Özgürlüğümüz başkalarının kahredilmesidir

Özgürlüğümüz başkalarının kahredilmesidir

2 Şubat 2008’de 17 Türk kentinde ‘laiklik özgürlüğümüz, başkalarının kahredilmesidir...

Türkiye laikçileri: Özgürlüğümüz başkalarının kahredilmesidir



2 Şubat 2008’de 17 Türk kentinde ‘laiklik özgürlüğümüz, başkalarının kahredilmesidir’ sancağının yükseltilmesi anlamında Türk vatandaşlarının başörtüsü takma özgürlüğünü protesto eden gösteriler yapıldı.


SAFİNAZ KAZIM
Haberler Ankara’daki göstericilerin ataları Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrine, zulmü sürdürmekte aciz kalmalarını şikâyet etmek için gittiklerini ifade ediyor. Televizyon ekranları yaşlı bir Türk kadınının ‘Müslüman bir devlette yaşamak istemiyorum. Ben laik devlette doğdum ve başörtüyü yasaklayan demokratik yasalarına saygı duymamız gerekir’ yollu sözünü aktarıyor. Evet bu onların sakat mantıkları ve yaşlı kadının ‘başörtüyü yasaklayan demokrasiye saygı göstermeliyiz’ sözünü garipsemiyoruz.
Sübhanallah. 11 Eylül'den bu yana laiklerin öve öve bitiremediği komik demokrasinin foyasını ortaya çıkaran aynı gürültü bu. Şubat 1997’de ‘hükümet kurumlarındaki başörtü yasağını kaldırma ve hacılara karayolu imkanları sağlama girişimleri kanalıyla İslâmi adet ve geleneklerin uygulanmasına dönüş planı’ denilen şeye karşı Ankara’da yapılan kadın gösterisinde ev aletlerinden biriyle tepsiye vuran kadının görüntüsü hâlâ zihnimde. Göstericilerden biri şöyle demişti: ‘Bizler ülkemizi karanlık çağlara götürme girişimlerini protesto etmek için buradayız.’
TÜRK KADINLARINI İSLÂM'A AYKIRI DAVRANMAYA ZORLUYORLAR
Halk seçimleri kanalıyla iktidara gelmiş Türk hükümetinin, diktatör askeri darbeyle tehdit edildiği açıkça ortaya çıkıyor. Laikçiler, hükümet sırf dindar Türk vatandaşlarına saçlarını ve vücutlarının vesair yerlerini örtmek gibi insani haklarını vermek istediği için sergiledikleri bu tavırlarında bir kusur görmüyorlar.
Bu hak başörtü takılmasını yasaklayan laik bir yasayla zorla bu kızlardan alındı. Bizler burada bütün Türk kadınlarını İslâm hukukuna aykırı davranmaya zorlayan laik bir yasa karşısındayız. Buna karşın demokratik hak kadınlara örtünme veya örtünmeme arasında seçim yapma özgürlüğü vermektedir.
YENİ YASADA HİÇBİR ZORLAMA YOK
Türk üniversitelerinde başörtü takılması yasağının kaldırılması yasası hiçbir kadını başörtü takmaya veya dindar olmaya sevk etmiyor. Yasa sadece İslâmi açından örtünen kadına başörtü adıyla yanlış şekilde meşhur olan İslâmi örtü giymeyen arkadaşı gibi üniversitelere girme hakkı vermek istiyor.
TÜRK HALKI HİÇBİR ZAMAN DİNİNİ BIRAKMADI Kİ
Türk laikler İslâm’a bağlı insanları dünyanın her tarafında hakları bulunan ‘azınlık’ olarak dahi kabul etmiyorlar. Oysa Türkiye’de gerçekler, Türk halkı içinde İslâm’a bağlananların çoğunluk olduğunu gösteriyor. Zira laik Türkiye’nin Atatürkçü Kemalist yönetiminin kurulduğu başkent Ankara’dan dışarı çıkarsak, Türk kırsalının tamamının 1923’ten bu yana Müslüman Türkiye’ye dayattığı laikliğe ve Batılılaşmaya sırtını döndüğünü görürüz. Türk halkı hiçbir zaman İslâmi gelenekleri ve adetleri bırakmadı ki tekrar bu geleneklere dönmüş olsun. Bu karanlık laikçi yarasalar hangi temelle kalabalıklar içinde bağırıp Türk halkının kendi inancını yaşamasını yasaklayan kanunlar olmaksızın özgürlüğü teneffüs etmek gibi insanlık hakkına karşı çıkıyorlar ve bu adil talebi ‘karanlık çağlara dönme girişimi’ olarak isimlendiriyorlar?
TÜRKİYE LAİKLİĞİN ÇİRKİN YÜZÜNÜ GÖSTERDİ
Peki şu an bizim Arap laiklerimizin istediği bu zalimce durumu görebiliyor muyuz? Türk şartları laikliğin çirkin yüzünü ortaya koyuyor ve bizlere ‘yasak listesinin sadece başörtü değil, İslâmi gelenekler ve adetler olduğunu ifade ediyor. Daha açık bir ifade ile Kur’an’ımız, Nebevi Sünnetimiz, namazımız, orucumuz, camilerimiz, minarelerimiz, ezanımız, Müslüman bayanın Müslüman olmayan erkekler evliliğinin geçersiz oluşu bu listede yer alıyor. Özetle bütün hayatımız, kendi vatanımızdaki insanlık varlığımız, Müslüman bir halk olarak sadece kendi çıkarlarımızın hükmettiği topraklar... Bu münasebetle yıllar önce Tansu Çiller’in Erbakan’a İstanbul’da Atatürk heykelinin bulunduğu bir bölgede cami inşa etme planından geri atması için yaptığı baskıları unutmuyoruz. Erbakan, Sincan Belediye Başkanı, ordunun İsrail karşıtı olarak gördüğü Kudüs günü tertiplediği vakit şiddetli baskılara ve tehditlere maruz kalmıştı.
BİZİM LAİKLER TÜRK LAİKLERE BAKSIN
Aramızda hâlâ laikliğin Arap ve İslâm ülkelerimiz için uygun bir formül olduğunu düşünenler varsa ve böyle bir laikliğin Filistin toprağını ve hakkını gasp eden emperyalist oluşum sıfatıyla İsrail’le ilişkileri reddederek bu oluşuma düşmanlıklarını sürdüreceklerini sananlar varsa Türkiye’de çoğunluğu temsil eden vatandaşlarına bazı haklarını vermek isteyen Türk hükümetine yönelik göstericilerin sesi ve Türk ordusunun muhtemel muhtırasıyla uyanmaları kaçınılmaz.
Londra’da yayımlanan Şarkulevsat gazetesi, 4 Şubat 2008, Arapça'dan çeviri: Halil Çelik

vakit