Mehmet GÖKTAŞ
Oruç samimiyetin ta kendisidir
Nasıl, Ramazana iyi bir başlangıç yapabildiniz mi?
“…umulur ki böylece takvaya erersiniz” buyurulur orucu emreden ayetin sonunda ve orucun hedefini gösterir, insanı müttaki yapmak.
Zaten bu Kitap da müttakilere hidayet rehberi değil midir ve “Şüphesiz ki Allah müttakîlerle beraberdir, onlar ihsan sahibidirler”(16/128)
Oruç ihlas ve samimiyetin ta kendisidir.
Çünkü bir insan sadece ve sadece Allah Teâla'yı dikkate aldığı için, O'nu hesaba alıp, O'ndan korkup çekindiği için oruç tutar, başladığı orucu aynı samimiyetle akşama kadar tamamlar.
Yoksa hiçbir güç insana özellikle böyle sıcak ve en uzun günlerde, tenha yerlerde oruç tutturamaz. Kimsenin olmadığı, kendisini hiç kimsenin görmediği bir pozisyonda, tek başına kaldığı kapalı bir odada, orucunu bozma imkânının olduğu her yerde orucunu bozabilir, herkes de onu oruç tutuyor zannedebilir, öyle değil mi?
Oruç insana doğrudan doğruya, aracısız bir şekilde Rabbi ile muhatap olmayı, her an Rabbi ile birlikte olmayı öğretir. Böylece sadece O'nun korkusundan değil aynı zamanda O'nun sevgisinden, O'nun karşısında duyduğu yakınlıktan dolayı orucunu tutar.
Bu şekilde oruç tutan bir Müslüman için Rabbinin kendisini biliyor olması, görüyor olması onun için yeterlidir. Müslümana orucunu tutturan işte bu şuurdur.
Bu aynı zamanda ihlasın, samimiyetin ta kendisidir.
İhlas, bir insanın Rabbine sunabildiği en temiz, en halis ve bütün kirlerden arınmış amelidir, eylemidir. Ve bir beşer olarak ulaşabileceği en yüksek zirvedir.
Eğer samimi olabilmişseniz, ihlası elde etmişseniz gerçekten kurtulmuşsunuzdur.
Çünkü siz artık İblisin kapsam alanının dışındasınız, İblis artık size hiçbir şey yapamayacak, saptıracaklarının listesinde yoksunuz artık.
Bilindiği üzere İblis Rabbimizin secde emrine isyan ederek huzurdan kovulduğunda Adem ve onun evlatları olan bizlere bir numaralı düşman kesilmiş, onların da kendisi gibi cehennem ehli olmaları için mücadele edeceğini ilan etmiş, büyük bir çoğunluğunu saptıracağını, dalalete düşüreceğine dair söz vermiştir. Fakat her defasında “Senin ihlaslı kulların hariç” diyerek muhlisleri ta baştan güç yetiremeyeceğini haber vermiştir.
İhlas ve samimiyet öyle bir kale, öyle çelikten bir zırhtır ki şeytan asla oraya nüfuz edemez, ihlasla donanan bir kişiye kesinlikle bir zarar veremez.
Aslında insan yaratılışında temiz ve ihlaslı bir fıtrata sahiptir. Eğer bunu daha sonra kaybetmişse veya ihlasını zayıflatmışsa, Allah'ın izniyle çalışıp gayret ederek yeniden ve daha mükemmel bir şekilde kazanabilir. Rasûller zaten bunun için gönderilmiş, kitaplar bunun için indirilmiştir.
Bizler bile insan olarak karşımızdaki kişinin bize karşı samimi olmasını bekleriz. Hatta birlikte olduğumuz insanların bize karşı samimi olmaları bizim için en büyük bir mutluluktur.
Ne mutlu samimi eşlere sahip olanlara, ne mutlu samimi arkadaşlara sahip olanlara, ne mutlu samimi iş ortaklarına sahip olanlara! İyice düşündüğünüzde bir insan için bu çok büyük bir mutluluktur.
Bugün insanlığın çektiği en büyük sıkıntıların başında, samimi insanlara duyulan hasret, samimi dostların azlığı gelmektedir.
Toplumların içini kemiren bunalımların, kaosların ve cinnetlere varan huzursuzlukların başında samimiyetin kaybolması birinci sırada yer almaktadır.
İşte oruç bize kaybettiğimiz bu samimiyeti geri getirecek, bizleri Rabbi ile her an irtibatlı bireyler ve toplumlar yapacak, bizlere hem dünya mutluluğunu, hem de ahret saadetini verecek, hepsinden de önemlisi, bizleri kaliteli ve seviyeli Müslümanlar yapacaktır.
doğruhaber