Pakistan Cemaat-i İslami'den Gazze Bildirisi
Pakistan'ın en büyük İslami Hareketi olan Cemaat-i İslami, İsrail’in tüm bu saldırganlık ve zulümleri karşısında İslam ülkelerinin suskunluğunu kınadı.
Cemaat-i İslami lideri Gazi Hüseyin Ahmed başkanlığında gerçekleşen şura toplantısı sonrasında, Filistin'in İsrail tarafından işgalini ve Arapların soykırıma tabi tutulmasını, siyonistlere sağlanan sınırsız Amerikan desteğini ve İslam ülkelerinin tüm bu olanlar karşısındaki suskunlukları kınanarak gayri meşru siyonist rejim ile ilişkiye girmenin ihanet olduğu belirtildi.
Cemaat-i İslami lideri Gazi Hüseyn Ahmed başkanlığında gerçekleştirilen şura toplantısının kapanış bildirisinde İsrail'in milyonlarca Filistinlinin en temel insani talepleri olan kendi yurtlarına dönüş yapma ve orda yaşama haklarını ellerinden alarak onları dünyanın dört bir yanında mülteci yaşamı sürdürmeye zorladığı vurgulandı.
Bildiride "Filistinliler eğer İsrail karşısında direnmemiş olsalardı İsrail ve patronları Filistin'e ait ne varsa çoktan yeryüzünden silmiş olacaklardı. Yiğit Filistinliler siyonistlerin şeytani planları karşısında İslam'ın ilk kutsal yerini koruma ruhunu diri tutuyorlar, siyonistlerin şimdiki saldırıları da bu büyük hakikatin bir kanıtıdır" denildi.
Cemaat-i İslami tarafından yayınlanan bildiride, Filistin direnişini kırmaya dönük siyonist planlara dikkat çekilerek İsrail'in Filistin halkının meşru hükümetini devirip yasadışı İsrail yanlısı bir yönetimi iktidara taşıma çabalarının ardından Gazze'nin halihazırda bir esir kampına döndüğü belirtildi.
Bildiride, milyonlarca Filistinli Arabın kuşatma altında olduğu; su, gıda ve enerji gibi en temel ihtiyaçlardan mahrum bırakıldıkları, hastaların ve yaralıların hastaneye kaldırılmalarına bile izin verilmediği, binlerce memurun maaşlarının da Hamas'ın iktidarda olması bahane edilerek ödenmediği vurgulandı, hacdan dönen Filistinlilerin denizde mahsur tutulmaları, sınırdan içeri sokulmamaları hatırlatıldı.
Filistin halkının, başına getirilen tüm sorunlardan Hamas'ı sorumlu tutup hükümete karşı ayaklanması için her yolun denendiğini, buna rağmen Hamas'ın gösterilerinde milyonluk kitleleri peşinden sürükleyebilmesinin bu hareketin dayandığı halk desteğini gösterdiğine işaret edilerek ayrıca Bush'un başkanlık süresindeki ilk İsrail ziyaretinde Tel-Aviv'de söylediği "İsrail'in bir yahudi devleti olarak varlığını koruma politikasını destekledikleri"ni belirtmesine de dikkat çekildi.
Bush'un Abbas ve siyonist liderlerle buluşmasının ardından Arapları İsrail'e dostluk eli uzatmaya çağırdığının, Arapların ciddi kararlar almalarının zamanının çoktan geldiğini söylediğinin ve sürekli olarak "İran ve Suriye tehdidine" işaret ettiğinin altı çizildi.
Bush bölgeyi terk eder etmez İsrail otoritelerinin, Gazze'ye operasyon yapmak için yeşil ışığı aldıklarını söylediklerini, siyonist bir analistin de "Bush'un Gazze'ye askeri bir operasyon yapılması ve direniş liderlerinin öldürülmesi için göz kırptığını" yazdığını açıklayan Cemaat-i İslami, bu sürecin başladığını ve hali hazırda Filistin dışişleri bakanının oğlunun da içinde olduğu onlarca direnişçinin şehid edildiği, tüm bu saldırıların Arapların kanını dökmeye dönük büyük bir saldırının başlangıcına işaret ettiği belirtildi.
Cemaat-i İslami, BM, AB ve uluslararası toplumu görevlerinin bilincinde olmaya ve yeni siyonist cinayetlerin önünün alınması için hareket etmeye çağırdı.
Açıklamada, Amerika'nın bölgedeki yegane nükleer güç olan İsrail'e yeni silahlar vaad ederken diğer taraftan Pakistan ve İran'ı nükleer meseleler yüzünden tehdit etmesinin sadece bu ülkenin müslümanlar karşısında sahip olduğu çift standardı göstermekle kalmadığını, aynı zamanda bölgedeki ve tüm dünyadaki barışı da tehdit ettiğininin altını çizdi.
Cemaat-i İslami son olarak, İslam'ın ilk kıblesini tek başlarına savunmaya çalışan Filistinli kardeşleriyle dayanışma içinde olduklarını, onları bu mücadelelerinde yalnız bırakmayacaklarını ve hiç bir Arap maceracının Filistinlilerin katillerine 'barış eli' uzatarak Filistinli Arapların yaralarına tuz basmalarına izin vermeyeceklerini ilan etti, ayrıca gayri meşru siyonist rejimi tanıma işaretleri veren politik liderlerin bu tavırlarının İslam ümmetine yapılan açık bir ihanet ve Allah ve Resulune ilan edilmiş bir savaş olduğu uyarısında bulundu.