EL ÖPME VE "HÜRMET-İ MUSAHARA" 1

EL ÖPME VE "HÜRMET-İ MUSAHARA" 1

Kadının, mahremi olmayan erkeğin elini öpmesi, erkeğin de mahremi olmayan kadının elini öpmesi haramdır.

EL ÖPME VE "HÜRMET-İ MUSAHARA":
Islâm, büyüklerin küçükleri sevmesini, küçüklerin de büyüklere saygı duymasını emreder. Peygamberimiz: "Küçüklerimize şefkat, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir" buyurmuştur. (el-Câmiu's-sağîr V/388 (Tirmizî, Tabarânî ve Müsned'den).) Ancak, meşru olan bir şeye ulaştıran yolların da meşru olması esastır. Bir haram işlenerek, bir emir yerine getirilmez. Islâm'da bu, kurallaştırılmış ve: "Bir emirle bir yasak çatışırsa, yasaktan kaçınmak tercih edilir" (bk. Mecelle md. 30; Ibn Nüceym, Esbah 90; Hâdimî 319; Suyûtî, Esbah 87;105, el-Borno, el-vecîz 85; Ayrıca bk. Aclûnî, Kesfu'l Hafâ N/254.) varsın emir yerine getirilmemiş olsun, denmiştir.
Bunu hatırda tuttuktan sonra; el öpmenin; haram. mekruh, mubah ve müstehap olanı bulunduğunu söyleyebiliriz:
Kadının, mahremi olmayan erkeğin elini öpmesi, erkeğin de mahremi olmayan kadının elini öpmesi haramdır. Yine hem kadının, hem erkeğin, yakını olmayan, tüysüz genç oğlanların elini öpmesi de haramdır. Kişiye makamı, dünyalık şöhreti, ya da parası ve malı için saygı gösterip, elini öpmek mekruhtur. Hattâ haram diyenler de vardır. Çünkü hadîste: "Kim bir zengine malı için saygı gösterirse, dininin üçte ikisi gider" buyurulmuştur. (Ibn Salâh, Fetâva 18; Hindî, age NI/230 (6288) Deylemî'den.)
Takvâ ehli, âlim ve sâlih kimselerin, ana-babanın elini öpmek ise müstehaptır. Çünkü bunda, gerçekte ilme ve takvâya saygı vardır. Ancak hoş olmayan şey, herkesin kendisini salih zannedip elini öptürmesidir.
Bunların dışında kalanlardan küçüklerin, büyüklerin ellerini öpmeleri de mübahtır. Yapıp yapmamakta bir sakınca yoktur.
Gelinin kayınpederinin elini, damadın da kayınvalidesinin elini öpmesine gelince: Bunlar birbirlerinin ebedilik mahremleridirler, dolayısı ile birbirlerinin ellerine, kollarına, başlarına ve ayaklarrına bakabılirler ve genel kural olarak, bakılması helâl olan yerin tutulması da helâldir. Ancak Hanefî Bilginleri, bazı âyet ve hadîsleri diğerlerinden farklı anlamışlar ve dokunma ile doğacak şehvetin de hısımlık oluşturacağına karar vermişlerdir. Yani milyonda bir ihtimal de olsa, birbirlerinin elini tutan kaynana - damat, ya da kaynata - gelinden birinin bu sırada şehvet duyması, derhal aralarında yeni bir hısımlık oluşturur ye sanki karıkoca imişler gibi hüküm alırlar. Meselâ bu olayın gelinle kayınpederi arasında olduğunu düşünürsek, onların karı-koca olmaları varsayıldığında, birbirlerine haram olarak olan ast ve üstleri bu olayla da haram olur ve damat, Babasının karısıyla evlenemeyeceği için hanımı kendisinden derhal boşanmış olur. Damatla kayınvalide için de aynı şeyler geçerlidir.
Hattâ bu durum sadece uyanık ve ayık hale ait değildir. Meselâ karanlıkta hanımı sanarak, şehvet duyulacak yaşa gelmiş kızını, şehvetle tutan babaya artık kendi hanımı haram olur.
Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması, ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbisesinden tutarak, ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlıkoluşturmaz.
Bu tür hısımlık haramlığı oluşturan olaylar, sadece tutmaktan ibaret değildir. Erkeğin kadının iç fercine, kadının da erkeğin organına bakmasıyla şehvet duyması da aynı sonucu doğurur.
Yalnız, şehvet duymak, sırf kalbinden kötü bir ilişki geçirmek demek değildir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır. Ikisinde birden bulunması şart değildir. Bunun, sadece birinde bulunması bile sözkonusu haramlığın doğmasına yeter.
İşte, çok az da olsa böyle bir ihmalden ötürü, damadın kayınvalidesinin elini, gelinin de kaynatasının elini öpmemesi iyidir, denmiştir.

