Paralelciler Hendek’le niye bu kadar uğraşıyor?

Dünkü yazımda, Hendek Belediye Başkanı Ali İnci ile “Çimenli Yaylası Şenlikleri”nde görüştüğümüzü, birlikte “yemek” yiyip “sohbet” ettiğimizi yazmıştım...

Ve demiştim ki;

“Ali Başkan’ın içi dolu... Paralelcilere dair söyleyecek çok sözü var.”

Gerçekten çok sözü var.

Çünkü, Paralel’den çok çekmiş...

“O kadar yoğun bir saldırı altında kaldım ki; bir başkası olsa Hendek’i bırakır giderdi” diye girdi söze...

Gerek “30 Mart seçimleri öncesinde”, gerek “seçimler sonrasında” aleyhinde o kadar çalışmışlar, gazetelerinde o kadar “haber” yapmışlar ki, haddi-hesabı yok!

Zaman ve Bugün gazetelerinde çıkan bazı haberlerden haberim vardı da, “30 Mart öncesi”nde yaptıklarından pek fazla haberim olmadı...

“NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİM?”

“Meselâ neler yaptılar seçim öncesinde?” diye sordum Ali İnci Başkan’a!..

“Neler yapmadılar ki” deyip, başladı yaşadıklarını anlatmaya...

Meselâ; Hendek’in sokak ve caddelerine “pankart”lar asmışlar... Tayyip Erdoğan, Egemen Bağış ve Ali İnci’nin fotoğrafları yan yana... Erdoğan ve Bağış’ın fotoğraflarının altına; “Bunlar ulusal hırsızlar!” yazmışlar!.. Ali İnci’nin fotoğrafının altına da; “Bu da yerel hırsız!” demişler!..

“Bu pankartları görünce” diyor Ali Başkan; “kan beynime sıçradı!”

Hemen, “Hendek’te Cemaat’in önde gelenlerinden birkaç kişi”yi çağırıp, onlara demiş ki;

“Sayın Başbakan’ın ifadesiyle, ne istediniz de vermedim?.. Kanunlar dahilinde, bir boş binayı yurt yapmanız için verdim... Arsa istediniz, tahsis ettim... Kolaylık sağlamamı istediniz, geri çevirmedim... Okul dediniz yardımcı oldum, yurt dediniz destek oldum!..

Tüm bunlara rağmen, şimdi ben hırsız oldum, öyle mi?.. Siz de biliyorsunuz ki, ben aynı zamanda bir işadamıyım... Dolayısıyla çalmaya-çırpmaya hiç ihtiyacım yok... Siz, asıl kendi çaldıklarınızın hesabını verin!”

Boyunlarını bükmüşler!..

“Biz yapmadık” falan, filan!..

Kem, küm!

“Biliyorum sizin yaptığınızı!” demiş Ali Başkan ve eklemiş;

“Bütün bunları, benim seçilmemi engellemek için yaptığınızı biliyorum...

Ama, eğer seçilirsem, bu yaptıklarınızın hesabını soracağımı da bilesiniz!.. İşte açık söylüyorum; siz bana taşla mı vurdunuz?.. Ben size granitle vuracağım!.. Siz bana sopa ile mi vurdunuz, ben size demir çubuk ile vuracağım!..

Bunu yapmayacağımı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz!.. Siz benimle nasıl uğraşmışsanız, 31 Mart’tan itibaren ben de sizinle uğraşacak ve yaptıklarınızın bedelini ödeteceğim!..

Açık ve net söylüyorum;

Benden günah gitti... Şimdiden tedbirinizi alın ki, 31 Mart’tan sonra ağlayıp sızlamayın!”

Toplantı bitmiş...

Ayrılmışlar!..

Bakmışlar ki; Ali İnci son derece kararlı, süklüm-püklüm gitmişler ama, “geri adım” yok... “Ali İnci aleyhindeki kampanyalarına” daha da hız vermişler, “daha ağır suçlamalar”da bulunmaya başlamışlar!..

4. DEFA SEÇİLİNCE

Tüm bunları “ya sabır” diyerek  sineye çeken Ali Başkan, 30 Mart’ı beklemeye başlamış...

Öyle ya;

“Hendek halkına güveniyor.”

Nasıl ki; daha önce “3 dönem belediye başkanı” seçilmiş, Hendek halkının “4. dönem”de de kendisini seçeceğine inanıyor, “Paralelcilerin fitne ve iftiraları”na prim vermeyeceğine güveniyormuş...

Öyle de olmuş!..

1999’da yüzde 28’le,

2004’te yüzde 36.8’le,

2009’da yüzde 47.4 ile kazandığı seçimleri, 30 Mart 2014’te yüzde 51’le kazanmış. Yani oylarını sürekli artırarak, 4. defa seçilmiş!..

Evet;

“Dördüncü defa” seçilmiş Ali İnci ve “Paralelcilere hesap sormaya” başlamış!..

ZAMAN’DAN YAYLIM ATEŞİ!

