Tarih'ten Tesettür Vakıaları
Tarih'te yaşanmış iki tesettür vakıası, günümüzde tesettüre bakış açısının ne kadar da değiştiğini gösteriyor...
İbn-i Hişâm rahmetullâhi aleyhin Sîretinden:
Mümin bir kadın, malını satmak için Benû Kaynûka çarşısına gitmişti. Alış-verişini yapmış, fakat bu esnada yorgun düştüğünden dinlenmek, biraz nefes alabilmek için bir kuyumcu dükkanının gölgesine oturmuştu. Orada bulunan Yahudiler mümin kadını, tesettürünü açması için tazyik ettiler. Dükkanın sahibi olan Yahûdi, daha da ileriye giderek kadının eteğini bir yere takıp tesettürünün açılmasına sebep oldu; gülüşüp alay etmeye başladılar. Hâdiseye şâhit olan bir sahâbî, Yahûdinin üzerine yürüdü ve derhal onu oracıkta öldürdü. Bunun üzerine diğer Yahudiler de kılıçlarını çektiler ve o Müslümanı şehit ettiler. Nihayetinde Kaynuka Yahudilerinin kaleleri kuşatıldı. Kuşatma yaklaşık on beş gün devam etti, Yahudiler Rasululah'ın ileri sürdüğü şartları kabul ederek, barış yapmak zorunda kaldılardı.
Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, mümin bir kadına yapılan bu hakaret ve buna mukabele neticesinde meydana gelen hâdiseyi, savaş sebebi saymıştır.
Yakın tarihimizden bir misâl:
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin uğruna savaş verdiği tesettür, müminler için her zaman mübarek ve mukaddestir. Tarih boyunca bunu böyle anlayan çok sayıda insan çıkmıştır. Bunlardan biride Sütçü İmam'dır.
1. Dünya Savaşı yılarında, Maraş Fransızlar tarafından işgal edilmişti. Sütçü İmam, bir yandan hocalık vazifesini yaparken, geçimini de sut satarak sağlıyordu. Yine süt satmaya çıktığı günlerden bir gündü. Sütçü İmam sütlerini yüklenmiş giderken, Uzunoluk mahallesinde, birkaç Fransız askerinin, bir hamamdan çıkan kadınlara sarkıntılık ettiğini gördü. Daha yaklaşınca keferelerin kadınların başörtülerine (yaşmaklarına) el uzattıklarını, o sırada bunu engellemek isteyen halkın üzerine ateş açtıklarını ve iki kişinin yaraladığını görür. Sütçü imam elindeki süt kaplarını bir tarafa bırakır, belindeki silahı çeker ve Fransızları öldürür.
Dinine, namusuna el uzatanlara gerekli cevabı veren ve boyun eğmeyen daha nice isimsiz kahramanlarımız vardır. Her biri bizim için bir değer ve bayraktır. Geriye dönüşü olmayan adımlarımız için yol göstericidir. Yanlışa sapmamamız için pusuladır.
Kısacası Tarih tekerrürden ibarettir sözünün doğruluğu bu hususta da kendini göstermektedir. Hâdiseler arasında mâhiyet farkı yoktur. Hevâlarını ilah ve şeytanı da dost edinen insanlar, her devirde bulunabilmektedir.