Pakistan'da yolsuzluk rekoru kırıldı

Pakistan'da yolsuzluk rekoru kırıldı

Müslüman insanlara irtica yaygarı yaparak zulmeden cuntacı zihniyet her zamanki gibi parsayı başka yerden götürmüş.

Pakistan, asker, işadamı ve siyasilerin de içinde bulunduğu tarihinin en büyük yolsuzluğu ile çalkalanıyor. 

Pakistan'da yayımlanan "The News" gazetesi, 2007 yılında Pakistan Parlamentosu Kamu Hesapları Komisyonu'na sunulan "çok gizli" resmi raporu ele geçirdi. Gazetede yayımlanan raporda; çok sayıda siyasetçi, üst düzey asker, sivil bürokrat ve binlerce işadamının devlete olan toplam 54 milyar rupi (yaklaşık bir milyar dolar) civarındaki borçlarının, 2002 Ekim ayı genel seçimlerin hemen sonrasında Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in "Ekonomi Takımı" tarafından çıkarılan bir kanun ile silindiği belirtiliyor.  

DEVLET BAKANI'DA OLAYIN İÇİNDE

Raporda yer alan bilgilere göre; devlet alacaklarının tahsiline yönelik bu girişimden en çok istifade edenlerin başında, daha sonradan başbakanlık koltuğuna oturan dönemim Ekonomi Bakanı "Şevket Aziz" geliyor. Yine gizli raporda yer alan bilgilerde, bu kanundan faydalananların içinde, başta yönetim kademesinde bulunan siyasetçiler olmak üzere, ülkenin ekonomi başkenti olan Karaçi ile Pencap eyaletini başkenti ve ülkenin ikinci büyük kenti olan Lahor kentlerinde faaliyet gösteren büyük işadamları ve üst düzey askeri yetkililer de yer alıyor. Yolsuzluk olayına karışanların sayısı ise  50 binlerle ifade ediliyor. 

Raporda asıl ilginç olan da kanunun sadece varlıklı kimselerin borçlarını kapsıyor olması. Kanun hükmünden faydalanmak için devlete asgari 500 bin rupi borçlu olma şartı getirilirken, bundan da yüksek gelir sahibi olduğu halde devlete borçlarını ödemeyen kimseler faydalanabilmiş. Zenginlerin borçları sildirirken, yoksular ise borçlarını ödemek zorunda bırakılmış. 

DÜZENELEME SEÇİM SONRASINDA YAPILMIŞ 

Raporda, varlıklı kimselerin yararlandıkları söz konusu düzenlemenin, General Müşerref'in "ekonomi kurmayları" ile ülkedeki bankaların çalışma ve faaliyetlerini denetleyen Pakistan Merkez Bankası yetkilileri tarafından yapıldığına dikkat çekiliyor. Raporda, düzenlemenin 2002 seçimlerinden hemen sonra iktidara gelen siyasilerin baskılarıyla yapıldığına dikkat çekiliyor. 

Yolsuzluk olayına karışanların arasında, bölgesel yönetimin iki başbakanının adının da geçtiği ileri sürülüyor. Olayda adı geçen eyalet başbakanlarından birisi ülkedeki şeker fabrikalarının çoğunun sahibi.  

Gizli raporda, bu düzenleme sonrasında hazinenin kimler tarafından zarara uğratıldığının ortaya çıkarılması da talep ediliyor.

Meselenin ürkütücü yönü ise, bu raporun bu şekilde bir yolsuzluğa değinen ilk resmi rapor olması ve bunun buzdağının sadece görünen kısmı olması endişesi.  

YOLSUZLUĞU SAVUNANLAR DA VAR! 

Olayın ilginç tarafını ise eski Ekonomi Bakanı Ömer Eyyub Han başta olmak üzere bazı kimselerin, "bu kanundan 50 bin 414 kişi faydalanmıştır" diyerek, Müşerref Askeri Hükümeti'nin uygulamalarını savunuyor olmaları oluşturuyor. 

Eyyup Han, bunun üst düzey siyasilerin ve büyük iş adamlarının desteğini sağlamak üzere verilmiş bir rüşvet olduğu konusunu inkar ederek, düzenlemeyi şöyle savunuyor; "Bankalar, kararlarını hiçbir tarafın baskısına boyun eğmeksizin, kendi ekonomik çıkarlarına göre vermektedirler."  

Hükümetin 2007 yılın sonunda, eski Başbakan ve Halk Partisi Genel Başkanı Benazir Butto ile yaptığı anlaşmanın en önemli maddelerinden birini de Butto'nun 90 milyar rupilik (1.5 milyar dolar) yolsuzluk dosyasının affedilmesi oluşturuyor. Oysa Butto ile yapılan bu anlaşma öncesinde Askeri Hükümet, 8 yıl boyunca, Butto'nun dünya genelinde mal varlığının hazineye intikali sağlamak için, tüm dünyada yargı takibi başlatmış ve dünya genelindeki bankaları ikna etmek için  büyük harcamalar yapmıştı. 

KARŞILIKLI ÇIKAR İLİŞKİLERİ 

Ancak Müşerref'in yönetimde kalma arzusu, her şeyi değiştirdi.  Butto'nun, vefatından önce anlaşmak için öne sürdüğü en önemli koşul olan mali yolsuzluk dosyalarının rafa kaldırılmasını dahi kabul etti. Butto'nun bu talebi 2008 seçimlerinden sonra aynen kabul edildi. Hükümet Buttolar'la ilgili tüm yolsuzluk soruşturma ve yargı aşamalarını iptal ederek, zimmete geçirilmiş ya da devletten çalınmış tüm kamu alacaklarının sonsuza kadar affedildiğini açıkladı!  

Oysa General Müşerref, Ekim 1999'da seçilmiş sivil hükümete karşı yaptığı askeri darbeye gerekçe olarak; kamudaki yolsuzluk ve zimmet olaylarının artmasını göstermişti. İktidara el koyduktan sonra da, devletin hazinesini soyanları cezalandıracağını belirterek; "Halkın malını çalanlar, kesinlikle kanun elinden ve yargının hükmünden kurtulamayacaklardır. Bunları takip edip adaletin önüne çıkaracak ve çaldıkları malları devletin hazinesine geri iade edeceğiz" demişti. 

Bu konuda sadece göstermelik olarak "Ulusak Muhasebe Ofisi" kuruldu ve bazı önemsiz ve basit yolsuzlukların üzerine gidildi. 2002 Parlamento seçimlerinden önce Müşerref'in, siyasi partilerden birtakım siyasetçileri kendi etrafında toplayarak siyasal bir parti oluşturmasından sonra bu Ofisin işlevi tamamen atıl kaldı.  

Görüldüğü kadarıyla bu af kanunundan daha çok rejim ile işbirliği yapan yolsuz siyasiler, hükümeti destekleyen çevreler veya hükümet muhalifi siyasiler ile meslek örgütleri ve basın yayın kuruluşlarına saldırılar yönelten kesimler yararlanmış. 

General Müşerref'in Ekim 1999 da yönetimi devraluıum, Pakistan siyasal yaşamını yeniden düzenlemesinin ardından, ülkede siyasi saldırılar artmış, medya mensuplarına, sivil kuruluş temsilcilerine, meslek örgütleri mensuplarına ve hatta dini şahsiyetlere yönelik saldırılar yoğunluk kazandı. 

Gözlemciler, ihtilalcilerin yolunda yürümeyi reddedenlere karşı şiddet kültürü ve  "Haccac'ın çekilmiş kılıcı" uygulamalarının artmasının en önemli nedeninin General Müşerref'in istihbarat örgütlerine verdiği olağan üstü yetkiler olduğunu belirtiyorlar.

Siyasi gözlemciler, muhaliflerini susturmak ve desteklerini sağlamak üzere uygulamaya konulan bu af düzenlemesinin, Müşerref'in bir buluşu olmadığını, bunun önceden beri uygulana gelen Pakistan tarzı bir siyasal rüşvet yöntemi olduğunu söylüyorlar.  

timeturk