EL ÖPMEK
Sevgi, saygı ve hürmet ifadesi olarak yerleşmiş örfî, ahlâkı ve geleneksel bir hareket. Müslümanlar arasında küçüklerin büyüklere hürmetlerini göstermek için ellerini öpüp alınlarına götürmeleri yerleşmiş bir adettir. Genellikle yolculuklara gidiş ve dönüşlerde, uzun ayrılıklarda, misafirliklerde, düğün ve bayramlarda el öpme yaygınlaşmıştır.
Müslümanların kendi aralarında tokalaşma * ve musâfaha yapmaları genel bir ahlâkı davranıştır: el öpme ise ana-babaya, saygıya lâyık yaşlılara ve hocalara karşı yöneltilen bir davranıştır. Bunların dışında herhangi bir menfaat için başkalarının elının öpülmesi mekruh olarak görülmüştür.
Sahâbilerin, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in elini öptükleri rivâyet edilmiştir (Ebû Dâvûd, Sünen, Kitâbu'l-Edeb, 5223). Iki Yahudi'nin Resulullah'a gelip ona soru sorduktan sonra elini öptüklerini Tirmizî nakletmektedir (Tirmizî, Sünen, Isrâ Tefsiri, Ibn Mâce, II, 1221). Islâm âlimleri, hürmet ve dindarlıktan dolayı kucaklaşıp, el ve bası öpmenin mübah olduğunu, dünyalık için el öpmeninse mekruh olduğunu belirtmişlerdir (Şeyh Muhammed es-Sefarini, Sülasiyâtü Müsnedi'l Imam Ahmed, Dımeşk 1961, II, 178-179). Hz. Ali'nin, babanın çocuğunun elini öpmesinin bir şefkat, çocuğun babasının elini öpmesinin bir ibadet, kocanın hanımının elini öpmesinin arzudan, kişinin din kardeşinin elini öpmesinin dinden olduğunu söylediği nakledilmiştir (Osman Şekerci, Kaynaklarımıza Göre Islâm Terbiyesi, Istanbul 1972, s.175). Islâm, mahrem olmayanların elini sıkmayı yasakladığı gibi, bir kimsenin karşısında dalkavukluk yapmayı eğilip bükülmeyi de çirkin bir hareket saymıştır. Hz. Peygamber, "Bereket büyüklerimizdedir. Küçüklerimize acımayan, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir" buyurmuştur (Mecmâu'z-Zevâid, VIII, 15). Bu sebeple saygıya lâyık yaşlı kişilerin ve âlimlerin elının öpülmesi bir hürmet ifadesidir.
Kâb b. Mâlik ve arkadaşları, affedilmelerine ilişkin ayetler inince Rasûlullah'a giderek mübarek ellerini öpmüşlerdir. Hattâ peygamberimizin mübarek elini öpenlerin bile elleri öpülmüştür (a.g.e., s.42, Ahlâk Hadisleri Trc:Fikri Yavuz; Istanbul 1975, II, 352-353.)
Çocuklar, genelde bütün büyüklerinin ellerini öperlerken; âkil bâliğ olmuş bir kişinin anne, baba, dede nine, amca, dayı, hala, teyze, ağabey, abla ve kayınbabasının elini öpmesi câizdir. Damadın kaynanasının, gelinin de kayınbabasının elini öpmesi hususunda ihtilâf vardır. Çok yaşlı kadınların ellerinin öpülmesinde beis yoktur: ancak mahremi olmayan kadınların elının öpülmesi haramdır ve el zinası sayılmaktadır. Özellikle bu son husus, batılı câhili bir burjuva âdetidir.
El öpmeyi, tek başına bir ahlâki davranış olarak değil, müslümanlar arasında geçerli olan ahlâkı davranışların; kucaklaşma, tokalaşma, güzel söz söyleme vb. hareketlerin bütünlüğü içerisinde bakılmalıdır.

