Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Papa doğruyu söylemedi

Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco, 1915 olaylarının 100. yıldönümünde Vatikan’da San Pietro Bazilikası’nda yapılan “Ermeni şehitliğinin 100. yılı için kutsal ayin” adlı törenin açılışında Ermeni cemaatininin din önderlerinin önünde yaptığı konuşmada, “Son yüzyılda insanlık 3 büyük trajedi yaşamıştır. Bunların ilki, genel olarak 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak görülen ve siz Ermeni halkına karşı yapılmış olandır. Piskoposlar, rahipler, dindarlar, kadınlar, erkekler, yaşlılar ve hatta savunmasız çocuklar ve hastalar bile öldürülmüştür” dedi.

Papa doğruyu söylemedi. Ya bilmiyor, ya da siyaseten böyle söyleme gereği duydu.. Her ikisi de dini bir öndere yakışmıyor.

Papa “Herero ve Nama Soykırımı” diye bir soykırımı duymamış olabilir mi!..

“Son 100 yıl” derken, bilerek Kızılderililerin yokedilişini, kara derililerin köleleştirilmesini, sarı ırkın sömürülmesini bir kenara koyarak söze başlıyor.. Bu cinayetler 1. Dünya savaşına kadar sürdü aslında.. Sömürgelerde kesintisiz cinayetler işlendi. Avrupa’daki hayvanat bahçelerinin bitişiğinde “insanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlar” diye, kadın, erkek, çocuk, bebek, kızılderililer, kara derililer, Aborjinler, sarı ırka mensup bazı anamolik tipler çırılçıplak teşhir ediliyordu..

Önce yaşanan bir mukataa idi ve bu iç savaşın, trajedinin arkasında, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya, Almanya vardı. Etnik milliyetçilik ve Ortodoks Hıristiyanlar kışkırtılmak sureti ile Osmanlı parçalanmak isteniyordu.. Vatikan da bu kirli oyunun bir parçası idi.. “Tavşan’a kaç, tazıya tut”. “Kontrollü bunalım stratejisi” dedikleri dedikleri şey uygulanıyordu. Birileri aynı ülkenin halklarının çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine gelecek ve menfaat elde etme gayretindeydi..

Papa bu trajedide haksız bir şekilde, dinleri ve etnik kimlikleri sebebi ile öldürülen ve yurtlarından çıkartılanları sahiplense ve bu zulmü işleyenleri lanetleseydi, bu mukataada yangına körükle gidenleri suçlasaydı, alkışlanacak bir şey yapardı. “Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır” demesi gerekirdi. “Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalimde karşı olmalıyız” deseydi doğru söylemiş olurdu. “Bir kavme olan düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerekir” diyemedi. Tamam “bir yüzünüze vurduklarında öteki yüzünü çevirme” de, “babalar koruk yediklerinde oğullarının dişi kamaşmaz” deseydiniz.

“Genel olarak 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak görülen” değil, “gösterilmeye çalışılan” yalan; bir dini önderin ağzına yakışmıyor. 20 yılın ilk soykırımı değil. Beyaz adamın soykırımı asırlardır kesintisiz olarak asırlarca devam etti. Bu konuda kimse batılılarla kıyas edilemez. 

Alın size Herero ve Namaka Soykırımı ya da Namibya Soykırımı (Almanca Aufstand der Herero und Nama «Herero ve Nama Başkaldırısı»), Afrika Talanı sırasında Alman Güneybatı Afrikası’nda (günümüzdeki Namibya’da) 1904-1907 yıllarında Almanlar tarafından yerli Bantu halklarından Hererolara ve Hotanto halklarından Namalara karşı girişilen soykırım. Yani 20. YY’ın ilk olayı değilmiş, bu olan tarafınızdan katliam olarak tanımlansa da. 12 Ocak 1904’te başlayan olayların ardından ağustos ayında Alman generali Lothar von Trotha Waterberg sömürge idaresine direnen yerli halkı bölgeden Omaheke çölüne sürdü. Bunun ardından ekimde  Namalar sömürge yönetiminin baskılarına karşı ayaklandı. Almanlar onlara karşı da aynı şekilde davranarak, 65,000 Herero’yu (toplam nüfuslarının %80) ve 10,000 Nama’yı (toplam nüfuslarının %50) yok ettiler. Çöle sürülenler orada susuzluktan ya da önceden zehirlenmiş içme suları ile öldürülüyordu.

Papa bir şey söylerken söylediği şeylerin nasıl anlaşılacağını, kimler tarafından nasıl ve niçin kullanılacağını da hesaba katması gerekirdi..

Tamam “Tasmanya soykırımı”ndan, “Yuki soykırımı”ndan, Fransızların, İtalyanların, İspanyolların, Portekizlilerin yaptıklarından söz etmeyeceğim. Ama bu arada başkasının gözünde çöp arayanlar da, önce kendi gözlerindeki merteği çıkarmalılar.. Bizde “şecaat arz ederken sirkatin söylemek” diye bir söz var. Siz sirkatinizi söylemiyorsunuz ama bu “kanlı mızrak çuvala sığmıyor”. Bizde yine bir söz var, “laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde” der.. Başkalarına öğüt verenler hiç aynaya bakmazlar mı?

Bakara 44’de Allah (cc) buyurur ki: “Siz Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyup, durduğunuz hâlde, kendinizi unutup başkalarına iyiliği mi emrediyorsunuz? (Yaptığınızın çirkinliğini) anlamıyor musunuz?”

Papanın açıklamasının zamanlaması manidardı. Bana kalırsa Ankara’nın tepkisi de yerindeydi.. Madem Vatikan bu tartışmayı başlattı, bizim de söyleyecek sözümüz var. O zaman yarın da bu konuya devam edelim. Bu arada bakalım bakalım, paralel yapı bu tartışmada nerde, kimden yana duracak.. 

Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1068 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar