Hasan Karakaya
Vatikan ve kiliselerdeki “Homo”ları, “Omo” bile temizleyemez!
Gündem yoğun... O kadar olay var ki, her biri, ayrı bir yazı konusu...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun; HDP’yi“beleşçi”likle suçlayıp, Selahattin Demirtaş’ı “sahte kahraman”lıkla itham etmesi üzerinden bir “HDP” yazısı mı yazsam!..
Yoksa, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’in; “Enflasyonun artması, bozulan güven ortamının ve itibarı zedelenmiş bir Türkiye hikâyesinin sonucudur” sözlerine cevap veren İTO Başkanı İbrahim Çağlar’ın;“Karanlık odaklar ne zaman Türkiye üzerinde oyunlar oynamak için düğmeye basmak istese, işte o düğme her zaman TÜSİAD olmuştur... Sayın TÜSİAD Başkanı’na düşen görev de düğme rolünü oynamak değildir” deyip, TÜSİAD Başkanı’nı “karanlık odakların tetikçisi” olarak suçlamasından hareketle, bir “TÜSİAD” yazısı mı yazsam?..
MENDERES’E İŞKENCE!
Dedim ya; gündem yoğun!..
Ne yapsam acaba?..
“Fetullah Gülen’in masonluğu” ve “Atatürk’ün zehirlenerek öldürüldüğü”ne dair “orijinal ve filigranlı belgeli” haberler yapan Yeni Şafak’ın, dün yayınladığı “Menderes’e işkence belgeleri” üzerine bir yazı mı yazsam?..
Aslında, tam zamanı...
Çünkü, 14 Temmuz 2007’de, bir “tanık” ifadesinden yola çıkarak; “Bu sinede, bir sigara da sen söndürsen ne çıkar?” başlıklı bir yazı yazmış; o yazıda “Menderes’in göğsünde söndürülen sigaralar”dan söz etmiştim...
İşte Yeni Şafak, dün yayınladığı “belge”lerle, “Menderes’e yapılan işkenceleri” belgeledi...
Dahasını da yazdılar!..
“Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun İnönü’nün talimatı ile astırıldığını!.. Menderes’in Yassıada’da defalarca dövüldüğünü!.. Dini kitap okumasının bile yasaklandığını” belgeleriyle gözler önüne serdiler!..
“Tanık ifadeleri”ne dayanarak 2007’de yazdığım olayın, bugün“belgelerle” ortaya konulmuş olmasından son derece mutluyum...
Daha neler belgelenecek, neler!..
PAPA, CEZAYİR’İ UNUTTU!
Bu konuda da, uzun bir yazı yazmayı düşünüyordum... Ne var ki,“gündem”le aramıza “Papaz” girdi!.. Pardon, “Papa” girdi!..
Dolayısıyla; “HDP’nin sahte kahramanı Selahattin Demirtaş!.. Karanlık odakların düğmesi ve tetikçisi TÜSİAD!.. Menderes’e işkence belgeleri”konularını bir kenara koyup, bugün “Vatikan” denilen “ülke”(!)nin Devlet Başkanı ve aynı zamanda “Papa” olan Franciscus’tan söz etmek istiyorum...
“Ciddiye aldığımdan” ya da “ciddiye alınması” gerektiğini düşündüğümden değil; “Vahşi Batı’nın iğrenç ve sapık yüzü”nü bir defa daha gözler önüne sermek için, “Vatikan” konusuna öncelik vermek istedim...
Malûm,
“Katolik Hıristiyanlar”ın lideri Papa Franciscus; Vatikan’da “Ermeniler için düzenlenen ayin”de bir konuşma yapıp, demiş ki; “Yirminci yüzyılın ilk soykırımı Ermenilere yapıldı!”
Yalan!..
Hem kuyruklu, hem belgeli yalan!..
Hayır, “Vatikan’ın talebi ve teşviki” ile geçmişte girişilen “Haçlı katliamları”na, “Kızılderililerin nasıl soykırıma uğradıkları”na değinip;“Asıl katil, asıl soykırımcı sizlersiniz” demeyeceğim...
Bunlar, “tarihi gerçek”ler!..
Ama, Papa’nın sözünü ettiği “20. yüzyılın ilk soykırımı”ndan bahsetmek istiyorum!..
“20. yüzyıl” ne demek?..
“1900’lü yıllar”ın başı demek...
