Öndergate dersleri
Milliyet yazarı Can Dündar skandaldan ne dersler çıkardı...
Can Dündar/Milliyet
Son dinleme skandalı herkesin sınıfta kaldığı bir ders oldu.
Olayın tozu dumanı dindikten sonra bandı geri sarıp ne olduğuna bakalım:
* * *
Vakit, CHP Genel Sekreteri ile merkez valisi arasında makamda yapılan özel görüşmenin bandını, 26 Mayıs Pazartesi günü, "Sanki CHP valisi" başlığıyla 1. sayfadan verdi.
Ne beklersiniz?
CHP'nin derhal kıyameti koparmasını, değil mi?
Hayır, CHP'den o gün ses çıkmadı.
Beklediler.
Ertesi gün, yani 27 Mayıs'ta, Önder Sav, Hürriyet'te iddiasını ortaya attı:
"Makamımda yaptığım konuşma, devlet içinde örgütlenmiş bir şebeke tarafından dinlenerek dinci bir gazeteye servis yapıldı."
Ne beklersiniz?
Vakit'in bu korkunç iddiayı boşa çıkarmak için işin aslını açıklamasını, değil mi?
Hayır, Vakit'ten o gün ses çıkmadı.
Beklediler.
Beklediler ki hem medya hem CHP, dinleme tartışmasına dalıp çarşafa dolansın.
Sav'ın demeci yayımlandıktan sonraki gün, yani 28 Mayıs'ta, Baykal, "AKP'nin derin devleti dinledi" dedi.
Vakit yine bekledi.
Ancak ertesi gün, yani 30'unda "işin aslı"nı "Yılın komedisi" başlığıyla duyurdular.
* * *
Böylece iki taraf da ben dahil tüm medya mensuplarının 4 gün boyunca dehşet senaryoları yazmasına zemin hazırladılar.
Sonuç ne?
Büyük medyanın, küçük bir araştırma bile yapmadan ne kadar çabuk "gaza gelebildiği" çıktı ortaya...
Vakit'in görüşmenin sadece kayıt aşamasında değil, sonraki bekleyişinde de nasıl sinsice davrandığı görüldü.
Ve CHP'nin iktidara topyekûn saldırı tuşundan önce telefonun "no" tuşuna doğru basması gerektiği ortaya çıktı.
Kayıp hanesine şunu da yazmak lazım:
Bundan sonraki dinleme skandallarında, gizli kulaklar değil, kişisel hatalar aranacaktır.
* * *
Buna rağmen skandalın bir hayrı olduysa, o da şudur:
Bu vesileyle devlet içindeki dinlemenin devasa boyutları ortaya çıkmıştır.
Özellikle pazar günkü Milliyet'te yer alan belge, yani "seçim döneminde tüm yurttaki telefon görüşmelerinin, e-mail ve faks yazışmalarının, web sitelerine ziyaret trafiğinin kayıtlarının alınması"na dair Emniyet'e verilen yetki, ancak totaliter rejimlerde rastlanacak bir uygulamadır.
Medya açısından da alınacak bir ders var:
Bugün özel görüşmelerin kaydedilip yayımlanmasından şikâyetçi görünen büyük medyamız da zamanında, uzun süre derin kasalarda "zamanı gelsin" diye saklanmış kasetleri yayımlamak konusunda pek pervasız ve hevesli davranmış, zaman zaman da alenen kullanılmıştı.
Hatta bugünkü dinlemelerin, o eski kasetlerin rövanşı olduğu bile söylenebilir.
Bunu böyle görebilirsek, bundan sonra aynı kuyulara düşmemenin yolunu da bulmuşuz demektir:
İllegal yöntemle yapılmış kayıtları yayımlamamak...
Bunlar üzerine yorum yapmamak...
Kaydın içeriğinden ziyade kaydediliş biçimini sorgulamak... Yazının girişinde örneğini verdiğim türde bir sinsi savaşta medyanın kullanılmasına göz yummamak...
Bunu yapabilirsek, "Öndergate" hiç olmazsa bize, bir musibetin bin nasihatten evla olduğunu kanıtlamış olur.