Vayy sen misin hesap soran?!?..

Zaman gazetesi, hemen “yaylım ateşi”ne başlamış!.. Hem de, “seri katiller”in sürekli “cinayet” işlemesi gibi, “seri haberler” yaparak, “haysiyet katilliği”ne, “itibar suikastı”na başlamışlar.

İstanbul’a dönünce, Zaman gazetesinde çıkan “Ali İnci aleyhindeki haberlere” bir baktım da, gerçekten dayanılacak gibi değil!..

Her gün çamur,

Her gün iftira!..

Buyrun, bir bakalım:

l “AKP’li Hendek Belediyesi, yükseköğretim yurdu için hazırlanan binaya 3 ay önce verdiği izni, skandal bir yazıyla iptal etti. Yazıda, izin belgesinin seçim döneminde sehven verildiği belirtildi. Hendek Belediye Başkanı Ali İnci yurdun açılmasını engellerken, kendi aile şirketinin yaptığı yurt binasını devlete kiralaması ise dikkat çekti.”

25 Temmuz 2014

l “AKP’li Başkan’dan inanılmaz ifadeler: Hendek’te ‘paralelci’ barındırmayacağız!   Sakarya’nın Hendek ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı Ali İnci, ilçede Camia’ya ait 3 öğrenci yurdunu kapattı.”

26 Temmuz 2014

l “Nefret saçan AKP’li Hendek Belediye Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunuldu...” 

Yine 26 Temmuz 2014... Yine Zaman’da, Başkan’ı “aşağılayan” ve hatta tamamen “hakaret” dolu şu yazı:

l “Hendek’te bir Ortaçağ kafası... AKP’li Hendek Belediye Başkanı Ali İnci, o incileri eğer oruçlu ağızla, şekeri düştüğü esnada şuur bulanıklığıyla yahut bonzai benzeri bir uyuşturucu madde kullanarak söylemediyse durum vahim!

2014 yılında bir ilçe belediyesinin böyle bir kafa tarafından yönetiliyor olması, Türkiye için utanç kaynağıdır. (…) 2014’te karanlık bir Ortaçağ kafası iş görüyor. Başbakan’ın başkanı Ali İnci alanında başarılı!”

27 Temmuz 2014

l “Başbakan’ın izinden gittiğini açıklayan Sakarya’nın Hendek İlçesi Belediye Başkanı Ali İnci de, ilk iş olarak ‘seçim döneminde sehven verdik’ deyip Özel Sevgi Hendek Eğitim İşletmeleri’nin yurdunu kapattı. İnci, daha da ileri giderek vatandaşları tehdit etti. (...)”

Zaman’ın çamurları yetmemiş olacak ki, bu defa Akın İpek’in Bugün gazetesi girmiş devreye... O da, 26 Temmuz 2014 tarihli haberinde, “Hendek Başkanı Ali İnci’ye tepkiler çığ gibi” başlığını kullanmış ve onun “nefret söylemi”nde bulunduğunu iddia edip, bu söylemin tepki gördüğünü ileri sürmüş!..

SEHVEN-MEHVEN DEĞİL!

Gördüğünüz gibi;

“Hemen her gün hedef yapmışlar” Ali İnci’yi, sürekli karalamışlar!..

Peki, yazdıkları doğru mu?..

Elbette değil!..

Meselâ, “sehven” filan diyorlar ya, ortada “sehven-mehven” yok... “7 Mart’ta iskân aldıklarını” iddia ediyorlar ya, o iskân iznini “kimden” almışlar, biliyor musunuz?..

Hani, bazı “dâvâ”ları, kendilerinden olan bir “nöbetçi hakim”in mesai gününe denk getiriyorlar ve “istedikleri kararı” çıkartıyorlar ya, “iskan izni”ni alabilmek için de, “Başkan Ali İnci’nin izne ayrılmasını” beklemişler!..

Ali İnci, seçimler dolayısıyla 24 Şubat 2014 günü izne ayrılınca, bunu fırsat bilip, 7 Mart 2014’te Belediye’ye gitmişler ve “Paralel Sempatizanı Başkan Yardımcısı”ndan almışlar izni!..

Ali Başkan da, makamına yeniden oturunca;öyle “sehven” filan demeyip, doğrudan açıklamış kararını;

“Bu yurt binası iskana aykırı olduğu için, verilen izni iptal ediyorum!”

Olay bu...

Kaldı ki; yurt binasında “iskana aykırı işler yaptıklarını” daha önce kendileri de “itiraf” etmişler!..

Peki, niye böyle “cüretkâr” davranmışlar?.. Niye olacak; “Burası, nasıl olsa bizim yerimiz!.. Burada bizim borumuz öter!” diye düşünmüş olmalılar!..

“Ama” diyor, Ali Başkan;

“O, 17 Aralık’tan önceydi... 17 Aralık’ta nasıl ki Hükümet’i ve Türkiye’nin istiklâlini hedef aldılar, işte orada ipler koptu!.. Bundan sonra anlayış yok, müsamaha yok, hoşgörü yok!.. Zaten, neler yapacağımı da, 30 Mart öncesi kendilerinin yüzlerine söylemiştim... Benden günah gitti!”