Yani, 20. yüzyıl, “1901’de” başlar, “1999’a kadar” devam eder!..
Papa, “ilk soykırım” tarihi olarak 1915’teki “Ermeni tehciri”ni almış ve buna “soykırım” demiş!..
Peki ama; “1830’da başlayıp, 132 yıl süren soykırım”ı ne yapacağız?.. Evet; “Fransa’nın, Cezayir’de gerçekleştirdiği soykırımı” ne yapacağız!..
Ne yani;
Fransa’nın soykırımı “20. yüzyılın ilk soykırımı” değil midir?..
Ama, Papa da haklı!..
“Vatikan’ın katliam üssü” olduğu “Batı dünyası”nda; Fransa’nınCezayir’deki soykırkımı ne “ilk”tir, ne de “son”dur!..
Çünkü Batı dünyası;
“Kan, gözyaşı, ceset ve toplu mezar” üzerine inşa edilmiş, hâlâ da “kan ve gözyaşı” ile beslenmeye devam ediyor!..
Her neyse, Cezayir’e gelelim...
Malûm, Fransa;
1830’da girip, 1962’ye kadar, yani 132 yıl boyunca işgal ettiği Cezayir’de, tam bir soykırım uygulamış ve 1 milyon 700 bin Müslümanı katletmişti...
Öyle bir soykırım ki; işgal başladığında 8 milyon nüfusa sahip olan Cezayir, 132 yılın sonunda 6 milyon nüfusa düşmüştü!..
1940’lardan sonra 45 bin kişinin katledildiği operasyonlara komutanlık eden Mareşal De Gaulle; işgal bittikten sonra, kendisine “1 milyon kişiyi katlettiniz” diyen bir gazeteciye, şu karşılığı vermişti:
“Yanılıyorsunuz!.. Biz Cezayir’de 1 milyon kişiyi değil, 800 bin kişiyi öldürdük!.. Bu da, Fransa’nın çıkarları için gerekliydi!”
Peki, böyle bir “katliam itirafı”nda bulunan bir adamı ne yaparlar?..
Elbette yargılarlar ve hapse atarlar değil mi?..
Ama hayır...
De Gaulle, bu itiraftan sonra ödüllendirilmiş ve Fransa Devlet Başkanıseçilmiştir, iyi mi?
Sadece De Gaulle mi “Devlet Başkanı” yapıldı?.. Yine “Batı’nın plânı ve teşviki” ile “Filistin’de Müslümanları katleden Terör Devleti İsrail’in eli kanlı teröristleri” de, “Devlet Başkanı” yapılmadı mı?..
HOMO’LARI ÖRTBAS ÇABASI!
Uzun lâfın kısası;
1915 yılında “Türkler” ile “Ermeniler” arasında geçen olay bir “soykırım”değil, tam anlamıyla “karşılıklı çatışma”dır!.. Bu çatışmada da, sadece“Ermeniler” değil, “Türkler” ve “Kürtler” de ölmüştür!..
Buna “20. yüzyılın ilk soykırımı” diyen Papa, acaba; “Fransa’nın Cezayir’de katlettiği 1 milyon 700 bin Müslüman” için ne diyecektir?!?..
Hadi, “erkekçe” çık ortaya;
Ona da “soykırım” de!..
Ama, diyemez!..
Çünkü Vatikan’da, mumla arasan “erkek” bulamazsın!.. Çünkü Vatikan ve hatta kiliselerin çoğu “Homoseksüel”lerle doludur!.. “Çocuklara tecavüz eden homoseksüeller”le!..
Açık ve net söyleyeyim;
Papa Franciscus’un bu çıkışı, kesinlikle “Homo’ların rezilliklerini ve Vatikan Holding’in rant kaynaklarını örtbas çabası”ndan başka bir şey değildir!..
İSTİFA SEBEBİ: TECAVÜZLER!
Biliyorsunuz, şu andaki Papa’dan önce görev yapan ve “tam bir Müslüman ve Türk düşmanı” olan Papa 16. Benediktus bile “soykırım” ifadesi kullanmamış, bütün gücünü “Laikle mücadele” yolunda kullanmıştı!..
Yine malûm ki;
Papa 16. Benediktus, 11 Şubat 2013’te, “ilerleyen yaşını ve yorgunluğunu” gerekçe gösterip “istifa” ettiğini açıklamış, 28 Şubat 2013’te de, yerine bugünkü Papa Franciscus seçilmişti!..