Sual: Yayınlarınızdan bir kitapta, hürmet-i musahereyi okudum. Bunun mahiyeti nedir?
CEVAP
Hürmet-i musahere, herhangi bir kadına, unutarak ve yanılarak da olsa şehvetle dokunmakla hasıl olan durumdur.
Bir kadının herhangi bir yerine şehvetle dokunmak, unutarak ve yanılarak bile olsa, (Hürmet-i musahere)ye sebep olur. Yani o kadının neseb ile ve süt ile olan anası ve kızları ile, torunları ile o erkeğin evlenmesi, kızın da, oğlanın oğlu ve torunları ile ve babası ile evlenmesi ebedi haram olur.
Mesela, bir erkek, kayınvalidesinin elini öperken şehvetlense, hürmet-i musahere vaki olur. Hanımı kendisine ebedi haram olur. Bir gelin de kayınpederinin elini öperken veya başka şekilde dokununca şehvet hasıl olursa yine hürmet-i musahere hasıl olur. Yani bu kadına kocası ebedi haram olur. Bir baba ile kızı veya torunu yahut bir anne ile oğlu veya torunu arasında hürmet-i musahere olursa, karı-koca birbirine ebedi haram olur. (Bezzâziyye)
Şafii mezhebinde hürmet-i musahere yoktur. Evli hanefiler arasında hürmet-i musahere olursa, sadece nikah ve talakta Şafii mezhebine göre nikahlarını tazelemeleri gerekir.
Böyle bir ihtiyaç halinde başka bir mezhebi taklit caiz ve gerekir. (Hadika)
Sual: Bir anne oğlunu, bir baba kızını kucaklayıp sevebilir mi? Bir ölçüsü var mıdır?
CEVAP
Bir anne, büyük de olsa oğlunu kucaklayabilir. Ancak insanlık icabı, hiç düşünmediği halde, bir şehvet hasıl olursa hürmet-i musahere denilen durum ortaya çıkar. Kayınvalide de damadını kucaklarken şehvet hasıl olursa yine hürmet-i musahere olur. Anne ve kayınvalidede bir şey olmayıp oğlunda veya damadında şehvet hasıl olursa yine hürmet-i musahere olur. Yedi yaşından büyük, gösterişli kız ile de, hürmet-i musahere olur. 15 yaşındaki kız, yüz yaşındaki dedesi ile de hürmet-i musahere olabilir. Kızın ve ihtiyarların şehveti, kalbinin meyletmesi demektir.
Hürmet-i musahere gibi herhangi bir tehlikeyi önlemek için, anne oğlunu, baba kızını severken dikkatli olmalıdır. Çocukların ana-babalarının ellerini öpmeleri kâfidir.
Hürmet-i musahere, ana-baba ile olduğu gibi yabancı insanlarla da olur. Mesela herhangi bir yabancı kadına şehvetle dokunmak, unutarak veya yanılarak bile olsa, hürmet-i musahereye sebep olur. Yani o kadının anası ile ve kızları ile o erkeğin evlenmesi Hanefi ve Hanbeli mezhebine göre haramdır. Bir kız da, bir erkeğe şehvetle dokunsa, o erkeğin babası ve oğlu ile evlenmesi haram olur. Şafii ve Maliki"de hürmet-i musahere yoktur.

