Abdurrahman Dilipak
Neler oluyor?
2023 sosyal media için uğurlu bir yıl olmayacak gibi. Whatsaap, Twitter, YouTube, Facebook, İnstagram, hepsinin borsadaki hisseleri değer kaybediyor. İzleyici kaybediyorlar. Mevcut izleyiciler de daha az giriş yapıyorlar, süre daha kısalıyor.
Eskiden dersler 45 dakikaydı. Tartışma programı 1.5-2 saatten başlardı. Artık izleyici 20 dakikada kopuyor. 3-5 dakikalık spotlar daha çok ilgi çekiyor.
Bilişim sektörü birkaç tekelin elinde kaldı. Onların her biri, her ay 10-15.000 personel çıkartıyor.
HW’de, SW’de birkaç tekelin eline geçiyor. Hemen hemen bütün Microchip üretimi birkaç firmanın eline geçti. Onlar da çoğunu kapattılar. Yapay zeka projesi tamamlanınca Nanochiplerle Yapay zekaya bağlanılacak, yani kullanıcının elinde bir bilgisayar değil, basit bir Cennect Card ile bağlanılan Sunucu ekran olacak. Zaten bir çok işlem düşünce yolu ile ve nesnelerarası iletişim network'ü üzerinden düşünce yoluyla gerçekleşecek.
Anlayacağınız yakın gelecekte bütün o bugün kullandığımız teknolojiler çöp olacak. Yeni bir yazılıma da gerek olmayacak, çünkü yapay bilinçle ya yapay zeka ihtiyaç duyduğu yazılımları kendisi yapabilecek.
Bu pandemi süreci çok pahalı bir süreç olsa da bazı açılardan öğretici de oldu. Ekonomik kayıp var, çok yüksek devam eden can kaybı var. Korku pandemisi oldu, insanlar neye ve kime ne kadar inanacakları konusunda şüphe duyuyorlar. Psikososyal davranış bozuklukları söz konusu. Gelecek kaygısı çok yüksek. Dünya adeta “Meçhule giden bir gemi”. Kaptan da yolcular da gidecekleri yerden emin değiller. Gideceği yeri bilmeyen bir kaptana ise hiçbir rüzgar fayda sağlamaz.
Elon Musk dünyalıları Mars’a taşımaktan, Ay’da koloni kurmaktan söz ediyor değil mİ? Son attığı tweet'i gördünüz mü? Elon Musk diyor ki, “2. güçlendirici aşıdan sonra büyük yan etkilerini gördüm birkaç gün kendimi ölecekmişim gibi hissettim. Umarım kalıcı bir hasar yoktur ama bilemiyorum." Yani Elon Musk aşı olmuş, aşı olduktan sonra kendini ölecek sanmış. Bunu şimdi açıklıyor. Hem hani aşı olmadıkları söyleniyordu. Bu adam 5G+’ın gökteki uzantısı, Great Reset’in olmazsa olmaz, StarLink, NeuraLink, Yapay Zeka GPT3’ün patronu. Bu aşı oyunundan habersiz olmuş olabilir mi? Yoksa yalan mı söylüyor, ya da ne yapmak istiyor. Twitter’ın da kirli çamaşırlarını... Pandemi sürecinde Twitter'ın bunlar tarafından nasıl kullanıldığını anlatıyor.
İnsanlar uyanmaya başladı, hesap soruluyor. ABD’nin DSÖ’ye yardımı kesmesi yönünde çağrı yapılıyor, parlamentoda.
Bundan sonra neler olacağını hep birlikte göreceğiz. D20, D10, G7, NATO, İklim kongresi, Şarm el Şeyh zirvesi, Paris Zirvesi, AB, en son Davos!.. Toplanmayan kaldı mi? Rusya batıda tutulacak, ABD-Japonya-Kore doğuda yeni bir cephe açacak.
Vay be habere bakın: 2011 de çıkan habere göre, Son 3 yılda ilaç denemelerinde kobay olarak kullanılan Türk vatandaşlarından 893 kişi ölmüş ama haberi batı basını veriyor, ülkenin haberi yok veya gizleniyor, Ve kobaylar fakir ülkelerden seçiliyor, Türkiye 6. Sırada..
Yıl 2021. 10 yıl sonra durum: 21 Eyl 2021. ABD’deki birçok ilaç şirketinin yasalardan kaçınmak ve araştırma maliyetini düşürmek için, insanlarla yapılan deneyleri fakir ülkelere taşıdığı ve bunlardan Türkiye’nin 6’ncı sırada yer aldığı açıklandı. Daha önce bize “ucuz asker deposu” olarak bakıyorlardı, kimine göre, kimi insanlar ucuz insan. Biz ucuz denek!, Çin’i, Alman’ı, İngiliz’i, Amerikalısı. 21.yüzyıl Türkiye’sinde ülkemin insanlarını kobay olarak kullanmışlar. Yıl 2023, bugün durum nedir derseniz, ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Habat’çıların eline düştük, gerisini varın siz hesaplayın.
Uyanış başladı başlamasına da mecalsiz kaldık. Media, sermaye, siyaset, bürokrasi, akademi, sivil toplum, yargı direniyor. Bu konuda siyasi emellerini Global Reset’çilerin emelleriyle, şahsi çıkarlarını, bunların işbirlikçisi para babaları ile tevhid eden gafiller mevzilerini korumaya devam ediyor.
Türkiye bu ortamda seçime gidiyor. Sandığa bu süreçte yaşananların gölgesi düşecek. Yasa zoru ile milli kobay haline getirilen yığınların ferasetinden korkun.
Uluslararası sistemle uyum içinde gidenler, iş başına geldikleri günü İstanbul Sözleşmesi'ne dönmekten söz edenler, BM, AB, NATO ajandasından alıntıladıkları spotlarla süsledikleri konuşmaları toplumda oluşmaya başlayan tepkilerinden sanırım bazılarının pek haberi yok. İklim çevre, gıda, sağlık diye başlayan kulağa hoş gelen cümlelerin arasındaki zehir artık farkedilmeye başladı. Bunlar her partide varlar. Kimi zehrini dini metinler, kimi Atatürk’ten cümleler arasına gizliyor. CHP'li biri öyle diyordu “oy almak için cami cemaatına takke, meyhanedeki rakı ikram edeceksin”. “Duymak istediklerini söyleyecek, arzu ettikleri şeyleri gerçekleştirme sözü vereceksin, korktuğu ile korkutacaksın”. Media, akademi, iş, siyaset, bürokrasi camiasındakileri tanıyoruz artık. Haber vereyim, bu özellikle media ve partileri adına konuşan kişiler, bunların trollleri ne kadar çok çalışır, konuşursa, o kadar az oy alacaklar.
İşte böyle. Bu haftada bu kadar. Yılın ilk ayının son haftasına giriyoruz değil mi,?
Selam ve dua ile.