Peki, Papa 16. Benediktus gerçekten “yorgun” muydu, yoksa “Vatikan ve kiliselerde lağım gibi akan pislikleri” gördüğü ve bildiği halde mücadele edemediği için mi istifa etmişti!..
Evet, “istifa” edip, gitmişti!..
Hem de, sırtında “Notre Dame’ın Kamburu”ndan daha büyük bir“kambur”la!..
Hakkında öyle “suçlama”lar yapılmıştı ki, bu “iddia”ları “it”in önüne atsanız yemez!..
Düşünebiliyor musunuz;
l “Sadece bir tek şahsi hesabında 33 milyar dolar bulunduğu”ispatlanmıştı!.. Kaldı ki, henüz üzerine gidilemeyen “daha 17-18 hesabı”vardı...
l Papa 16. Benediktus’un görev yaptığı yıllarda, özellikle 2008-2011arasında “çocuklara cinsel taciz dâvâları”nda tam bir patlama yaşanmış...“Cinsel taciz dâvâları”nın sayısı 4 bin 250’ye ulaşmıştı...
Madem bu konuyu açtık, o halde, “sayının kabarıklığı”nın nereden kaynaklandığını da açıklayalım.
Efendim;
Bütün dünya kiliselerinde olduğu gibi, Vatikan’da da “çocuklara cinsel taciz ve tecavüz” iddiaları ayyuka çıkmıştı... Ne var ki bu olaylar; anne-babalarına “para” vererek, “iş” bularak ya da “tehdit” ederek bilinçli ve sistemli bir şekilde “hasıraltı” ediliyordu.
Uzun lâfın kısası;
Bu dâvâlara, önceleri “Vatikan mahkemeleri” bakıyordu ve şikâyetler“örtbas”la sonuçlanıyordu... Ne var ki; bu dâvâlar, daha sonra “sivil mahkemeler” tarafından görülmeye başlandı... Zaten, “lâğım” da bundan sonra patladı.
PAPA’DAN ÖRTBAS TALİMATI!
Peki, İslâmiyet’i “şiddet dini” gibi gösterme cür’etinde bulunan Papa 16. Benediktus, bu “tecavüz” ve “taciz” suçlamaları karşısında ne yapmıştı?..
Buyrun, 2006 yılına gidelim...
İngiliz Yayın Kurumu BBC’deki Panorama programında 1 Ekim 2006 günü yayınlanan “Seks, Suç ve Vatikan” adlı belgesele göre, Papa 16’ncı Benediktus, “Kardinal Thomas Ratzinger” olarak bilindiği 2001 yılında, dünya genelindeki “piskopos”lara konuyla ilgili çok gizli bir Vatikan tebliği göndermiş ve demiş ki;
“Kilise’nin çıkarları çocukların güvenliğinden önce gelir. Piskoposlar, işlenen suçun kurbanını, failini ve tanıklarını bu konu hakkında konuşmamaya teşvik etmeli. Kurbanlara, iddialarını tekrar etmeleri durumunda aforoz edilecekleri söylenmeli.”
İşte “örtbas”ın belgesi...
Kendisi de 14 yaşındayken bir rahibin tecavüzüne uğrayan Colm O’Gorman’ın sunduğu Panaroma’da, Hıristiyan din adamlarının tecavüz ettiği çocuklara “sus payı” vermek için Kilise bütçesinden fonoluşturulduğu açıklanıyordu.
Rahip Tom Doyle ise yaptığı açıklamada diyordu ki;
“Tacizci olduğu ortaya çıkan rahiplere ne soruşturma açılıyor ne de bu kişiler yargılanıyordu. Bütün dünyada yapılan uygulama, bu kişilere ceza vermek yerine, görev yerlerini değiştirmekti. Taciz kurbanlarının hiçe sayılması anlamına gelen bu uygulama sayesinde tacizci rahipler yeni görev yerlerinde yeni kurbanlar da bulabiliyordu.”
TECAVÜZ TAZMİNATINDAN İFLAS!
“Taciz ve tecavüz” olaylarının en ilginçlerinden biri de; kurbanlara “sus payı” ödemekten iflâhı kesilen bir kilisenin “iflas”ını istemesiydi...
Mesela;
2003’te ABD’deki Boston Başpiskoposluğu, rahiplerin tecavüzüne uğradığını söyleyen 500 kişiye 85 milyon dolar para ödemeyi kabul etmişti...