Sual: 80 yaşındaki deli ile de hürmet-i musahere olur mu?
CEVAP
Evet.
Sual: Hürmet-i musahere olması için iki tarafın baliğ olması şart mı?
CEVAP
Şart değildir. Gösterişli olması büluğ gibidir.
Sual: (Unutarak da olsa hürmet-i musahere olur) daki unutmak nedir?
CEVAP
Hürmet-i musahereyi bildiği halde, hatırlamamak.
Sual: Elbise üzerinden dokunmakla hürmet-i musahere olur mu?
CEVAP
Vücudun sıcaklığı hissedilecek derecede ince ise olur.
Sual: Hürmet-i musaherede, hanımın anneannesi de annesi gibi mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Hanıma şehvetliyken kızım elimi tutsa, hürmet-i musahere olur mu?
CEVAP
Hayır.
Sual: Hürmet-i musahere için hanımın süt kızı, kendi kızım gibi mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Hürmet-i musahere şüphesiyle Şafii"yi taklit caiz olur mu?
CEVAP
Vesvese zamanında mezhep taklidine lüzum yoktur.
Sual: Hürmet-i musahere olan kadınla, halvet de haram mı?
CEVAP
Elbette haramdır.
Sual: Hürmet-i musahere sebebiyle Şafii"ye göre nikahlanan, Şafii"ye mi geçer, yoksa sadece nikah ve talakta mı taklit eder?
CEVAP
Sadece nikah ve talakta taklit eder.
Sual: Bir babanın üvey kızı, kendi öz kızı gibi mahrem midir, bununla hürmet-i musahere olur mu?
CEVAP
Evet, mahremdir. Eğer üvey kızını şehvetle öpse, hürmet-i musahere olur. Yani hanımı, o adama haram olur

Erkek, camdan veya kadın su içinde iken veya gayet ince tülbentli iken, erkeklik uzvu hareket edecek şekilde şehvetle bu kadına bakarsa hürmet-i musahere gerekir. (Aynadan tesadüfen görürse gerekmez.)
Şehvet ile dokunulan ve öpülen kadının usulü (kendi üstündeki yakını olan kadınlar) ve furûrü (kendi aşağısindaki yakını olan kadınlar) öpen kimseye haram olur.
Kadın, damadına şehvetle dokunsa veya onu öpse ancak boşalmasa (yani menisi gelmese) kızı damadına haram olur.

HÜRMET-İ MUSÂHARE
Evlenme sonucu meydana gelen akrabalarla evlenme yasağı. Sıhriyete dayanan haramlık. Sıhriyet, eşlerden birini diğerine bağlayan hukuk; bir râbıtadır. Sonradan boşanma veya ölüm sebebiyle evlilik sona erse bile sıhfi akrabalık devam ettiği için, bu, mutlak bir evlenme engeli teşkil eder.

Kur'ân-ı Kerîm'de evlenme engeli doğuran sıhrî hısımlar dört gruba ayrılır. Üvey kızlar; Bir erkeğin evlendiği kadının, başka kocadan olma kızları, oğlunun kızları yahut kızının kızları bulunursa, üvey baba bunlarla ebedî olarak evlenemez."... Kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup himayelerinizde bulunan üvey kızlarınızla evlenmeniz size haram kılındı" (en-Nisâ, 4/23). Bu engelin doğması için üvey baba ile, kızın annesinin cinsi temasta bulunması veya sahîh halvetin olması gerekir.

Kayın vâlideler: Bir erkek evlendiği kadının anası ve nineleri ile ebedî olarak evlenemez. Kendi evliliği boşanma veya ölümle sona erse bile engel devam eder. "...Eşlerinizin anneleri.. . ile evlenmeniz size haram kılındı" (en-Nisâ, 4/23).

