var?"

"'Nöbet tutmak için' denir. Gelişmiş ülkelerde bu kadar fazla nöbet tutmuyorlar. Kamera kullanıyorlar..."

Vesayet ve Demokrasi"nin ana tema olarak işlendiği 22. Abant Toplantıları'nın ikinci gününde konuşan Mümtaz'er Türköne "Gelişmiş ülkelerdeki gibi nöbeti kameralara tutturursanız bu kadar askere ihtiyaç kalmaz" dedi

22. Abant Toplantıları'nın 2. Günü 'Demokrasi ve Dış Güvenlik' başlıklı oturumla başladı. Ahmet Turan Alkan'ın başkanlığını yaptığı oturumda, katılımcılar adeta tüm ezberleri bozdu ve askeri vesayette temel sorunun sivil vesayetin yetersizliği ve etkisizliği olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, gelişmiş ülkelerin 'nöbet tutan asker' nedeniyle şişen asker sayısını teknolojiyle çözdüğünü söylerken, Gazeteci Lale Kemal ise, "Başbakan terör zafiyetinin hesabını YAŞ'ta sormalı" dedi.

SİVİL UZMANLIK ŞART

'Dış Güvenlik Reformu'nu masaya yatıran Mümtaz'er Türköne, "Halka dayanan irade, askeri vesayet altına almalıdır. Eğer bu olmazsa asker onu vesayete alıyor" dedi. Askeri konular hakkında donanımlı sivil uzman azlığına dikkat çeken Türköne, "Askerin ilgi alanına giren konuları bilmeden de askeri vesayet altına almak da mümkün değil." tespitinde bulundu. Askeri stratejilerin 'mutlaka' bir sivil irade tarafından belirlenmesi gerektiğini belirten Türköne "Askeri ve savaş işleriyle ilgili sivillerin yanlış bildiği hata şu, orduları savaşmak üzere organize edildiğini sanıyoruz; ama ordular savunmak için kurulur. En başarılı general, savaşmadan zafer kazanan generaldir" dedi.

TEKNOLOJİ İLE ÇÖZÜM

Askeri alanda oldukça ilginç ayrıntıları da analiz eden Türköne, buna yönelik 'nöbetçi asker' sorununu da şöyle gündeme getirdi: "Neden bu kadar çok asker var?' sorusuna 'Nöbet tutmak için' denir. Gelişmiş ülkelerde bu kadar fazla nöbet tutmuyorlar. Kamera kullanıyorlar ve doğal olarak da sayıları da azdır. Nöbet işini gelişen teknolojiyi kullanarak çözdüğünüzde asker sayısında da ciddi azalma olacaktır"

ZAAFİYETE VURGU

'Silahlı Gücün Demokratik Denetimi' konusunu işleyen Gazeteci Lale Kemal siyasi iradenin, terör olaylarında yaşanan zafiyette denetim yapamadığını vurgulayarak, "Şemdinli'de sınır birliğinde 11 asker şehit oldu. Tümen komutanı, 'Onları terörist değil, çoban sandım' dedi. Bu demokratik bir ülkede affedilebilir bir olay değildir. Bu tümen komutanını üstleri neden görevden alınmadı? Albay Temizöz ve Saldıray Berk'in açığa alınmaları gerekiyordu. Obama, kendisini anlayışsızlıkla suçlayan Afganistan komutanını görevden aldı. 'Ben bunun hesabını sorarım' dedi" değerlendirmesini yaptı.

"HESABI SOULMALI"

Kemal, "Hesap sormayarak, orduya da kötülük yapıyoruz. Başbakan Erdoğan'ın Yüksek Askeri Şura'da terör zafiyetinin hesabını sorması ve buna sebep olanların terfilerinin engellenmesi gerekiyor" dedi. HSYK'nın yapısının demokratikleştirilmesini de askeri bir reform olarak gördüğünü ifade eden Kemal, "Parlamentodaki görüşmelere asker tepki vermedi, çünkü yargı onun yerine tepki vermeye devam ediyordu" sözleriyle, iki kurum arasındaki bağı ortaya koydu

BÜTÇE ÜZERİNDEN BASKI

'Vesayetçiliğin Taşıyıcı Aktörleri' başlıklı oturumda Ekonomist Süleyman Yaşar, 'Sermaye ve Meslek Örgütleri' isimli çarpıcı sunumuyla ilginç bir iddiayı ortaya attı. TÜSİAD'in ve TOBB'un, Stand By anlaşması için hükümeti IMF vesayetine almak istemesinin nihai amacının askeri vesayeti devreye sokmak olduğunu iddia eden Yaşar "Amerikan merkezli krizi, Türkiye' de çıkmış gibi gösterdiler. Kar elde ettikleri halde işçi çıkardılar. IMF ile anlaşılsın diye kendi borçlarını vatandaşa yüklemek istediler. Stand By anlaşması imzalansaydı, bütçe üzerinde IMF vesayeti olacaktı, bundan sonra da askeri vesayet devreye girecekti. Hükümet imzalamayarak bu vesayeti bozdu." değerlendirmesini yaptı.

VESAYETÇİ REJİMLE UZLAŞILMAZ

Siyaset bilimci ve Zaman yazarı İhsan Dağı 'Küresel Sistem' sunumunda; ordu, yargı ve medyanın, vesayetin kurumları olarak geri çekilmesini, "Zaman zaman uzlaşma çağrıları yapıyorlar. Böylece rejimin tümden yıkılmasıyla, kendini yeniden üretebileceği durumu tercih ediyorlar. Vesayetçi rejimin zayıflaması anlamlı, ama yeniden dirilmesini mümkün kılacak şeye dokunulmuyor, o da ideoloji. Anayasal zeminlerde korunduğu bir duruma maruz kalırsak, vesayetçi rejim yeniden dirilebilir. Vesayetçi rejimden kastım Kemalizm" sözleriyle açıkladı.

ÖĞRETMEN GARNİZONDAN

"Türkiye'de vesayetçi demokrasi anlayışında Milli Eğitim'in büyük başarısı var!" diyen Recep Kaymakcan da, şöyle konuştu: "Milli Güvenlik dersinin programını Genelkurmay hazırlıyor. Savunma Bakanlığı ve MEB'den görüş alıyor. Hazırlıyor, okullara gönderiyor. Kimin derse gireceğini garnizon belirliyor, dersi verecek yoksa, okul müdürlüğü onlara soruyor, bu öğretmen uygun mudur diye. Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, bu dersi sivil öğretmenler yapsın diyor. Aldığı cevap, 'Bu konudaki hazırlıklar henüz tamamlanmamıştır.'