Bu olayların bir benzeri de yine ABD’deki Portland Kilisesi’ni iflas ettirmişti... Bu kiliseye bağlı papazların tacizine uğradıkları iddiasıyla dava açan 100 kişiyle anlaşma yoluna giden kilise, 53 milyon dolar ödemeyi kabul ederken, bir taraftan da “iflas”ını duyuruyordu...
Uzun lâfın kısası;
Gerek Vatikan, gerek dünyadaki bütün kiliseler, “çocuklara taciz ve tecavüz” iddialarıyla çalkalandı... Hatta, bazı “rahip”lerin “Papa tarafından kollandığına” dair örnekler verildi...
Benzetmek gibi olmasın ama;
Gerek “Vatikan” için, gerek “kilise”ler için, şöyle demek mümkün;
“Taciz ve tecavüz bankası!”
Gerçekten de;
“İnsanın fıtratına aykırı” bir karar alıp, “evlenmelerine” izin verilmeyen rahipler, “cinsel ihtiyaç”larını “çocuklar”la gidermişler!.. Hem, öyle“yüzlercesi” ile değil, “binlercesi” ile!..
Sizin anlayacağınız;
Kiliselerden ve Vatikan’dan “din adamları” değil, “tecavüzcüler” yetişmiş!..
Yoksa,
“Taciz ve tecavüz” olaylarına adı karışan Papa 16. Benediktus, istifa etmek zorunda kalmazdı...
TENEŞİR BİLE PAKLAMAZ!
Öyle bir “sapıklık” ve öyle bir “pislik” ki; bu kadar “Homo”yu, “Omo” bile temizleyemez!.. Bırakın Omo’yu, bunları “Teneşir” bile paklamaz!..
Papa Franciscus’un yaptığı;
Bu “sapıklık ve pislik”leri “Omo’lamak” değil, “Homo’lukları örtbas”etmeye çalışmaktır!..
“Ermeni” diyor, “soykırım” diyor ki;
“Vatikan lağımı patlamasın!”
Bu açıklama, bir “örtbas”tır!..
“Taciz”lere örtbas!..
“Tecavüz”lere örtbas!..
“Cinayet”lere örtbas!..
“Banka hesapları”na örtbas!..
Unutmayalım;
“Bugüne kadar, 37 Papa öldürüldü!.. Bütün bu cinayetler de Vatikan içinde işlendi!”
Sormak lâzım Papa’ya;
“37 Papa’nın öldürülmesi” olayı da, “Vatikan içi bir soykırım” değil midir?..
Heyy Franciscus;
Önce bunlara cevap ver!.. 0
***********************************************************************************************
Vatikan bir devlet değil... Papa da bir din adamı değil, holding patronudur!
Vatikan, gerçekten bir “devlet” değil, bir “holding”tir, bir “cinayet üssü”dür!..
Vatikan, “600 kişi tarafından yönetilen, 900 milyon kişiyi de yönlendiren çokuluslu bir şirket, büyük bir holding”tir!..
“900 milyon Katolik Hıristiyan”ın tek görevi; “Papa’yı korumak” ve“Vatikan’ı daha da zenginleştirmek”tir!..
Vatikan’ın; “200’den fazla gazete ve dergisi, 154 radyosu ve 49 televizyon kanalı” bulunmaktadır!..
Yani;
“Kendi dinini en iyi pazarlayan bir holding”tir!..
Ve yine, Vatikan’ın;
“İlaç sanayii”nden “savunma sanayii”ne kadar, “dünyanın önde gelen şirketlerinde hisseleri” ve “çeşitli ülkelerde gayrimenkulleri” vardır!..
“Sözüm ona devlet”tir ama, “BM’ye üye değil”, sadece “gözlemci”dir!..
Papa Franciscus da, bir “din adamı” değil, hem “holding patronu”dur, hem de “siyasetçi”dir!.. Din adamı olsaydı; kalkıp da “soykırım” gibi, “siyasi meseleler”le uğraşmaz, bunu “tarihçi”lere bırakırdı!..
Evet, “ din adamı” olsaydı; “Vatikan ve kiliselerdeki tecavüz gibi alçaklık ve ahlâksızlıklar”la mücadele ederdi!..
Öyle ya; “Din, ahlâktır.”
yeniakit