Baba ve dedenin kızları: Bir kimse babasının ve dedelerinin karısı ile, yani üvey ana ve nineleriyle evlenemez. "Babalarınızla evlenmiş olan kadınlarla evlenmeyin. Ancak (Câhiliyyet devrinde geçen) geçmiştir. şüphe yok ki o, bir hayasızlıktı" (en-Nisâ, 4/22). Bir kadının üvey baba ve dedeleriyle evlenmemesi hususu ilk maddede incelenmişti .

Gelinler: Bir kimse oğlunun karısı veya torunlarının karısı ile evlenemez. Âyette; "Kendi sulbünüzden gelmiş oğullarınızın karısı sizlere haram kılındı" (en-Nisâ, 4/23) buyurulur. Buna göre himaye veya evlatlık maksadıyla alman çocuklarla, himayeye alan arasında bir evlenme engeli doğmayacağı gibi, himayedeki bir erkeğin karısı ile himaye eden arasında da sıhrî bir hısımlık doğmaz.

İslâm hukuku temelde evlatlık müessesesini kabul etmemiştir. Câhiliyye devrinde evlât edinme çok yaygındı. Evlât edinen, evlatlığının karısıyla evlenemiyordu. Kur'ân yerleşmiş bu cahilî adeti ilelebed kaldırmak, Allah'ın rızasına uygun olanı yerleştirmek için Hz. Zeyd'in boşadığı hanımı Zeyneb'i Hz. Peygamber'e nikahlamıştır.

Diğer yandan zina ile sihrî evlenme engelleri doğar mı? Bu konuda iki görüş vardır: Ebû Hanîfe'ye göre, zina aynen evlilik gibi sihrî hısımlık meydana getirir. Çünkü nikâh cinsî temas anlamına gelir. Bunun meşrû veya gayr-i meşrû olması arasında bir fark yoktur. Hatta, bir kadını yalnız şehvetle öpmek veya okşamak, tenasül uzuvlarına bakmak evlenme yasağı doğurmaya yeterli sayılır. Aynı şey kadın için de geçerlidir. Böylece bir erkek bir kadınla zina edince, bu kadının annesi, ninesi... ile kızı ve kız torunları zina eden erkeğe haram olur. Aynı şekilde, zina eden kadın da, zina ettiği erkeğin usûl ve furûu ile evlenemez. Ahmed b. Hanbel ile İmam Mâlik'ten bir rivâyete göre de zina sıhrî hısımlık meydana getirir.

İmâm Şâfiî ve İmam Mâlik'ten diğer bir rivâyete göre, zina, sıhrî hısımlık doğurmaz ve dolayısıyla bir evlenme engeli meydana getirmez. Çünkü nikâh akit anlamındadır. Bu bakımdan, bu husustaki nassların akitle ilgisi olmayan gayri meşrû ilişkilerin şümûlü yoktur. Diğer yandan haramın, helalı haram hale getirmeyeceği hadisle sabittir. Sıhrî hısımlık eşler için bir nimet ve kolaylıktır. Daha önce hiç görüşüp tanışmayan kimselerin samimiyetle ve bir âilenin fertleri olarak görüşmelerini sağlar. Onları çeşitli fitnelerden korur. Zina edenlerin ise bu sıhrî hısımlık nimetinden yararlandırılması düşünülemez. Bununla birlikte Şâfiîlerde bu çeşit sıhrî hısımlarla evlenmek mekruh sayılmıştır (es-Serahsî, el-Mebsût, IV, 204 vd.; el-Cassas, Ahkâmü'l-Kur'ân, ll, 137; eş-Şîrazî, el-Muhezzeb, l l, 45; eş-Sevkânî, Neylü'l-Evtâr, VI, 57; el-Mevsılî, el-İhtiyâr, 111, 88; Bilmen, Astilâhât-ı Fıkhiyye Kâmusu, II, 97; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul, 1983, s. 215. 216).