HENDEK’LE NİYE UĞRAŞIYORLAR?

Benim anlayamadığım şu:

“Cemaat ve onun sözcüsü Zaman gazetesi; taş çatlasın 60-70 bin nüfusu olan bir Hendek’le niye bu kadar uğraşır, Belediye Başkanı’na niye bu kadar saldırır?”

Biraz düşününce anladım ki;

Mesele, sadece “Hendek” değil... Hendek üzerinden “diğer belediye başkanlarına gözdağı” veriyorlar!..

Demek istiyorlar ki;

“Kızım sana söylüyorum,

Gelinim sen anla!”

Ali İnci’ye saldırıyorlar ve onu yıpratmak istiyorlar ki; diğer belediye başkanları “Paralel Yapı ile mücadele”ye yeltenmesin!..

Çekinsinler, korksunlar!..

Bir köşeye sinsinler!..

Amaçları bu!..

Diyeceksiniz ki;

“Peki, sen niye Hendek’e bu kadar yer ayırdın?.. Alt tarafı bir ilçe!.. Bir ilçe Belediye Başkanı, koskoca bir köşeyi işgal etmeyi hak ediyor mu?”

Evet, hak ediyor..

Çünkü, Hendek Belediye Başkanı Ali İnci, “Paralel’in hedefi”ne oturtulmuş bir “sembol”dür ve onun yaşadıkları da, diğer başkanlara “örnek” olacak kadar önemlidir!..

Demek istiyorum ki;

Ali Başkan, “Paralel’le mücadele” ediyorsa, diğer başkanlar da mücadele etmeli ve onu yalnız bırakmamalıdır!..

Ali Başkan, Paralelcilerin “saldırı”larına nasıl göğüs geriyor ve kararlılığını devam ettiriyorsa, diğer il ve ilçe başkanları da saldırılara göğüs germeli ve “Paralel’le mücadelenin bir Türkiye meselesi olduğunun şuuru” ile mücadele etmelidir!..

Aksi halde;

Bir gün gelir, onlara “anlayış” gösteren diğer belediye başkanları da sırtlarından hançerlenir!..

Unutmasınlar ki;

Paralelciler için önemli olan, sadece ve sadece “kendi çıkarları”dır!..

“Çıkar”ları için, karalamayacakları insan, satmayacakları başkan yoktur!.. Herkese çamur atarlar, herkesi satarlar!..

Ali İnci, bunları “yaşayan” biri olduğu için, köşemi ona ayırdım...

Herhalde anlatabilmişimdir!..

*****************************************************************

Paralelcilerin “yalan” dediği her şey “doğru” çıktı!

Şunu gördüm ve bir defa daha anladım ki; gerek ben, gerek gazetem Akit, ne zaman “hassas” bir konuya parmak bassak, Paralelciler anında “ret ve inkâr” ediyorlar!..

Meselâ, “7 Şubat MİT krizi”ne değindiğim bir yazıdan sonra, hemen telefon açmışlar; “Abi, sen de mi?!?” demişler ve “vallah-billah” edip, “ilgimiz yok” demişlerdi!.. Ama, “Paralel tezgâh” daha sonra ortaya çıkmıştı!..

Sonra, Fetullah Gülen’in, Tayyip Erdoğan için kullandığı “Firavun!.. Karun!.. Tımarhanelik deli” ifadelerini eleştiren bir yazı yazmıştım... Hemen telefon açmışlar; “O sözlerin Erdoğan’la ilgisi yok” demişlerdi... Ama daha sonra, “beddua seansları” başlamıştı!..

“Cemaat’in, 30 Mart seçimlerinde Mustafa Sarıgül’ü destekleyeceğini” yazdığımda, hemen aramışlar; “Ne ilgisi var?.. Camia’nın böyle bir niyeti yok!” demişlerdi... Ama, sonra ortaya çıktı ki; “İstanbul’da Sarıgül’ü, Ankara’da Mansur Yavaş’ı desteklediler” ve onlar için kapı kapı dolaşıp, oy istediler!..

Geçenlerde, Fetullah Gülen’in; Bank Asya’yı kurtarmak için,. “Gerekirse evinizi, arabanızı satın, Bank Asya’ya yatırın!” dediğini yazdık... Anında “yalanlama” yaptılar: “İftira!.. Yok böyle bir şey!”

Ama, şimdi kendileri “itiraf” ediyorlar; “Bank Asya’yı kurtarma kampanyası” başlatıldığını!..

Şunu anladım ki; bunlar hangi yazı ve habere “yalan” diyorlarsa, “kesinlikle doğru”dur!.. “Doğru” dedikleri de “kesinlikle yalan”dır!..

Demek ki; Söylediklerini “tersinden okumak” lâzım!..

yeniakit

Bu yazı toplam 791 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar