Hasan Karakaya
Van ve Kayseri izlenimleri... HDP’ye, “Popstar’ın sözü”nden değil, “Halk
Bütün mesele şu:
“HDP’ye Cilalı Demirtaş’ın gözünden mi bakacağız, yoksa Güneydoğu caddelerinden, sokaklarından ve köylerinden mi?..”
“Aydın Doğan medyasının ve Paralel Medya’nın yeni popstarı... Nişantaşı ve Cihangir’deki Beyaz Türkler’in Selocan’ı veya cici çocuğu Cilalı Demirtaş’ın gözünden” bakarsak; HDP “Barışçı”dır, “Özgürlükçü”dür, “Demokrat”tır!..
Ama, aynı HDP’ye; “Doğu ve Güneydoğu halkının gözüyle” bakarsanız, karşınıza “Barbar!.. Zorba!.. Despot!.. Diktatör!.. Terörist!.. Baskıcı!.. Dayatmacı!.. Ve kan dökmeye doymayan bir parti” çıkar!..
Ne yalan söyleyeyim;
Van ve Kayseri’ye gitmeden önce, “Aydın Doğan medyası ve Paralel medyada yer alan HDP güzellemeleri ve Cilalı Demirtaş pohpohlamaları”na bakıp, “Acaba” diyordum; “Bu parlak ve cici çocuk hakkında ben mi önyargılıyım?”
Öyle ya; CNN ekranlarında “saz” çalıyor, “türkü” söylüyor, “barıştan, özgürlükten, demokrasiden” dem vuruyor!..
Önceki gün; Ankara Temsilcimiz Serdar Arseven’le birlikte, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Van ve Kayseri mitinglerini izlerken; hem “sokağın durumu”nu gözlemledik, hem de, Van’da, “Kürt halkının nabzı”nı tutmaya çalıştık!..
HALK SEVGİSİNİ GÖSTEREMİYOR
Gördüm ki;
“Kürt halkı, PKK ve HDP’den nefret ediyor, yaka silkiyor ama bunu açığa vuramıyor!.. Çünkü, korkuyor!.. Çünkü, can ve mal emniyeti yok!.. Her an baskına uğrama veya dağa kaldırılma korkusu yaşıyor!”
Şu “manzara”yı gördüm Van’da.
Havaalanından miting meydanına gelirken, baktım; “caddelerin her iki yanı, evlerin balkonları ve pencereleri insan dolu!..
Ben diyeyim 25-30 bin,
Siz değin 35-40 bin kişi!..
Cadde kenarlarında, kilometrelerce uzayan insan seli... Önlerinden Davutoğlu’nun otobüsü geçiyor ama el sallayamıyorlar, alkışlayamıyorlar!..
Gözleri sevgi dolu,
Yüzlerinde sevinç ifadeleri!..
Ama, öylece duruyorlar!..
El sallama yok, alkış yok!..
Sonradan farkettim ki;
Aralarında HDP’liler de var!..”
HDP’lilerin ellerinde de kamera!..
“El sallayanları” çekiyorlar!..
“Alkışlayanları” çekiyorlar!..
Belli ki, geceleyin evlerine gidip “ziyaret”(!) edecekler ya da dağa kaldırıp “öz savunma”(!) isteyecekler!..
İnsanlar, işte bu yüzden, Davutoğlu’na el sallayamadılar, alkışlayamadılar!..
“Sadece gözleriyle sevdiler” iyi mi?..
“Gözlerindeki sevgi ışıltısı”na, bizzat gözlerimle şahit oldum...
Ama, dedim ya;
El sallayamadılar, alkışlayamadılar!..
Çünkü, korkuyorlardı!..
Öyle bir “korku” içindeydiler ki; on binlerce insan, miting alanı”na bile gelemedi... Dolayısıyla; her riski göze alıp, “miting alanı”na gelebilen “10-12 bin” civarındaki insana “kahraman” gözüyle bakmak gerek...
Özellikle “kadın”ları, “genç kız”ları ve “delikanlı”ları kutlamak gerek!..
Dile kolay; “Silahların gölgesinde” olmalarına rağmen, “AK Parti mitingi”ne katılmayı göze alabilmişler ya, onları, bu “cesaret”lerinden dolayı kutlamak gerek!..
Eğer, “caddelerin kenarları”nı dolduran “insan seli” de mitinge katılabilseydi, herhalde Beşyol Meydanı’nda, “en az 50 bin kişi” olacaktı... Emniyet birimleri; bu “baskıcı, dayatmacı, fişlemeci ve tehditçi HDP’liler”den 10 kadarını “gözaltı”na aldı ama, “halkın HDP korkusu”nu gideremedi...
Hele söyleyin;
Alınan “geniş güvenlik tedbirleri”ne rağmen “halka zulmeden” bu “HDP-PKK çetesi” acaba “7 Haziran günü” neler yapmaz?..
Daha şimdiden, “köy”lere gidip, “ev ziyaretleri”(!) yapıyorlar ve “HDP dışındaki bir partiye tek oy çıkarsa, bedelini canınızla ödersiniz” diyerek tehdit ediyorlarmış!..
TOKİ’NİN DEPREM KONUTLARI
Malûm; Van, özellikle de Erciş, büyük bir “deprem” yaşadı...Tayyip Erdoğan, Başbakan olarak o gece Van’daydı ve “Yaralarınız en kısa zamanda sarılacak” dedi.
Gerçekten de sarıldı... “Çadır”lar dağıtıldı, “konteynır evler” inşa edildi... TOKİ de, “1 yıl gibi kısa bir zamanda” konut inşa etti ve bu evleri; “maliyeti 110 bin lira” iken, “75 bin lira”dan verdi... Hem de “kolaylık” sağlayarak...
“100 metrekarelik 3 artı 1 evleri” alanlar, ilk 2 yıl bir “ödeme” yapmadı... Kürt vatandaşlar, “500 lira taksitle” aldıkları bu evleri, “vade farksız ve 20 yıl boyunca” ödeyecekler!.. Yoğun müracaat olmuş o günlerde... Herkes “öncelik” alabilmek için, araya “torpil” koymuş... Kimi “milletvekilleri”ni koymuş araya, kimi “bakan”ları!..
Nihayetinde “ev sahibi” olmuşlar!..
Gelin, görün ki; hemen HDP ve PKK girmiş devreye... Başlamışlar “aleyhte propaganda” yapmaya...
Demişler ki; “Devlet bu evleri verdi ama pahalı verdi!!!.. Devlet bu evleri verdi ama, babasının hayrına mı verdi?!?.. Devlet, bu evleri vermeye zaten mecbur!.. Evde sağlık hizmeti veriyorlar, taksit kolaylığı gösteriyorlar!.. Babasının hayrına mı yapıyorlar?!?”
Hani, neredeyse; “geri kalan taksitleri ödemeyin!” diyecekler!..
Diyorlarmış da!..
Buna, “nankörlük” denmez de, ne denir?.. Böyle bir “iğrenç propaganda”ya, ancak “çüşş” denir, “oha” denir!..
Ama, HDP bu!.. Yapıyor işte!..
SANDIK GÜVENLİĞİ YOK!
Peki, “PKK tehdidi altında bir seçim”den kurtulmak mümkün değil mi?..
“Mümkün ama...” deyip, ekliyorlar:
“Meselâ, köylerde, HDP harici bir partiye oy veren olsa, anında deşifre edilir... İnsanlar da bu yüzden, mecburen HDP’ye oy veriyor... Oysa, 10 köy tek merkezde oy kullansa, ya da en yakın ilçede oy kullansalar, deşifre olma korkusu yaşamazlar... Dolayısıyla, iradelerini özgürce yansıtırlar sandığa...
Ama, bu teklifi YSK kabul etmemiş!.. Ya 10 köy tek merkezde oy kullanabilse, ya da ikametgâhlarını ilçe merkezlerine aldırabilseydiler; HDP’ye buralardan kesinlikle oy çıkmaz, tam bir fiyasko yaşarlardı!..
Ama, görünen o ki;
7 Haziran seçimleri de PKK silahlarının gölgesinde geçecek ve halk, mecburen HDP’ye oy verecek!”
HDP’ye oy verecekler ama, bir yandan da “devlet”e sesleniyorlar:
“Ne olur devlet, devletliğini göstersin ve bizi PKK’nın elinden kurtarsın!.. Ağrı’da nasıl devletliğini gösterdiyse, Van’da da göstersin ve bizi PKK zulmünden kurtarsın!”
Eğer böyle giderse, HDP de barajı geçerse, “Van’daki tablo” şöyle görünüyor...
“5 HDP, 3 AK Parti!”
Devlet, gerçekten de; hiç olmazsa “sandık güvenliği”ni sağlamalı ve Kürt halkını “PKK tehditleri”nden kurtarıp, “halkın iradesinin özgürce sandığa yansımasını” sağlamalıdır!..
“Hiç olmazsa” diyorum, çünkü;
“PKK tehdidi ve HDP şirretliği”nden dolayı AK Partili milletvekili adayları, “esnaf ve halkla iletişim” kurmakta zorlanıyorlar!..
Sonuç olarak diyeceğim şu:
Aydın Doğan medyası ve Paralel İhanet Çetesi’nin yayın organları, “Parlak Oğlan’ın sazına ve sözüne” değil, “Kürt halkının gözüne” bakarak yayın yapsın!..
Kürt halkının gözü AK Parti’de!..
Ama, elini bile sallayamıyor!..
KAYSERİ’DE PARALEL İHANETİ
Gelelim Kayseri’ye...
Önceki gün, Kayseri’ye geldiğimizde, hava “yağmurlu”ydu!.. İşte bunu fırsat bilen Paralel İhanet Çetesi’nin Twitter militanları; hem de “AK Parti İl Başkanlığı” antetli bir “twit” atıp, demişler ki;
“Hava muhalefeti sebebiyle saat 18.00’deki miting iptal edilmiştir!”
Bu kadar azmışlar yani!..
Bereket ki, “40-50 twit”ten sonra tespit edilip, daha fazla kişiye ulaşmaları engellenmiş!..
Miting alanı ağzına kadar doluydu ve “coşku” da zirvedeydi... Bu coşkuyu gören Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşma süresini biraz daha uzattı!..
Mitinge “MHP’liler” de gelmiş!..
Ama, kiminle?..
“HDP adayı ile birlikte” iyi mi?!?..
Bir süre meydanda kalıp, sonra da bir “curcuna” ile, güya “protesto” ederek alandan ayrılmışlar!..
Bu, “MHP-HDP ittifakı”nı da yazın bir kenara!.. Ama, “Paralel”i de unutmayın!..
PARALEL’E 700 MİLYON DOLAR!
“Paralel” demişken... Bizzat “yetkili”lerden aldığım bilgiye dayanarak söylüyorum: “Bugüne kadar, Kayseri’den Paralel İhanet Örgütü’ne giden para 700 milyon dolar”mış!..
“Kimin” gönderdiği, “ne kadar” gönderdiği kayıtlarda mevcut...
Herhalde gereken yapılacaktır!..
Meselâ, Paralelci biri “300 bin dolarlık ihale” mi aldı, bunun “50 bin doları” kesilip, “Paralel’in kasaları”na yatırılıyormuş!..
Bunun kokusu, yakında çıkar ortaya ve “Türkiye’nin nasıl bir ihanetle karşı karşıya olduğu” cümle âleme gösterilir!..
BAŞBAKAN İLE ÖZEL SOHBET
Son bir not:
İstanbul’dan Ankara’ya... Ankara’dan Van ve Kayseri’ye... Kayseri’den Ankara’ya, oradan da İstanbul’a derken; “tam 24 saat uykusuz” kaldım... Bu yazıyı da “3-4 saatlik bir uyku”dan sonra yazdım...
Oysa, sırada; “Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yaptığımız özel sohbet” var ama inşallah onu da “yarın” aktarırız...
Yarını bekleyin...
Çünkü, “ilginç bir sohbet” oldu...
*******************************************************************************************
İstanbul’un Fethi’nin 562. yılında Yenikapı’daki coşku zirvedeydi
“562 yıl öncesinin 29 Mayıs’ı”nda; Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, İstanbul’u fethetti ve böylece “yeni bir çağ” başlattı...
İstanbul’un Fethi, pek de kolay olmadı...
Fatih Sultan Mehmed, “fetih plânları” yaparken, Çandarlı Halil Paşa, yani “Cengiz Çandar’ın dedesi” buna şiddetle karşı çıkıyor ve “kuşatmaya son verilmesi”ni istiyordu... Bu talep; “Bizans’tan rüşvet aldığı” şeklinde yorumlanmış ve bunu kellesiyle ödemiştir... Ne ilginç değil mi; bugün de torunu; “Türkiye’nin yeniden dirilişine, yeniden yükselişi”ne şiddetle karşı çıkıyor!.. Bereket ki, Akşemseddin Hazretleri gibi; “İstanbul’un fethedileceğine inanan” bir “Hoca” vardı da, Fatih’in hep yanında oldu...
Dün, Yenikapı Meydanı’nda; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katılımıyla; “Fetih’in 562. Yılı Şöleni” yapıldı... “İki milyon civarındaki insan”ın katıldığı şenlik, birçok “ilk”lere sahne oldu... Her şeyden önce; “Fetih, 562 yıldır ilk defa, bu kadar coşku ile kutlandı.”
Gerek Erdoğan, gerek Davutoğlu; özellikle “genç”lere “önemli mesajlar” verdi, “Fetih Ruhu”nu yaşatmaları için “hedef”ler gösterdi... Meydandaki en ilginç slogan ve pankart ise; “Ayasofya açılsın” ifadesiydi...
İstanbul’un Fethi’nin 562. yılını kutlarken, şölene katılan yüzbinlerin coşkusunu selâmlıyorum... Dilerim ki, bu şölen; “Yeniden Diriliş ve Yeniden Yükseliş”e vesile olsun!..
yeniakit