İslâm'da evlilik dışı cinsî yakınlaşmanın evlenme engeli doğurması, yüksek ahlâkî düşüncelerle kabul edilmiştir. Aile fertleri arasına fitne sokacak ve onları bunalıma itecek davranışlar yasaklanmıştır. Diğer yandan yakın akraba ile evlenmenin tıbbî ve fizyolojik zararları düşünülürse, aynı tehlikenin zina mahsulü çocuklar hakkında da söz konusu olduğu anlaşılır .

Evlilik dışı ilişkilerden bir evlenme yasağı doğacağı görüşü modern hukuka girmemiştir. Evlilik dışı çocuğun nesebi, babanın çocuğun kendisinden olduğunu kabul etmesi, hâkimin çocuğun babaya ait olduğuna karar vermesi sonucu babaya bağlanırsa, evlenme engeli doğabilir.

Hamdi DÖNDÜREN


Hürmet-i Musahara

Hürmet-i Musahara: Hısımlıktan metdana gelen haramlık demektir. Bu hısımlık hakiki olur bir de hükmi olur. İkisinde de haramlık meydana gelir. Hakiki hısımlıktan evlenilmesi haram olan kadınlar bölümünde bahsetmiştik. Hükmi hısımlık ise aşağıda açıklanacaktır. Bu meseleler az da olsa müslüğmanların başına gelen olaylardır. Müslümanların bu konuda çok dikkatli olması lazımdır. Çüğnkü bu konu takva veya teferruat değil, farz ve haram olan konulardır.

Hanefi mezhebine göre hurmet-i musahara şöyle tarif edilir : "Birbiriyle cinsel ilişkide bulunan yahut derileri çıplak olarak veya vücut sıcaklığını hissettirecek kadar ince bir elbisenin üstünden birbirine değip şehvet duyan yahut birbirinin cinsel organını açıkça görüpde (kıl bitim yerini görmek yeterli deği) şehvet duyarlarsa "Hurmet-i Musahara" meydana gelir.

Yani sanki birbirleriyle karı-koca olmuş gibi birbirlerinin büyükleri ve küçükleri kendilerine haram olur. Hükmi hısımlık meydana gelir. Birkaç örnek vermek gerekirse:

* Bir kimse şehvetle kayın validesinin veya kayın pederinin elini tutarsa eşi ona haram olur.
* Bir erkek kayın validesinin veya bir kadın kayınpederininm elini tutup bu sebeple her ikisinde veya birinde şehvet hissi doğarsa, eşlerin kocaları kendilerine haram olur, nikah gider
Şehvetin ölçüsü : Yalnız aklından kötü birşey geçirmek değil, erkeğin cinsel organının canlanması kadın ve yaşlının kalbinin meyletmesi.
Bu haramlılığın oluşması için, kendine dokunan veya cinsel organına bakılan kişinin "müştehat" olması şarttır. Dokuz yaşından aşağı olan çocuklar müştehat değildir.

Bu dokunuşun veya bakışın, bilerek, sehven, hataen veya zorla oluşu arasında hiçbir fark yoktur. Hepsinde haramlılık gerçekleşir.

