Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Oyumu kime vermeliyim

Bana kalırsa herkes oyunu kullanmalı. Oy vermemek en kötü tercihe destek vermek anlamına gelir.

Kim nerede olursa olsun, ya iyilerden en iyiye, ya da mümkün olan en iyiye, en az kötüye oy vermelidir. Eğer ortada oynanan bir seçim oyunu varsa ve ona karşı çıkmak istiyorsanız, eğer o tercih, çoğunluk şeklinde kendini gösterebilecekse neden olmasın.

Sonuçta kim ne yapıyorsa yaptığının, ya da yapmıyorsa, niye yapmadığının hesabını vermek zorunda kalacak..

Bir şeyi satın almak zorundaysanız, nasıl bir seçim yapıyorsunuz. Alacağınız şeyi nasıl seçiyorsunuz.

Biz birine destek vererek onu iktidara taşıma imkanınız varsa, bunun bir diğer anlamı da şu: Siz aynı şekilde birinin iktidara gelmesini engelleyebilirsiniz.

Bana sorarsanız, yaptıklarınızdan, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızdan, söylediklerinizden ve söylemeniz gerekirken söylemediklerinizden de hesaba çekileceksiniz.

Eğer Türkiye’de ya da İslam ülkeleri dışında bir beldede bir seçim olacak olsaydı, yine uyumu kullanırdım. En iyi ve ideal olanı seçme imkanım yoksa, o zaman daha kötü birinin seçilmesini önleme noktasında bir tercihte bulunurdum.

Seçimde, oy kullanabileceğiniz siyasi veriler belli.. 20 parti var. Barajı aşacak partiler belli.. Aslında siz oyunuzu A partisine verirken, bundan kazanacak olan parti, B partisi olabilir.. Burada bilardo oyununa benzer bir durum sözkonusu. Vurduğunuz toptan çok, onun vurduğu topu görmek gerek. Oy verdiğiniz parti kadar, bu davranışın siyasi dengede nasıl bir etki mekanizmasını harekete geçirdiğini görmek zorundayız.

Siyaset multi disipliner bir iştir. Demin söyledim, oy kullanmamak, herhangi bir tercihte bulunmamak, en kötü sonucu kabul etmek, buna razı olmak anlamına gelir. Kendini “yok saymak” anlamına gelir, tercihte bulunmamak..

Kuşkusuz bu şekilde birileri oy verirken, birilerini vekil tayin ediyor.. Önce şunu söyleyelim, siz oy vermeseniz de biri size vekalet edecek. Dolayısı ile mutlak anlamda sorumlu değilsiniz. Aklınızı kullanarak doğru bir tercihte bulunacaksınız ve niyetiniz mevcutlar arasından mümkün olan en iyisini seçme konusunda bir çaba gösterdi iseniz. Bu çabanız ve niyetinizden dolayı, o kişinin yanlışlarından sorumlu olmayacaksınız.

Sizi, münafik, katil, ahlaksız birinin mi yönetmesini istersiniz, adil, merhametli, daha dürüst birinin mi? İyiler de, kötüler de kendi içinde derece derecedir.. Kazanabilecekseniz siz kendi adayınızı çıkartın. Değilse, siz bu oy gücünüzü kendi adayınıza verir, ya da sandığa gitmezseniz, mesela, daha iyi olanın, ya da daha az kötü olanın seçilmesi için sizin oyunuz yeterli olacakken, bu yönde hareket etmediğiniz için, daha kötü olan seçilirse, bundan dolayı sorumlu olmayacak mısınız.

Siyasette vekalet mutlak değil. Mesela, en iyisi diye seçtiğiniz biri daha sonra yoldan çıkabilir. Onun bu sapmasından siz sorumlu tutulmayacaksınız. Kuşkusuz bu konunun çok yönlü düşünülmesi gerek. Seçtiğimiz kişiye daha sonra bazı tasarruflarından dolayı muhalefet de edebiliriz..

Bu oy işini, vakıf, dernek açısından da düşünebilirsiniz. Mesela, Barolar, Oda, Borsa seçimleri açısından da aynı durum sözkonusu.. Sizin zorunlu üyesi olduğunuz bir kurumda, sizin hakkınızda karar vericilerin seçiminde bir tercihte bulunmamak kendi ellerimizle kendi geleceğimizi tehlikeye atmak anlamına gelmiyor mu?

Bana kalırsa ıslahçı bir anlayışla, daha doğru bir yönde ileri doğru bir adım atarak, daha iyi bir geleceğe bir adım daha yaklaşmış olacagız.

“Def-i mazarrat celbi menafiden evladır”. Belki en iyiyi seçmeden önce, en kötünün işbaşına gelmesini önleyici bir politik tavır içinde olmak gerek. Siyaset rasyonal, pragmatik bir müessesedir. Ve siyaset bir denetim müessesedir. Yani siyaset sandıkta başlar, ama sandıkta bitmez..

Evet. Karar sizin.. Herkes yaptığının hesabını verecek. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1263 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar