Paksüt'ü Hukuki Boşluk Kurtardı
Kanunlarda, Anayasa Mahkemesi üyeleri için herhangi bir disiplin cezası bulunmuyor.
Bu durum, Paksüt hakkında Ergenekonkapsamında başlatılan incelemeyi de etkiledi. Paksüt'ün dinlemeye takılan görüşmeleri, ceza soruşturması için delilkabul edilmedi. Mevzuatta boşluk olmasa, disiplin soruşturmasında bu kayıtlar delil olarak değerlendirilebilecekti.
Anayasa Mahkemesi, Osman Paksüt hakkında oy çokluğuyla 'soruşturmaya gerek yok' kararı verirken üye Serruh Kaleli'nin muhalefet şerhindeki tespitler, tartışmalı kararın perde arkasına ışık tutuyor. Kaleli'ye göre, Paksüt'le ilgili dinleme delillerini ceza soruşturması açısından yasaya uygun bulmayan üyeler, disiplin hukukuyla ilgili mevzuat boşluğuna dikkat çekti. Kaleli'nin belirttiği gibi yasalarda disiplin cezası bulunsaydı, Paksüt 'müzakerelerle ilgili gizli bilgileri basına sızdırmak ve üyeler hakkında rüşvet iddialarında bulunmak'tan cezalandırılacaktı.
Bu gerçek, muhalefet şerhinde şöyle yer aldı: "Eylemlerin varlığının gerçekliği ve disiplin hukuku adına da yasal mevzuat boşluğu karşısında duyulan üzüntü ile yetinilen ve ancak elde edilen delilin hukuka aykırı olduğu nitelemesi ile soruşturma açılmamasına oyçokluğu ile karar verilmiştir."
Paksüt'ün dinlemeye takılan görüşmeleri, ceza soruşturması için delil kabul edilmedi. Oysa, mevzuatta boşluk olmasa, disiplin soruşturmasında bu kayıtlar delil olarak değerlendirilecekti. Yargıtay'ın benzer soruşturmada geçmişte verdiği içtihat niteliğindeki bir kararı bulunuyor. Yargıtay Başkanlar Kurulu, 'rüşvet', 'yargıya baskı' gibi suçlamalarla dönemin HSYK Başkan Vekili Ergül Güryel ile üye Hüseyin Demirörs hakkında 'dolaylı dinleme kayıtlarının hukuken delil oluşturmayacağına' karar vererek ceza yargılaması talebini geri çevirmişti. Ancak ikisi de Disiplin Kurulu'na sevk edilmişti. Yargıtay Disiplin Kurulu, Güryel hakkında "meslekten ayrılmaya davet", Demirörs hakkında ise 'uyarı' kararı vermişti. Güryel, karardan bir süre sonra emekliye ayrılmıştı.
Anayasa ve yasalarda, Anayasa Mahkemesi'nin başkan ve üyeleri için herhangi bir disiplin hükmü ve cezası bulunmuyor. Bu durum, Adalet Bakanlığı'nın AB sürecinde hazırladığı Yargı Reformu Strateji Taslağı'nda dile getirilmişti. Yürürlükteki yasalara göre, Yargıtay üyeleri için "uyarma" ve "görevden çekilmeye davet" olmak üzere iki türlü, Danıştay üyeleri için, "uyarma" ve "hizmet süresine göre istifa etmeye veya emekliliğini istemeye davet edilme" ve "meslekten çıkarma" şeklinde üç türlü disiplin cezası bulunuyor. Anayasa Mahkemesi üyelerine disiplin cezası öngörülmediği için Paksüt hakkında yalnızca ceza hukuku yönünden inceleme yapıldı. Ceza soruşturması yönünden ise Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt'ün telefonuyla yaptığı görüşmelerin CMK'nın 135. maddesinde sayılan suçlar kapsamında olmadığı, ayrıca 138. maddesine göre, tesadüfen elde edilmiş delil niteliğinde kabul edildi.
Kaleli karara muhalefet şerhinde, İstanbul Başsavcılığı'nın yasaya uygun dinleme yaptığını, Paksüt hakkında ihbar delili niteliğindeki dinlemelerin diğer delillerle birlikte değerlendirmeye alınarak soruşturulması gerektiğini kaydetti. Ardından şu ifadeleri kullandı: "Şüpheli hakkında soruşturma açılmaması kararı, hakkaniyetten uzak, maddi gerçeğin ortaya şüpheli lehine ya da aleyhine çıkmasına, bu nedenle adil yargılanma hakkına ve iyi niyetle elde edilmiş delillerin serbestçe toplanması ilkesi gereği yok hükmünde sayılamayacağı kuramı karşısında heyetin çoğunluk kararına katılmıyorum."
HİKMET SAMİ TÜRK: Karar çelişkili, yadırgadım
Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Anayasa Mahkemesi'nin, Başkan Vekili Osman Paksüt hakkındaki kararını yadırgadığını söyledi. Kararda, Paksüt'ün bazı gizli bilgileri dışarı sızdırdığına yer verildiğini belirten Türk, "AK Parti ile ilgili dava sürecinde Sayın Paksüt'ün basına bilgi sızdırdığı iddiaları var. Mahkeme, gizli bilgilerin dışarı sızdırıldığını kabul ediyor, ancak herhangi bir yaptırıma gerek görmüyor." dedi. Bunun bir çelişki olduğunu ifade eden Türk, "Eğer gizli kalması gereken bir husus dışarı sızdırılıyorsa, bunu yapan hakkında bir yaptırım, en azından kınama uygulanması gerekir." diye konuştu. Türk, şöyle devam etti: "Üyelerden hiçbirinin tek başına, devam etmekte olan müzakereler hakkında açıklama yapması doğru değil. Bu ne meslek etiğine uyar, ne Anayasa Mahkemesi'nin görüşmelerinin gizli olduğuna dair yasa hükmüne uyar. Bunu mahkeme tespit ediyor. Buna rağmen bir yaptırım uygulanmasına gerek görmüyor. Peki ne zaman gerek görecek? Daha önce, verilecek kararı da basına duyurduğu zaman mı? Ben yadırgıyorum. Öyle bir durum varsa, hiç olmazsa en hafif disiplin cezasının uygulanması gerekir."
ZAMAN