Kaynak:
Büyük Kadın İlmihali, Rauf PEHLİVAN

ULU'LEMR'İN VEYA KADI'NIN EVLİLİĞE SON VERECEĞİ HALLER
1208 Nikâh akdi sırasında mevcud olan veya sonradan meydana gelen bir eksiklik veya bozukluk sebebiyle evliliğe son vermeye "Fesih" denilir!.. Nikâh akdi sırasında mevcud olan eksiklik sebebiyle fesihler şunlardır:
A) Nikâh'ın sıhhat şartlarından herhangi birisinin bulunmadığı, akidden sonra anlaşılması. Mesela: Nikâh akdinden sonra karı-koca'nın "Süt Kardeşi" olduğunun beyyine ve ikrarla sabit olması gibi!..
B) Babası veya velisi tarafından evlendirilen küçük kız; baliğa olduktan sonra, kefaet veya başka bir meşru sebebler ileri sürerek nikâhın feshi için kadı'ya başvurma hakkı vardır. Nikâh akdinden sonra karı-kocadan herhangi birisi irtidat ederse, nikâh derhal münfesih olur!.. Karı-kocadan birisi; diğerinin usul ve furu'undan birisiyle hürmet-i müsahereyi gerektiren bir fiil işlemişse, nikâh derhal münfesih olur!.. Müşrik olan karı-koca'dan birisi İslâm'a girer, diğeri İslâm'a girmeyi reddederse, nikâh derhal münfesih olur!..(281) Misalleri daha da çoğaltmak mümkündür. Fesih'in talaktan (Boşanma'dan) farklı olduğu bilinmektedir. Fesih; bazı hallerde ulû'lemr veya onun tayin ettiği kadı vasıtasıyla gerçekleşir, bazı hallerde ise kendiliğinden tahakkuk eder!..
EMANET VE EHLİYET

HALVET VE MAHREMLİK
Bir erkeğin, yabancı ve hür bir kadınla, bir evde başbaşa kalmaları, harama yakın mekruhtur. (Bazı fıkıh kitaplarında ise "Haramdır" denilir. Bak. Ibn Nüceym, el-esbah ve'n-Nezâir (Hamevi şerhi ile birlikte) M. Âmire; N/lll.) Ancak bulundukları odaların araları kesikse ve herbirinin ayrı ayrı kilidi varsa; ya da kilidi yoksa da aralarında duvar ve perde gibi bir engel olup, erkek de güvenilir birisi ise veya kadının yanında bir mahremi, ya da cinsel ilişkide bulunamayacak, ancak saldırıyı önleyebilecek derecede yaşlı bir kadın varsa, veya erkek o derece (yaşlı kadın gibi) yaşlı ise veya yanında bulunduğu kadın borçlu olup, erkek onu takip için orada bulunuyorsa, halvet haram değildir.(Alâuddin Abidin, el-Hadıyy·e'l-Alâiyye, (1984) s. 243-44; Resülullah: ‚Biriniz, mahremi olmayaan bir kadınla başbaşa kalmasın" , "Bir erkekle bir kadın başbaşa kaldıklarında, üçüncüleri mutlaka şeytan dır." buyurmuştur. (Buhârî, Nikah, 111-ll2; Müslim, Hac 424; Tirmizi, Radâ', 16)) Erkeğin, mahremi olan kadınla halvette bulunmasında ise, şehvetten emin olunması halinde mahzur yoktur. Ancak süt kız kardeş, genç kayınvalide ve eşinin başka kocadan olan kızı gibiler bunlardan istisna edilmiştir. (Alâuddîn - Abidin, age. 244.) Erkek, yabancı kadınlarla, birden çok olsalar da bir arada bulunamaz. (Kadızâde Efendi, Netâicü'l-Efkâr, N/122.) Bu yüzden erkeğin; içlerinde başka erkek ya da kendi hanımı ve annesi gibi bir mahremi bulunmayan kadınlara, ev gibi bir yerde imam olup namaz kıldırması, mekruh görülmüştür. Ancak bunun camide olması halinde mekruhluk ortadan kalkar. (Serahsî, age N/166.) Serahsî'nin bu ifadesine dayanarak bazıları; bir erkekle bir kadının halveti, yabancı da olsa, bir başka erkeğin bulunmasıyla önlenmiş olur, ancak mahremi ve güvenilir bir yaşlı kadın dışındaki yabancı kadınlarla ortadan kalkmaz ve erkeğin birden çok yabancı kadınla başbaşa kalması da, harama yakın mekruh olur demişlerdir. (Bak. Ibn Abidin, age. VI/368-69; Hamid Mirzâ Fergâni, el-Fethur-Rahmanî, Kahire 1396, N/212.)

EL ÖPMEK
Sevgi, saygı ve hürmet ifadesi olarak yerleşmiş örfî, ahlâkı ve geleneksel bir hareket. Müslümanlar arasında küçüklerin büyüklere hürmetlerini göstermek için ellerini öpüp alınlarına götürmeleri yerleşmiş bir adettir. Genellikle yolculuklara gidiş ve dönüşlerde, uzun ayrılıklarda, misafirliklerde, düğün ve bayramlarda el öpme yaygınlaşmıştır.
Müslümanların kendi aralarında tokalaşma * ve musâfaha yapmaları genel bir ahlâkı davranıştır: el öpme ise ana-babaya, saygıya lâyık yaşlılara ve hocalara karşı yöneltilen bir davranıştır. Bunların dışında herhangi bir menfaat için başkalarının elının öpülmesi mekruh olarak görülmüştür.
Sahâbilerin, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in elini öptükleri rivâyet edilmiştir (Ebû Dâvûd, Sünen, Kitâbu'l-Edeb, 5223). Iki Yahudi'nin Resulullah'a gelip ona soru sorduktan sonra elini öptüklerini Tirmizî nakletmektedir (Tirmizî, Sünen, Isrâ Tefsiri, Ibn Mâce, II, 1221). Islâm âlimleri, hürmet ve dindarlıktan dolayı kucaklaşıp, el ve bası öpmenin mübah olduğunu, dünyalık için el öpmeninse mekruh olduğunu belirtmişlerdir (Şeyh Muhammed es-Sefarini, Sülasiyâtü Müsnedi'l Imam Ahmed, Dımeşk 1961, II, 178-179). Hz. Ali'nin, babanın çocuğunun elini öpmesinin bir şefkat, çocuğun babasının elini öpmesinin bir ibadet, kocanın hanımının elini öpmesinin arzudan, kişinin din kardeşinin elini öpmesinin dinden olduğunu söylediği nakledilmiştir (Osman Şekerci, Kaynaklarımıza Göre Islâm Terbiyesi, Istanbul 1972, s.175). Islâm, mahrem olmayanların elini sıkmayı yasakladığı gibi, bir kimsenin karşısında dalkavukluk yapmayı eğilip bükülmeyi de çirkin bir hareket saymıştır. Hz. Peygamber, "Bereket büyüklerimizdedir. Küçüklerimize acımayan, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir" buyurmuştur (Mecmâu'z-Zevâid, VIII, 15). Bu sebeple saygıya lâyık yaşlı kişilerin ve âlimlerin elının öpülmesi bir hürmet ifadesidir.
Kâb b. Mâlik ve arkadaşları, affedilmelerine ilişkin ayetler inince Rasûlullah'a giderek mübarek ellerini öpmüşlerdir. Hattâ peygamberimizin mübarek elini öpenlerin bile elleri öpülmüştür (a.g.e., s.42, Ahlâk Hadisleri Trc:Fikri Yavuz; Istanbul 1975, II, 352-353.)
Çocuklar, genelde bütün büyüklerinin ellerini öperlerken; âkil bâliğ olmuş bir kişinin anne, baba, dede nine, amca, dayı, hala, teyze, ağabey, abla ve kayınbabasının elini öpmesi câizdir. Damadın kaynanasının, gelinin de kayınbabasının elini öpmesi hususunda ihtilâf vardır. Çok yaşlı kadınların ellerinin öpülmesinde beis yoktur: ancak mahremi olmayan kadınların elının öpülmesi haramdır ve el zinası sayılmaktadır. Özellikle bu son husus, batılı câhili bir burjuva âdetidir.
El öpmeyi, tek başına bir ahlâki davranış olarak değil, müslümanlar arasında geçerli olan ahlâkı davranışların; kucaklaşma, tokalaşma, güzel söz söyleme vb. hareketlerin bütünlüğü içerisinde bakılmalıdır.